hafiza aise
Thu 7 July 2011, 03:46 pm GMT +0200
5_ Müşriklerin İttifakı Bozuluyor:
Sonra şüphesiz Allah Azze ve Celle, -hamd O'nadır- kendi katından bir !işi icra ederek düşmanı perişan etti. Hepsini bozguna uğratıp kılıçlarını paramparça etti. Bunu hazırlayan, kolaylaştıran ilâhî lütuf şu idi: Gatafan'dan, Nu-aym b. Mes'ûd b. Âmir -Allah O'ndan razı olsun- adında bir kişi Allah Rasûlü'ne (s.a.) gelerek: "Ey Allah'ın Rasûlü! Ben müslüman oldum, istediğini emret." dedi. Bunun üzerine Allah Rasûlü (s.a.): "Sen bir tek kişisin. Elinden geldiğince, bizi kuşatmış olan kavimlerin arasına gir de onları bize karşı savaşmaktan vazgeçirmeye bak. Çünkü harp, aldatmaktan ibarettir!" buyurdu.
Bunun üzerine Nuaym, Kurayza yahudilerinin yanma gitti. Cahiliyye döneminde onların dostu idi. Aralarına karıştı. Yahudiler onun müslüman olduğunu bilmiyorlardı. Nuaym şöyle dedi: "Ey Kurayzaoğullan! Şüphesiz siz Muhammed'e karşı harp açtınız. Şayet Kureyşliler bir fırsatını bulabilirlerse onları yener, ganimetlerini toplarlar. Yok eğer yenemeyecek olurlarsa, dönerek yurtlarına savuşur, sizi Muhammed'le başbaşa bırakırlar. O da sizden intikamını alır." Yahudiler: "Peki ne yapalım, ey Nuaym?" dediler. Dedi ki: Siz kendilerinden rehineler almadıkça onlarla birlikte savaşmayın." O zaman: "Sen bize iyi bir öğüt verdin." dediler.
Sonra Nuaym b. Mes'ûd, hemen Kureyşlilerin yanına gitti ve onlara şöyle dedi: "Size karşı olan sevgi ve dostluğumu çok iyi bilirsiniz." Evet, dediler. Bunun üzerine, "Yahudiler, Muhammed ve arkadaşlarıyla, aralarında olan anlaşmayı bozduklarına pişman olmuşlar. Sizden rehineler alarak O'na göndereceklerini, sonra da o rehinelerin, size karşı O'na yardım edeceklerine dair haber göndermişler. Şayet sizden rehineler isteyecek olurlarsa sakın onlara kimseyi vermeyiniz." diye tenbihte bulundu. Daha sonra Gatafanoğulları-nın yanına giderek onlara da aynı şeyi söyledi.
Şevval ayının cumartesi gecesi gelince Kureyş müşrikleri, yahudilere elçi göndererek "Biz burada hep böyle oturacak değiliz. Paçalar ve ayakkabılar eskidi. Kalkın gelin, Muhammed'le savaşalım." dediler. Yahudiler de müşriklere bir elçi göndererek: "Bu gün cumartesidir. Siz, bizden önde, cumartesi günü iş yapmış olan kimselerin başlarına geleni bilirsiniz. Ayrıca, cumartesi günü çıktıktan sonra bile, bize rehineler göndermedikçe sizinle beraber savaşacak değiliz." dediler.
Elçileri bu haberi getirince Kureyşliler: "Allah'a yemin olsun ki Nuaym'ın söyledikleri demek ki doğru imiş" dediler, sonra da yahudilere haber göndererek: "Allah'a yemin olsun ki size bir kişi bile gönderecek değiliz. Bizimle çıkın, Muhammed'le savaşalım!" dediler. Buna karşılık Kurayza yahudileri de: "Vallahi demek ki Nuaym'ın size getirdiği haber doğru imiş." dediler. Böylece iki taraf birbirinden ayrılmış oldu. [649]
[649] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 3/313-314.
Sonra şüphesiz Allah Azze ve Celle, -hamd O'nadır- kendi katından bir !işi icra ederek düşmanı perişan etti. Hepsini bozguna uğratıp kılıçlarını paramparça etti. Bunu hazırlayan, kolaylaştıran ilâhî lütuf şu idi: Gatafan'dan, Nu-aym b. Mes'ûd b. Âmir -Allah O'ndan razı olsun- adında bir kişi Allah Rasûlü'ne (s.a.) gelerek: "Ey Allah'ın Rasûlü! Ben müslüman oldum, istediğini emret." dedi. Bunun üzerine Allah Rasûlü (s.a.): "Sen bir tek kişisin. Elinden geldiğince, bizi kuşatmış olan kavimlerin arasına gir de onları bize karşı savaşmaktan vazgeçirmeye bak. Çünkü harp, aldatmaktan ibarettir!" buyurdu.
Bunun üzerine Nuaym, Kurayza yahudilerinin yanma gitti. Cahiliyye döneminde onların dostu idi. Aralarına karıştı. Yahudiler onun müslüman olduğunu bilmiyorlardı. Nuaym şöyle dedi: "Ey Kurayzaoğullan! Şüphesiz siz Muhammed'e karşı harp açtınız. Şayet Kureyşliler bir fırsatını bulabilirlerse onları yener, ganimetlerini toplarlar. Yok eğer yenemeyecek olurlarsa, dönerek yurtlarına savuşur, sizi Muhammed'le başbaşa bırakırlar. O da sizden intikamını alır." Yahudiler: "Peki ne yapalım, ey Nuaym?" dediler. Dedi ki: Siz kendilerinden rehineler almadıkça onlarla birlikte savaşmayın." O zaman: "Sen bize iyi bir öğüt verdin." dediler.
Sonra Nuaym b. Mes'ûd, hemen Kureyşlilerin yanına gitti ve onlara şöyle dedi: "Size karşı olan sevgi ve dostluğumu çok iyi bilirsiniz." Evet, dediler. Bunun üzerine, "Yahudiler, Muhammed ve arkadaşlarıyla, aralarında olan anlaşmayı bozduklarına pişman olmuşlar. Sizden rehineler alarak O'na göndereceklerini, sonra da o rehinelerin, size karşı O'na yardım edeceklerine dair haber göndermişler. Şayet sizden rehineler isteyecek olurlarsa sakın onlara kimseyi vermeyiniz." diye tenbihte bulundu. Daha sonra Gatafanoğulları-nın yanına giderek onlara da aynı şeyi söyledi.
Şevval ayının cumartesi gecesi gelince Kureyş müşrikleri, yahudilere elçi göndererek "Biz burada hep böyle oturacak değiliz. Paçalar ve ayakkabılar eskidi. Kalkın gelin, Muhammed'le savaşalım." dediler. Yahudiler de müşriklere bir elçi göndererek: "Bu gün cumartesidir. Siz, bizden önde, cumartesi günü iş yapmış olan kimselerin başlarına geleni bilirsiniz. Ayrıca, cumartesi günü çıktıktan sonra bile, bize rehineler göndermedikçe sizinle beraber savaşacak değiliz." dediler.
Elçileri bu haberi getirince Kureyşliler: "Allah'a yemin olsun ki Nuaym'ın söyledikleri demek ki doğru imiş" dediler, sonra da yahudilere haber göndererek: "Allah'a yemin olsun ki size bir kişi bile gönderecek değiliz. Bizimle çıkın, Muhammed'le savaşalım!" dediler. Buna karşılık Kurayza yahudileri de: "Vallahi demek ki Nuaym'ın size getirdiği haber doğru imiş." dediler. Böylece iki taraf birbirinden ayrılmış oldu. [649]
[649] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 3/313-314.