hafiza aise
Thu 2 June 2011, 01:40 pm GMT +0200
j) Müslümanların, Müşrikler Tarafından Ele Geçirilen Mallan Hakkındaki Hükmü:
Buharı'de rivayet edilir: "îbn Ömer'e (r.a.) ait bir at gitmiş ve düşman onu eline geçirmişti. Daha sonra müslümanlar o atı ele geçirdiler. Hz. Peyr gamber (s.a.) zamanında at kendisine geri verildi. Yine bir kölesi kaçmış ve Bizans'a katılmıştı. Müslümanlar onu ele geçirdiler. Hâlid b. Velid, onu Hz. Ebu Bekir devrinde kendisine iade etti."[520]
Ebu Davud'un Sünen'mte\ kaçak köleyi iade edenin bizzat Hz. Peygamber (s.a.) olduğu belirtilir[521]
ei-Müdevvenevc el-Vâdiha'da şöyle deniliyor. Müslümanlardan biri, ganimetler içerisinde kendisine ait olan bir deve buldu. Hz. Peygamber (s.a.) ona: "Eğer, ganimet taksim edilmeden buldu isen onu al. Taksim edildikten sonra buldu isen, eğer dilersen değerini vererek almaya sen daha çok hak sahibisin." buyurdu.
Yine sahih olarak bilinmektedir ki Muhacirler, Fetih günü, Mekke'deki evlerinin kendilerine verilmesini Hz. Peygamber'den istemişlerdi. Hiç birisine, evini geri iade yoluna gitmedi. Kendisine, "Yarın Mekke'de hangi evinize konaklıyacaksımz?" denildiğinde: "Akîl bize ev mi bıraktı ki?[522] buyurmuştur. Şöyle ki; Rasûlullah Medine'ye hicret edince, Akîl, Hz. Peygamber'in (s.a.) Mekke'deki mal varlığına el koymuş ve ne var ne yok hepsine sahiplenmiş, sonra da bunlar elinde iken müslüman olmuştu. Hz. Peygamber (s.a.), kim müslüman olursa elinde bulundurduğu şeylerin kendisine ait olacağına hükmetmişti. Akîl, Ebu Tâlib'e vâris olmuş, Hz. Ali olamamıştı. Çünkü o ölmeden Hz. Ali müslüman olmuştu. Hz. Peygamber'e Abdülmuttalib'den bir miras kalmamıştı. Çünkü dedesi sağ iken babası ölmüştü. Sonra Abdül-muttalib ölmüş ve oğullan yani Hz. Peygamber'in amcaları ona vâris olmuştu. Oğullarının çoğu ölmüş, geride kimse bırakmamışlardı. Bütün mal varlığı Ebu Tâlib'de toplanmıştı. Sonra o da ölmüş, bütün malına Akîl vâris olmuş, din farklılığından dolayı Hz. Ali vâris olamamıştı. Daha sonra Hz. Peygamber (s.a.) Medine'ye hicret buyurunca, Akîl, Peygamberimizin evine el koymuştu. İşte bu yüzdendir ki Hz. Peygamber (s.a.): "Akîl bize yurt mu bıraktı ki!" buyurmuştur.
Müşrikler, Medine'ye hicret eden müslümanların mal varlıklarına el koyuyorlardı. Sünnet (uygulama), muharip kâfirlerden müslüman olanların, daha önceden itlaf ettikleri müslümanların can ve mallarını tazmin etmeme, gas-ıbettikleri ve ellerinde bulundurdukları müslümanlara ait mallan geri iade etmemeleri şeklinde cereyan etmiştir. Müslüman oldukları anda ellerinde bu-undurduklan mal varlıkları kendilerinin olmuştu. Hz. Peygamber'in (s.a.) hükmü ve uygulaması işte budur. [523]
[520] Buharî, 56/86,187. Ayrıca bk. Ebu Davud, 2699.
[521] Ebu Davud, 2698. Râvileri sikadır.
[522] Buharı, 25/44; Müslim, T351. Üsâme b. Zeyd'den. Bu konu için bk. 3/154, 486.
[523] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 5/187-188.
Buharı'de rivayet edilir: "îbn Ömer'e (r.a.) ait bir at gitmiş ve düşman onu eline geçirmişti. Daha sonra müslümanlar o atı ele geçirdiler. Hz. Peyr gamber (s.a.) zamanında at kendisine geri verildi. Yine bir kölesi kaçmış ve Bizans'a katılmıştı. Müslümanlar onu ele geçirdiler. Hâlid b. Velid, onu Hz. Ebu Bekir devrinde kendisine iade etti."[520]
Ebu Davud'un Sünen'mte\ kaçak köleyi iade edenin bizzat Hz. Peygamber (s.a.) olduğu belirtilir[521]
ei-Müdevvenevc el-Vâdiha'da şöyle deniliyor. Müslümanlardan biri, ganimetler içerisinde kendisine ait olan bir deve buldu. Hz. Peygamber (s.a.) ona: "Eğer, ganimet taksim edilmeden buldu isen onu al. Taksim edildikten sonra buldu isen, eğer dilersen değerini vererek almaya sen daha çok hak sahibisin." buyurdu.
Yine sahih olarak bilinmektedir ki Muhacirler, Fetih günü, Mekke'deki evlerinin kendilerine verilmesini Hz. Peygamber'den istemişlerdi. Hiç birisine, evini geri iade yoluna gitmedi. Kendisine, "Yarın Mekke'de hangi evinize konaklıyacaksımz?" denildiğinde: "Akîl bize ev mi bıraktı ki?[522] buyurmuştur. Şöyle ki; Rasûlullah Medine'ye hicret edince, Akîl, Hz. Peygamber'in (s.a.) Mekke'deki mal varlığına el koymuş ve ne var ne yok hepsine sahiplenmiş, sonra da bunlar elinde iken müslüman olmuştu. Hz. Peygamber (s.a.), kim müslüman olursa elinde bulundurduğu şeylerin kendisine ait olacağına hükmetmişti. Akîl, Ebu Tâlib'e vâris olmuş, Hz. Ali olamamıştı. Çünkü o ölmeden Hz. Ali müslüman olmuştu. Hz. Peygamber'e Abdülmuttalib'den bir miras kalmamıştı. Çünkü dedesi sağ iken babası ölmüştü. Sonra Abdül-muttalib ölmüş ve oğullan yani Hz. Peygamber'in amcaları ona vâris olmuştu. Oğullarının çoğu ölmüş, geride kimse bırakmamışlardı. Bütün mal varlığı Ebu Tâlib'de toplanmıştı. Sonra o da ölmüş, bütün malına Akîl vâris olmuş, din farklılığından dolayı Hz. Ali vâris olamamıştı. Daha sonra Hz. Peygamber (s.a.) Medine'ye hicret buyurunca, Akîl, Peygamberimizin evine el koymuştu. İşte bu yüzdendir ki Hz. Peygamber (s.a.): "Akîl bize yurt mu bıraktı ki!" buyurmuştur.
Müşrikler, Medine'ye hicret eden müslümanların mal varlıklarına el koyuyorlardı. Sünnet (uygulama), muharip kâfirlerden müslüman olanların, daha önceden itlaf ettikleri müslümanların can ve mallarını tazmin etmeme, gas-ıbettikleri ve ellerinde bulundurdukları müslümanlara ait mallan geri iade etmemeleri şeklinde cereyan etmiştir. Müslüman oldukları anda ellerinde bu-undurduklan mal varlıkları kendilerinin olmuştu. Hz. Peygamber'in (s.a.) hükmü ve uygulaması işte budur. [523]
[520] Buharî, 56/86,187. Ayrıca bk. Ebu Davud, 2699.
[521] Ebu Davud, 2698. Râvileri sikadır.
[522] Buharı, 25/44; Müslim, T351. Üsâme b. Zeyd'den. Bu konu için bk. 3/154, 486.
[523] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 5/187-188.