- Namaz bütün hasenâta fihristedir

Adsense kodları


Namaz bütün hasenâta fihristedir

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
ehlidunya
Wed 7 March 2012, 05:33 pm GMT +0200
Namaz, bütün hasenâta fihristedir
   
Evet, nasıl ki Fatiha Kur’ân’a, insan kâinata fihristedir; namaz da hasenata fihristedir. Çünkü namaz; savm, hac, zekât ve sair hakikatleri hâvî olduğu gibi, idrakli ve idraksiz mahlûkatın ihtiyarî ve fıtrî ibadetlerinin nümunelerine de şamildir.
 
“Ve yukîmûne’s-salâte / Ve namazı dosdoğru kılarlar.” (Bakara Sûresi: 3.)
Bu cümlenin evvelki cümleyle bağlılığı ve münasebeti gün gibi aşikârdır. Lâkin bedenî ibadet ve taatlerden namazın tahsisi, namazın bütün hasenata fihrist ve örnek olduğuna işarettir. Evet, nasıl ki Fatiha Kur’ân’a, insan kâinata fihristedir; namaz da hasenata fihristedir. Çünkü namaz; savm, hac, zekât ve sair hakikatleri hâvî olduğu gibi, idrakli ve idraksiz mahlûkatın ihtiyarî ve fıtrî ibadetlerinin nümunelerine de şamildir. Meselâ secdede, rükûda, kıyamda olan melaikenin ibadetlerini, hem taş, ağaç ve hayvanların o ibadetlere benzeyen durumlarını andıran bir ibadettir.
Sual: “Yukîmûne”nin (Dosdoğru kılarlar) fiil sigasıyla zikrinde ne hikmet vardır?
Cevap: Ruha hayat veren namazın o geniş hareketini ve âlem-i İslâma yayılmış olan o intibah-ı ruhanîyi muhataba ihtar edip göstermektir. Ve o güzel vaziyeti ve o muntazam haleti hayale götürüp tasvir etmekle sami’lerin namaza meylini ikaz edip arttırmaktır.
Evet, dağınık bir vaziyette bulunan efradı büyük bir sevinçle içtimaa sevk ettiren malûm âletin sesi gibi, âlem sahrasında dağılmış insanları cemaate dâvet eden ezan-ı Muhammedînin (a.s.m.) o tatlı sesiyle, ibadete ve cemaate bir meyil, bir şevk husûle gelir.
Sual: “Yusallûne” (Namaz kılarlar) kelimesine bedel, itnablı “Yukîmûne’s-salâte”nin (Namazı dosdoğru kılarlar) zikrinde ne hikmet vardır?
Cevap: Namazda lâzım olan tadil-i erkân, müdavemet, muhafaza gibi “ikame”nin manalarını müraat etmeye işarettir.
Arkadaş! Namaz, kul ile Allah arasında yüksek bir nispet ve ulvî bir münasebet ve nezih bir hizmettir ki, her ruhu celb ve cezb etmek namazın şe’nindendir. Namazın erkânı, Fütuhat-ı Mekkiye’nin şerh ettiği gibi, öyle esrarı havidir ki, her vicdanın muhabbetini celb etmek, namazın şe’nindendir. Namaz, Hâlık-ı Zülcelâl tarafından her yirmi dört saat zarfında tayin edilen vakitlerde manevî huzuruna yapılan bir dâvettir. Bu dâvetin şe’nindendir ki, her kalb, kemal-i şevk ve iştiyakla icabet etsin ve mi’raçvarî olan o yüksek münacata mazhar olsun.
Namaz, kalblerde azamet-i İlâhiyeyi tesbit ve idame ve akılları ona tevcih ettirmekle adalet-i İlâhiyenin kanununa itaat ve nizam-ı Rabbanîye imtisal ettirmek için yegâne İlâhî bir vesiledir. Zaten insan, medenî olduğu cihetle, şahsî ve içtimaî hayatını kurtarmak için, o kanun-u İlâhîye muhtaçtır. O vesileye müraat etmeyen veya tembellikle namazı terk eden veyahut kıymetini bilmeyen, ne kadar cahil, ne derece hasir, ne kadar zararlı olduğunu bilâhare anlar, ama iş işten geçer.

İşârâtü’l-İ’câz, s.47