- Mukaddes göç

Adsense kodları


Mukaddes göç

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Wed 4 May 2011, 02:29 pm GMT +0200
MUKADDES GÖÇ ~

Beri tarafta Efendiler Efendisi'ne hicret izni gelmişti ve O da, artık Mekke'den ayrılmak üzereydi. Zira, Cibril-i Emın'in getirdiği vahiy içinde bulunan bir ayet, dilinde pelesenk ol­muş, her fırsatta:

- Ey Rabbim! Beni doğruluk diyanna ulaştır ve doğru bir zamanda buradan çıkararak kahndan bana nusret dolu bir ih­san nasip et,476 diye dua ediyordu. İşte şimdi, bu dualar kabul görmüştü ve Allah'ın Resülü de, mukaddes göç için Medine'ye hareket etmek üzereydi.

Cibril-i Emin, önce, Mekkelilerin kurduklan tuzağı haber veriyorve:

- Sakın, her zaman uzandığın yatağında yatma, diyor; ardından da, Mekke'den çıkış zamanından Kureyş'in tuzağın­dan nasıl kurtulacağına kadar hicret stratejisini talim ediyor­du. Kısaca mukaddes göç, Kureyş'in tuzaklanyla Alım ü Habir Allah Teala'nın tedbiri arasında başlamış oluyordu.s"? Kendi­sine hicret müjdesini getiren Cibril'e Efendimiz:

476 Bkz. İsra, 17/80

477 Ayni, Umdetü'l-Kari, 17/46; İbn Kesir, Tefsir, 2/400

- Hicret yolunda benim arkadaşım kim olacak, diye sor-

du.

- Ebu Bekir, cevabını veriyordu.s?" Zaten Ebu Bekir de, hicrette musahebet fırsatını uzun zamandır bekler olmuştu. Derken, alışılmışın dışında ve herkesin istirahat ettiği bir öğ­len vakti, Resülüllah (sallallahu aleyhi ve sellem) gelip Hz. Ebu Beki­r'in kapısını çaldı; içeri girmek için izin istiyordu. Olacak şey değildi! Hz. Ebu Bekir'in kapısında durmuş, Allah'ın en sevgi­li kulu, içeri girmek için bekliyordu.

- Anam-babam O'na feda olsun! ValIahi de bu saatte gel­diğine göre mutlaka önemli bir iş var, diye mırıldandı önce. Çok geçmeden de, hemen kapıya koştu ve Efendiler Efendisi'ni içeri buyur etti. Merakla bekliyordu Hz. Ebu Bekir (radıyallahu anh). Çünkü, bugüne kadarki gelişler, ya sabahın erken saat­lerinde vaya akşamın serinliklerinde gerçekleşmişti. Çok geç­meden, o an orada bulunan Hz. Ebu Bekir'in kızlan Esmii ve Aişe'yi kastederek, evin diğer sakinlerini bulunduklan yerden çıkarmasını talep etti Allah Resülü. O ise:

- Endişe etme ya Resfılallah! Onlar benim kızlanm; Se­nin de ehlin sayılır! Anam-babam sana feda olsun. Bir şey mi var, diyor ve bu saatte teşrifin sebebini anlamaya çalışıyordu. Cevap gecikmedi:

- Mekke'den çıkıp hicret etmek için bana da izin verildi. Daha da heyecanlanmıştı Ebu Bekir ve:

- Birlikte mi ya Resülallah, diye sordu. Merakla bekleyen yüze, müjde dolu şu cümleler döküldü mübarek dudaklann­dan:

- Evet, birlikte.

Dünyalar onun oluvermişti; zaten Ebu Bekir, bugün için hazırlanmış ve haydi gidiyoruz, emrini bekliyordu; çünkü o,

478 Bkz. Hakim, Müstedrek, 3/6 (4266)

diğer arkadaşlan gibi hicret için izinistediğinde bunun müj­desini daha önce almış ve Efendimiz kendisine:

- Acele etme! Umulur ki Allah, yanına bir arkadaş bah­şeder, denilmişti. Bundan sonra da, hemen iki kişilik yol ha­zırlığı yapmaya başlamıştı. Dört aydır, besili iki deveyi bu yol­culuğa hazırlıyordu. Artık, Habib-i Ekrem'inden gelecek bu cümleleri bekler olmuştu. İşte şimdi, o cümleleri duyuyordu.

Akışı değiştirecek bir adımın başlangıcıydı bu. Bu tarihi yolculukta Resülullah'a arkadaş olmak ... Bundan daha büyük bir lütuf olabilir miydi? Kendini tutamamış ve sevinçten hıç­kıra hıçkıra ağlıyordu Hz. Ebu Bekir (radıyallalıu anh).479

Çok geçmeden Efendiler Efendisi'ne iki deve getirmiş ve: - Ey Allah'ın Nebisi! Şu iki bineği, bu iş için hazırlamış­tım, dedi. Ancak, Habib-i Ekrem (sallallalıu aleyhi ve sellem), her haliyle örnek olmalıydı; onun için Hz. Ebu Bekir'e:

- Ancak, bedelini ödemek şartıyla, diyerek, böylesine önemli bir yolculukta, bedelini ödemediği bir nimetten istifa­de edilmemesi gerektiğini ortaya koyacaktı.