- Müslümanın hakkının yalan yere elinden alınması

Adsense kodları


Müslümanın hakkının yalan yere elinden alınması

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
hafiza aise
Mon 21 March 2011, 02:43 pm GMT +0200
2. Bir Müslümanın Hakkını Yalan Yere Yeminle Elinden Alan Kimsenin Cehennemle Tehdit Edilmesi

 

214. Abdullah ibn Mes'ud (r.a)'tan rivayet edilmiştir:

Bir kimse, Müslüman bir kimsenin malını almak için yalan yere yemin ederse, o kimse, Allah'a, kendisine gazaplı olduğu halde Ona kavuşur.

Abdullah der ki: Daha sonra Resulullah (s.a.v), bize, yüce Allah'ın Kitab'ından bunun doğruluğunu tasdik eden;

Allah'a verdikleri ahid ve sözlerini birkaç paraya satanlar varya! işte onlar için ahirette hiçbir pay yoktur" (mealindeki) [74] ayeti okudu.[75]

Bu manada bir rivayet oîup bu rivayete şu husus ilave edilmiştir:

Eş'as b. Kays, {oturduğu yerden yanımıza) gelip:

Ebu Abdurrahman, [76] size (hangi) hadisleri anlatıyor?' dedi. Biz de:

(Abdullah ibn Mes'ud, bize,) şunu, şunu anlattı' dedik. Bunun üzerine Eş'as b. Kays şöyle dedi:

Ebu Abdurrahman doğru söyledi. Benim üe bir (başka) adam arasında bir kuyu hususunda çekişme vardı. Biz, bu davamızı, Resulullah (s.a.v)'e götürdük. Resulullah (s.a.v):

(Senin üzerine) iki şah i d (getirmen) yada (onun üzerine de) kendi yemini düşer [77] buyurdu. Bunun üzerine ben de:

O zaman (çekiştiğim kişi,) yeminin önemine aldırmayarak yemin eder [78] dedim. Resulullah (s.a.v):

Bir kimse, Müslüman bir kimsenin malını almak İçin yalan yere yemin ederse, [79] o kimse, Allah'a, kendisine gazaplı olduğu halde Ona kavuşur' buyurdu.

Bunun üzerine "Allah'a verdikleri ahid ve sözlerini birkaç paraya satanlar varya! İşte onlar için ahirette hiçbir pay yoktur" (mealindeki) [80] ayeti indi.[81]

Bu hadis{in bu şekildeki metnin)i; Buhârî, Müslim, Ebu Dâvud ile Tir-mizî rivayuet etmiştir.

Yalnız Ebu Dâvud, Tirmizî'nin rivayetinde şu ifade yer almaktadır:

"Benim ile Yahudi olan [82] bir kişi arasında çekişme vardı.[83]



[74] Âl-i İmrân: 3/77

[75] uhârl' ^yfrTlân 17i M9slim' 'man 220, 221, 222 (138); Ebu Dâvud, Eymân 1 (3243); Iırmiz., Tefsıru Sure-i Al-i Imrân 4 (2996); Nesâî (el-Kübrâ), Zekât, 2/7, Tefsir, 6/317; İbn Mace, Ahkâm 8 (2323); Ahmed b. Hanbel, 1/442, 377 (ç)

[76] Ebu Abdurrahman, Abdullah ibn Mes'ud'un lakabıdır, (ç)

[77] Adaletin tam olarak tecellî edebilmesi için; dava edilen hakkın ispat edilebilmesi şarttır. Çünkü hakim, tarafların getireceği ve ortaya koyacağı delilleri esas alarak bir hükme varmak mecburiyetindedir. Davacı, haklı olsa bile, varlığını ispat edemediği müddetçe, hakkını elde edemez.

İslam Hukuku'nda ispat etme mecburiyeti, dava açan kimsenin üzerindedir. Davalı inkar ederse, yemin teklif edilir. Hakkı kesin olarak ortaya koyacak her delil, hakimin vereceği hükme dayanak teşkil eder. (ç)

[78] Eş'as, muhatabının bir Yahudi olduğunu, dolayısıyla hakka-hukuka riayet etmeden yemin ederek arzisini elinden alabileceğini söyleyince, konu ile ilgili ayet inmiştir. Yalnız bu ayet, Eş'as'ın bu sözü üzerine değil, Hz. Peygamber (s.a.v)'in yalan yere yemini kötüleyen ifadesi üzerine inmiştir.

[79] Yemin, 3 kısma ayrılmaktadır:

1.  Yemin-i Lağv: Yanlışlıkla veya doğru olduğu 2annıyia yalan yere yapılan yemindir..

2.  Ycmin-i Mün'akide: Mümkün veya gelecek ile ilgili bir şey hakkında yapılan yemindir.

3.  Yemin-i Gamus: Yalan yere kasten yapılan yemindir

Yemin-i Gamus: Kişinin yalan kastederek yalan yere Allah adına yemin etmeye denir. Özerine yemin edilen şeyin, içinde bulunulan zamandan önce işlenmiş bir fiil olması şart değildir. Ama bazen Öyle de olabilir. Örneğin, bir kimsenin, bir başka kimseyi dövdüğü halde "Vallahi, onu dövmedim" diyerek ettiği yemin, Gamus yeminidir. Gamus yemini, Allah adına yemin etmekten başka durumlarda düşünülemez. Çünkü bu yeminin, keffareti yoktur. Yemin eden kişi, günahkar olduğu için tevbe etmesi gerekir. Zira burada hem Allah'ın adı hiçe sayılmakla ve hem de bir kimsenin malı haksız yere gasbedilmeye çalışılmaktadır. Bu nedenle de yemin sahibi, Allah'ın gazabıyla karşı karşıya kalmaktadır. Bundan kurtulmak İçin ilk önce tevbe etmeli, sonra da kimin malını gasbettiyse o malı geri sahibibne vermelidir, (ç)

[80] ÂI-i İmrân: 3/77

[81] Buhârî, Şehâdât 20, Rehin 6; Müslim, İman 220, 221 (138)

[82] Hadisin ışık tuttuğu önemli bir nokta; dünyevî hükümler hususunda İslam İdaresi altında yaşayan Müslümanlar ile gayri Müslimlerin aynı hükümlere tabi oldukları ve onların mal­larının da Müslümanların malları gibi dokunulmazlığının olduğudur. Çünkü öyle olmasaydı, Hz. Peygamber fs.a.v), davaya gerek duymadan, çekişmeli olan araziyi Müslüman olan davacıya verir, işi bitirirdi. Ama öyle olmadı. Davacının delili olmayınca, davalıya yemin teklif etti. (ç)

[83] Ebu Dâvud, Eymân 1 (3243); Tirmizî, Tefsiru Sure-i Âl-i İmrân 4 {2996}

Sevgi.
Wed 23 November 2022, 05:44 am GMT +0200
Esselamü Aleyküm bilgiler için Allah sizlerden razı olsun kardeşim

Bilal2009
Fri 25 November 2022, 01:16 am GMT +0200
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri doğruluktan ayırmasın Rabbim paylaşım için razı olsun