- Nakşibendi Hazretlerinin Vefatı

Adsense kodları


Nakşibendi Hazretlerinin Vefatı

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
derya
Tue 2 March 2010, 09:30 am GMT +0200
BAHADDİN NAKŞİBENDİ HAZRETLERİ

Miladi 1318 de Buhara yakınlarında Kasriarifanda doğdu. Hazreti. Muhammed in neslinden olduğunu dedeleri arasında İmam Cafer es Saddık ında ileri süren rivayetler vardır. Bahaddin Nakşibendi üç günlük bebek iken o sırada doğduğu köyde bulunan dedesinin mürşidi Muhammed Semmasi tarafından manevi evlat olarak kabul edildi. Muhammed Semmasi beraberinde bulunan müridi Emir Külali, Bahaddin Nakşibendi nin tasavvuf terbiyesi için görevlendirildi. Evlenme çağına geldiğinde dedesinin kendisi için seçtiği gelin adayı ile evlenmesi hususunda görüşünü alması için huzuruna gönderdiği zamana kadar Sammasi yi görmemiştir. Bahaddin Nakşibendi Hazreti. uzun yıllar Emir Külali nin yanında kaldı. Henüz kemale ulaşmadığı halde halinden memnun görünmesi üzerine mürşidi onu tekkeye abdest suyu taşımakla görevlendirdi. Tarikat adap ve erkanını öğrendiği bu dönemde gördüğü bir rüya üzerine kendisinin doğumundan yaklaşık bir asır önce vefat etmiş olan Abdulhalık-ı Guçdüvani nin ruhaniyetine intisap etti ve üveysi lakabını aldı. Bir gün Buhara da mezarları dolaşırken yakın zamanda vefat eden Semmasi den Guçdüvani ye kadar ulaşan sufileri mana aleminde müşade etti. Bu sırada Guçdivani kendisine dinin emri ve yasaklarına uymasını, ruhsat lara ilgi göstermesini, azimet lere sadık kalmasını, Hz. Muhammed in ve ashabının yolundan gitmesini tavsiye etmiştir. Bu olay Bahaddin Nakşibendi Hazretlerinin ruhi hayatında büyük değişiklik yaparak cehri zikirden hafi zikre yönelmesine yol açtı.

Bahaddin Nakşibendi Hz. Bu olaydan sonra Emir Külali nin mürid halkasından ayrılarak kendisini yalnız hafi zikre vermeye başlaması dervişler arasında tartışmalara ve memnuniyetsizliklere sebep oldu. Fakat şeyhi Emir Külali ye gösterdiği saygıda bir değişiklik olmadı ve onun gittikçe artan iltifatını kazandı. Emir Külali de müridlerine Bahaddin Nakşibendi ye karşı olan bu tutumlarının yanlış olduğunu söyleyerek onu savundu. Emir Külali doğduğu köyde yapılan bir camiiye tuğla taşımakta olan Bahaddin Nakşibendi yi çağırarak sülukunu tamamladığını artık Türk ve Tacik bütün şeyhlerden faydalanabileceğini söyledi.

Uzun süren çok yönlü müritlik devresini tamamladıktan sonra doğum yeri olan Kasrıarifan a dönerek müritlerini yetiştirmeye başlayan Bahaddin Nakşibendi Hz. İkisi hac olmak üzere üç defa Buhara yı terk etti. Yine bir kez Kasrıarifandan ayrılarak hükümdar Muizzüddin Hüseyin in davetlisi olarak Herat a giderek hükümdarı ziyaret etti. Bu esnada tasavvuf anlayışşını ve tarikatının esaslarını hükümdara anlattı.

Bahaddin Nakşibendi Hz. 2 Mart 1389 tarihinde vefat etti. O büyük insan cenaze merasiminde şu beyitin okunmasını istemişti. Büyük müflisleriz köyünde ey şah, Cemalinden kılarız şeyhenlillah, Bu köy daha sonraki yıllarda Bahaddin adını almış. Nakşibendiye tarikatı kuruluşunu tamamlayıp yayıldıkça mezarının etrafında büyük bir külliye oluşturulmuştur.

Bahaddin Nakşibendi Hz. nin tasavvufi görüşlerini ihtiva eden herhangi bir eseri bugüne ulaşmadığı için bu konuda ancak kendisi hakkında telif edilen eserlerde nakledilen menkıbelerden hareketle bazı sonuçlara ulaşmak mümkün olmaktadır. Bahaddin Nakşibendi ye atfedilen bir çok şiir ve risale olduğu bilinmektedir. Bir çok şiir ve beyitleri de başkalarının telif ettiği eserleri yoluyla günümüze intikal etmiştir. Bunların başlıcaları Fahrettin Ali Safi nin Reşahat ı; Abdurrahman-ı Cami nin Nefahat ı ; Hace Muhammed Parsa nın Risale-i Kutsiye si dir.

Nakşibendiyye tarikatının başlangıcı tarikatın prensiplerini kelimatı kutsiyye olarak bilinen farsça sekiz terimle özetleyen ve kendisinden Hacegan silsilesinin ilk halkası olarak bahsedilen Abdulhalik Gucdüvani ye kadar götürülebilir. Bahaddin Nakşibendi Hz. nin manevi gelişmesinde yeseviye vasıtasıyla Türk tesirinin de göz ardı edilmemesi gerekir. Bahaddin Nakşibendi Hz. nin vefatından üç nesil sonra Orta Asya Türk kavimleri arasında yayılmaya ve giderek evrensel bir çekicilik kazanmaya başlamıştır. Bahaddin Nakşibendi Hz. ne nispet edilen bazı şiirlerle Sülkü-l envar , Hediyyetüs salikin, Keşfü z zünun gibi risaleleri vardır.

Hâce Bahaeddin Nakşibendi Hazretleri kendilerinin keramet ve tasarrufatından bihaber bir topluluk ile ırmak kenarında Şeyh Seyfeddin'in kabrinin karşısında oturmuş, evliyaullahın ahvalinden konuşuyorlardı. Bu konuşma, bir hayli sürdü ve konuşma sırasında Şeyh Seyfeddin ile Şeyh Hasan Bulgari'nin arasında geçen kerameti anlatdılar ve evliyauUahın valinden bir hayli söz etdiler. Hâce Hazretlerinin keşf ve kerametinden bihaber bir zat dedi ki:

— Geçmiş zamanda velîlerin çok tasarrufları olurdu. Acaba bu zamanda da onlar gibi tasarruf eden var mıdır?

Hâce Hazretleri şöyle buyurdu:

— Bu zamanda öyle kimse vardır ki, bu ırmağın suyuna yukarı ak diye buyursa, ırmak yukarı akar.

Bu söz Hâce Hazretlerinin ağzından yeni çıkmışdı. Irmağın suyu yukarı doğru akmağa başladı. Hâce Hazretleri:

— Ey su ben sana ayukan ak demedim.buyurdu. Suyun akış yönü değişti eski yönüne doğru akmağa başladı. Bu kerameti o kimse ile çok kimse gördü ve bukeramet sebebi ile Hâce Bahaeddin Hazretlerinin tasarrufunu nice münkirler kabul edip saadete erdiler.

Bir zaman Nesef de büyük bir kuraklık oldu. Yer çatlamağa, mahsûl boydan boya kurumaya başladı. Günlerce yağmur beklendi. Lâin Kaadir-i Mutlak Hazret-i Cenâb-ı Hak bir tek damla yağmur vermedi. Nesef halkı sevdiği kulunun dileğin: Cenâb-ı Hakkın red buyurmayacağını düşünerek, Hâce Bahaeddin Hazretlerine yağmur için duada bulunmasını niyaz kas tıyla bir adam gönderdiler. Bu hal Hâce Bahaeddin Hazretlerine malûm oldu. Adam Hâce Hazretlerinin katma varıp yağmur hakkında bir söz söylemeden Bahaeddin Nakşibendî Hazretleri:

— Nesef ahalisi mahzundur, mükedderdir. Izdıraplarının sebebi kuraklığın hüküm sürmesidir. Seni de bunun için gönderdiler, Müsterih olsunlar. Cenâb-ı Hak yağmur gönderecek yağmur yağacak

Dedi. Az bir zaman geçmişti ki, yağmur yağmaya başladı. Her saat artarak bir gün bir gece devam etti. Kuraklık zail oldu Yağmur bereketini gösterdi, bolluk oldu.

Hâce Bahaeddin Nakşıbend Hazretlerinin müridlerinder. biri bir mahalde bir kimse ile münakaşa etti ve o adamı kalbin: incitti. Mürid,Bahaeddin Nakşibendî Hazretlerinin yanına vardığında Şeyh Hazretlerine malûm olan bu hal üzerine Hâce Hazretleri müride:


— Git o kalbini kırdığın adamın yanma var. Kırık kalbini tamir ve hatırını bir hoşça eyle. Yoksa benim canibimden uzak ol!

Dedi.

Mürid diyor ki:


— Ben hemen dedikleri mahalle koştum. Az sonra Hâce Hazretleri geldiler ve benim kalbini incitdiğim zatın yanına varıp:

— Kusuru ben ettim, dervişim etmedi.

Dediler. O kimse:

Bu hali gördü. Feryad edip kendinden geçti ve sonra Hâce Hazretlerine:


— Ben onun kusurunu af ettim, ne oldu, beni de müridliğe kabul buyurunuz!

Diye yalvardı. Mürşidim Hâce Bahaeddin Hazretleri onun istediğini kabul buyurdu. O zat da Hâce Hazretlerinin dervişlerinden oldu.

zahdem
Tue 2 March 2010, 01:58 pm GMT +0200
rabbim sevdiği ve razı olduğu kullarını, günümüzde de içimizden eksik etmesin

derya
Tue 2 March 2010, 02:36 pm GMT +0200
Duana içtenlikle amin diyorum sevgili kardeşim.
Selametle...

Sems
Thu 4 March 2010, 12:24 am GMT +0200
Amin Amin Amin. İnşAllah. Bizede öle veli zatlara müridlik lütfu düşer.

neslinur
Thu 4 March 2010, 01:45 am GMT +0200
rabbim sevdiği ve razı olduğu kullarını, günümüzde de içimizden eksik etmesin
Amin Amin Amin
Onların yürüdüğü güzel yollardan bizlerinde gitmesini nasip eylesin yüce rabbim
Paylaşım için teşekkür ediyorum +rep