- Namaz Ama Cemaatle

Adsense kodları


Namaz Ama Cemaatle

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
reyyan
Sat 13 November 2010, 02:25 pm GMT +0200
Namaz Ama Cemaatle

Cemal Nar

Bir gün köyüm Hartlap’ta, komşumuz Mırrık Ali Emminin evindeyiz. Mert, yiğit ve bir o kadar da çileli bu komşumuzun oğullarından sevgili Ahmet Vişne ve bir gurup İmam Hatip’li genç oturmuş sohbet ediyoruz. Sohbette çok sevdiğimiz Öşlü’lü Hasancık Hasan emmi de var.

Biz o zaman camide kimimiz ezan okuruz, kimimiz namaz kıldırırız, kimimiz vaaz ederiz. Bu gün çoğu rahmetli olan o zamanın güzel cemaati de bizi çok sever ve büyük adamlar gibi değer verirlerdi. Onlara göre biz örnek alınacak gençlerdik.

Evet, evde derin ve faydalı bir konuda neşeyle sohbet ediyoruz. Vakit nasıl geçmişse, birden ezan okundu. Hasancık Hasan emmi kambur beline rağmen birden ok gibi yerinden fırladı ve “namaz”  diyerek çarığını giydi gitti. Kendisi camiye varıncaya kadar sünneti çoktan kılmış olacakları muhakkaktı. Artık farzın neresinde yetişirse…

Biz dona kaldık. Uzun bir sükût, yabancı bir misafir gibi tek tek tokalaştı hepimizle. Sessiz ve derinden, dili dudağı deprenmeden konuşan bir vaizi, kalb kulağımızla dinler gibiydik. Nihayet tanıyanlardan birisinin şu şahitliği ile sessizlik tırpanlandı: “Allah razı olsun, bu emmi hep böyledir. Ezanı duydu mu, muhakkak camiye gider. Misafirlikte ise, işte böyle kalkar gider ve namazdan sonra tekrar döner. Evinde misafir bile olsa, ‘siz oturun, ben şu namazı kılıvereyim de geleyim’ der, yine gider.”

Unutamadığım bir ders aldığıma sizler de şahitsiniz değil mi? Aradan kaç yıl geçti bilemiyorum, camiye cemaate gitmede tembellik yaptığım şu günlerde kendime bir ikaz olsun için hadis okumaya oturduğumda yine bu olayı hatırladım ve alacağımı aldım. Ruhun şad olsun Hasan emmi, sözünle değil, işinle ne güzel bir ders vermiştin bize.

Belki biz o gün sohbete dalmıştık ve namaz saatini unutmuştuk. Ezan okununca da tembelliğimiz tutmuştu. Öyle mi? Değil, hiç nefsimizi temize çıkarmayalım, başka zamanlarda da her vakti camide kılmadığımız oluyordu, hala da oluyor maalesef.

Peki bu Hasan emminin yaptığı da neydi? Ne kadar da güzeldi! Nefse hiç umut aralığı yok. Yetişemese de namazı camide kılacak. Böyle olunca üşengeçlik asla semtine uğramayacak bir ömür. Hayran kalmıştık.

Evet, işte bir mü’min. Hem de tam ve kamil bir mü’min. Efendimizden aldığımız bilgiyle biz buna şahitlik yaparız.

Biz biliyoruz ki namaz cemaatla kılınır. İslam böyle ister. Hem de namaza istekli olarak, canlı canlı kalkılır. Öyle tembel ve üşengeç kalkışlar, olsa olsa münafık kalkışıdır. Nitekim Rabbimiz onları anlatırken, “Onlar, namaza kalktıkları zaman tembel tembel kalkarlar. İnsanlara gösteriş yaparlar. Allah’ı pek az anarlar.” buyuruyor. (Nisa, 142)

Tabi evde içten gelerek kılmalar, münafıklık değildir. Tembellik her zaman münafıklık değildir. Çünkü münafıklar, ezan okunduğunda herkes namaza giderken kendileri de ister istemez namaza gidiyor ve yalnız olsalardı asla kılmayacakları namazı kılıyorlardı. Ayette ifade edildiği gibi, “İnsanlara gösteriş yapıyorlardı.” Allah’ı hatırlarına getirmezler, zikretmezler, anarlarsa pek az anarlar ki, o da mecburiyetten ve sadece ağızlarındadır. Çok çirkin bir manzara değil mi?

Oysa evinde kılan öyle değil. Değil amma, yine de bir benzerlik var dış görünüşte. Onlara hiç benzememek, onlardan ve işlerinden nefret etmek varken, bu bile hoş değil. Bu bile ürküntü veriyor.

Şu hadis de aynı gerçeğe işaret eder: “Ebû Saîd el–Hudrî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Mescidlere devam etmeyi alışkanlık haline getiren bir adamı gördüğünüz zaman, onun gerçek mü’min olduğuna şahitlik ediniz.” Allah Taâlâ şöyle buyurur: “Allah’ın mescidlerini, ancak Allah’a ve âhiret gününe inanan, namazı kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başka kimseden korkmayanlar onarırlar. İşte onlar, doğru yolu bulanlardan olabilirler” (Tevbe: 9/18) (Tirmizî, Îman 8, Tefsîru sûre(9). Ayrıca bk. İbni Mâce, Mesâcid 19.)

Mescidi onarmak, mamur kılmak, öncelikli olarak bina etmek ve harap olan yerlerini tamir etmek gibi maddî anlamında olabileceği gibi, amacına uygun kullanmak, yani içinde namaz, ilim, zikir, vaaz, itikaf gibi işler de manevî açıdan tamir anlamına gelir.