sumeyye
Fri 18 December 2009, 10:52 pm GMT +0200
Mustalik Oğullarından Elde Edilen Esirler ve Cariyeler
Müslümanlar, Mustalik Oğulları gazvesinde kafirlerin belle rini kırdılar. Artık mü´minlere saldıracak güçleri kalmadı. Öl dürülenler öldürüldü, kalanlar da esir edildiler. Hz.Peygamber onları nihai olarak köleleştirmedi. Başta işi sıkı tuttu. Rivayete göre onları muhariplere ganimet olarak dağıttı ama sonra ser best bıraktı.
Görülüyor ki, Hz. Peygamber, esirlere yaptığı muamelelerde her zaman olumlu davranmıştır. Mustalik Oğulları gazvesi, Kurayza gazvesinden sonra meydana gelmiştir. Kurayza gazve sinde erkekleri öldürmüş, kadınları esir almıştı. Onları Necid pazarlarında at karşılığında satmıştı. Bu atları müslümanlar için kuvvet olarak bulundurmaya ihtiyacı vardı. Ama Mustalik Oğulları gazvesinde Hz. Peygamber, hikmetli bir tasarrufa yö neldi. Aldığı esirlerden hiçbirini satmadı. Hatta onları muharipler arasında taksim ettikten sonra, kadınlarından hiçbirinin cariye yapılmamasına hüküm verdi.
Siyer kitaplarının nakillerine göre, müslümanlar, bu gazada esir alınan kadınlarla erkekleri kendi aralarında paylaştırmışlardı. Resulullah´a da Haris´in kızı Cüveyriye düşmüştü. Cü-veyriye daha sonra Hz.Peygamber tarafından nikahlanarak mü´minlerin anası olma vasfına erişmiştir. Bu konuda bazı ri vayetleri nakleden tbn Hişam şunları söylüyor: Söylendiğine göre Resulullah (sav) Mustalik Oğulları gazvesinden dönerken beraberinde Haris kızı Cüveyriye ´yi de getirmiş, onu Ensar-dan bir adama emanet bırakmış ve korumasını emretmişti.
Hz. Peygamber, Medine´ye döndükten sonra, Cüveyriye´nin babası Haris, kızını kurtarmak için fidye Ödemeyi kabul etmiş ti. Fidyeleri alıp Medine´ye doğru yola çıktı. Akik vadisine gel diği zaman, fidye olarak getirmekte olduğu develere baktı. De veler içinde iki tanesi çok hoşuna gitti ve bunları Akik vadisi nin kuytu bir yerine sakladı. Sonra diğer develeri önüne kata rak Hz.Peygamberin yanına gitti ve şöyle dedi: "Ey Muham-m e d! Kızımı esir aldınız, işte bu develer onun kurtuluş fidyesi-dir.n Hz. Peygamber´se şöyle cevap verdi: "Akik vadisinin kuy tu bir yerine sakladığın iki deve nerede?" Hz. Peygamberin bu sorusu üzerine Haris şehadet getirerek müslüman oldu ve şöy le dedi: "Allah´tan başka tanrı olmadığına ve senin ey Mu-h amme d, Allah´ın elçisi olduğuna tanıklık ederim. Vallahi o develeri gizleyişimi Allah´tan başka kimse görmemişti."
Haris´le birlikte iki oğlu ve aşiretinden bazı kimseler de müslüman oldular. Adam gönderip, saklamış olduğu o iki deve yi getirerek Resulullah´a takdim etti. Resulullah da, kızı Cü-veyriye´yi ona teslim etti. Cüveyriye de müslüman oldu ve İs lamiyet´ini güzelce devam ettirdi. Hz. Peygamber onu babasın dan isteyerek evlendi. Dörtyüz dirhem de mehir verdi. Bunun üzerine sahabiler, Cüveyriye´nin akrabalarından olan esirleri birer birer serbest bıraktılar. "Hz. Peygamberin akrabalarını elimizde esir tutamayız" diyorlardı.
Hz. Cüveyriye´nin esir düştüğünü, Hz. Aişe´nin şu rivaye tinden anlamaktayız: "Resulullah (sav) Mustalik Oğullarından elde edilen esirleri mücahitler arasında taksim etiğinde, Ha-ris´in kızı Cüveyriye, Sabit bin Kays´ın, ya da onun amcasının oğlunun payına düşmüştü. Cüveyriye azad edilme karşılığında onunla bir mükatebe anlaşması yapmıştı. Cüveyriye tatlı ve gü zel bir kadındı. Hz. Peygamberin yanına gelerek, yapmış oldu-ğu mükatebe bedelini ödemesi hususunda yardım istedi ve şöyle dedi: "Ey Allah´ın Resulü! Ben Haris kızı Cüveyriye´yim. Kavmimin hanımı durumundayım. Sizce gizli olmayan bir be laya maruz kaldım. Sabit bin Kays´m veya onun amcası oğlu nun payına düştüm. Beni azad etmesi için onunla mükatebe akdi yaptım. Bu akdin bedelini ödeyebilmek için senden yar dım istemeye geldim."
Onun bu isteği üzerine Hz.Peygamber kendisine şöyle dedi:
- Senin için bundan daha hayırlı olan bir şey yok mudur?
- O nedir ya Resulullah?
- Senin mükatebelik bedelini ödemem ve seninle evlenmedir.
- Olur, ey Allah´ın Resulü.
- Öyle ise, ben de böyle yaptım.
îki rivayet arasındaki farka gelince. Ibn Hişam´ın anlattığı na göre, Cüveyriye´yi Hz.Peygamberle evlendiren bizzat baba sıdır. Ve Cüveyrîye asla cariyelik bağı altına girmemiştir. Çünkü babası, deve vererek onun kurtuluş fidyesini Ödemiştir. Bu rivayette ayrıca onun dörtyüz dirhemlik mehri aldığı da kay de dilmektedir.
Ibn Ishak´m rivayetine göre Cüveyriye, cariyelik bağı altı na girmiş ve kurtuluş için de mükatebe akdi yapmıştır. Ayrıca Hz. Peygamber onun mükatebelik bedelini ödemiştir.
Ibn Hişam´ın rivayetinin daha tutarlı olduğunu görmekte yiz. Bu rivayetteki ifadeler Islami hükümlerle daha uygundur. Çünkü onu evlendiren bizzat velisidir. Bu da İslamiyet´te yerle şik bir hüküm haline gelmiştir. Ebu Hanife dışında, kadının bizzat kendini evlendirmesine cevaz veren bir mezhep imamı yoktur. Bu hükmünde, cumhuru fukaha Ebu Hanife ´ye muha lefet etmiştir.
Ayrıca Ibn Ishak´m rivayetinde, hadis için illet olabilecek unsurlar vardır. Bu rivayette Hz. Aişe´ye -ki o, Cüveyriye´nin tatlı ve güzel bir kadın olduğunu söylemiştir- nisbet edilen şöy le bir ifade vardır: "Vallahi ben onu odamın kapısında gördü ğüm zaman, ondan hoşlanmadım ve benim onda gördüklerimi Hz. Peygamberin de göreceğini anladım. Ve odama girdim"
Bu ifadelerin Hz. Aişe´ye nisbet edilmesinin doğru olmaya cağı görüşündeyiz. Çünkü onun İslamiyet´te büyük bir yeri var dır. Kendisinin Cüveyriye´de gördüklerini Hz. Peygamberin de göreceğini söylemiş olması, doğrusu akla uymamaktadır.
Hadis kitaplarında, İbn İshak´ın rivayeti geçmektedir. Bu rivayetlerdeki ifadeler ne olursa olsun, Hz. Peygamberin Cü-veyriye ile evlenmesi neticesinde sahabiler, Cüveyriye´nin esir düşen akrabalarını azad etmişlerdir. Biz de Hz.Peygambe rin onunla evlenmiş olması, sahabilerin kendi ellerindeki esir leri serbest bırakmaları için yeter bir sebep olduğunu söylüyo ruz. Bu olay üzerine yüz erkek azad edilmiş, kavmi de müslü-man olup İslamiyet´in gölgesi altına girmişlerdi. Müslüman oluşlarından sonra îşlam devleti, onlardan zekat toplamaya başlamıştı.