sumeyye
Thu 4 February 2010, 04:00 pm GMT +0200
Müslümanlara İçme Suyu Sağlanışı ve Bahçe Sulama İşinin Düzene Konuluşu
Peygamberimiz Aleyhisselam; Medine´ye geldiği zaman, Medine´de Rûıme kuyusundan başka tatlı su bulunmadığını görüp:
"Rûme kuyusunu; Cennette ondan daha hayırlısı karşılığında, kim satın almak[451] ve kendi kovasını Müslümanların kovalanyla eşit kılmak ister?" buyurunca, Hz. Osman onu[452] öz malından bir kısmiyia[453] satın alıp.[454] Peygamberimiz Aleyhisselama:
"Rûme kuyusunu şu kadara satın aldım!" dedi.
Peygamberimiz Aleyhisselam:
"Ecir ve sevabı sana ait olmak üzere, onu Müslümanlara vakfet, içir!" buyurdu.[455]
Rûme kuyusu, Akîkte,[456] Akîk vadisinin aşağısında, sel sularının biriktiği yerin yakınında idi.
Kuyunun çevresi taşla örülü, derinliği onsekiz, eni sekiz zira idi.
İki zira kadarı su ile dolu idi.
Rivayete göre; bu kuyuyu ilk önce Müzeyne kabilesinden bir adam kazdırmış, sonradan Rûmetü´l-Gıfârî´nin malı olmuştu.[457] Rûmetü´l-Gıfârî, kırbasını bir müdde (iki avuç dolusu şeye) satardı.[458]
Rûme kuyusu, birYahudinin de eline geçmişti.
Yahudi de, onun suyunu Müslümanlara satar, hiç kimseye parasız bir damla su içirmezdi.[459]
Hz. Osman Yahudiye gidip kuyuyu ondan satın almak istedi.
Fakat Yahudi tamamını satmaya yanaşmayınca, kuyunun yarı hissesini ondan oniki bin dirheme satın aldı ve ona:
"İstersen, su almak için iki gün benim hisseme ayır; istersen, bir gün bana, bir gün sana ayır!" dedi.
Yahudi:
"Olur! Bir gün senin için ayrılmış olsun, bir gün de benim için!" dedi.
Hz. Osman´ın su alma gününde, Müslümanların su alma ihtiyacına iki gün bile kâfi gelmedi.
Bunun üzerine, Yahudi:
"Sen benim kuyu işimi bozdun! Öteki yarı hisseyi de satın al!" dedi.
Hz. Osman onu da oniki bin dirheme satın aldı.[460]
Hz. Osman´ın Rûme kuyusunun tamamını otuzbeş veya kırk bin dirheme satın aldığı rivayeti de vardır.[461]
Peygamberimiz Aleyhisselam; Medinelilerin sulama işlerini de düzene koydu.
Medine´nin Mehzur[462] ve Müzeynib[463] sulan hakkında:
"Yukarıda bulunanın, suyu, ayak bileklerine yükselinceye kadar tuttuktan sonra aşağıdakine salmasına hükmetti.[464]
Bathan vadisi suyu hakkında da aynı şekilde hüküm verdi.
Mehzur suyu hakkında verdiği hükme göre; hurmalık sahipleri suyu ayak bileklerine, ekinciler ise nalın (takunya)larının tasmalarına yükselinceye kadar tutacaklar, bundan sonra, kendilerinden aşağıda bulunanlara salacaklardı.[465]
Peygamberimiz Aleyhisselam, suyun fazlasını satmayı da yasakladı.[466]
"Otların korunması için suyun fazlası esirgenmez."[467]
"Kuyunun suyu, su almaya gelenlerden esirgenmez!" buyurdu.[468]
[451] Ahmed b. Hanbel, M üsned, c. 1, s. 75, Buhârî, Sahîh, c. 3, s. 74, Tirmizi, Sünen, c. 5,. 627, Beyhakî, Sünenü´l-kübrâ, c. 6, s. 1 68, Begavf, Mesâbfhu´s-sünne, c. 2 s. 198, Muhibbut-Taberî, Rıyâdu´n-nadrâ, c. 2, s. 123.
[452] Buhârî, Sahili, c. 3, s. 74, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 627, Beyhakî, Sünen, c. 6, s. 16, Begavf, Mesâbfhu´s-sünne, c. 2, s.198.
[453] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 75, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 627, Beyhakî, Sünen, c. 6, s. 168, Begavf, Mesâbfhu´s-sünne, c. 2, s. 198, Muhibbut-Taberî, c. 2, . 1 23.
[454] Ahmed b. Hanbel, c.1, s. 75, Buhârî, c. 3, s. 74, Tirmizî, c. 5, s. 627, Begavf, c. 2, s. 198.
[455] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 70, Muhibbut-Taberî, Rıyâdu´n-nadrâ, c. 2, s. 1 22.
[456] İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 1, s. 504.
[457] Semhûdi, Vefâu´l-vefâ, c. 3, s. 970, 971.
[458] Muhibbu1-Taberî, Rıyâdu´n-nadrâ, c. 2, s. 122, Semhûdî, Vetâu´l-vetâ, c. 3, s. 969.
[459] Semhûdi, Vefau´l-vefa, c. 3, s. 968.
[460] İbn Abdilberr, İstiâb, c. 3, s. 1039,1040, Muhibbul-Taberî, Rıyâdu´n-nadrâ, c. 2, s. 122,123, Semhûdî, Vefâu´l-vefa, c. 3, s. 970.
[461] Semhûdi, Vefâu´l-vefâ, c. 3, s. 968-969.
[462] Mâlik, Muvatta, c. 2, s. 744, Ebu Dâvud, Sünen, c. 3, s. 316, Belâzurî, Fütûhu´l-büldân, c. 1, s. 9.
[463] Mâlik, Muvatta, c. 2, s. 744, İbn Mâce, Sünen, c. 2, s. 830, Belâzurî, Fütûhu´l-büldân, c. 1, s. 9.
[464] Mâlik, Muvatta, c. 2, s.744, İbn Ebi Şeybe, Musannef, c. 1 0, s. 161, Ebu Dâvud, Sünen, c. 3, s. 16, İbn Mâce, Sünen, c. 2, s. . 830, Belâzurî, Fütûhu´l-büldân, c. 1, s. 9.
[465] Belâzurî, Fütûhu´l-büldân, c. 1, s. 10.
[466] Müslim, Sahîh, c. 3, s. 1197, Ebu Dâvud, Sünen, c. 3, s. 278.
[467] Mâlik, Muvatta, c. 2, s. 744, Buhârî, Sahîh, c. 3, s. 75, Müslim, Sahih, c. 3, s. 1198, Ebu Dâvud, Sünen, c. 3, s. 277, Tirmizi, Sünen, c. 3, s. 572, Beyhakî, Sünenü´l-kübrâ, c. 6, s. 152.
[468] Mâlik, Muvatta, c. 2, s. 745, Beyhakî, Sünenü´l-kübrâ, c. 6, s. 1 52.
M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 3/158-160.