- Muteddenin İhdadı ( İddet İçinde Olan Kadının Süslenmeyi Terketmesi )

Adsense kodları


Muteddenin İhdadı ( İddet İçinde Olan Kadının Süslenmeyi Terketmesi )

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
neslinur
Mon 2 August 2010, 10:52 am GMT +0200
Muteddenin İhdadı (İddet İçinde Olan Kadının Süslenmeyi Terketmesi )
 

Mu'tedde, kocasının ölümü veya kendisinin boşanması sebebiyle 1 iddet (şer'î bekleme süresi) içinde olan kadın demektir. İhdad ise, bu kadının iddet süresince süslenmeyi terketmesidir.

Böylece ikinci bir evliliğe namzet olan kadının iddet süresince çok dikkatli olması, kendisine talip olacak kimselerin dikkatini çekecek süs eşyasından ve süslenmekten kaçınması, böylece kendini toparlama döneminde ikinci bir evlilik hakkında selim bir akılla düşünebilmesi vaciptir.

Belirtilen süre içinde böyle bir önlem alması sadece kendini topar­lamaya yönelik olmayıp ölen kocasına bir saygı ifadesini ve şehvetperestlerin önüne bir set çekmesini de yansıtır.

Zira Yüce İslâm, hemen her hususta, her yerde ve her zaman dili­mi içinde kadının vakar ve iffetini, saygınlık ve nezaket ve nezahetini korumuştur. İhdad olayı da bu anlamda koruyucu bir tedbir olarak vasıflanabilir. [274]               

 

İlgili Hadisler
 

Ümmü Seleme (r.a.) dan yapılan rivayete göre, kocası ölen bir kadının gözlerinden endişelendiler ve o sebeple Resûlüllah (s.a.v.) Efen­dimize geldiler sürme kullanılması için izin istediler. Resûlüllah (s.a.v.) o kadına: "Sürme kullanma" diye buyurdu ve devamla: "Önceleri (cahiliye devrinde) sizden biri en kötü elbisesiyle ve evinin en kötü yerinde oturup beklerdi. Üzerinden bir yıl geçince bir köpek oraya uğrar ve kadında (deve veya koyun) tersini atardı (da böylece bekleme süresi sona ermiş sayılırdı). Hayır dört ay on gün geçmedikçe (süslenmek caiz değildir)" diye uyarısını yaptı. [275]

Kadının iddet döneminde süslenmeyi terketmesiyle ilgili Zeyneb. binfci Cahş  (r.a.) dan cahiliye devrinde kadının en kötü elbiseler içinde evinin en kötü yerinde bir yıl beklemesi ve sonra da deve veya koyun tersi atarak süreyi tamamladığını bildirmesi hakkında sorulunca, Hz. Zeyneb (r.a.) şu bilgiyi vermiştir:

"Cahiliye devrinde kadın kocası ölünce evinin en izbe yerine girer ve en değersiz hakir elbisesini giyer ve bir sene geçinceye kadar hiçbir güzel koku sürünmezdi, güzel ve temiz bir elbise giymezdi... Bir yıl geçince ona kuş, koyun veya benzeri bir hayvan getirilirdi. O da o hay­ranı vücuduna sürer ve hayvan ölünceye kadar bu ameliyeye devam ederdi. Arkasından kadın o izbe yerinden çıkar, eline hayvan tersi alıp atardı. İşte bu merasimden sonra kadın temizlenir, güzel koku sürünüp süslenir, kendisine evlenme teklifinde bulunanlara görünebilirdi."

Yukarıdaki kısa hadîs bu olaya işaret etmektedir. İslâm bu çirkin merasimi kaldırıp onun yerine kocası ölen kadının süslenmemek kay-diyle dört ay on gün beklemesini vacip kılarak kadının hem hamile ol­madığının ciddi şekilde, anlaşılmasını, hem de İkinci bir evliliğe hazırlanabilmek için bir süre dinlenmesini sağladı.

Humeyd b, Nâfi'den, o da Zeyneb binti Ümmi Seleme (r.a.) dan şu üç hadîsi rivayet etmiştir:

Zeyneb (r.a.) diyor ki: "Babası Ebû Süfyan vefat edince Üm-mü Habîbe'nin (r.a.) yanına gittim. Bu sırada Ümmi Habîbe içinde sarı renk bulunan halûk isimli veya ona benzer bir tür süslenme boyası istedi. Ondan birazını (yanındaki) kız veya ca­riyeye sürdükten sonra ondan iki yanağı nahiseyine sürdü. Son­ra şöyle dedi: "Vallahi benim bu gibi güzel kokularla süslenmeye hiç ihtiyacım yoktur. Ne var ki ben Resûlüllah (s.a.v.) Efendi-miz'in minber üzerinde şöyle buyurduğunu duydum: "Allah'a ve âhiret gününe imân eden hiçbir kadına ölen yakınından dolayı üç günden fazla yas tutup süslenmeyi terk etmesi helâl olmaz. Ancak kocasının ölümü üzerine dört ay ongun süslenmeyi terkeder."

Râviye Zeyneb devamla diyor ki: "Sonra bir de kardeşi vefat eden Zeyneb binti Cahş'în (r.a.) yanına girdim. O da güzel koku istedi ve onu ahp süründü. Sonra şöyle dedi: "Vallahi benim güzel kokuyla süslenmeye ihtiyacım yoktur. Ne var ki Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz'in minber üzerinde şöyle buyur­duğunu duydum: "Allah'a ve âhiret gününe imân eden hiç bir kadına ölüsü üzerine üç günden fazla yas tutup süslenmeyi ter-ketmek helâl olmaz. Ancak ölen kocası üzerine dört ay ongun süslenmeyi terkeder."

Yine Zeyneb devamla diyor ki: "Ümmü Seleme (r.a.) dan duy­dum şöyle diyordu: "Bir kadın Peygamber (s.a.v.) Efendimiz'e geldi ve şöyle dedi: 'Ya Resûlellah! Doğrusu kızımın kocası vefat etti ve kızım da gözlerinden rahatsız bulunuyor. Onun gözlerine sürme çekebilir miyim?" Bunun üzerine Resûlüllah (s.a.v.) ona iki ve üç defa "hayır..." dedi. Yani kadın iki veya üç defa isteğini tekrarladı, Resûlüllah (s.a.v.) her defasında ona "hayır..." dedi. Sonra şöyle buyurdu: "Kocası ölen kadının iddeti (bekleme süresi ve süslenmeyi terketmesi) dörtay ongundur. Önceleri cahiliye devrinde sizden biri bir yıl geçince eline hayvan tersi alıp atardı."

Bunun üzerine râvi Humayd diyor ki, Zeyneb'e sordum, de­dim ki: "Senenin sonunda hayvan tersi atmanın anlamı ne idi?" O da bana şu cevabı verdi: "Cahiliye devrinde kocası ölen kadın evinin izbe yerine girer ve en kötü elbiseleri giyinir ve bir yıl geçinceye kadar ne güzel bir koku, ne de bir süs boyası sürünürdü... Sonra ona merkep veya koyun veya kuş gibi bir hayvan getirilirdi. O da o hayvanı kendi vücuduna süre süre bir amelyede buunur ve bazan o hayvan bu ameliyeden dolayı' ölürdü. Sonra kadın dışarı çıkar ve kendisine hayvan tersi veri* lir, o da onu fırlatıp atardı. Bundan sonra artık o kadın istediği güzel koku veya başka bir süs maddesi kullanarak süslenip te­mizlenirdi." [276]

Ümmü Seleme (r.a.) dan yapılan rivayete göre, Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Allah'a ve âhiret gününe imân eden hiçbir müslüman kadına, ölüsü üzerine üç günden fazla yas tutup süslenmeyi terketmesi helâl olmaz. Ancak kocasının ölümü üzerine dört ay on gün süslenmeyi terkeder..." [277]

Bu hadîsle ihticacda bulunup boşanan kadının süslenmeyi terket-memesinde bir sakınca olmadığını söyleyenler bulunuyor. [278]

 

Hadislerin Işığında Mezhep İmamlarının İstidlal ve İhticacları
 

a) Hanefîlere göre, talâk, hulû, liân, ilâ1 veya diğer bir sebeple ortaya çıkan furkat (ayrılma) ile bâin olan kadının ve bir de kocası ölen kadının iddet süresince süslenmeyi bırakması, güzel koku neşreden boyayla boyanan elbiseleri terketmesi, güzel koku sürünmemesi, sürme çekmemesi, kana ve benzeri maddeler kullanmaması vaciptir. Ancak bir özüründen dolayı bunlardan birini, bir kısmını kullanmasında bir sakınca yoktur.

Nikâh akdi yapıldıktan sonra henüz cinsel temas vuku bulmadan boşanan kadının iddeti olmadığı gibi süslenmeyi, güzel koku sürünmeyi terketmesi de söz konusu değildir. Bunun gibi ric'î talâkla boşanan kadının da süslenmeyi terketmemesi daha uygun görülmüştür. Zira ko­casına daha çekici görünmek suretiyle bir an önce kendisine dönmesini sağlamasında yarar vardır. Hatta ric'î talâkla boşanan kadının süslenmesinin müstehab olduğu kabul edilmiştir.

Fasit nikâhla evlenip sonra bu sebeple ayrılan kadının da süslenmeyi terketmesine gerek yoktur.

Aynı zamanda iddet beklemekte olan kadına talip de çıkılmaz, yani evlenme teklifi yapılmaz. Ancak evlenme teklifine delâlet eden ka­palı sözler söylemenin caiz olduğu belirtilmiştir.

Boşanıp iddet beklemekte olan kadının evinden dışarı çıkması doğru değildir. Süre tamamlanıncaya kadar evinde oturması ön görül­müştür. Ancak bazı zarurî hallerde çıkmasında bir sakınca görül­memiştir. Kocası ölüp de iddet beklemekte-olan kadın ise gündüzleyin ve gerekirse geceleyin evinden çıkabilir. Çünkü onun nafakasını kendisi te'min etmek zorundadır. Boşanan kadının ise iddet süresince nafakası kocasına aittir.

Mümkün olduğu sürece boşanan kadın kendine tahsis edilen ev­den başka bir evde kalmaz. Bununla beraber yanında mahremi olan kadının bazı ihtiyaçları için dışarı çıkabileceğine cevaz verilmiş ve tah­sis edilen evde rahatsız edildiği takdirde yine mahremlerinden birinin evinde kalmasında bir sakınca1 olmadığı belirtilmiştir. [279]

b) Şâfîîlere göre, süslenmeyi terketmek kocası ölen kadına vaciptir. Ric'î talâkla boşanan kadına vacip değildir. Talâk-ı bâin ile boşanan kadına ise müstehabdır. Bazısına göre ona da vaciptir.

Kokulu boyayla boyanan elbise giyinmez. Boyalı olmayan elbisele­ri giyinmesi mubahtır. Bunun gibi pamuk, yün ve keten kumaştan süslü olmaması kaydiyle elbise giymesinde bir sakınca görülmemiştir. En sahîh kavle göre, renkli olmayan ipek elbise de giyinebilir. Bunun gibi süs için olmayan renkli elbise de giyinmesinde bir sakınca görülmemiştir. Altın ve gümüşten mamul süs eşyası kullanması ha­ramdır, înci ve mercan gibi süs taşları da kullanması öyle. Aynı zaman­da bedenine, elbisesine güzel koku sürünmez ve sürme kullanmaz. Ancak göz ağrısı sebebiyle sürme kullanabilir.

İddet süresince kadının odasını, yatağını, yaygısını ve çevresini yıkayıp temiz tutması, başını yıkayıp banyo yapması, tırnaklarını kes­mesi, diğer kir ve pası gidermesi helâldir. Saçlarını taramasında da bir sakınca yoktur. [280]

c) Hanbelîlere göre, Kocası ölen kadının iddet süresince güzel koku sürünmekten süslenmekten, zînet eşyası takınmaktan, evinden başka bir evde kalmaktan, sürme çekmekten ve benzeri şeylerden sakınması vaciptir. İlim ehlinden buna muhalefet eden olmamıştır. Ancak el-Hasan bunun vacip olmadığını söylemişse de bu sünnete aykırı bir görüştür.

Belirtilen şeylerden sakınmada hürre, cariye, müslime, zimmîye, büyük ve küçük müsavidir. Vücup hükmü hepsini kapsamaktadır. Rey taraf darlarına göre ise, zimmîye ve bir de ergen olmayana belirtilen şeylerden sakınmak diye bir vücup yoktur.

Böylece bu mezhebe göre kocası vefat eden mu'tedde (iddet bekley­en) kadın şu dört şeyden sakınır:      .

1. Güzel koku sürünmek,

2. Süslenmek ve süs eşyası kullanmak

3. Göz alıcı renk ve zerafette renkli elbise giyinmek,

4. Evinden başka bir evde yatıp kalkmak...

 Mu'tedde olan kadın gündüzleyin ihtiyaçlarım gidermek için dışarı çıkabilir.

Kocası ölen kadın gibi kocasından boşanan kadın da iddet devam ettiği sürece güzel koku sürünmekten, sürme çekmekten ve benzeri şeylerden sakınır. Nitekim sahîh tesbitlere göre, boşanan kadının da diğeri gibi iddet süresince belirtilen şeylerden sakınması vaciptir. Nite­kim Tabiîn1 den Saîd b. Müseyyeb, Ebû Ubeyd ve Ebû Sevr; aynı zaman­da rey tarafdarları da ayni görüş ve ictihaddadırlar, [281]

d) Mâlikîler de Saîd b. Müseyyebrin görüşünü benimsemişlerdir, imam Mâlik de boşanan kadının ihdad hususunda kocası ölen kadından farksız olduğunu belirtmiştir. [282]

 

Tahliller ve Rivayetler
 

518 no'lu Ümmü Seleme hadîsi sahîh olup istidlal ve ihticaca sa-lihtir. Böylece hadîs, başta sürme çekmek olmak üzere iddet içinde olan kadının süslenmesinin, süs eşyası kullanmasının tahrimen mekruh olduğuna delâlet etmektedir.

Peygamber (s.a.v.) Efendinıiz'e gelen kocası Ölen kadının Atike b. Naîm b: Abdillah olduğu tesbit edilmiştir. Nitekim İbn Vehb ile Ta-berânî'nin tahrîclerinde bu kadından ismen söz edilmektedir.

Ancak gözlerine sürme çekmesinde sıhhî bir sebep söz konusu olduğu takdirde geceleyin sürmesi, gündüzleyin silmesi tavsiye edil­miştir. Nitekim Muvatta'da Ümmu Seleme hadîsinde böyle tavsiye edil­diği belirtilmektedir.

Ebû Davud'un rivayetinde ise, Resûlüllah'm (s.a.v.) kadına şöyle tavsiyede bulunduğu zikredilmektedir: "Geceleyin sürme kullanırsın. Gündüzleyin onu yıkayıp giderirsin..."

îbn Hacer bu konudaki hadîslerin arasını te'lîf ederken diyor ki: "Kadının sürme kullanmaya ihtiyacı olmadığı takdirde, yani sıhhî bir sebep söz konusu değilse kullanması helâl olmaz. İhtiyaç hissettiği tak­dirde geceleyin kullanır, gündüzleyin terkeder..."

Nitekim İmam Mâlik ile İmam Şâfıî, kadın gözlerinin bozul­masından endişe ettiği takdirde içinde güzel koku bulunmayan sürmeyi gece kullanabilir demişlerdir. 519 no'lu Hümayd hadîsi de sahîh kabul edilmiştir. Kocası Ölen kadının iddetinin dört ay ongun olduğuna kesin şekilde delâlet vardır. Bu süre içinde hem kadının hamile olup olmadığı ortaya çıkar, hem de ikinci bir evliliğe kendini ancak hazırlayabilir.

Ahmed b. Hanbel'in ve İbn Hibban'ın sahihle diki eri bir hadîste ise, kocası ölen kadının ancak üç gün seslenmeyi terketmesi emredildiği bildirilmektedir. Şöyle ki: Esma binti Umeys (r.a.) diyor ki: "Kocam Cafer'in öldürülmesinden üç gün sonra Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz yanıma geldi ve bana: "Bugünden sonra ihdadda bulunma (yani süslenmeyi terketme)" buyurdu.

Ancak bu rivayet şaz olarak kalmaktadır. Zira konuyla ilgili sahîh hadîslerin hepsi ihdadın haram olduğuna delâlet etmektedir. Icma'ın görüşü de bu anlamdadır. Tahâvî ise, Esma binti Umeys hadîsi men-suhtur (hükmü kaldırılmıştır diyerek meseleye açıklık getirmeye çalışmıştır. [283]

Ayrıca Tahâvî bu konuda 55 kadar rivayet naklederek araştırıcılara geniş çapta mazleme vermiştir.

Diğer yandan ilim adamlarının Esma binti Umeys hadîsi üzerinde çok farklı yorumları olmuştur: Kimi, Esma hamile idi. Câferin şehid düşmesinden üç gün sonra doğum yapmış ve böylece mu'tedde olmak­tan çıkmış, yani şer'î bekleme süresi sona ermiştir. Kimi de Cafer savaşa gitmeden önce karısını bir taîâk-ı bâin ile boşamıştı. Şehid ol­ması üzerine kadına iddet gerekmedi. Çünkü kocasından ayrılmış bulu­nuyordu. Beyhakî ise, râvî Abdullah b. Şeddad'm hadîsi bizzat Esma'dan duymadığını deyinerek hadîsin muallel olduğunu belirt­miştir. Ancak Ahmed b. Hanbel bu hadîsin sahîh olduğuna dikkat çekmiştir.

Bütün bu yorum ve görüşler birer ihtimaldan öteye geçmemektedir. Ancak hükmünün kaldırılması kuvvetle muhtemeldir. Zira birden fazla sahîh hadîs bunun hilâfına bir hüküm taşımaktadır.

520 no'lu Ümmu Seleme hadîsi sahîh olup istidlale salihtir. Hadîs­te yer alan "Kim Allah'a ve Âhiret gününe imân ediyorsa..." cümlesin­den İmam Ebû Hanîfe ve Mâlikîlerden bir kısmı zimmîye (gayr-i müslime kadın) için ihdadın vacip olmadığını istidlal etmişlerdir. Cum­hur ise bu görüş ve istadlâle muhalefet etmiştir. Zira cumhura göre sözü edilen ifade konunun öneinini belirtmeye yönelik bir anlatım tarzıdır. [284]

Kocası kaybolup ölüp ölmediği belli olmadığı takdirde kadının ih-dad yapmasına gerek yoktur. Zahirîler de bu hadîslere dayanarak boşanan kadın için ihdad vacip değildir demişlerdir. Ric'î talâkla boşanan kadın hakkında ise bilicma' ihdad gerekli değildir. Bâin talâk­la boşanan kadın hakkında da cumhura göre ihdad vacip görülme­miştir. Nitekim Hanefî, Şâfıî ve Mâlikî imamları da aynı görüştedirler.

Kocası dışında bir yakınını kaybeden kadının üç gün süslenmeyi terketmesi vaciptir. Ancak Ebû Davud'un Merâsîl'de Amr b. Şuayb'den rivayet ettiği hadîste, Resûllüllah'ın (s.a.v.) babası ölen kadına yedi gün, diğer yakınları ölen kadına üç gün süslenmeyi t er ketm elerini em­rettiği veya böyle ruhsat verdiği belirtilmektedir.

Ancak bu hadîs murseldir. O bakımdan istidlale sâlih görül­memiştir. Hem Abr b. Şuayb Tabiîn'den değildir... [285]

 

Çıkarılan Hükümler
 

1- Kocası ölen kadının iddeti dört ay on gündür. Kadın bu süre içinde süslenmeyi terkeder ve terketmesi vaciptir.

2- Kadın sözü edilen süre içinde güzel koku sürünmez, sürme kul­lanmaz, belli tuvalet mazlemesinden uzak kalır. Altın ve gümüşten ma­mul zînet eşyası takınmaz.

3- Kadın yine belirtilen süre içinde mümkün olduğu takdirde ken­disine ait evde oturur, başka eve gidip kalmaz. Ancak zarurî bir durum söz konusu olduğu takdirde mahremlerinden güvendiği birinin evinde kalabilir.

4- Kadın bu süre içinde ihtiyaçlarını karşılamak için gerekirse evinden dışarı çıkabilir. Kendisine hizmet eden mahremi olursa o tak­dirde çıkmaması daha uygun olur.

5- Kadının iddet içindeyken evlenmesi haramdır. Aynı zamanda bir erkeğin bu süre içinde ona talip çıkıp evlenme teklîf etmesi de haramdır.

6- Kocasından tamamen boşanan kadının üç ayhali veya üç temiz-nme dönemi süslenmeyi terketmesî vaciptir diyenler vardır. Bunun içip olmadığını söyleyenler de var. Ancak birincilerin görüşü ağırlık az anmış tır.

7- Kocası ölen kadın hamüeyse, artık dört ay on günü beklemesi srekli değildir. Doğumunu yapmasıyla birlikte iddeti (şer'î bekleme liresi) sona erer ve artık süslenmeyi terketmesi de sona ermiş olur.

8-  Kocası dışında mahremlerinden bir yakını öldüğü takdirde adının üç gün süslenmeyi terketmesi vaciptir.

9- Babası ölen kadının yedi gün süslenmeyi terketmesi tavsiye dilmiştir.

10- Gözlerinden rahatsız olan kadının iddet süresi içinde tedavi ıaksadıyla gözlerine sürme çekmesine cevaz verilmiştir. İlim adam-ırından bir kısmına göre, böylesi geceleyin gözlerine sürme çeker, ündüzleyin onu yıkayıp giderir. Bununla beraber sağlığı gündüzleyin e sürme kullanmayı gerektiriyorsa, kullanabilir.

11- Kadının iddet süresince altın ve gümüş, yakut, inci, mercan ve enzeri süs ve zînet eşyası kullanması haramdır.

12- Kadının iddet süresince saçlarını taraması, banyo yapması tıubahtır, dinî bir sakınca yoktur. Zira İslâm'da temizlik her zaman isastır. .

13- Kocası ölen kadının hamile değilse dört ay on gün kendini kem [özlerden koruması, evlenmek isteyenlere asla iltifat etmemesi, dikkat iekecek şekilde giyinip süslenmemesi vaciptir. [286]