- Müzâraâ

Adsense kodları


Müzâraâ

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Tue 29 March 2011, 04:40 pm GMT +0200
 
36- MÜZÂRAÂ (ZİRAAT ORTAKLIĞI)




Müzâraâ; ziraat kelimesinden gelen müfaale veznindeki bir masdardır. Ziraat, ekin ve çiftlik demektir. Ziraat ortaklığına, hayber kelimesinden türemiş olan muhabere de denilmiştir. Hz. Peygamber (sas) Hayber arazisini ortaklığa vermişti. Bundan dolayı da müzâraâ, muhabere adını almıştı. Bu, ziraat mânasına gelen hayber'den türemiş olabilir. Nasip mânasına gelen hubrdden, yumuşak arazi mânasına gelen hebâf dan da türemiş olabilir. Buna; gövdesi kalınlaşmadan dal budak salan ekin mânasındaki haki kökünden türeyen muhâkalede denilir. Haki kelimesinin çoraklık kusurundan arınmış, ziraate elverişli iyi arazi mânasına geldiğini söyleyenler de vardır. Iraklılar buna kurah adı verirler.

Müzâraâ; ürünün bir bölümü karşılığında ziraatçılık üzerine yapılan bir ortaklık akdidir. Bu îmameyn'e göre caizdir: Zira Hz. Peygamber (sas) Hayber toprakîannı ve hurmalıklarını elde edilecek ekin ve hurmaların yansı karşılığında ora halkına muameleye vermişti. Ayrıca buna fazla derecede ihtiyaç da vardı. Zira olabilir ki, arazi sahibi bizzat arazi işinde çalışma gücüne sahip değildir ve o işde ücret karşılığında çalışacak işçi de bulamayabilir. Öte yandan çalışacak güçteki bir kimse de ziraat işleri ile uğraşacağı bir araziye ve ziraat âletlerine sahip olmayabilir. Mudârebede olduğu gibi, ihtiyacı gidermek için zaruret bunu caiz kılmıştır. Müzâraâ akdi Ebû Hanîfe'ye göre fasiddir. Zira Rafı b. Hadîc (ra) in şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Rasûlullah (sas) bizim için faydalı olan bir işi yapmamızı yasakladı. Birimizin arazisi olduğunda o araziyi ürünün üçde biri veya yarısı gibi bir bölümü karşılığında (müzâraâya) vermemizi yasakladı ve şöyle buyurdu: Arazisi olan bunu

kendisi  eksin ya  da   kardeşine versin."  [1] Bu hadîs-i şerîf onların mübahhğına inanıp bildikleri müzâraâyla alâkalı cevazdan sonra vârid olmuş bir hadîs-i şerîfdir. Dolayısıyla müzâraânm câizliğini neshetmiştir.

Zeyd b. Sabit (ra) in şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Rasûlullah (sas) bizi muhabereden menetti. Muhabere nedir, diye sordum?Buyurdu ki, (ürünün) üçde birisi, yarısı veya dörtte biri karşılığında bir araziyi almandır "[2]

İbn. Ömer (ra) in de şöyle dediği rivayet edilir: "Bizmuhâbere (ziraat ortaklığı) yapıyor ve bunda bir sakınca da görmüyorduk. Derken Raff b. Hadîc (ra) Hz. Peygamber (sas) in bunu yasaklamış olduğunu

söyledi. Biz de bu sözünden dolayı onu terk ettik " [3]

Müzâraâ; bir kimseyi mevcud olmayan ve miktarı belirsiz bir ücret karşılığında işçi olarak tutmaktır. Ücretin mevcud olmayışı ve miktarın belli olmayışı akdi fasid kılar. Ayrıca bu, işçinin emeğiyle hâsıl olacak ürünün  bir  kısmı  karşılığında  yapılan   işçi tutma akdidir. Bu tıpkı değirmencinin ölçeğinde olduğu gibi, caiz olmaz.[4]

Hayber arazisinin yarıcılık usulüyle Hayberlilere verildiğini bildiren hadîs-i şerîf oradaki ürünleri paylaşma şeklindeki bir haraç mânasına yorumlanabilir. Zira Hz. Peygamber (sas) Hayber'i harb ederek fethettiği zaman orayı, ödeyecekleri bir vergi karşılığında Hayberlilere bırakmıştı ki, o vergi de hurmalık ve arazilerden elde edilen ürünün yansı idi.

Fetva İmameyn'in kavline göredir: Çünkü insanlann buna ihtiyaçları vardır. Evvelkiler de bu muameleyi yaptıklarından dolayı, bu tevarüs eden bir şeriat ve bilinip tanınan bir kaziyye haline gelmiştir.

Hasirî dedi ki; 'insanların bu hususda kendisinin kavlini benimsemeyeceklerini bildiği için, Ebû Hanîfe bu mes'elenin aslı üzerine fîirûata inerek çeşitli mes'eleleri anlatmıştır. [5]




[1] Bu hadîsi Ebû Dâvud, Tirmizî ve Neseî rivayet etmiştir

[2] Bu hadîsi Ebû Dâvud tahrîc etmiştir

[3] Bu hadîsi Buharî, Müslim, Neseî ve Ahmed rivayet etmiştir

[4] Bir  kimsenin  öğüteceği   her  yüz   kilo buğdaydan on kilo un alması

karşılığında bir işçiyi bir kaç yüz kilo  buğday öğütmek üzere kiralamasına; 'değirmencinin ölçeği mes'elesi denilir ki, bu caiz değildir. (Mütercim)

[5] Abdullah b. Mahmûd b. Mevdûd el- Mavsılî, El-İhtiyar Li-Ta'lîlî'l-Muhtar, Ümit Yayınları: 2/475-477.