sumeyye
Mon 18 January 2010, 04:10 pm GMT +0200
Musa Aleyhisselâmın Vefatı:
Mûsâ Aleyhisselâm; kardeşi Harun Aleyhisseiâmın vefatından sonra üç yıl daha yaşadı. [590]
israil oğullarının, üzerlerine kaldırılan Tûr dağıyla korkutularak Tevrat hükümlerine göre amel edecekleri hakkında, kendilerinden kesin söz alındıktan[591] kırk gece[592]
veya kırk gün[593]´ sonra, Mûsâ Aieyhisselâmı hiç kimse göremedi.´[594]
Rivayete göre: Mûsâ Aleyhisselâm bir gün, bazı işlerini görmek üzere, gölgelikten
çıkıp gitmişti.
Allah´ın yaratıklarından hiç kimse, onun, nereye, gittiğini, bilmiyordu. [595] Mûsâ Aleyhisselâm; Meleklerden, kabir kazan bir topluluğa rastladı. Onların, Melek olduklarını anlayınca, yanlarına vardı. Üzerlerine, dikildi. Meleklerin; o güne kadar iç yeşilliğinde ve güzelliğinde ondan daha güzeli ve
benzeri görülmeyen bir kabir kazdıklarını görünce
"Ey Allah´ın Melekleri! Bu kabri, kimin için kazıyorsunuz?" diye sordu. Melekler: "Bu kabri, Rabb´ine karşı, çok iyi davranıştı olan kul için, kazıyoruz!" dediler. Mûsâ Aleyhisselâm: "Ben, bu güne kadar, Allah tarafından, o kula bahşedilen üstün makam ve kabrin,
bir benzerini görmedim!" dedi. Melekler:
"Öyle ise, in de, onun içinde yanının üzerine, yat ve Rabb´ine yönel!
Sonra da, şimdiye kadar almadığım rahat nefes gibi, nefes al!" dediler.
Mûsâ Aleyhisselâm, hemen kabrin içine inip yanının üzerine yattı ve Rabb´ine, yöneldi.
Sonra, nefes almağa başlayınca, Yüce Allah, onun ruhunu kabzetti.
Bundan sonra, Melekler, kabrinin üzerine toprak çektiler.
Allah´ın hâlis kulu Mûsâ Aleyhisselâm, dünyada, dünyadan yüz çevirmiş olarak ve Allah katında olanı umarak yaşamıştı. [596]
Mûsâ Aleyhisselâm, vefat ettiği zaman, yüz yirmi yaşında idi. [597]
"Musa´ya da, Harun´a da, selâm!"´[598]
Eshab´dan bazılarının, İsrâ ve Mîrac hakkındaki rivayetlerine göre:
Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâm;
"Yürütüldüğüm gece, Mûsâ Aleyhisselâma, rastlamıştım ki, o, ayağa kalkmış, kab rinde namaz kılıyordu. [599]
Vallahi [600], ben orada olsam, kendisinin, yol kenarındaki kırmızı kum tepesinin yanında bulunan kabrini size gösterirdim!" buyurmuştur. [601]
[590] Ibn. Kuteybe-Maarif s.20, Mes´ûdî-Murucuzzeheb c.l.s.50 Hâkim-Müstedrek c.2,s.5O, Hâkim-Müstedrek c.2,s.578.
[591] Salebî-Arais s.207, ibn. Esîr-Kâmil c.1,s.193.
[592] Salebî-Arais s.207.
[593] Ibn. Esîr-Kâmilc.1,s.193.
[594] Salebî-Arais s.207, ibn.Esîr-Kâmil c.1,s. 193
[595] Taberî-Tarih c.1 ,s.224, Hâkim-Müstedrek c.2,s.58O, Sâlebi-Arais s.248
[596] Taberî-Tarih c.1,s.224, Hâkim-Müstedrek c.2, s.580, Sâlebî-Arais s.248, Ibn. Esir-Kâmil c.1, s. 198.
[597] Taberî-Tarih c.1,s.225, Hâkim-Müstedrek c.2, s.578, Sâlebî-Arais s.248, Ebülferec Ibn.Cevzî-Tabsıra c.1,s. 224, İbn.Esîr-Kâmil c.1, s. 199, Muhyiddin b. Arabî-Muhâdaratülebrar c.1, s. 130, Ebülfida-Elbidaye venniha-yec. 1, s. 319.
[598] Sâffât: 120
[599] Ahmed b.Hanbel-Müsned c.3,s.12O, Ezzühd s.95, Müslim-Sahih c.4,s.1845, Nesâi-Sünen c.3, s.215, 216, Begavî-Mesâbihussünne c.2,s.166.
[600] Müslim-Sahih c.4, s. 1845, Begavî-Mesâbihussünne c.2, s. 166.
[601] Ahmed b. Hanbel-Müsned s.7634, Hadîs, Buharî-Sahih c.4, s. 131, Müslim-Sahih c.4, s. 1843. Begavî-Mesâbihussünne c.2, s. 166.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 2/101-102.