sumeyye
Tue 1 February 2011, 02:17 pm GMT +0200
Müslümanlara Uhud Dersi;
Uhud gününde müslümanların yenilgisi için semavî sebepler bir araya gelmişti. İşte tam bu esnada Allah'ın rahmeti pek çok yönden ortaya çıkmış ve olayı, dinleri konusunda ibret alacakları bir hadise haline çevirmiştir. Zira bu yenilginin sebebi Rasûlul-lah'a (s.a.) muhalefetten başka bir şey değildi. O, vadinin okçular tarafından tutulmasını ve emri gelmedikçe orayı asla terketmeme-lerini emretmişti. Allah Teâlâ, peygamberine yenilgiyi icmâlî bir surette bildirmiş, ona savaşı, kırılan bir kılıç ve boğazlanan bir sığır şeklinde göstermişti. Bunlar, yenilgi ve ashabın şehit edilmesinin remzi idi. Allah Teâlâ, bu savaşı Tâlût'un nehri gibi, ihlâs sahiplerini, öyle olmayanlardan ayırmak için bir vasıta kılmıştı. Böylece hiçbir kimse, olması gereken dışında davranmayacak, kendi başlarına buyruk hareket etmeyeceklerdi. Kısaca bu müslümanlar için iyi bir ders olmuştu. [301]
Medine Döneminde Olan Diğer Bazı Olaylar
Âsim ve arkadaşları şehit edildiği zaman, cesetlerini arı sarmış ve onları düşmanların tecavüzlerinden korumuştu. Böylece düşman, cesetlere müsle yapma arzusuna ulaşamamıştı.
Bi'r-i Maûne faciasında Kur'ân bilginlerinin (kurrâ) şehit edilmesi üzerine Rasûlullah (s.a.), namazlarında onları katledenlere lanet okumaya başlamıştı. Bu acelecilikte bir tür beşer zaafı vardı. Bunun üzerine Allah Teâlâ, onu uyardı ve her işinin Allah için, Allah yolunda ve Allah'ın arzusu doğrultusunda olmasını istedi. Hatta bir ara, "Kalpleri müsterih olsun diye kavmimize ulaştırın ki, biz Rabbimize kavuştuk; O bizden razı oldu, biz de O'ndan razıyız!" anlamındaki sözleri Kur'ân'da da yer aldı ve sonra neshedildi. [302]
Hendek (Ahzab) Savaşı:
Kureyş ve civar kavimler, her bir yandan Medine'yi sarınca, Rasûlullah (s.a.) Medine'nin etrafına hendek kazmış ve bu esnada' Allah'ın rahmeti çok çeşitli şekillerde kendisini göstermişti. Allah, onların desiselerini bozmuş ve müslümanlara hiçbir zarar veremeden dağılmak zorunda kalmışlardı. Bu esnada birçok fevkalâdelikler ortaya çıkmıştı.
Câbir'in (r.a.) yemeği bereketlenmiş ve bir sâ' arpa ile bir küçük kuzudan yapılan yemek bin kadar kişiyi doyurmuştu.
Hendek kazımı sırasında, çıkan bir kayaya Rasûlullah (s.a.) balyozla vurunca çakan kıvılcımlar arasında Kisrâ'nm ve Bizans'ın sarayları gözükmüş ve Rasûlullah (s.a.), onların bütün mülklerinin fetholunacağını müjdelemişti.
Karanlık bir gecede çıkan korkunç bir rüzgar kâfirlerin kalbine büyük bir korku salmıştı. Bunun sonucunda da dağılmışlar ve yenilmişlerdi.
Savaşın hemen akabinde ihanet içerisinde olan Kureyza oğulları kuşatılmış ve Sa'd'in (r.a.) hakemliğine razı olarak kalelerinden inmek zorunda kalmışlardı. Sa'd, onların savaşçılarının öldürülmesine ve zürriyetlerinin esir edilmesine hükmetti. Bu hükmüyle o, hakka isabet etmişti.
Rasûlullah'ın (s.a.) Zeyneb'e (r.a.) karşı tabiî bir meyli vardı. Allah Teâlâ, ona bu imkânı tanıdı. Hem bunda dinî bir maslahat da bulunuyordu. Evlatlıkların eşlerinin kişiye helâl olduğu hükmü öğretilmiş olacaktı. Bunun üzerine kocası Zeyneb'i boşamış ve bizzat Allah, onu peygamberine nikahlamıştı. [303]
[301] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/657.
[302] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/657-658.
[303] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/658.