hafiza aise
Sat 18 June 2011, 09:44 am GMT +0200
a) Müseyleme'nîn İrtidat Edişi:
İbn İshak, Hanîfeoğu Harın dan Yemâmeli bir ihtiyarın, bu olayı kendisine başka türlü anlattığım nakleder. Ona göre, Hanîfeoğullan heyeti Rasûluilah'a (s.a.) geldiler ve Müseyleme'yi bineklerinin yanında bıraktılar. Heyet-tekiler İslâm'ı kabul edince: "Ya Rasûlallah! Bizim bir arkadaşımız daha vardı, bineklerimizi ve eşyamızı koruması için geride bıraktık." dediler. Hz. Peygamber (s.a.), heyettekilere verilmesini emrettiği -beş ukiyye gümüş- şeyden ona da verilmesini emir buyurdu. Eşyaları ve binekleri koruduğuna göre, kötü bir insan olmamalı mânasında buyurdu ki: "O, sizin en şerliniz, en kötünüz değildir."
Sonra ellerindeki hediyelerle dönüp geldiler. Yemâme'ye ulaşınca Allah düşmanı (Müseyleme) irtidat etti ve peygamberlik iddiasına kalkışti.ve: "Ben bu işte (peygamberlikte) O'na ortak oldum. O'na benden bahsettiğiniz zaman size: 'O, sizin en şerliniz değildir.' demedi mi? Benim kendisine ortak olduğumu bildiği için böyle söylemişti." dedi. Sonra secîli sözler söyleyerek, Kur'an'm bir benzerini getirdiğini iddia ediyordu: "Allah gebe kadına ihsanda bulunmuş, ondan yürüyen bir yaratık çıkarmış. Karnı ile alt derinin arasından." gibi saçmalıklarla Kur'an'a nazire yaptığını zannediyordu. Namazı kaldırdı, içki ve zinayı helâl kıldı. Bütün bunları yaparken de Rasûlullah'ın (s.a.) peygamber olduğuna şehadet etmeye devam ediyordu. Hanîfeoğulları bu konuda ona destek oldular.[230]
İbn İshak der ki: Rasûluilah'a (s.a.) yazdığı mektupta: "Allah'ın elçisi Müseyleme'den Allah'ın elçisi Muhammed'e... Peygamberlik işinde sana ortak kılındım. Bu işin yarısı bizim, yarısı da Kureyşlilerin nasibidir. Kureyş adaletli davranan bir kavim değildir." demişti. Elçisi bu mektubu getirince de Rasûlullah (s.a.) ona şu cevabı vermişti: "Bismillahirrahmanirrahîm, Allah'ın Rasûlü Muhammed'den Yalancı Müseyleme'ye. Selâm, hidayete tâbi olanların üzerine olsun. Yeryüzü Allah'ındır, kullarından dilediğine verir. Akıbet (ahiret saadeti) takva sahiplerinindir." Bu hâdise, hicretin onuncu senesinin sonlarında vukûbulmuştu. [231]
[230] İbn Hi^âm. 2/576-577; İbn Sa'd. 1/316.
[231] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 4/162-163.
İbn İshak, Hanîfeoğu Harın dan Yemâmeli bir ihtiyarın, bu olayı kendisine başka türlü anlattığım nakleder. Ona göre, Hanîfeoğullan heyeti Rasûluilah'a (s.a.) geldiler ve Müseyleme'yi bineklerinin yanında bıraktılar. Heyet-tekiler İslâm'ı kabul edince: "Ya Rasûlallah! Bizim bir arkadaşımız daha vardı, bineklerimizi ve eşyamızı koruması için geride bıraktık." dediler. Hz. Peygamber (s.a.), heyettekilere verilmesini emrettiği -beş ukiyye gümüş- şeyden ona da verilmesini emir buyurdu. Eşyaları ve binekleri koruduğuna göre, kötü bir insan olmamalı mânasında buyurdu ki: "O, sizin en şerliniz, en kötünüz değildir."
Sonra ellerindeki hediyelerle dönüp geldiler. Yemâme'ye ulaşınca Allah düşmanı (Müseyleme) irtidat etti ve peygamberlik iddiasına kalkışti.ve: "Ben bu işte (peygamberlikte) O'na ortak oldum. O'na benden bahsettiğiniz zaman size: 'O, sizin en şerliniz değildir.' demedi mi? Benim kendisine ortak olduğumu bildiği için böyle söylemişti." dedi. Sonra secîli sözler söyleyerek, Kur'an'm bir benzerini getirdiğini iddia ediyordu: "Allah gebe kadına ihsanda bulunmuş, ondan yürüyen bir yaratık çıkarmış. Karnı ile alt derinin arasından." gibi saçmalıklarla Kur'an'a nazire yaptığını zannediyordu. Namazı kaldırdı, içki ve zinayı helâl kıldı. Bütün bunları yaparken de Rasûlullah'ın (s.a.) peygamber olduğuna şehadet etmeye devam ediyordu. Hanîfeoğulları bu konuda ona destek oldular.[230]
İbn İshak der ki: Rasûluilah'a (s.a.) yazdığı mektupta: "Allah'ın elçisi Müseyleme'den Allah'ın elçisi Muhammed'e... Peygamberlik işinde sana ortak kılındım. Bu işin yarısı bizim, yarısı da Kureyşlilerin nasibidir. Kureyş adaletli davranan bir kavim değildir." demişti. Elçisi bu mektubu getirince de Rasûlullah (s.a.) ona şu cevabı vermişti: "Bismillahirrahmanirrahîm, Allah'ın Rasûlü Muhammed'den Yalancı Müseyleme'ye. Selâm, hidayete tâbi olanların üzerine olsun. Yeryüzü Allah'ındır, kullarından dilediğine verir. Akıbet (ahiret saadeti) takva sahiplerinindir." Bu hâdise, hicretin onuncu senesinin sonlarında vukûbulmuştu. [231]
[230] İbn Hi^âm. 2/576-577; İbn Sa'd. 1/316.
[231] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 4/162-163.