- Mürûru Yusuf

Adsense kodları


Mürûru Yusuf

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Mon 13 September 2010, 02:20 pm GMT +0200
Mürûr-u Yusuf

buzlu saçaklardan düşüyorum orta yerine insafsız tenhalıkların...

sen ben de mürteciyken...,

acıdır, büzgü büzgü sarmalar bağrı..

yüreğim ki, karia..

bir yanılgı ki, deprem.., yerle bir etti aşkın doruklarını...

kelimelerim karaya vurmuş bir kere..

yolu yok yutmanın... yolu yok unutmanın..

bir vurgun benim ki… kanadı meksur bir lâle belki…

söze çiğ vurmadan.., benliğini çalmadan.., hükmünü kaldırmadan...

unutarak her şeyi... unutmayarak hiç bir şeyi...

anıtlar dikerek beled-i yamanın göbeğine...

bir savaşçı edâsıyla kılıç sallayarak varakların üzerinde…

kayıtlara geçecek bir cinayet haberi gibi…

uzaktan gül,

yakından kan kokan...

ben ki  kırgınım, değmesin âhıma kimseler...

yüreğimin bir ucundan diğer ucuna hicretteyim şimdi...

zulmedildi aşka!...

yerim yok bu diyarlarda… yerim yok ihânet kokan ücralarda...

 

kaç kere geçtim sabahlara kapan kuran gecelerin içinden...

ben hep boz bulanık... ben hep gamgüzâr... ben hep ebr-i teessür...

sen!

hep külli muhayyel...

bilmiyorsun... müntehir bir aşk  uğruna feda ettiğimi kendimi...

tıpkı, ipek böceği gibi...

kalbine ipek sundum...

kalbime kara vurdum...

ve,

yok oldum...

ben y-o-k-u-m!...

o var...

salınıp duruyor yokluğumun üzerinde...

ipek bilmedi kozanın kendisi uğrunda feda edildiğini...

 

yaşananlar giyotine giden bir mahkumun acısı kadar dokunaklı...

kaç kere ölüme koştum soluk soluğa...

yetişemedim yine de.

pranga vurdum bu ömre… azaplar verdim gecelerime...

yeşillerimi çiğnedim...

en deli hâlimle dualar ettim oysa...

nâfile.., dibe vurdu tüm tedbirlerim.

tarihleri yaktım..

 

tüm zamanlar aralık kadar acımasızdı çünkü…

soğuktu... yalancıydı…

ve,sen... yusuf sandığım mütenezzil!

nârevandın yüreğime... bilemedim!

hâlime karalar bağladı, brindar akşamlar...

kapılar kapandı, dünya kilitlendi üzerime.

bîgirân ağrıdı bedir…

şüride hâl kaldı güneş, ay ve on bir yıldız...

zaman zemheriydi...

katlime fermandı sessizlik... yüreğime cellat...

neden... ? ? ??

neden kastettin muradıma?..

ne istedin yüreğimden...

mor ufuklara demirlenmiş gözlerimden...

şimdi parça parça ömrüm, haddi hesabı yok kanamaların...

seni yakup misâli  sevdiğim için suçluyum...

hatırladıkça saçlarıma esen rüzgârları, kıyameti kopuyor umutların...

işte tam da burada, oylumlanan sorular ortasında,

her şey bitti derken...

gökten  dağlarıma kıvılcım ağar... en çok ağlamaklı sayıklamalar duyulur yatağımın tenhasında...

döküle döküle tütsülenmiş morlar  kalır benden geriye...

sen,  inancın bekâretini bozandın...

iki büklüm kılandın karanfilleri...

yağmaladığın ben değil,

yıllanmış baharlardı, nevruzları kıskandıran...

gelip geçti işte... kalmadı senden yana hiçbir imge!

ne ellerin de  toprak kokusu, ne gözlerin de kumru…

sen yusuf değildin ki... ben yanıldım…

yordum yüreğimi hiçliğine..

yordum yüreğimi kör kuyularının gizemine...

vefasız kaldım kalbimin gerçek sahibine...

yüreğimi yormanın aşka vefasızlık olacağını unuta unuta...

ya sen, uğruna kan ter içinde kaldığım!

sana yakışan ne kaldı geriye..?

hayır...!

sonsuza kadar yut kelimelerini... yok ol, varlığıma en uzak noktalardan bile...

konuşursan, fütursuzluğuna lânet okuyacak arş-ı âlâ...

çek git! gönlümün ummanından...

soluk aldığın her an âhım ulaşacak  bedenine., çürüyeceksin...

unutma! ahde borcun var...

onurunu zedelediğin her şeyin hesabı var.sorulacak bir bir...

hani nûpelda masalı?.. hani?..

yanarım. yanarım ki,

nasıl kırdıysan aşkın onurunu..

nasıl savurduysan çakır derelerden topladığım incileri..

nasıl ziyan ettiysen düşlerimin hasadını..

nasıl çaldıysan muradımın hikmetini...

nasıl erittiysen yirmi bir yıldır kalbimde duran,

yusuf yüzlü kartanemi...

nasıl boynu bükük bıraktıysan gülşenimi..

nasıl öldürdüysen beni....

işte öyle!

işte öyle olasın!..

 

aşkta kısas olmaz sanırdım...

oysa, yanıldım..

sen de

ya-nı-la-cak-sın...

 

 

 

. zaman: sene-i sûzan

. yer: çah-ı yusuf

. hâl: ah-ı derun



Ayşe Eyüp KOCA