sumeyye
Thu 20 January 2011, 06:06 pm GMT +0200
Mükrehin Talâkı:
Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur:
"Zor altında ne talâk ne de âzâd vardır. [22]
Hadiste geçen "iğlâk=zor altında" ifadesindeû. maksat, ikrahtır.
Mükrehin talâkının geçersiz sayılmasının iki sebebi vardır:
i. Kişi, bu halde iken verdiği talâka razı değildir, ev ve aile düzenine yönelik bir maslahatı dikkate almış da değildir. Tehdit altında çaresiz kalması sonucunda hayatını kurtarmak için bu yola başvurmuştur. Bu durumda yaptığı işler, uyuyan kimsenin tasarrufları gibi olur.
ii. Eğer böyle birinin verdiği talâk, gerçekten talâk sayılacak olsaydı, o zaman bu, ikrah (tehdit, zor kullanma) kapısını açmak olurdu. Zorba biri, karısına göz koyduğu zayıf birini, insanların hiç haberi olmadan kaçırabilir, silahla onu korkutur ve karısını boşamaya mecbur edebilirdi. Eğer biz daha baştan mükrehin talâkının geçerli olmayacağını ifade ederek, onun umudunu boşa çıkaracak olursak, bu yolu muradına ulaştırmayacak, aksine kendi aleyhine dönecek bir tasarruf şeklinde mahkum edersek, bu, insanların birbirlerine ikrah yoluyla zulmetmelerinin önünü alan bir tedbir olur. "Katil, mirasçı olamaz.[23] hadisini izah sırasında da benzeri bir gerekçeden söz etmiştik. [24]
Nikâhtan Önce Talâk Yoktur:
Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur: "Talâk, ancak elinin altında olan içindir. [25] "Nikâhtan önce talâk yoktur. [26]
Öyle gözüküyor ki bu hadisler, hem filhal vukuu istenen, hem de nikâh ya da benzeri bir şarta bağlanan talâkı kapsamaktadır. Bunun sebebi şudur:
Talâk, ancak bir maslahata binaen caiz olur. Maslahat ise, kadına sahip olup, onun huyunu suyunu görmeden ortaya çıkıp gözükmez. Bu durumda, henüz nikâh altında bulunmayan bir kadının boşanması, yolcunun çöl ortasında, yahut askerin dâru'1-harpte ikâmete niyet etmesi gibi olur; hal karinesi onun bu niyetini yalanlar. [27]
[22] Ebû Dâvûd, Talâk, 8.
[23] Ebû Dâvûd, Diyât, 18; Tirmizî, Ferâiz, 17; İbn Mâce, Ferâiz, 8.
[24] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/434-435.
[25] bkz. Ebû Dâvûd, Talâk, 7.
[26] Buhârî, Talâk, 9; İbn Mâce, Talâk, 17.
[27] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/435.