Esila
Tue 30 November 2010, 02:41 pm GMT +0200
Mü´minlerin Emirî Abdullah B. Zübeyrin Biyografisi
Hicretin Yetmişbirinci Senesi
Mus´ab B. Zübeyr´in Biyografisi
Fasıl
Hicretin Yetmîşbîrîncî Senesinde Vefat Eden Bazı Şahsiyetler.
İbrahim B. Ester.
Abdurrahman B. Gasile.
Ömer B. Seleme.
Rasûlullah (S.A.V.)´In Azatlısı Sefine.
Ömer B. Ahtab.
Yezid B. Esved El-Cüreşi Es-Sekûnî
Hîcretîn Yetmîşîkîncî Senesi
Abdullah B. Hazîm´in Biyografisi
Bu Senede Vefat Eden Bazı Şahsiyetler.
Ahnef B. Kays.
Bera´ B. Azib.
Ubeyde Es-Selmanî El-Kadî
Atiyye B. Bîşr.
Ubeyde B. Nadîle.
Abdullah B. Kays Er-Rakiyyat
Abdullah B. Hammam..
Hicretin Yetmişüçüncü Senesi
Mü´minlerin Emirî Abdullah B. Zübeyrin Biyografisi
Abdullah B. Safvan.
Abdullah B. Mutl
Avf B. Malik.
Hz. Ebu Bekir´in Kızı Esma.
Bu Senede Abdullah B. Zübeyr´in Yanısıra Vefat Eden Şahsiyetler.
Abdullah Sa´d B. Cüşem El-Ensârî
Abdullah B. Ebi Hadred El-Eslemî
Malîkb. Mesma.
Sabit B. Dahhak El-Ensârî
Zeyneb Binti Ebi Selma El-Mahzumî
Tevbe Binti Samme.
Hicretin Yetmişbirinci Senesi
Bu senede Mus´ab b. Zübeyr öldürüldü. Bu olayın gelişmesi şöyle olmuştur: Abdülmelik b. Mervan, büyük bir ordu ile Şam´dan yola çıkarak Mus´ab b. Zübeyr´in üzerine yürüdü ve iki ordu bu senede karşı karşıya geldi. Daha öncede iki taraf birbirleriyle savaşmak için yola çıkıyorlardı, ancak araya kış, soğuk ve çamurlar giriyor ve böylece iki taraf birbirleriyle savaşamıyordu. Her taraf kendi beldesine geri dönüyordu. Bu sene Abdülmelik harekete geçti. Kendisi harekete geçmeden önce birlikleri önden gönderdi. Gönderdiği bazı müfrezeler Basra´ya girdiler. Basrahlan gizlice Abdülmelik´e yandaş olmaya davet ettiler. Bazıları bu davete icabet etti.
Mus´ab da Hicaz´a gitti, sonra dönüp Basra´ya girdi. Şehrin ileri gelenlerini kınadı, onlara sövdü ve Abdülmelik´in adamlarının Basra´ya girmelerine imkan vermelerinden dolayı onları ayıpladı ve onları teslim olup davetlerini kabul etmelerinden dolayı azarlardı. Bazısının evlerini yıktı. Sonra Kûfe´ye yöneldi. Bu arada Abdülmelik´in Şam ordusuyla üzerine gelmekte olduğu haberini aldı. Kendisi de karşı harekete geçti. Abdülmelik, Mesken´e vardı. Önceden gönderdiği müfrezelerine ve adamlarına icabet eden Mervanilere mektub yazdı. Çağrıda bulundu, onlar da bu çağrıya icabet ettiler. Ancak kendilerini İsbahan´a yönetici tayin etmesini şart koştular. Abdülmelik de bir grup oluşturan bu emirlere olumlu cevap verdi.
Abdülmelik, ordusunun öncü kuvvetlerinin başına kardeşi Mu-hammed b. Mervan´ı, sağ cenah komutanlığına Abdullah b. Yezid b. Mu-aviye´yi, sol cenah komutanlığına Halid b. Yezid b. Muaviye´yi tayin etti.
Mus´ab, yola çıkınca Iraklılar ona karşı geldiler. Onu yalnız ve yardımsız bıraktılar. O da yanındaki adamlarla bir durum muhakemesi yaptı. Adamlarının, düşmanlarına karşı direnme diklerini gördü, kendini Ölüme attı. Canını bu işe vakfetti ve şöyle dedi: "Iraklıların kendisine yardım ellerini uzatmayışları esnasında Ubeydullah b. Ziyad´a boyun eğmeyen Hüseyin´i örnek alıyorum." Ayrıca kendini teselli etmek için de şu şiiri okuyordu:
, "Haşimoğullarından tahtta bulunan o ilkler, Örnek oldu şereflilere ve yol gösterdiler."
Abdülmelik´e bazı adamları Şam´da ikamet etmesini ve Mus´ab´ın üzerine bir ordu göndermesini tavsiye ettilerse de o, bu tavsiyelere kulak vermedi ve şöyle dedi:
"Belki de onun üzerine göndereceğim ordunun komutanı yürekli olur ama görüssüz olur. Belki de görüş sahibi olur ama yüreksiz olur, ama ben kendimi savaş taktiklerinden anlayan ve aynı zamanda da inançlı olan bir kimse olarak görüyorum. Mus´ab´a gelince o yürekli bir ailedendir. Babası daha yüreklidir, Kureyşlidir. Kardeşinin de yürekli bir kimse olduğunu bilmeyen yoktur, kendisi de yüreklidir. Beraberinde kendisine muhalif kimseler vardır, ama kendisi savaş taktiklerinden alamaz, mütarekeden ve barıştan yanadır. Benim yanımda öğüt veren ve yapmak istediğim şeyler hususunda bana muvafakat eden kimseler vardır."
Abdülmelik yola çıktı. İki ordu karşı karşıya geldiklerinde Abdülmelik, Mus´ab´ın komutanlarına mektublar göndererek onları kendi saflarına katılmaya davet etti ve onlara idarede görev vermeye dair vaatlerde bulundu. İbrahim b. Ester, Mus´ab´m yanına giderek ona mühürlü bir mektub verdi ve: "Bu mektub bana Abdülmelik´ten geldi." dedi. Mektubu açınca Abdülmelik´in onu kendi yanına çağırmakta olduğunu ve ona Irak valiliğini vaadettiğini gördü. Ester, Musab´a da: "Ey emir, senin bütün komutanlarına böyle mektublar gelmiştir. Eğer beni dinlersen ben onların boyunlarını vurayım." dedi. Mus´ab ta ona: "Eğer böyle yaparsan öldürdüğün komutanların aşiretleri artık bana iyi davranmazlar." diye cevap verdi. İbrahim de şöyle bir teklifte bulundu: "Öyleyse onları kisranın beyaz köşküne gönder, onları orada hapset. Eğer muzaffer olursan boyunlarını vurursun. Eğer mağlub olursan bunlar daha sonra o hapisten çıkıp giderler." Mus´ab şöyle dedi: "Ey Ebu Nu-man, ben şimdi meşgulüm, bununla uğraşacak durumda değilim. Allah, Ahnefe rahmet etsin. O, Iraklıların hain olduklarım söyleyerek beni uyarmıştı. Sanki şimdiki durumumuzu o zamandan görüyor gibiydi."
Sonra iki ordu Mesken´e bağlı Deyri Caslik mıntıkasında karşı karşıya geldiler. Irak ordusunun öncü kuvvetlerinin komutanı ve Mus´ab´m maiyyetinde bulunan İbrahim b. Ester, Şam ordusunun öncü kuvvetlerinin komutanı Muhammed b. Mervan´a saldırdı. Onu ve askerlerini bulundukları yerden geriye doğru püskürttü, ancak Abdülme-lik, Muhammed b. Mervan´ın yerine Abdullah b. Yezid b. Muaviye´yi geçirdi. O ve beraberindeki askerler, İbrahim b. Eşter´in askerlerinin üzerine saldırdılar. Onlan ezdiler. İbn Ester öldürüldü. ALLAH, ona rahmet etsin ve onu bağışlasın. Beraberinde bir grup komutan daha öldürüldü. Attab b. Verka, Mus´ab´a bağlı süvari kuvvetlerinin başında bulunuyordu. O da kaçtı, Abdülmelik b. Mervan´a sığındı. Mus´ab b. Zübeyr, ordusunun merkezinde bulunmakta olup sancaktarları ayaklandırıyor, bahadır ve yiğitleri düşmanın önüne çıkmaya teşvik ediyordu. Ancak hiç kimse harekete geçmiyordu. Mus´ab´da: "Ey İbrahim! Ama bu gün benim için İbrahim artık yoktur." demeye başladı. İş zorlaştı, savaş kızıştı. Adamlar birbirlerine yardım etmez oldular, durum gerçekten sıkıntılı oldu. Musibet çoğaldı.
Medainî dedi ki: Abdüîmelik, kardeşini Mus´ab´a göndererek ona eman verdiğini bildirdi. Fakat Mus´ab, bu emanı kabul etmeyip şöyle dedi: "Benim gibi biri bu mekandan ya galip ya da mağlub olarak ayrılır."
Dediler ki: Muhammed b. Mervan, İsa b. Mus´ab´ı çağırarak ona şöyle dedi: "Ey kardeşimin oğlu, kendini öldürtme. Sana eman verildi." Mus´ab´ta oğlu İsa´ya: "Amcan sana eman vermiştir, onun yanma git ve emanını kabul et." dedi. Fakat İsa, bu emanı kabul etmeyip şöyle dedi: "Seni ölüme terkettiğimi Kureyş kadınlarının dillerine dolamalarına fırsat vermeyeceğim." Babası tekrar kendisine: "Ey oğulcuğum, yarış atlarından birine bin ve amcanın yanına git. Iraklıların neler yaptıklarım ona anlat. Ben burada öldürüleceğim." dedi. İsa da: "ALLAH´a yemin ederim ki, bundan sonra (ben hayatta kalıpta) senin başına gelenleri başkalarına anlatacak değilim. Senin öldürülüşünü de Kureyş kadınlarına haber verecek değilim. Ben ancak seninle beraber öldürüleceğim, ama sen istersen atına bin ve bizi hep birlikte Basra´ya götür, onlar senden yanadırlar." dedi. Mus´ab ta: "ALLAH´a yemin ederim ki,Ku-reyşli kadınların benim cepheden kaçtığımı anlatmalarına fırsat vermeyeceğim. Haydi sen öne geç, şehid ol ki ecrini ALLAH´tan bekleyeyim." dedi. Oğlu İsa öne geçti, savaştı ve nihayet şehit edildi. Mus´ab ta hızlı hızlı ok atmaya başladı. Aynı durumda olan Zaide b. Kudame ona baktı, ona saldırdı, bir darbe vurdu. Vururken de: "Ey Muhtarın intikamı!" diyordu. Ubeydullah b. Ziyad b. Zabyan et-Temimî adında biri, Mus´ab´a doğru gelip hücum etti. Onu öldürdü, başını koparıp Abdülmelik b. Mervan´a götürdü. Abdülmelik secdeye kapandı ve Mus´ab´m kesik başını getiren Ubeydullah´a 1000 dinar verdi. Ubeydullah, bu parayı kabul etmeyip şöyle dedi: "Ben onu sana itaat etmek için öldürmedim. Aksine ondan intikamımı aldım." Abdülmelik, daha önce Ubeydullah´ı bir göreve atamıştı. Böyle demesi üzerine onu tahkir etti ve görevden aldı. Dediler ki: Mus´ab´m kesik başı önüne konulduğu zaman Abdülmelik şöyle dedi: "Ben ve Mus´ab eski arkadaşız. O, insanlar arasında en çok sevdiğim kimsedir, ama şu hükümdarlık ve saltanat uğursuzdur."
Mus´ab´m adamları etrafından dağılıp gittiğinde oğlu İsa babası Mus´ab´a şöyle bir teklifte bulunmuştu: "Bir kaleye sığınsan da sonra Mühelleb b. Ebi Sufra ve benzeri komutanlara mektubiar yazsan da se-\ıin yanına gelseler iyi olmaz mı Durumunu düzeltip toparlandığında artık rakiplerine karşı çıkabilirsin. Ama şimdi durumun gerçekten fe-nalaşmış ve sen de zayıflamışsın."
Mus´ab, oğlu İsa´ya cevap vermedi. Sonra Hz. Hüseyin´in başına gelenleri, onun şereflice nasıl öldürülüşünü, teslim olmayışını, Iraklılardan vefa görmediğini, babasının ve kardeşinin de aynı akıbete uğradıklarım anlattı. Biz de Iraklılardan vefa görmedik, dedi. Sonra adamları dağılıp gittiler. Yanında az sayıda has adamları kaldı. Hepsi Abdülmelik´in taranna geçtiler. Abdülmelik´in kendisi, Mus´ab´ı çok severdi. Halifelikten önce onun dostuydu. Kardeşi Muhammed´e; "Git Mus´ab´a eman ver." dedi. Muhammed gidip Mus´ab´a şöyle dedi:
"Ey Mus´ab! Amcanoğlu senin canın, çocuğun, malın ve ailen için eman vermiştir, dilediğin yere git. Eğer sana bundan başka bir muamele yapmak isterse yapabilir."
Mus´ab ta şu karşılığı verdi: "Artık iş olacağına varmıştır. Benim gibi birisi bu cepheden ancak ya galip ya da mağlub olarak ayrılıp gider.
Oğlu İsa, öne geçti ve savaşmaya başladı. Muhammed b. Mervan, ona: "Ey kardeşimin oğlu, kendini ölüme atma!" dedi. İsa da önceki kısımlarda naklettiğimiz sözleri sarfetti. Sonra şehid edilinceye kadar savaştı. ALLAH ona rahmet etsin. Bundan sonra ravi, onunla birlikte öldürülen kimselerin adlarını da sıralamıştır. Nitekim bunu önceki sayfada da nakletmiştik.
Mus´ab´m kesik başı Abdülmelik´in önüne konulduğunda ağladı ve şöyle dedi: "Kendisini çok sevdiğimden Ötürü onun öldürülmesine dayanamıyorum, daha önce dostumdu, ama sonunda aramıza kılıç girdi, lakin şu hükümdarlık uğursuzdur. Aramızda çok eskiye dayanan sevgi ve saygı vardı. Kadınlar artık Mus´ab gibisini kimbilir ne zaman doğururlar "
Böyle dedikten sonra Abdülmelik, Mus´ab´m oğlunun ve İbrahim b. Eşter´in Kûfe´ye yakın Mesken mezarlığına defnedilmelerini emretti.
Medainî dedi ki: Mus´ab b. Zübeyr, hicri yetmişbirinci senenin ce-maziyelevvel ajanın onüçünde salı günü öldürüldü. Cumhur-u ulema bu görüştedirler.
Medainî´nin ifadesine göre Mus´ab, hicri yetmişikinci senede öldürülmüştür, doğrusunu ALLAH bil