sidretül münteha
Tue 21 December 2010, 06:32 pm GMT +0200
(311) Müsafire Bahşişte Bulunmak
741— Ebû Şurayh El-Advî'den rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: Peygamber (Sav) konuşup da şöyle dediği zaman kulaklarımla işittim ve gözlerimle gördüm:
«Kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa, komşusuna ikram ettin. Kim Allah'a ve âhiret gününe iman ediyorsa, müsafirine bahşişini versin. (Ashabdan biri) dedi ki:
— Onun bahşişi nedir, ey Allah'ın Resulü? Peygamber şöyle buyurdu:
«— Bir gün ve bir gecedir, (bu zaman içinde âdet üstü müsafire ikram edilir). Konukluk İse üç gündür, (bu zaman içinde müsafire, mevcutlardan âdet üzere yedirilir, fazla iltifat ve ikram edilmez.) Bundan öte olan (ikram) müsafire sadakadır. Kim Allah'a ve âhiret gününe iman ediyorsa, hayırlı söz söylesin, yahut sussun.»[203]
Müsafire birinci gün, fazla ikram ve iltifatta bulunulur. İnsan kendi çoluk çocuğuna yedirdiğinden daha fazla ve iyi bir şekilde müsafİrİni konuklar, ona güzel muamele eder. İkinci ve üçüncü günlerde farktı muamelede bulunulmaz, hazır bulunan şeyler İkram edilir ve "bir zorluğa katlanılmaz. Dç günden sonra yapılacak ikramlar sevab yerine geçen ziyadelikten ötürü bir fazilet olur ki, bir nevi sadaka sevabı kazandırır.
ikram, durum İcabı farz-ı ayın, farz-ı kifaye ve müstahab olur. Şiddetli bir ihtiyaç içinde kıvranan kimseyi barındıracak başka kimse bulunmadığı takdirde, onu insanın barındırarak hayatını kurtarması üzerine farz olur. Bu durumda başkaları varsa, farz-ı kifaye olur. Zaruret ve şiddet hali olmadığı zaman müsafire ikramda bulunmak müstahab olur.
Bir insan konuşacağı zaman önce düşünmeli : Eğer sözünde bir fenalık veya hoşnudsuzluk olmayacaksa, bir iyiliğe vesile olacaksa konuşmalıdır Aksi halde selâmet sükût etmektedir.[204]
[203] Buhdri: (78) Kitabu'1-Bdeb. (31.) Bab. Müslim: (l) Kitabu'l-îraan, Hadis: 77. radlu'llah: C. II, s. 207-208.
A. Fikri YAVUZ, İmam Buhari’nin Derlediği Ahlak Hadisleri (Edeb-ül Müfred), Sönmez Neşriyat: 2/97.
[204] A. Fikri YAVUZ, İmam Buhari’nin Derlediği Ahlak Hadisleri (Edeb-ül Müfred), Sönmez Neşriyat: 2/97-98.