saniyenur
Wed 22 August 2012, 08:43 am GMT +0200
5- Mutlaki Kayıt Altına Alması
Mutlak; teklik, çokluk veya vasıf gibi şeylere bakılmaksızın vaz'edildiği mânaya delalet eden lâfızdır. Başka bir ifadeyle mutlak, yalnız mahiyete delalet eder. (M. Ebû Zehra, İslâm Hukuku Metodolojisi). Hz. Peygamber'in Kur'ân'ı açıklama şekillerinden biri de, ondaki bazı mutlak lafızları takyîd etmek suretiyle olmuştur. Meselâ: "(Namazda) Fâtihatu'l-Kitabı okumayanın hiç namazı yoktur." (Müslim, Dârimî, Tirmizî, İbni Mâce)
Bu hadisle "...Artık Kur'ân'dan kolay geleni okuyunuz..." (73: 20) ayetini takyid etmekte, kıraatin Fatiha olarak tayini bahis konusu olmaktadır. İmam Ebû Hanîfe ayetin ıtlakına ve içtihadını teyid eden bazı hadislere dayanarak namazda kıraatin Fatiha olarak belirlenmediğini, ancak vâcib olduğunu kabul eder.
Diğer bir misâl: Hz. Peygamber'in hanımı Ümmü Seleme anlatıyor: Bir adam bir kadınla evlenmiş ve onu arka üstü yatırmak istemiş, kadın ise reddetmiş ve "Rasûlullah'a sormadıkça buna müsaade etmem" demişti. Kadın gelip bu durumu bana anlattı. Ümmü Seleme de Rasûlullah'a nakledince: "Ona haber gönder (gelsin)" dedi. Kadın gelince Rasûlullah ona şu ayeti okudu: "(Ey erkekler) kadınlarınız sizin tarlalarınızdır. O halde tarlanıza nasıl dilerseniz öyle varın" (2: 223); ama tek yerden, tek yerden!" (Tirmizî, Taberî, Beyaki).
Huzeyme b. Sabit'ten: "Bir adam Hz. Peygamber'e, kadınlara arka taraftan varmanın hükmünü sordu. Cevaben: "Helaldir" dedi, Adam arkasına dönüp ayrılınca, (yanlış anlamaması için) onu çağırdı veya çağrılmasını istedi. Sonra buyurdu ki: "Ne demiştim? İkisinden hangisi, arka taraftan öndekine ise evet; amma arka taraftan arkadakine gelince hayır! Allah doğruyu söylemekten haya etmez (çekinmez): Kadınlara arkadan varmayınız" (Tirmizî, Dârimî, Neseî, İbni Mâce).
Bu hadislerle Rasûlullah "(Ey erkekler) kadınlarınız sizin tarlanızdır. O halde tarlanıza nasıl dilerseniz Öyle varın." (2: 223) ayetinin genelliğini kayıt altına almaktadır.
Üçüncü bir misâl: Birisi Hz. Peygamber'e şöyle bir soru sordu: "Kadının kocası üzerindeki hakkı nedir?" Buyurdu ki: "Yediğinde yedirirsin, giydiğinde giydirirsin. Onun yüzüne vurma, ona çirkinlik isnad etme ve onu ev dışına çıkarma, kovma (ondan uzak kalmak istediğinde bunu evin içinde yap)" (Tefsiru'n-Neseî, Taberî, Ebû Dâvud, İbni Mâce).
Ikrime'den rivayetle buyrulur ki: "... Dik kafalılık, şirretlik etmelerinden korktuğunuz kadınlara öğüt verin, yataklarından ayrılın ve (bunlarla yola gelmezlerse) dövün" ayetini *zah ederken "şiddetli olmayan bir şekilde dövün" demiş ve şöyle ilave etmiştir: "Rasûlullah şöyle buyurdu: "Meşru bir husus-ta size isyan ederlerse, onları şiddetli olma-^an bir şekilde dövün." (Taberî, Müslim, Müsned-i Ahmed).
Aşağıda rivayet edilen hadislerden de bu husus açıkça anlaşılmaktadır.
Abdullah b. Amr'dan rivayete göre şöyle demiştir: Rasûlullah hayatta iken bir kadın hırsızlık yapmıştı. Malları çalınanlar gelip dediler ki "Yâ Rasûlullah, bu kadın malımızı çaldı." Kadının akrabaları dediler ki: "Biz tazmin edelim, fidye verelim." Rasûlullah: "Elini kesin!" dedi. Bu kere: "Beş yüz dinar fidye verelim (de kesilmesin)" dediler. O: "elini kesin!" dedi. Bundan sonra kadının sağ eli kesildi. Kadın: "Tevbem kabul edilir mi?" deyince Rasûlullah: "Bugün, sen yaptığın suçtan dolayı, anandan doğduğun gündeki gibisin." Bunun üzerine Allah Teâlâ: "Kİm yaptığı zulümden sonra tövbe eder, halini düzeltirse, şüphesiz Allah onun tevbesini kabul eder. Çünkü Allah, bağışlayan, merhamet edendir" (5: 39) ayetini indirdi.
Benî Mahzûm kabilesinden olan bu kadının durumu Sahîheyn'de tafsilatlı olarak rivayet edilmektedir. Üsâme'nİn şefaat teşebbüsü Rasûlullahı çok kızdırmış, "Muhammed'in kızı Fatıma da çalsa, elini kestirirdim" demiştir. Hz. Aişe'den öğreniyoruz ki "bu kadın sonradan hâlini düzeltip evlendi. Ara sıra yanıma gelirdi, ben de onun ihtiyaçlarını Rasûlullah'a iletirdim" diyor. (Müslim, Buharî).
Bu hadislerle, serkeşlik eden kadınları, kocalarının dövmesine izin veren ayetin (4: 34) "yataklarından ayrılın ve dövün" ifadesi, dövmenin şiddetli olmaması ve yüze vurulmaması tarzında takyid edilmiştir.
Diğer bir misâl: "Hırsızlık eden erkek ve kadının, yaptıklarına karşılık, Allah'tan bir ceza olarak ellerini kesin!" (5: 38) ayetinin ıtlakı, sünnet tarafından "sağ el" olarak takyid edilmiştir (Müsned-i Ahmed, Taberî, İbnİ Kesîr, Ebû Dâvud).