- Mümin hâmim es secde şûra zuhruf ve duhan sûreleri

Adsense kodları


Mümin hâmim es secde şûra zuhruf ve duhan sûreleri

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
sidretül münteha
Tue 4 January 2011, 08:21 pm GMT +0200
MÜ'MİN, HÂMÎM ES-SECDE, ŞÛRA, ZUHRUF VE DUHÂN SÛRELERİ

7198- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan: "Ey Rabbimiz bizi iki kere Öldürdün ve iki kere dirilttin" mealindeki âyet (Gâfir, 11) tıp­kı Bakara süresindeki: "Siz ölüler idiniz, son­ra sizi diriltir sonra sizi öldürür, sonra sizi di­riltir, sonra da O'na döndürülürsünüz" âyeti (Bakara, 28) gibidir."

[Taberânî, Mu'cemu'l-Kebir'de zayıf bir senedle.]

7199- el-Alâ bin Ziyâd radiyallahu anh'dan: "O,   cehennemden   bahsediyordu.   Bir adam ona dedi ki: 'Halkı neden umutsuzluğa sevkediyorsun?' Cevap verdi: 'Allah: 'Ey kendilerine kötülük yapıp asın davranan kul­larım, Allah'ın rahmetinden umudunuzu kes­meyin!' (Zümer, 53) buyururken, buna gücüm yeter mi?' Allah aynı zamanda: 'Aşırıya gi­denler ateş ehlidirler'(Gâfir, 43) de buyuru­yor. Ne var ki, siz kötü amellerinize rağmen daima cennetle müjdelenmek istiyorsunuz.

Oysa Allah Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'i, itaat edenleri cennetle müjdeleyici, asi gelenleri de cehennemden korkutucu ola­rak göndermiştir.' | Buhârî, muallak olarak.]

7200- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan: "Beyt-İ şerifin (Kâ'be'nin) yanında İki Sakîf'li bir Kureyş'li ya da iki Kureyş'li bir Sa-kîf li olarak üç kişi bir araya geldi. Karınları yağlı ve büyük, kalpleri ise anlayış bakımın­dan az (ve boş)tu.

Biri şöyle dedi: 'Acaba Allah konuşktuk-larımızı duyar mı?' Öbürü cevap verdi: 'Sesli konuşursak duyar, gizli konuşursak duymaz.'

Ötekisi ise şöyle dedi: 'Sesli konuştukları­mızı duyarsa, mutlaka gizli konuştuklarımızı da duyar. 'Bunun üzerine Allah şunu inzal bu­yurdu:

'Siz, gözlerinizin, kulaklarınızın ve derile­rinizin, kendi aleyhinize şahitlik edeceklerin­den korkarak kötü iş işlemekten çekinmiyor-dunuz.' (Fussilet, 22-3)

7201- Diğer rivayette ise şöyle geçmekte­dir:

(İbn Mes'ûd) dedi ki: 'Bunu (yani konuş­malarım) Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem'e anlattım. Bunun üzerine: '... yapmakta olduklarını bilmez sandılar ... hüsrana dü­şenlerden oldunuz'âyeû (Fussilet, 22-3) nazil Oldu." [Buhârî, Müslim ve Tırmizî]

7202- Enes radiyallahu anh'dan: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:

"Şüphesiz Rabbimiz Allah'dır, deyip sonra doğru yoldan ayrılmayanlar var ya.." me­alindeki âyeti (Fussilet, 30) okudu ve şöyle buyurdu:

"Bunu insanlar hep söylediler. Fakat son­ra çoğu küfre girdi. Kim bu söz üzere ölürse doğru istikamet üzere ölmüş olur." |Tirmizî]

7203- îbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "O, 'Sen (kötülüğü) en iyisi ile önle' me­alindeki âyeti (Fussilet, 34), öfke anında sab­retmek ve yapılan kötülüğü affetmekle yo­rumladı. Kim buna riayet ederse, Allah onları korur ve düşmanlarını kendilerine boyun eğ­dirir." (Buhârî, muallak olarak.]

7204- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: Ona Cenâb-ı hakk'm: "Yakınlarına karşı

(yaptığım tebliğin mukabilinde) sevgiden baş­ka bir ücret istemem" mealindeki âyet (Şûra, 23) hakkında sordular. Hemen (Saîd) İbn Cü-beyr acele edip şu cevabı verdi: "Onlar (yakın­lar) Muhammed ailesidir." İbn Abbâs dedi ki:

"Sen (cevap vermekte) çok acele ettin. Çünkü Kureyş'ten hiçbir batın yoktur ki onla­rın Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e akrabalığı bulunmasın.

Ondan maksat: 'Sizin, aranızdaki akraba­lığın hakkım vermenizi dilerim" demesidir.'

[Buhârî ve Tirmizî.]

7205-  Ahmed ve Taberânî, Mu'cemu'l-Kebîr'de (tbn Abbâs'tan):

"... Sizden bir ücret istemiyorum"'un (Şû­ra, 23) manası şudur: De ki: "Ben, size getir­diğim deliller ve hidayete karşı, Allah'ı sev­meniz ve taatla O'na yaklaşmanızdan başka sizden hiçbir ücret istemiyorum."

7206- Taberânî, Mu'cemu'l-Kebîr'de (İbn Abbâs'tan) leyyin bir senedle:

'De ki: Sizden hiçbir ücret beklemiyo­rum''âyeti (Şûra, 23) inince, şöyle dediler:

"Ey Allah'ın Resulü! Kendilerini sevme­miz gereken akrabaların kimdir?

Şöyle buyurdu: "Onlar, Ali, Fâtıma ve iki oğludurlar."

7207- Amr bin Hureys radiyallahu anh'dan: "Allah, kullarına rızkı bol bol verseydi,

yeıyüzünde azarlardı" mealindeki âyet (Şûra, 27), Ehl-i Suffe hakkında nazil oldu. Dedi ki: "Çünkü onlar, dünya nimetlerini temenni et­mişlerdi." [Taberânî, Mu'cemu'l-Kebîr'de]

7208- İbn Avn radiyallahu anh'dan:

"Zulüm gördükten sonra, hakkını (inti­kam) alan kimselere, İşte onların aleyhine bir yol (mes'uliyet) yoktur" mealindeki âyet (Şû­ra, 41) hakkında sorardım.

Bana (Ali b. Zeyd) İbn Ced'ân babasının hanımından nakletti: "O kadın, Âişe'nin yanı­na girerdi. Bir defasında da yanına girmişti, Âişe de şunu anlattı: Zeyneb bint Cahş yanı-mizdayken Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem yanıma girdi. Eliyle bana dokunmak istedi, ben Resûlullah onun (Zeyneb'in) farkı­na varıncaya kadar eline mani oldum, hemen elini çekti. Zeynep ondan sonra (ikide bir) Âi­şe'nin yanına gelip sataşmak istedi. Peygam­ber sallallahu aleyhi ve sellem de onu menet-ti, fakat Zeynep dinlemedi. Bunun üzerine Âi-şe'ye dedi ki: 'Ona gereken cevabı ver (tepki göster)!' O da ona gereken cevabı verdi ve onu altetti. Bunun üzerine Zeynep, Ali'ye git­ti ve 'Âişe (bana dil uzatmakla) size dil uzat­mış oldu'dedi. Bunun üzerine Fâtıma gelip durumu Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-

lem'e bildirince şöyle buyurdu: 'Kâ'be'nin Rabbine yemin olsun ki O (Aişe), babanın bir tanesidir.' (Fâtıma) Gitti ve (Hâşimîlere) şöy­le dedi: 'Ben ona şöyle şöyle dedim. O da ba­na böyle böyle cevap verdi.'

Bunun üzerine hemen Ali, Peygamber sal-lallahu aleyhi ve sellem'e gelip onunla bu hu­susta konuştu." [Ebû Dâvud]

7209- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "Eğer (bütün) insanlar tek bir ümmet ha­line gelmeyecek olsalardı..." âyeti (Zuhruf, 33-4) hakkında şöyle dedi: "Eğer (böyle yap­makla) bütün insanları kafir kılmayacak ol­saydım kâfirlerin evlerinin çatılarını gümüş, merdivenlerini gümüş, sedirlerini de gümüş­ten yapardım, (yani dünya nimetlerinin en iyi­lerini onlara bu dünyada verirdim)"

[Buhârî, muallak olarak.]

7210- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem,

Kureyş'e dedi ki: 'Ey Kureyş topluluğu! Al­lah'tan başka yeryüzünde kime tapılırsa bilin ki onda hayır yoktur.'Kureyş, hıristiyanların Meryem oğlu isa'ya taptıklarını biliyorlardı, onun için dediler ki:

'Ey Muhammed! Sen isa'nın bir peygam­ber olduğunu iddia etmiyor muydun? Eğer doğru söyJüyorsan (O zaman) onların (hıristi­yanların) ilahları sizin de ilahlannızdır diyor­lar. 'Bunun üzerine 'Meryemoğlu kendilerine misal verilince senin kavmin hemen gülüp ge-çiverdîler...'mealindeki âyet (Zuhruf, 57) na­zil oldu. İbn Abbâs'a âyetin (Arapça nazmın-daki) ' ye siddûn'un manasını sordular. 'Gürül­tü çıkarırlar anlamına gelir' diye cevap verdi.

'Şüphesiz O, kıyametin kopacağını bildi­rir' mealindeki âyete (Zuhruf, 61) şu manayı verdi: 'Bu, kıyametten önce İsa'nın çıkacağı­na işaret etmektedir.'

[Ahmed ve Taberânî, Mu'ce.mu'I-Kebîr''de.|

7211- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan: "O, aramızda uzanmış yatıyordu, bir adam ona gelip şöyle dedi: 'Ey Ebû Abdİrrahman! Kinde'nin kapılan yanında bir kıssaci kıssa anlatıyor ve şunu iddia ediyor: Duhan (du­man) mucizesi gelip kâfirlerin nefeslerini tı­kayacaktır, mü'minleri de nezle yapacaktır.' İbn Mes'ûd hemen doğrulup oturdu ve öfke­lenip şöyle dedi: 'Ey insanlar! Allah'tan kor­kun! Kim bir şeyi biliyorsa söylesin, bilmedi­ği bir şey hakkında (konuşmasın!) 'Allah en iyi bilendir' desin! Allah Teâlâ Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e şöyle buyurmuş­tur: 'De ki; Buna karşılık sizden bir ecir iste­mem. Kendiliğimden bir sey iddia eden kim­selerden de değilim.' (Sâd, 86) Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem insanların kendi­sinden sırt çevirip kaçtıklarını görünce, şöyle buyurdu: 'Allahım! Yusuf'un yedi (sene)si gi­bi yedi (sene) onlara kıtlık ver!'

7212- Diğer rivayet:

"Resûlullah Kureyş'i İslâm'a davet edin­ce, onu yalanladılar. Bunun üzerine şöyle dua etti: 'Allahım! Onlara karşı bana Yu­suf'un yedisi gibi bir yedi (sene kıtlık) ile yardımcı ol!'

Bunun üzerine Yusuf Aleyhisselamın za­manındaki gibi büyük bir kıtlık oldu.

Yiyecek bir şey bulamadıkları için, açlık­tan ölü hayvanların derilerini yemek zorunda kaldılar. İçlerinden biri göğe bakar ve duman gibi bir şey görür oldu. Bunun üzerine Ebû Süfyan ona gelip şöyle dedi: 'Ey Muhammedi Sen geldin. Allah'a itaati ve akraba ile ilgiyi emrediyorsun. Görüyorsun kavmin ölmek üzere; onlar için Allah'a dua et!' Bunun üze­rine Allah Teâla şöyle buyurdu: 'Göğün in­sanları bürüyecek, ve gözle görülecek bir du­man çıkaracağı günü bekle; bu, can yakan bir azaptır ... Biz sizden azabı birazcık kaldıraca­ğız ve eski inkarcılığınıza döneceksiniz.' (Du-hân, 10-15).

İbn Mes'ûd dedi ki:'Yani âhiret azabı (bir müddet için) kalkacaktır.

'Onları çarptıkça çarpacağımız büyük gün, öcümüzü şüphesiz alırız' mealindeki âyette (Duhân, 16) geçen çarpma olayı Bedir savaşında gerçekleşmiştir.'

7213-Diğer rivayet:

"Onlara öyle bir kıtlık geldi ki nihayet ke­mikleri yemeğe başladılar. İnsanlar gökyüzü­ne baktıkları zaman, göğü duman şeklinde gördüler. Bunun üzerine 'Göğün apaçık bir duman çıkaracağı günü gözlefmealindeki âyet (Duhân 10, 11) nazil oldu. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem geldi ve kendisine şöyle denildi: 'Haydi helak üzere olan Mudar için Allah'tan yardım iste!' Mudar'a dedi ki: 'Hani sen yürekliydin ne oldu?' Sonra da on­lar için Allah'tan yağmur istedi, yağmur yağ­dı. Bunun üzerine 'Siz tekrar eski halinize dö­neceksiniz' mealindeki âyet (Duhân 15) nazil oldu. Hakikaten de onlar yine refah halinde eski durumlarına döndüler. Bunun üzerine şu âyet nazil oldu:

'Onları çarptıkça çarpacağımız büyük gün Öcümüzü şüphesiz alırız.' (Duhân, 16) ayetindeki o gün ile Bedir günü kastediliyor."

7214- Diğer rivayet:

(İbn Mes'ûd) dedi ki: "Beş alamet (mey­dana gelip) geçmiştir: Duman, Lİzâm, Rûm'un galibiyeti, çarpılma (batşe) ve ayın ikiye bölünmesi." |Buhârî, Müslim ve Tirmizî|

7215- Enes radiyallahu anh'dan:

(Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Hiçbir mü'inin yoktur ki onun için iki ka­pı olmasın; amelinin yukarı çıktığı kapı. Rız­kının yukardan indiği kapı, Öldüğü zaman o kapılar onun için ağlarlar. 'Gök ve yer onlar için göz yaşı dökmedi. Onlara mühlet de ta­nınmadı' âyetinde (Duhân, 29) bu duruma işaret vardır." [Tirmizî]

7216- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"(Karınlarında, suyun kaynaması gibi erimiş maden...' mealindeki âyette (Duhân, 43-6) geçen 'Kelmuhli' demek, (kızdırılmış) zeytin yağının dibine çöken tortusu gibi de­mektir. Yüzüne yaklaştırdığı zaman yüzünün derisi onun yardımıyla önüne düşer."

[İkisi de Tirmizî'ye aittir]


7198- Râvilerinden Abdullah b. Muh. b. Saîd an e. Meryem zayıftır (Mecma‘ VII, 102).

7199- Sahîh-i Buhârî, tefsîr Gâfir (Mü'min), VI, 34; senedsiz olarak.

7200-7201- Bu hadisi Buhârî (tefsîr Fussilet 1-2, VI, 36-7; tevhîd 41, VIII, 207), Müslim (sıfâtu'l-münâfikîn 5, s. 2141-2) ve Tirmizî (3248), Mücâhid an Ebî Ma'mer an İbn Mes'ûd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7202- Bu hadisi Tirmizî (3250), Ebû Hafs el-Fellâs an Müslim b. Kuteybe an Sehl b. e. Hazm an Sâbit an Enes senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

7203- Sahîh-i Buhârî, tefsîr Fussilet VI, 36; senedsiz olarak.

7204- Bu hadisi Buhârî (tefsîr Ş‍râ. 1, VI, 37) ve Tirmizî (3251), Muh. b. Beşşâr an Muh. b. Ca'fer an Şu'be an Abdilmelik b. Meysere an Tâvus an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7205- Ahmed'in ricâli içinde Kazaa b. Süveyd adlı bir râvi vardır ki, hakkında ihtilâf vardır. Diğer râvileri güvenilir kimselerdir (Mecma‘ VII, 103).

7206- Taberânî, bunu Harb b. el-Hasan et-Tahhân an Hüseyn el-Eşkar an Kays b. er-Rebî' tarikiyle tahrîc etti. Bu râvilerin tümü ihtilâflı kimselerdir. Diğer râvileri güvenilir kimselerdir (Mecma‘ VII, 103).

7207- Râvileri Sahîh ricâlindendir (Mecma‘ VII, 104).

7208- Bu hadisi Ebû Dâvud (4898), Muâz b. Muâz an İbn Avn asl-ı senedi ile tahrîc etti.

7209- Sahîh-i Buhârî, tefsîr Zuhruf, VI, 43, isnâdsız olarak.

7210- Bu hadisi Ahmed (I, 317-8) ve Taberânî (12740), Âsım b. ebi'n-Nücûd an Ebî Rezzîn an Ebî Yahyâ mevlâ İbn Ukayl an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Âsım ihtilâflı bir râvidir.

7211-7214- İlk rivayetin lafzı Müslim, diğerleri ise Buhârî'ye aittir. Bütün rivayetlerin tariki birdir.

Bu hadisi Ahmed (I, 380, 431, 441), Buhârî (istiskâ' 2, II, 15; istiskâ 13, II, 19; tefsîr Yûsuf 4, V, 217; tefsîr R‍m 1, VI, 19; tefsîr Duhân 2, VI, 39-40, 3-5, VI, 40), Müslim (sıfâtu'l-münâfikîn 39-40, s. 2155-6), Tirmizî (3254) ve Taberânî (9046), el-A'meş an Ebî'd-Duhâ an Mesr‍k an İbn Mes'ûd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7215- Bu hadisi Tirmizî (3255), el-Hüseyn b. Hureys an Vekî' an Mûsâ b. Ubeyde an Yezîd b. Ebân an Enes senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "garîb" hükmü verdi.

7216- Bu hadisi Tirmizî (2584, 3322), Rişdîn b. Sa'd an Amr b. el-Hâris an Derrâc Ebî's-Semh an Ebî'l-Heysem an Ebî Saîd asl-ı senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "garîb" hükmü verdi.



Bilal2009
Mon 15 July 2019, 01:48 pm GMT +0200
Esselamu aleyküm Rabbim bizleri Kur an yolundan ayırmasın Rabbim paylaşım için razı olsun

ceren
Mon 15 July 2019, 07:51 pm GMT +0200
Esselamu aleykum. Rabbim bizleri kur anın rehberliğinde yaşayan kurtuluşa erisen kullardan eylesin inşallah. ..

Melek Nur Çelik koü
Mon 15 July 2019, 09:30 pm GMT +0200
Paylaşım için Allah razı olsun..

Sevgi.
Tue 16 July 2019, 04:35 am GMT +0200
Aleyküm selâm. eğerki kurtuluşa ermek istersek herzaman Kur'anı kendimize rehber edinmeliyiz. Rabbim bizleri hakkıyla rehber edinenlerden eylesin inşaAllah

gulsahkilicaslan
Tue 16 July 2019, 10:45 am GMT +0200
Rabbim razı olsun selam ve dua ile..