saniyenur
Sat 19 May 2012, 02:39 pm GMT +0200
Müşavere
Rasulullah 'la birlikte savaşan müminler cereyan eden olaylardan habersiz değillerdi. Yaptıkları askeri harekâtların neleri gerektirdiğini biliyorlardı ve dinlerini korumak ve müdafaa etmek için her şeylerini feda etme-
ye hazırdılar. Dahası, her muharebe, bütün müminler arasında geniş müşaverelerle yapılıyordu. Rasulullah, askerî harekâtların her safhasında, askerî meselelerle ilgili konularda sahabelerine danışarak karar alıyordu. Peygamber 'a Allah tarafından böyle yapması buyrulmuştu: "Allah'ın rahmeti sebebiyledir ki, sen onlara yumaşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, çevrenden dağılır, giderlerdi. Öyleyse onlar(ın kusurla-rın)dan geç, onlar için mağfiret dile. (Yapacağın) iş(ler) hakkında onlara danış, bir kere de azmeettİn mi, artık Allah'a dayan, çünkü Allah kendine dayanıp güvenenleri sever." (3: 159).
Askerlik biliminde müşavere (fikir alış-verişi) çok büyük önem arzeder. Rasulullah , müşavereden tam manasıyla faydalandı ve onu Islâmî sistemin önemli bir müessesesi haline getirdi. Karşılaştıkları zor problemlere en doğru çözümü bulmak için önemli meseleleri daima arkadaşlarıyla müşavere etti. Mesele iyice tartışılıp bir çözüm bulununca, vaz-geçilmeksizin süratle yerine getirilirdi. Bu yaklaşım, bütün müminlerin tartışmaya katılıp teklifler öne sürebilmesine imkân sağladı; bu yolla da karşılıklı fikir alış-verişi sonucu en iyi çözüm bulunurdu. Büün savaşlarda müşavereye başvuruldu: Bedir'de, Peygamber, Ensar ve Muhacirûn da dahil bütün gruplarla Kureyş'in esas kuvveti ve kervanı hakkında müşavere etti ve ondan sonra da Bedir vadisine doğru yürüdü. Hatta va-saş alanının yeri bile Habbab b. Münzir'in tavsiyesine göre seçilmişti. Uhud Savaşı'nda, uzun tartışmalardan sonra, müslümanların Kureyş ordusunu Medine dışında karşılamasına karar verildi. Peygamber'ın ashabından ileri gelen yaşlılar bile düşmanı şehirde bekleyip onlarla Medine'de karşılaşma fik-rindeydiler. Rasulullah 'ın amcası Hamza da dahil, gençler, Medine dışına çıkıp düşmanı orada karşılamak fikrinde ısrar ettiler ve sonuçta bunların teklif ettiklerinde karar kılındı. Aynı şekilde Ahzab Savaşı'nda, yapılan müşavereden sonra Selman-ı Farisî'nin tavsiyesine uyularak Medine'yi, hendek kazarak, hendeklerin arkasından müdafaa etmeye karar verildi.
Bu şekilde, nihaî karar verilmezden evvel bütün meseleler enine boyuna tartışılırdı. Bu tartışmalar, bütün sahabenin askerî vaziyetten haberdar olmasını sağladı ve hiç kimse meselelerden bîhaber bırakılmadı. Yapılan askerî seferlerde herkes karşılaşılabilecek bütün zorluk ve tehlikelerin bilincindeydi. Müşavere çeşitli hikmet ve pratik gereklere dayanıyordu. Herhangi bir karar herkesin ittifakıyla alınınca, bu askerî harekâtın süratini ve etkinliğini artırabilir ve belki de savaşçıların bütününü tam bir işbirliğine sevk edebilirdi. Dahası, müşavere askerî gücün her üyesinde güven ve itimat yaratır ona çarpışmak için bir gaye, bir saik sağlardı. Herkes kendini bütünün bir parçası olarak görür ve bu sebeple de bütünlüğü muhafaza için her yola başvururdu. Bu şekilde, müşavere ameliyesi kâfirlere karşı savaşta muhacirlerin gayretlerini daha bir artırdı.