- Mü'min allah'ın nimetlerini derinden hisseder

Adsense kodları


Mü'min allah'ın nimetlerini derinden hisseder

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
Hadice
Thu 27 January 2011, 10:38 am GMT +0200
MÜ’MİN ALLAH’IN NİMETLERİNİN  DERİNDEN HİSSEDER:

 
İnsanların nefislerini ve hayata karşı kızdıran, onlar rıza zevkinden mahrum eden şeylerden biri de istifade ettikleri o güzelim nimetleri az hissetmiş olmalarıdır. bu nimetler, ya hep el altında bulunduklarından ya da kolay kazanıldıklarından kaybetmiştir. İnsan daima: fiunumuz yok, bunumuz yok, derler. Hiç şunumuz var, bunumuz var, demezler.

Fakat mü’min, Allah fazl-u keremini, büyük ihsanını; sağından solundan, önünden, arkasından, atından, üstünden kuşatan nimetlerini derinden hisseder. O beşikte sallandığından beri, hatta anasının karnında cenin olalı beri Allah’ın nimetinin bilincindedir. O bir zamanlar bebekti; kesecek dişi, tutacak eli ve koşacak ayağı yoktu. Allah ona anasının göğsünde iki damardan halis , tam gıdalı, kışın sıcak, yazın soğuk süt verdi. Anasının babasının kalbine sevgi doldurdu. Ona rahat ettirmeden yemenin, içmenin tadını almazlar. Gözlerine uyku girmez, yaşayamazlar.

Bir zamanlar ana rahminde çocuk (cenin) idi. Allah ona sağlam bir yer verdi. Orada gıda, ısınma ve nefes alma imkanlarını hazırladı. Sağına, soluna dayanaklar koydu.

“Sizi adi bir sudan yaratmadık mı? onu sağlam bir karar yerine koyduk. Beli bir süreye kadar. Ölçtük,biçtik. Ne güzel biçim veririz biz”. (Mürselat: 77/20-24)

Mü’min etrafındaki her şeyde Allah’ın nimetini hisseder; yerde ve gökte her zerreyi geçimini kolaylaştıracak, hayattaki görevini yerine getirmesine yardım edecek ilahi bir lütuf sayar. Rüzgarın esmesi, bulutun yürümesi, nehirlerin akması, güneşin doğması, şafağın sökmesi, gündüzün aydınlığı, gecenin karanlığı, hayvanların hizmeti ve otların bitmesi hep onun için birer nimettir.

Şimdi bunları Allah kelamından okuyalım:


Görmediniz mi Allah, göklerde ve yerde bulunan her şeyi size boyun eğdirdi ve size zahir ve batın nimetlerini bol bol verdi”. (Lokman: 31/20)

“Allahtır ki denizi size boyun eğidirdi, ta ki gemiler onun içinde buyruğuyla akıp gitsin ki, siz O’nun kereminden arayasınız da şükredesiniz. Göklerde ve yerde ne varsa hepsini kendinden (bir lütuf olarak) ve yerde ne varsa hepsini kendinden (bir lütuf olarak) size boyun eğdirdi. Elbette bunda düşünen bir toplum için ibretler vardır”. (Casiye: 45/12-13)

“Ölü toprak onlar içn bir ayettir. Biz onu diriltik, ondan taneler çıkardık da ondan yiyorlar. Orada hurma ve üzüm bahçeleri yarattık; içlerinde pınarlar fışkırttık. Ki (Allah’ın) ürününden ve ellerinin emeğinden yesinler. Hala şükretmiyorlar mı? Ne yücedir o (Allah) ki bitirdiklerinden, kendilerinden ve daha bilmedikleri nice şeylerden olan bütün çiftleri yaratmıştır”. (Yasin: 36/33-35)

“Görmediler mi ellerimizin yaptıklarından kendilerine hayvanlar yarattık da kendileri onlara malik olmaktadırlar.  Onları kendilerine boyun eğdirdik, işte binekleri onlardandır ve onlardan yiyorlar. Kendileri için onlarda daha birçok faydalar ve içecekler var. Hala şükretmiyorlar mı?”. (Yasin: 36/71-73)

“O geceyi sizin için elbise, uykuyu dinlenme, gündüzü de (etrafa) yayılıp çalışma yaptı. Ve o, rahmetinin önünde rüzgarları müjdeci gönderdi. Ve gökten tertemiz bir su indirdik. Ki onunla ölü bir ülkeyi diriltelim ve onunla yarattığımız hayvanlardan ve insanlardan birçoğunu sulayalım”. (Furkan: 25/47-49)

 “De ki: Baksanıza, eğer Allah, üzerinize geceyi kıyamet gününe kadar sürekli kılsa Allah’tan başka size ışık getirecek tanrı kimdir? İşitmiyor musunuz? de ki: Baksanıza, eğer Allah üzerinize gündüzü, kıyamet gününe kadar sürekli kılsa, Allah’tan başka, size dinleneceğiniz geceyi getirecek tanrı kimdir? Görmüyor musunuz? Allah rahmetinden dolayı sizin için geceyi ve gündüzü var etti ki geceleyin dinlenesiniz ve gündüzün Allah’ın lütfunu arayasınız ve şükredesiniz”. (Kasas: 28/71-73)


“Hayvanları da yarattı. Onlarda sizin için ısınmanızı sağlayan şeyler ve daha birçok yararlar vardır. Ve onlardan kimini de yersiniz. Ve akşamleyin mer’adan getirdiğiniz, sabahleyin mer’aya götürdüğünüz zaman onlarda  sizin için bir güzellik de vardır. Ağırlıklarınızı öyle uzak şehirlere taşırlar ki, onlar olmasa siz canlarınızın yarısı tükenmeden oraya varamazdınız. Doğrusu Rabbiniz, çok şefkatli, çok merhametlidir. Binmeniz ve süs için atları, katırları ve merkepleri yarattı ve daha sizin bilmediğiniz nice şeyler yaratmaktadır. Yolu doğrultmak Allah’a aittir. Ama ondan sapan da var. Allah dileseydi, hepinizi doğru yola iletirdi. O’dur ki, sizin için gökten su indirdi, içeceğiniz ondandır ve hayvanları otlattığınız ağaçlar, bitkiler ondandır. Onunla size ekin, zeytin, hurma, üzümler ve her çeşit meyvalardan bitirmektedir. fiüphesiz bunda düşünen bir toplum için işaret vardır. Geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı sizin hizmetinize verdi. Yıldızlarda O’nun emrine boyun eğdirilmiştir. fiüphesiz bunda aklını kullanan bir toplum için işaretler vardır. Yeryüzünde yarattığı muhtelif renklerdeki hayvanları, bitkileri de sizin hizmetinize verdi. fiüphesiz bunda öğüt alan bir toplum için ibret vardır. O denizi de hizmetinize ram etti ki ondan taptaze et yiyesiniz ve ondan giyeceğiniz süsler çıkarasınız. Görüyorsun ki gemiler,denizi yara yara akıp gitmektedir. Bütün bunlar Allah’ın lütfunu aramanız ve O’na şükretmeniz içindir. Sizi sarsar diye arza ağır baskılar attı, ırmaklar ve yollar yarattı ki doğru yolu bulasınız. Yol bulmak için yararlanılacak işaretler de yarattı. Onlar yıldızlarla da yol bulurlar. Yaratan, yaratmayan gibi midir? Hiç düşünmüyor musunuz? Eğer Allah’ın nimetini saysanız sayamazsınız. Doğrusu Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir”(Nahl:16/5-18)   

İşte böylece mü’min, Allah’ın kitabının delaletiyle çevresindeki her şeyde Allah’ın rahmet ve nimetinin eserlerini görür. Ama şahsı üzerindeki nimeti ise daha büyük ve daha kıymetlidir. İşte bunlardan birkaçı:

1- Yaratma nimeti. Eğer Allah dilemeseydi insan yokluk karanlığında kalır ve aranmaya değecek bir şey olmazdı:

“İnsanın üzerinden, henüz kendisinin anılan bir şey olmadığını uzun bir süre geçmedi mi? Doğrusu biz insanı, halden hale geçirdiğimiz karışık bir nutfeden yarattık da on işitici, görücü yaptık”. (İnsan: 76/1-2)

2-İnsanlık nimeti.
Allah onu düzgün bir beşer olarak yaratmak, onu yeryüzünde halife etmek ve yaratıkların birçoğuna üstün kılmak istemiştir.

“Andolsun biz, Adem oğullarına çok ikram ettik, onları karada ve denizde taşıdık. Onları güzel rızıklarla besledik ve onları yarattıklarımızın birçoğundan sütün kıldık”. (İsra: 17/70)

Bundan başka insan dış ve iç güzelliklerine sahiptir:

“Biz insanı en güzel biçimde yarattık”. (Tin: 96/4)

“Sizi şekilendirdi, şekillerinizi güzel yaptı”. (Teğabün: 64/3)

3- İlim ve idrak nimeti.


“Oku, Rabbin en büyük kerem sahibidir. O insana kalemle yazmayı öğretti. İnsana bilmediğini öğretti”. (Alak: 96/3-5)

“Allah sizi annelerinizin karnından çıkardığı zaman hiç bir şey bilmiyordunuz, size işitme duyusu, gözler ve gönüller verdi ki şükredesiniz”. (Nahl: 16/78)

Bu üçü; göz, kulak kalp ilim ve idrak vasıtlarıdır.

4- Konuşma ve yazı yazma nimeti:

“Çok merhametli Allah, Kur’an’ı öğretti. İnsanı yarattı, ona beyanı (konuşup düşüncelerini açıklamayı) öğretti”. (Rahman: 55/1-4)

“Kaleme ve kalemle yazdıklarına andolsun”. (Kalem: 68/1)

5- Rızık nimeti:


“Ey insanlar, Allah’ın size olan nimetini hatırlayın: Allah’tan başka size gökten ve yerden rızık verecek bir yaratıcı var mı? O’ndan başka tanrı yok”. (Fatır: 35/3)

“De ki: Size göklerden ve yerden kim kızık veriyor? De ki: Allah”. (Sebe’: 34/24)

6- Bu nimet mü’mine mahsustur, o da iman ve Allah’ın doğru yoluna hidayet nimetidir:


“Fakat Allah size imanı sevdirdi ve onu sizin kalblerinizde süsledi ve size küfrü, fıskı ve isyanı çirkin gösterdi. İşte doğru yolda olanlar bunlardır. Bu size Allah’tan bir lütuf ve nimettir”. (Hucurat: 49/7)

“Müslüman oldular diye sana minnet ediyor (başına kakıyor) lar. De ki: Müsan olmanızı benim başıma kakmayın. Tersine, sizi imana ilettiği için Allah size minnet eder. Eğer doğru iseniz”. (Hucurat: 49/7)

7- Kardeşlik ve sevgi nimeti:

“Allah’ın size olan nimetini hatırlayın: Hani siz birbirineze düşman idiniz, Allah kalplerinizi bileştirdi, O’nun nimetiyle kardeşler haline geldiniz”. (A’li İmran: 3/103)


“Ve onların kalplerinin arasını uzaklaştırdı. Sen yeryüzünde bulunan her şeyi verseyin, yine onların kalplerinin arasını uzaklaştırmazdın; fakat Allah, onların arasını uzaklaştırdı. Çünkü, o daima üstündür, hikmet sahibidir”. (Enfal: 8/63)

Allah’ın Resulü Hz. Muhammed, her lütuf ve keremini iyice hisederdi. Bunun içindir ki, kuru arpa ekmeğim olsa bile yemeğini gönül hoşnutluğu ile yer ve sonuda: “Bizi yediren, içiren ve müslüman kılan Allah’a hamd olsun” derdi. Su içtiği zaman da şöyle derdi: Rahmeti ile suyu tatlı ve suzluğu giderci kılan: günahımız yüzünden tuzlu ve acı yapmayan Allah’a hamd olsun”.

Elbise, sarık v.b. bir şey giydiği zaman şu duayı ederdi: “Benim bir tesirim olmadan bunu bana giydiren ve bunu bana veren Allah’a hamd olsun. Allah’ım senden bu elbiseyi bana hayırlı eylemeni dilerim”.

Bir hayvana bindiği zaman, Allah’ın kendisine öğrettiği şu dua ayetini okurdu: “Bunu bizim hizmetimize veren Allah’ın şanı yücedir, yoksa biz bunu hizmetimize yanaştıramazdık. Biz elbette Rabbimize döneceğiz”.


Uykudan uyandığı zaman yaptığı dua: “Bizi öldükten sonra dirilten AllahAa hamd olsun. Ona gideceğiz”.

Kazay-i hacet yapıpda heladan çıkınca: “Zararlı şeyleri benden uzaklaştıran ve bana sağlık veren Allah’a hamd olsun” derdi.

Bir hasta gördüğü zaman şöyle dua ederdi: “Çocuklarının yakalandığı bu hastalıktan bizi koruyan Allah’a hamd olsun”.

Bir iş istediği gibi bitince: “Nimeti ile iyi işleri tamalayan Allah’a hamd olsun” diye dua ederdi.

Ümidi boşa çıktığı veya bir insan olarak hoşlandığı bir şey olduğu zaman: “Her hal-u karda Allah’a hamd olsun derdi.

Sabah duası şöyle idi: Allah’ım, nimetinin içinde, sağlıkla ve kusurlarım gizli olarak sabahladım. Bunlar bana dünya ve ahirette bol bol ver. Yarabbi, bu sabah bana veya başka birine ne nimet nasip olduysa yalnız sendendir. Ortağın yoktur. Hamd ve şükür sana layıktır”.


Akşam da (sabah yerin akşam kelimesini koyarak) aynı duayı ederdi.

İşte mü’min daima bu şuur (bilinç) içindedir. Allah’ın nimetlerini anma ve keremine şükretme şuuru içindedir. “Sizdeki her nimet Allah’dandır”, “Allah’ın nimetlerini sayarsanız sonunu bulamasınız”.

Allah’ın kitabının -besmeleden sonra- ilk ayetinin, mü’minlere Allah’ın nimetini yad ettirecek ve onları hamd ve şükre yöneltecek bir ayet olması yaşılacak şey değlidir. Bu da Fatiha’nın “Elhamdu lillahi Rabbil Alemin=Alemlerin Rabbi Allah’a hamdolsun” ayetidir. Ve bu durumda, birmüslümanın her gün bu ayeti beş vakit namazda en az on yedi defa okumasının farz oluşunda da bir gariplik yoktur.

 

ceren
Thu 29 March 2018, 01:11 pm GMT +0200
Esselamu aleykum.Rabbim razi olsun paylasimdan kardesim. ..

Bilal2009
Thu 29 March 2018, 03:07 pm GMT +0200
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri mü min olan dosdoğru kimselerden eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun

Sevgi.
Wed 30 May 2018, 03:38 am GMT +0200
Aleyküm Selam. Rabbim bizleri kendine lâyık güzel kul olanlardan eylesin inşaAllah