ezelinur
Fri 21 January 2011, 07:15 pm GMT +0200
067-MÜLK SURESİ
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
[067.001] Bütün mülk elinde yed-i kudretinde (olan) Allah Teâlâ pek yücedir. Ve o her şey üzerine hakkıyla kâdirdir.
[067.002] O ki, ölümü ve hayatı yarattı, hanginizin amelce daha güzel olduğunuzu imtihan için ve o, bihakkın galiptir, çok yarlığayandır.
[067.003] O'dur ki, yedi göğü tabaka tabaka olarak yarattı, o Rahmân'ın yaratmasında hiç bir uygunsuzluk göremezsin, imdi gözünü çevir (bak), hiç bir çatlak görebilir misin?
[067.004] Sonra gözünü iki def'a daha çevir, o göz sana yorgun bir halde olarak zelilâne bir sûrette geri dönmüş olsun.
[067.005] Andolsun ki en yakın olan göğü kandiller ile bezedik ve onları şeytanlar için atılacak şeyler kıldık ve bunlar için alevli ateş azabı hazırladık.
[067.006] Ve Rablerini inkar etmiş olanlar için cehennem azabı vardır. Ve ne fenâ dönüş yeri.
[067.007] Oraya atıldıkları zaman onun için bir hıçkırık işitmiş olurlar ve o, kaynar bir haldedir.
[067.008-9] Az kalır ki, (cehennem) öfkesinden dolayı parçalansın, her ne vakit, içine bir tâife atılınca onlara cehennem bekçileri sormuş olurlar ki: «Sizlere bir korkutucu (Peygamber) gelmedi mi?» Derler ki: «Evet.. Muhakkak ki bize bir korkutucu (peygamber) geldi, fakat biz tekzîp ettik ve dedik ki: «Allah bir şey indirmemiştir.» «Siz başka değil, ancak büyük bir sapıklık içindesiniz.»
[067.010-1] Ve diyeceklerdir ki: «Eğer biz işitir olsa idik veya akilâne düşünse idik, biz bu çılgın cehennemin yârânı arasında bulunmuş olmaz idik.» İşte günahlarını itiraf etmiş olurlar. Artık o çılgın cehennem yârânı için (rahmet-i ilâhîyeden) bir uzaklık olsun.
[067.012] Şüphe yok, o kimseler ki Rablerinden gıyaben korkarlar, onlar için bir mağfiret ve büyük bir mükâfaat vardır.
[067.013] Lakırdınızı gizleyiniz veya onu açıklayınız, şüphe yok ki O, (Hâlık-ı Azîm) gönüllerde olanı hakkıyla bilendir.
[067.014] Yaratmış olan zât bilmez mi? Latîf, habîr olan O'dur.
[067.015] O, O'dur ki, sizin için yeri münkat kıldı, artık onun (yeryüzünün) omuzlarında yürüyün ve rızkından yeyin ve dönüş de O'nadır.
[067.016] Emin mi oldunuz, gökte olanın sizi yerin dibine geçirivermesinden? O vakit o yer, çalkanıverir.
[067.017] Emin mi oldunuz o gökte olanın üzerinize taş yağdıran bir rüzgar göndermesinden? Artık yakında bileceksiniz ki korkutmam nasıldır?
[067.018] Muhakkak ki, onlardan evvelkiler tekzîp etmişlerdi. Artık nasıl oldu inkârım?
[067.019] Üstlerinde olan kuşlara bakmazlar mı ki, kanatlarını açarlar ve kapayıverirler. Onları Rahmân'dan başkası tutuvermez. Şüphe yok ki o, her bir şeyi görücüdür.
[067.020] Yoksa sizin için kimdir o Rahmân'ın berisinde size yardım edecek ordunuz! Kâfirler ise ancak bir gurur içindedirler.
[067.021] Eğer sizin rızkınızı kesmiş olursa, sizi merzûk edecek olan kimse kimdir? Hayır. Onlar bir böbürlenme ve bir kaçınma içinde devam eder dururlar.
[067.022] İmdi yüzü üzerine kapanarak yürüyen mi daha çok hidâyete erendir, yoksa dosdoğru bir yol üzerinde dimdik yürüyen kimse mi?
[067.023] De ki: «O, o zâttır ki, sizi yarattı ve sizin için kulak ve gözler ve gönüller var kıldı. Pek az şükrediverirsiniz.»
[067.024] De ki: «O, o (Zât)dır ki, sizi yeryüzünde (yaratıp) yaydı ve O'na toplanacaksınız.»
[067.025] Ve derler ki: «Şu vaadedilen, ne zamandır, eğer sâdıklar oldu iseniz?»
[067.026] De ki: «Şüphe yok, ona ait bilgi ancak Allah'ın indindedir ve ben muhakkak ki ancak açıkça bildiren bir korkutucu peygamberim.
[067.027] Vaktâ ki, onu (o azabı) yakın bir halde görüverdiler. Kâfir olmuş olanların yüzleri çirkinleşmiş oldu ve denildi ki: «İşte bu odur ki, siz bunu talep ettiniz.»
[067.028] De ki: «Gördünüz mü, eğer Allah beni ve benimle beraber olanları helâk etse veya bize rahmet buyursa, ya kâfirleri pek acıklı bir azabtan koruyacak kimdir?»
[067.029] De ki: «O Rahmân'dır ki, O'na imân ettik ve O'na tevekkülde bulunduk. Artık yakında bileceksiniz ki o apaçık sapıklıkta bulunan kim imiş?»
[067.030] De ki: «Bana haber veriniz, eğer suyunuz yerin dibine gidip çekiliverecek olsa artık size kim bir akar su getirecektir?»
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
[067.001] Bütün mülk elinde yed-i kudretinde (olan) Allah Teâlâ pek yücedir. Ve o her şey üzerine hakkıyla kâdirdir.
[067.002] O ki, ölümü ve hayatı yarattı, hanginizin amelce daha güzel olduğunuzu imtihan için ve o, bihakkın galiptir, çok yarlığayandır.
[067.003] O'dur ki, yedi göğü tabaka tabaka olarak yarattı, o Rahmân'ın yaratmasında hiç bir uygunsuzluk göremezsin, imdi gözünü çevir (bak), hiç bir çatlak görebilir misin?
[067.004] Sonra gözünü iki def'a daha çevir, o göz sana yorgun bir halde olarak zelilâne bir sûrette geri dönmüş olsun.
[067.005] Andolsun ki en yakın olan göğü kandiller ile bezedik ve onları şeytanlar için atılacak şeyler kıldık ve bunlar için alevli ateş azabı hazırladık.
[067.006] Ve Rablerini inkar etmiş olanlar için cehennem azabı vardır. Ve ne fenâ dönüş yeri.
[067.007] Oraya atıldıkları zaman onun için bir hıçkırık işitmiş olurlar ve o, kaynar bir haldedir.
[067.008-9] Az kalır ki, (cehennem) öfkesinden dolayı parçalansın, her ne vakit, içine bir tâife atılınca onlara cehennem bekçileri sormuş olurlar ki: «Sizlere bir korkutucu (Peygamber) gelmedi mi?» Derler ki: «Evet.. Muhakkak ki bize bir korkutucu (peygamber) geldi, fakat biz tekzîp ettik ve dedik ki: «Allah bir şey indirmemiştir.» «Siz başka değil, ancak büyük bir sapıklık içindesiniz.»
[067.010-1] Ve diyeceklerdir ki: «Eğer biz işitir olsa idik veya akilâne düşünse idik, biz bu çılgın cehennemin yârânı arasında bulunmuş olmaz idik.» İşte günahlarını itiraf etmiş olurlar. Artık o çılgın cehennem yârânı için (rahmet-i ilâhîyeden) bir uzaklık olsun.
[067.012] Şüphe yok, o kimseler ki Rablerinden gıyaben korkarlar, onlar için bir mağfiret ve büyük bir mükâfaat vardır.
[067.013] Lakırdınızı gizleyiniz veya onu açıklayınız, şüphe yok ki O, (Hâlık-ı Azîm) gönüllerde olanı hakkıyla bilendir.
[067.014] Yaratmış olan zât bilmez mi? Latîf, habîr olan O'dur.
[067.015] O, O'dur ki, sizin için yeri münkat kıldı, artık onun (yeryüzünün) omuzlarında yürüyün ve rızkından yeyin ve dönüş de O'nadır.
[067.016] Emin mi oldunuz, gökte olanın sizi yerin dibine geçirivermesinden? O vakit o yer, çalkanıverir.
[067.017] Emin mi oldunuz o gökte olanın üzerinize taş yağdıran bir rüzgar göndermesinden? Artık yakında bileceksiniz ki korkutmam nasıldır?
[067.018] Muhakkak ki, onlardan evvelkiler tekzîp etmişlerdi. Artık nasıl oldu inkârım?
[067.019] Üstlerinde olan kuşlara bakmazlar mı ki, kanatlarını açarlar ve kapayıverirler. Onları Rahmân'dan başkası tutuvermez. Şüphe yok ki o, her bir şeyi görücüdür.
[067.020] Yoksa sizin için kimdir o Rahmân'ın berisinde size yardım edecek ordunuz! Kâfirler ise ancak bir gurur içindedirler.
[067.021] Eğer sizin rızkınızı kesmiş olursa, sizi merzûk edecek olan kimse kimdir? Hayır. Onlar bir böbürlenme ve bir kaçınma içinde devam eder dururlar.
[067.022] İmdi yüzü üzerine kapanarak yürüyen mi daha çok hidâyete erendir, yoksa dosdoğru bir yol üzerinde dimdik yürüyen kimse mi?
[067.023] De ki: «O, o zâttır ki, sizi yarattı ve sizin için kulak ve gözler ve gönüller var kıldı. Pek az şükrediverirsiniz.»
[067.024] De ki: «O, o (Zât)dır ki, sizi yeryüzünde (yaratıp) yaydı ve O'na toplanacaksınız.»
[067.025] Ve derler ki: «Şu vaadedilen, ne zamandır, eğer sâdıklar oldu iseniz?»
[067.026] De ki: «Şüphe yok, ona ait bilgi ancak Allah'ın indindedir ve ben muhakkak ki ancak açıkça bildiren bir korkutucu peygamberim.
[067.027] Vaktâ ki, onu (o azabı) yakın bir halde görüverdiler. Kâfir olmuş olanların yüzleri çirkinleşmiş oldu ve denildi ki: «İşte bu odur ki, siz bunu talep ettiniz.»
[067.028] De ki: «Gördünüz mü, eğer Allah beni ve benimle beraber olanları helâk etse veya bize rahmet buyursa, ya kâfirleri pek acıklı bir azabtan koruyacak kimdir?»
[067.029] De ki: «O Rahmân'dır ki, O'na imân ettik ve O'na tevekkülde bulunduk. Artık yakında bileceksiniz ki o apaçık sapıklıkta bulunan kim imiş?»
[067.030] De ki: «Bana haber veriniz, eğer suyunuz yerin dibine gidip çekiliverecek olsa artık size kim bir akar su getirecektir?»