hafiza aise
Tue 22 March 2011, 11:56 am GMT +0200
15. Müsakat [216] Ve Müzâraa [217]
200. Abdullah ibn Ömer (r.anhümâ)'dan rivayet edilmiştir: "Resulullah fs.a.v), Hayber'de çıkan meyve yada ekinin yansını (Hayber halkına) verdi. Hanımlarına ise; her yıl, kuru hurmadan seksen, arpadan yirmi vesk [218] olmak üzere yüz vesk veriyordu.
Ömer, hilafete geçince, Peygamber (s.a.v)in hanımlarını, ya kendilerine arazi ve su bölmek yada her yıl onlara veskleri ödemek şarla serbest bıraktı. [219] Onlar, (kendi aralarında) farklı davranışlarda bulundular. Bazısı, arazi ile suyu ve bazısı da her yıl vesklerin veri İmcin i tercih ettiler. Aişe ile Hafsa ise, arazi ile suyu tercih edenlerdendi. [220] (Bjnnci rivayet)
Bu hadis(in bu şekildeki metnin)i, Buhârî ile Müslim rivayet etmiştir. Buhârî'nin konu ile ilgili bir rivayeti şu şekildedir:
Resulullah (s.a.v), Hayber [221] Yahudilerine; (o arazide) çalışmaları, ziraî (faaliyetlerde) bulunmaları ve araziden çıkacak mahsulün yansı kendilerinin olmak üzere (Hayber arazisini onlara) verdi.[222] (İkinci rivayet)
Müslim'in konu ile ilgili rivayeti ise şu şekildedir;
Hayber feth edilince, (Hayberli) Yahudiler, Resulullah (s.a.v)'den, Hayber'de çıkan meyve ve ekinin yarısını, çalışmak suretiyle (kendilerine) vermesi şartıyla, kendilerini Hayber'de bırakmasını istediler. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v):
Bu şartla dilediğiniz müddetçe sizi Hayber'de bırakıyorum buyurdu.
(Hadisin ravisi devamla) der ki: Meyve, Hayber'in yarı gelirinden iki his şeye bölünürdü.[223] Resulullah (s.a.v), beşte birini alırdı. [224] (Üçüncü rivayet) Yine Müslim'in konu ile ilgili bir rivayeti şu şekildedir:
Resulullah (s.a.v), Hayber'in arazi ve hurmalıklarını; meyvesinin yarısı, kendisine ait olmak şartıyla ve (yarısını da) kendi mallarında çalışmaları üzere Hayber Yahudilerine verdi[225] (Dördüncü rivayet)
Ebu Dâvud ile Tirmizî, birinci rivayeti şu şekilde nakletmişlerdir:
Resulullah (s.a.v), (Hayber arazisini ve bahçelerini,) çıkacak ekin meyvenin yansı karşılığında Hayber (halkm)a orta(kh)ğa verdi. [226]
Yine Ebu Dâvud ile Nesâî, dördüncü rivayeti nakletmiştir.[227]
[216] Bağ veya bahçe bir taraftan, bakım ve işçiliği diğer taraftan ve çıkacak meyve aralarında anlaştıkları orana göre bölüşülmek üzere kurulan bir ortaklıktır. Buna "Muamele" de denilir. İmam Mâlik, Sevrî, İmam Şafiî, İmam Ahmed, Zahiriler ve cumhuru ulemaya göre müsakat caizdir. Ebu Hanîfe'ye göre ise, hem müzaraa ve hem de müsakat caiz değildir, (ç
[217] Müzâraa: İki kişinin, tarla bir taraftan, emek artışı karşı taraftan olmak üzere ve çıkan skin, aralarında anlaştıkları bir oranda ortak olmak üzere yaptıkları ziraî ortaklıktır. Hanefiler arasında, müzarâanın hükmü ile ilgili İhtilaf, müsakatın hükmü hakkında da geçerlidir. Yani müzârâayı caiz görenler, müsakatı da caiz görürler. Müzârâayı caiz görmeyenler, müsakatı da caiz görmezler.
Buna göre Hz. Peygamber (s.a.v)'in Hayber halkına, çıkan meyvenin yarısı karşılığında muamele etmesi müsakat, ekinin yansı karşılığında muamelesi ise müzaraadır. (ç
[218] Vesk: deve, katır ve merkebin yükü demektir. Bir vesk, 60 sa'dır. Bir sa' ise, 1040 dirhem olup örfi dirhem esas alındığında, 3,334 kg'dır. Vesk İle ilgili açıklama için 121 nolu hadise bakabilirsiniz, (ç)
[219] Hadis; Hz. Peygamber (s.a.v)'in, Hayber arazisi, ganimet malı olarak, emekleri karşılığında yarısını Hayberlilere ve yarısı kendisine ait olmak üzere, bu anlaşmanın, kendi hayatında ve kendisinden sonra devam etmesi şeklinde, bu icare akdinin iki taraftan birinin ölümü üzerine fesh olunmayacağına delildir, (ç)
[220] Buhârî, İcâre 22, Muzarâa 8, 9, 11; Müslim, Müsâkât 1-6 (1551); Ebu Dâvud, Büyü1 34 (3408, 3409); Tirmizî, Ahkâm 41 (1383); Nesâî, Eymân 46 (=Muzâraa 3); İbn Mâce, RuhÛn 14 (2467); Ahmed b. Hanbel, 2/17, 22, 37,149, 157
[221] Hayber: Medine ile Şam arasında Medine'ye 9 konak mesafede bulunan yeşjllikli bir yerdir. Burası, hicretin 7. yılında feth edilmiştir, (ç)
[222] Buhârî, İcâre 22, Muzarâa 11
[223] Hz. Peygamber (s.a.v), Hayber'i feth ettikten sonra arazilerini ganimet olarak almıştı. Hayberliler, kendilerinin tarım alanında usta olduklarını söyleyerek arazilerin bakım ve işlenmesine talip oldular. Çıkacak mahsulün yansı Resulullah (s.a.v)'e, yarısı da Hayber-ülere ait olacaktı. Ayrıca bahçe ve tarlaların bakımı için gerekli olan aletler, Hayberliler tarafından sağlanacaktı.
Hadis; bahçenin bakımı için gerekli olan çapa, traktör gibi afetler, İşçi tarafında olmak üzere yapılan müsakatm caiz olduğuna delildir, (ç)
[224] Müslim, Müsâkât4 (1551)
[225] Müslim, Müsâkât 5 (1551)
[226] Tarlanın kiraya verilmesi konusunda genel olarak üç görüş vardır:
1. Bazı alimlere göre, ne karşılığında olursa olsun tarlayı kiraya vermek caiz değildir. Ibn Hazm bu görüştedir.
2. Ebu Hanîfe, Şâfıî ve bir çok alime göre; karşılığı ne olursa olsun araziyi kiraya vermek caizdir. Fakat araziden çıkacak mahsulün bir kısmı karşılığında araziyi kiralamayı caiz görmezler.
Ebu Hanîfe, arazinin vereceği ürünün miktarı ve hatta meyvenin çıkıp çıkmayacağı belli olmadığı için bu muameleyi meçhul bir ücret karşılığında yapılan kiralama olarak görmektedir.
İmam Muhammed ile İmam Ebu Yusuf, bu tür uygulamanın caiz olduğunu belirtmişlerdir. Bunlara göre, bu tür bir uygulama, mudarabeye benzer. Çünkü her ikisi de elde edilecek kazançta ortak olmak üzere, sermaye bir taraftan ve emek karşı taraftan olarak kurulan bîr ortaklıktır. Mudarabede, elde edilecek kazanç beİli olmadığı halde caizdir. İmam Mâlik'e göre ise; arazinin, yiyecek maddesi karşılığında kiralanması caiz değil, yiyecek maddesi dışında bir şey karşılığında kiralanması caizdir.
3. Tarlanın belirli bir yerinden çıkacak olan mahsul, tarla sahibinin ve geri kalan ise emek sahibinin olmak üzere yapılan bir ziraî ortaklık caizdir. Bunlarla ilgili geniş hükümler İçin fıkıh kitaplarına bakılabilir, (ç)
[227] Ebu Dâvud, Büyü1 34 (3408);
200. Abdullah ibn Ömer (r.anhümâ)'dan rivayet edilmiştir: "Resulullah fs.a.v), Hayber'de çıkan meyve yada ekinin yansını (Hayber halkına) verdi. Hanımlarına ise; her yıl, kuru hurmadan seksen, arpadan yirmi vesk [218] olmak üzere yüz vesk veriyordu.
Ömer, hilafete geçince, Peygamber (s.a.v)in hanımlarını, ya kendilerine arazi ve su bölmek yada her yıl onlara veskleri ödemek şarla serbest bıraktı. [219] Onlar, (kendi aralarında) farklı davranışlarda bulundular. Bazısı, arazi ile suyu ve bazısı da her yıl vesklerin veri İmcin i tercih ettiler. Aişe ile Hafsa ise, arazi ile suyu tercih edenlerdendi. [220] (Bjnnci rivayet)
Bu hadis(in bu şekildeki metnin)i, Buhârî ile Müslim rivayet etmiştir. Buhârî'nin konu ile ilgili bir rivayeti şu şekildedir:
Resulullah (s.a.v), Hayber [221] Yahudilerine; (o arazide) çalışmaları, ziraî (faaliyetlerde) bulunmaları ve araziden çıkacak mahsulün yansı kendilerinin olmak üzere (Hayber arazisini onlara) verdi.[222] (İkinci rivayet)
Müslim'in konu ile ilgili rivayeti ise şu şekildedir;
Hayber feth edilince, (Hayberli) Yahudiler, Resulullah (s.a.v)'den, Hayber'de çıkan meyve ve ekinin yarısını, çalışmak suretiyle (kendilerine) vermesi şartıyla, kendilerini Hayber'de bırakmasını istediler. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v):
Bu şartla dilediğiniz müddetçe sizi Hayber'de bırakıyorum buyurdu.
(Hadisin ravisi devamla) der ki: Meyve, Hayber'in yarı gelirinden iki his şeye bölünürdü.[223] Resulullah (s.a.v), beşte birini alırdı. [224] (Üçüncü rivayet) Yine Müslim'in konu ile ilgili bir rivayeti şu şekildedir:
Resulullah (s.a.v), Hayber'in arazi ve hurmalıklarını; meyvesinin yarısı, kendisine ait olmak şartıyla ve (yarısını da) kendi mallarında çalışmaları üzere Hayber Yahudilerine verdi[225] (Dördüncü rivayet)
Ebu Dâvud ile Tirmizî, birinci rivayeti şu şekilde nakletmişlerdir:
Resulullah (s.a.v), (Hayber arazisini ve bahçelerini,) çıkacak ekin meyvenin yansı karşılığında Hayber (halkm)a orta(kh)ğa verdi. [226]
Yine Ebu Dâvud ile Nesâî, dördüncü rivayeti nakletmiştir.[227]
[216] Bağ veya bahçe bir taraftan, bakım ve işçiliği diğer taraftan ve çıkacak meyve aralarında anlaştıkları orana göre bölüşülmek üzere kurulan bir ortaklıktır. Buna "Muamele" de denilir. İmam Mâlik, Sevrî, İmam Şafiî, İmam Ahmed, Zahiriler ve cumhuru ulemaya göre müsakat caizdir. Ebu Hanîfe'ye göre ise, hem müzaraa ve hem de müsakat caiz değildir, (ç
[217] Müzâraa: İki kişinin, tarla bir taraftan, emek artışı karşı taraftan olmak üzere ve çıkan skin, aralarında anlaştıkları bir oranda ortak olmak üzere yaptıkları ziraî ortaklıktır. Hanefiler arasında, müzarâanın hükmü ile ilgili İhtilaf, müsakatın hükmü hakkında da geçerlidir. Yani müzârâayı caiz görenler, müsakatı da caiz görürler. Müzârâayı caiz görmeyenler, müsakatı da caiz görmezler.
Buna göre Hz. Peygamber (s.a.v)'in Hayber halkına, çıkan meyvenin yarısı karşılığında muamele etmesi müsakat, ekinin yansı karşılığında muamelesi ise müzaraadır. (ç
[218] Vesk: deve, katır ve merkebin yükü demektir. Bir vesk, 60 sa'dır. Bir sa' ise, 1040 dirhem olup örfi dirhem esas alındığında, 3,334 kg'dır. Vesk İle ilgili açıklama için 121 nolu hadise bakabilirsiniz, (ç)
[219] Hadis; Hz. Peygamber (s.a.v)'in, Hayber arazisi, ganimet malı olarak, emekleri karşılığında yarısını Hayberlilere ve yarısı kendisine ait olmak üzere, bu anlaşmanın, kendi hayatında ve kendisinden sonra devam etmesi şeklinde, bu icare akdinin iki taraftan birinin ölümü üzerine fesh olunmayacağına delildir, (ç)
[220] Buhârî, İcâre 22, Muzarâa 8, 9, 11; Müslim, Müsâkât 1-6 (1551); Ebu Dâvud, Büyü1 34 (3408, 3409); Tirmizî, Ahkâm 41 (1383); Nesâî, Eymân 46 (=Muzâraa 3); İbn Mâce, RuhÛn 14 (2467); Ahmed b. Hanbel, 2/17, 22, 37,149, 157
[221] Hayber: Medine ile Şam arasında Medine'ye 9 konak mesafede bulunan yeşjllikli bir yerdir. Burası, hicretin 7. yılında feth edilmiştir, (ç)
[222] Buhârî, İcâre 22, Muzarâa 11
[223] Hz. Peygamber (s.a.v), Hayber'i feth ettikten sonra arazilerini ganimet olarak almıştı. Hayberliler, kendilerinin tarım alanında usta olduklarını söyleyerek arazilerin bakım ve işlenmesine talip oldular. Çıkacak mahsulün yansı Resulullah (s.a.v)'e, yarısı da Hayber-ülere ait olacaktı. Ayrıca bahçe ve tarlaların bakımı için gerekli olan aletler, Hayberliler tarafından sağlanacaktı.
Hadis; bahçenin bakımı için gerekli olan çapa, traktör gibi afetler, İşçi tarafında olmak üzere yapılan müsakatm caiz olduğuna delildir, (ç)
[224] Müslim, Müsâkât4 (1551)
[225] Müslim, Müsâkât 5 (1551)
[226] Tarlanın kiraya verilmesi konusunda genel olarak üç görüş vardır:
1. Bazı alimlere göre, ne karşılığında olursa olsun tarlayı kiraya vermek caiz değildir. Ibn Hazm bu görüştedir.
2. Ebu Hanîfe, Şâfıî ve bir çok alime göre; karşılığı ne olursa olsun araziyi kiraya vermek caizdir. Fakat araziden çıkacak mahsulün bir kısmı karşılığında araziyi kiralamayı caiz görmezler.
Ebu Hanîfe, arazinin vereceği ürünün miktarı ve hatta meyvenin çıkıp çıkmayacağı belli olmadığı için bu muameleyi meçhul bir ücret karşılığında yapılan kiralama olarak görmektedir.
İmam Muhammed ile İmam Ebu Yusuf, bu tür uygulamanın caiz olduğunu belirtmişlerdir. Bunlara göre, bu tür bir uygulama, mudarabeye benzer. Çünkü her ikisi de elde edilecek kazançta ortak olmak üzere, sermaye bir taraftan ve emek karşı taraftan olarak kurulan bîr ortaklıktır. Mudarabede, elde edilecek kazanç beİli olmadığı halde caizdir. İmam Mâlik'e göre ise; arazinin, yiyecek maddesi karşılığında kiralanması caiz değil, yiyecek maddesi dışında bir şey karşılığında kiralanması caizdir.
3. Tarlanın belirli bir yerinden çıkacak olan mahsul, tarla sahibinin ve geri kalan ise emek sahibinin olmak üzere yapılan bir ziraî ortaklık caizdir. Bunlarla ilgili geniş hükümler İçin fıkıh kitaplarına bakılabilir, (ç)
[227] Ebu Dâvud, Büyü1 34 (3408);