ezelinur
Wed 27 January 2010, 06:02 pm GMT +0200
Şer´î hitaplarla yükümlü olan bir kişinin, namaz dışında da kendisinin veya bakması helâl olmayan başkalarının görebileceği avret yerlerini kapatması vâcibtir. Ancak tedavi gibi zorunluluklar nedeniyle zaruret miktarı avret yerini açmakta sakınca yoktur. Yine aynı şekilde istincâ yapmak, boy abdesti almak veya def-i hacete gitmek için ıssız yerlerde avret mahallini açmak caizdir. Ancak bunu yaparken de başkalarının görmemesi gerekir.
Malikiler dediler ki: Mükellef kişinin, kimsenin bulunmadığı ıssız bir yerde de olsa ihtiyâç olmaksızın avret yerini açması mekruh olur. Issız yerde avret ölçüsü, ön ve arka organlar, uyluklar ve kasık gibi kısımlardan ibarettir. Bu gibi yerlerdeki kadımn veya erkeğin baldırlarını açmaları ve kadının karnını açması mekruh olmaz.
Şâfiîler: İhtiyâç olmaksızın kişinin kendi avret yerlerine bakması mekruh olur demişlerdir.
Namaz dışındayken hür kadının avret mahallinin ölçüsü, yanında yabancı kimsenin bulunmadığı ıssız bir yerde veyahut da mahreminin ya da müslüman kadınların bulundukları yerde göbekle diz arasıdır.
Malikiler dediler ki: Kadının, mahremi olan erkeklerin yanında avret mahalli, yüzü ve etrafı, yani baş, boyun ve ellerle ayaklar dışında kalan tüm vücûdudur.
Hanbeliler dediler ki: Kadının mahremi olan erkeklerin yanında avret mahalli, bütün vücûdudur. Ancak yüz, boyun, baş, eller, ayaklar ve bacak kısmı bundan istisna edilmiştir.
Hanbeliler: Müslüman kadınla gayr-ı müslim kadın arasında bir ayırım yapmamışlardır. Şu halde müslüman kadın, gayr-ı müslim kadının yanında vücûdunun her hangi bir yerini açabilir. Yalnız göbekle dizler arasındaki kısmı açması helâl olmaz.
Bunların yanındayken dizle göbek arası dışında kalan kısımları açması helâldir. Ama ıssız bir yerdeyken yabancı bir erkeğin yanında veya müslüman olmayan kadınlar bulunduğu takdirde yüzü ve elleri dışında kalan yerlerinin tümü avret mahalli sayılır. Yüzü ve elleri fitne korkusu olmadığı zamanlarda açık bulundurmakta bir sakınca bulunmadığı gibi, buralara başkalarının bakması da helâldir.
Şafiiler dediler ki: Kadının yüzü ve elleri, yabancı erkeğe nisbetle avret sayılır. Ama kâfir kadına karşı müslüman kadının yüzü ve elleri avret sayılmaz. Müslüman kadının kendi evinde hizmet ederken boyun ve kolları gibi açıkta kalan organları da aynı hükme tâbidir. Avret ölçüsü hususunda kötü ahlâklı kadınlar da gayr-ı müslim kadınlar gibidirler.
Erkeğin namaz dışındaki avret mahallinin ölçüsüne gelince, bu da göbekle diz arasındaki kısımlardır. Buraların dışında kalan yerlere fitne korkusu bulunmadığı zaman bakmakta bir sakınca yoktur.
Mâlîkî ve Şafiiler dediler ki: Namaz dışında erkeğin avret ölçüsü, kendisine bakana göre değişir. Erkeğin kendi mahremlerine ve başka erkeklere karşı avret mahalli, dizleriyle göbek arası olan kısımdır. Yabancı kadına nisbetle ise erkeğin tüm vücûdu avret sayılır. Yalnız Mâlikîler bu durumda erkeğin yüzünü ve yüzünün etrafı denilen baş kısmını, ellerini ve ayaklarını avret yeri saymamışlardır. Bu durumda lezzet alma korkusundan emin olunduğu takdirde yabancı kadının, erkeğin bu taraflarına bakmasında bir sakınca yoktur. Ama lezzet alma korkusu olursa bakması yasaktır. Yalnız Şâfiîler bu hususta Mâlikîlerden ayrılarak; lezzet alma korkusu olsun olmasın yabancı kadının, erkeğin bu kısımlarına bakmasının haram olduğunu söylemişlerdir.
Kadının ve erkeğin avret mahallerine dahil kısımlardan birine bakmak haramdır. Bu kısımlar, erkeğin veya kadının ister vücûduna bitişik olsunlar, isterse vücutlarından koparılmış olsunlar aynı hükümlere tabidirler. Meselâ kadının saçı kesilmiş veya erkeğin kasık kılları traş edilmiş, ya da kadının kolu veya erkeğin baldırı kesilmiş olursa bunlara bakmak yine haramdır.