Eslemnur
Sat 25 September 2010, 08:46 am GMT +0200
MÜŞAVERELİ HÜKÜMET
Bu Dört Örnek Halifenin dördü de, ister hükümet nizamında ister hükümetin inzibati işlerinde olsun, isterse diğer işlerde olsun, her hususta ve her muamelede, halkın ileri gelenleri olan Ehl-ür-rey ile müşavere etmeksizin bir işe girişmezlerdi. Sünen - ûd - Dârimî'de Hazret-i Meymûn ibn-i Mihrân'dan rivayet edildiğine göre, Hazret-i Ebu Bekir Radıyallahu Taalâ anh'ın usulü şöyle İdi: Ne zaman Hazret-i Ebu Bekir bir mesele ile karşılaşırsa, ilk Önce bu hususta Kur'an-ı Kerimde bir hüküm olup olmadığına bakardı. Böyle bir hüküm bulamadığı takdirde, Hazret-i Resulü Ekrem'in böyle bir mesele ile karşılaşıp karşılaşmadığını araştırırdı. Karşılaşmış ise, ne gibi karar verdiği ve ne şekilde hareket ettiği üzerinde dururdu. Allah Resulünün sünnetinde bu işe ait bir hususa raslamadığı takdirde o zaman kavmin ileri gelenlerini ve halk arasında bulunan temiz kimseleri toplar, onlarla müşaverede bulunurdu. Müşavere heyeti ittifakla rey verdikleri takdirde bu reye göre hareket ederdi.[163]
Hazret-i Ömer de kendi halifelik devrinde böyle bir usul takip ederdi.[164]
Müşavere hususunda Hülâfa-i Raşidîn'in tuttukları tavır şu idi: Onların devrinde Şûra Ehli tam bir serbestlik ve hürriyet içinde çalışırlardı. İstedikleri gibi reylerini beyan ederlerdi. Kimse onları zorlayamazdı. Hilâfet hakkında da Hazret-i Ömer, tertip ettiği bir meclisi açarken şu beyanatta bulunmuştu:
"Siz halk olarak, bana işlerinizi emanet etmiş oluyorsunuz. Bu itibarla size şu teklifi ileri sürüyorum: Bu emanetin yükünü benim üzerime yüklemiş bulunuyorsunuz. Ben de bu işte, sizin bir iş arkadaşınız, sizin bir iş ortağınız olup, ben de bu işte sizin gibi alelade bir fertten başka bir şey değilim. Bugün, siz halk olarak, hakka ikrar vermiş, hak zümresiniz. Sizinle aramızda herhangi bir ihtilâf vukubulursa, bu hususu birlikte halletmeğe çalışmamız icabeder. Hiç bir vakit istemem ki, benim fikrim ve benim düşünceme göre hareket edip, benim dediğime teslim olasınız. Benim her aklıma gelen şeye de tâbi bulunasınız."[165]