- Mühür (Yüzük) Edinme Konusu

Adsense kodları


Mühür (Yüzük) Edinme Konusu

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
reyyan
Fri 11 November 2011, 06:55 am GMT +0200
1. Mühür (Yüzük) Edinme Konusundaki Hadisler

 

4214... Enes b. Malik (r.a) şöyle demiştir:

Rasûlullah (s.a) bazı yabancılara mektup yazmak istedi. Kendisine, "Onlar mühürsüz mektubu okumazlar" denildi, bunun üzerine gümüşten yüzük bir mühür edindi. Ve ona (Muhammedün Rasûlullah) Muhammed Allah'ın Resulu'dür" cümlesini kazıttı.[1]

 

Açıklama
 

Hadisin Buharî'deki bir rivayetinde Hz. Peygamber (s aym yabancılardan bazılarına mektup yaz­mak istediği, diğer bir rivayetinde de Romalılara mektup yazmak istediği ifâde edilmektedir. Buharî'deki başka bir rivayette "Muhammedün Resûlullah" cümlesinin üç satır halinde nakşedilmiş olduğu her satırda bir kelimenin yer aldığı ifade edilmektedir. Aynı hâdîs'in Sahîh-i Müslim'de üç rivayeti vardır. Bunlardan birisinde Efendimiz'in Acem'e diğer biri­sinde de Kisrâ, Kaysar ve Necâşi'ye mektup yazmak istediği belirtilmek­tedir. Ayrıca bazı rivayetlerde Hz. Enes sonunda "sanki onun beyazlığını görür gibiyim" demektedir.

Ebû Davud'un rivâyetindeki "Eacim" kelimesinin "yabancılar diye terceme edilmesi, bu rivayetlerin hepsine şamil olur kanaatindeyiz.

"Yüzük" diye terceme ettiğimiz kelimesini, hâtem şeklinde de, hatim şeklinde okumak mümkündür. Kamûs'ta bu

kelimenin yedi lügati olduğu ifade edilmekte ve bunlar teker teker sa­yılmaktadır. Biz, o lûgatlarin hepsini buraya aktarmaya lüzum görmedik.

Hâtem veya Hâtîm: Mühür, yüzük, bir şeyin sonu, bir milletin veya grubun sonuncusu, atın ayağındaki hafif sakarlık, kısrağın memelerinden karnına doğru olan kısım manalarına gelmektedir. Rasûlullah (s.a)'in mührü, yüzüğünün kaşına nakşedilmiş olduğu için, bu bâbdaki mühür ke­limesi, aynı zamanda yüzük mânâsını da içine almaktadır.

Hâdîs-i şerifte, Rasûlullah (s.a)'in bazı yabancılara mektup yazmak istediği bildirilmektedir. Bunlardan maksat, yabancıların liderleridir. Ya­ni Roma İmparatoru, İran kisrası ve Habeş necaşisi'dir.

Hz. Peygamber (s.a)'in mektup yazmasından maksat, mektup yazdırmasıdır. Bu söz şekline mecaz denilir. İşin yapılmasını emreden, yaptıran kişi; onu bizzat yapmış gibi ifâde edilir. Meselâ, Süleymaniye Camii’ni Sultan Süleyman yaptı, denilir. Halbuki camiyi o yapmamış yaptırtmıştır. İşte bu anlatım şekli mecazdır, Karine de örftür. Bu izaha göre, Hz. Pey­gamber (s.a)'in yazı yazmayışına delâlet eden haberlerle, bu hadis arasın­da bir çelişkinin olmadığı görülür. Ayrıca Rasûlullah'in önceleri yazı yaz­mayı bilmezken daha sonra öğrenmiş olması da muhtemeldir.

Metinde görüldüğü üzere Sahâbîler, Efendimiz'e yabancıların mühür­süz mektuplara itibar etmediklerini söylemişler, O da kaşı üzerinde "Mu­hammedün Rasûlullah" Muhammed Allah'ın rasûlüdür, ibaresi bulunan gümüşten bir yüzük yaptırmıştır. Yabancıların mühürsüz mektuplara iti­bar etmeyiş sebepleri, mühürün mektubu yazana delâlet etmesi, mektuba başkaları tarafından bir takım ilâvelerin yapılmasını engellemesi ve mek­tuba ciddiyet kazandırmasıdır.

Hâdis-i şerif yüzük takmanın caiz olduğuna delâlet etmektedir. Bu ko­nudaki fıkhı hükümlere babın son hadisinin izahı esnasında temas edile­cektir.[2]

 

Bazı Hükümler
 

1. Yazışma yoluyla da Lslamı tebliğ caizdir.

2. Gayri müslimlere mektup yazmak caizdir.

3. Gümüş yüzük takınmak caizdir.

4. Yüzüğün üzerine sahibinin isminin kazınmasında dinen bir mahsur yoktur.[3]

 

4215... Vehb b. Bakiyye, Halid'den; o, Said'den; Said, Katade'den; Katade'de Enes'ten, İsa b. Yunus hadisini rivayet etmiştir. (Halid rivaye­tinde) şunları da ilâve etmiştir:

O yüzük, Rasülullab vefat edinceye kadar elinde idi. (Daha sonra) ve­fat edinceye kadar Ebubekir'in elinde, (Ondan sonra vefat edinceye kadar Ömer'in elinde idi. Sonra Hz. Osman'ın elinde idi, fakat Osman bir ku­yunun yanında iken kuyuya düşüverdi. Kuyunun suyunun boşaltılmasını emretti ve boşaltıldı, fakat onu bulamadı.[4]

 

Açıklama
 

Haberin BuhaıTdeki rivayetinde, Rasûlullah'ın yüzüğünün kendisinden sonra sırayla Hz. Ebu Be­kir'e, Hz. Ömer'e ve Hz. Osman'a intikal ettiğine temas edilmekte fakat "Vefat edinceye kadar" ifadesi yer almamaktadır. Yine BuharîMeki riva­yette Hz. Osman'ın yüzüğü düşürdüğü kuyunun Eriş kuyusu olduğu be­lirtilmektedir.

Bezlü'l Mechûd'da Eriş kuyusunun, Küba kuyusu diye bilindiğine işa­ret edilmiştir.

Hz. Osman'ın yüzüğü kuyuya düşürüşü şöyle olmuştur:

Hz. Osman, Eriş kuyunun başında dalgın bir vaziyette yüzüğü bir parmağından çıkarıp öbürüne takıyordu. Bu esnada yüzük kuyuya düşü­verdi. Bulmak için kuyunun suyunu çekerek üç gün aradılar fakat bula­madılar. Bunun üzerine Hz. Osman (ra) yine üzerinde "Muhammedun Rasulullah" yazısı bulunan başka bir gümüş yüzük yaptırmıştır.

İbn Hacer, bazı ulemâya nisbet ederek Hz. Peygamber (s.a)'in yüzü­ğünün Hz. Süleyman'ın yüzüğüne benzediğini bu yüzüklerde bir sırrın bulunduğunu, Hz. Süleyman'ın yüzüğünü kaybetmesini saltanatının sonu olduğunu, Osman'ın kaybetmesi ile de Haricîlerin isyan edip fitnenin başladığını söyler.

Hatırlatmaya bile gerek yok ama Askalanî'nin naklettiği bu görüş ne âyete ne de hâdise dayanmamaktadır. İslâm'ın görüşü değil; katılmak zo­runda olmadığımız bazı indi görüşlerdir.[5]

 

4216... Enes (r.a); şöyle demiştir: Rasülullah(s.a)'in yüzüğü gümüşten kaşı da Habeş işi idi.[6]

 

Açıklama
 

Hadisin, Müslim'deki bir rivayetinin sonunda Efenivia  dimiz'in yüzüğü sağ eline taktığı ve kaşını avucu içine getirdiği belirtilmektedir.

Tirmizî "Bu hadîs hasen sahiîhtir. Bu vecihten gariptir." demektedir.

Hâdîs-i şerifte, Rasulullah (s.a)'in yüzüğünün kaşının "Habeşî"' oldu­ğu beyân edilmektedir. Bu kelimenin birkaç mânâya gelme ihtimali var­dır.

1- Yüzüğünün kaşı Habeş yapısı, yani Habeşlilerin yüzüklerinin kaşı gibidir.

2- Yüzüğün kaşım yapan usta Habeşli idi.

3- Kaşın taşı Habeş taşı idi, yani göz boncuğu veya akikden idi. Çün­kü bunların ikisinin madeni de Habeşistan'dan veya Yemen'den geliyordu.

4- Kaşın rengi Habeşî yani siyahı idi.

Hâdîs'teki "Habeşî" kelimesini, yukarıdaki vicihlerden ilk. ikisine

3- hamledersek, Aşağıda gelecek olan rivayetlerle bir çelişki söz konusu ol­maz. Çünkü aşağıdaki rivayette, Efendimiz'in yüzüğünün ve kaşının gü­müşten olduğu ifade edilmektedir. Kaşın gümüşten olup Habeşli bir usta tarafından veya Habeşi usûlüne göre yapılmış olması mümkündür. "Ha­beşî kelimesi Habeş taşı, göz boncuğu veva akik manasına alırsak, aşağı­da gelecek olan rivayetle bir çelişki ortaya çıkmaktadır. O zaman, Rasû-lullah'ın birden fazla yüzüğü olduğunu, birisinin kaşının gümüşten, öbürününde taş, veya akikten olduğunu söylemek gerekir. Nitekim Beyhakî'den böyle rivayet edilmiştir.[7]

 

4217... Enes b. Mâlik (r.a)'dan; şöyle demiştir: Rasûlullah (s.a)'in yüzüğünün tamamı gümüştendi.[8]

 

Açıklama         
 

Tirmizî bu hadis için "Bu, hasen sahihtir, bu vecihle garjptir" demektedir.

Bu rivayet Peygamber Efendimiz'in yüzüğünün tamamının ve kaşının gümüşten olduğunu bildirmektedir. Efendimiz'in yüzüğünün kaşının "Habeşî" olduğunu bildiren önceki rivayetle, bu rivayetin telifine yukar-daki rivayetin izahında işaret ettik. Ancak 4224 numaralı hadiste, Hz. Peygamber'in demirden yapılmış ve üzerine gümüş kaplanmış bir yüzü­ğünün olduğu beyan edilmektedir. O zaman, üzerinde durduğumuz bu ri­vayetle, işaret edilen hadis arasında bir çelişki göze çarpmaktadır. Aska-lanî bu çelişkiyi, Rasûlullah'ın birden fazla yüzüğünün bulunduğunu, bi­risinin gümüşten birinin de gümüş kaplanmış demirden olduğunu söyle­yerek tevil eder.[9]

 

4218... İbn Ömer (r.a) demiştir:

Rasûlullah (s.a) altından bir yüzük edindi. Kaşını avucunun içine denk getirdi. Kaşa "Muhammedun Rasûlullah" cümlesini kazıttı. Bunun üze­rine sahabîler de altın yüzükler edindiler. Rasûlullah (s.a) onların altın yü­zük edindiklerini görünce, onu attı (bıraktı) ve "Artık onu ebediyyen takmayacağını" buyurdu. Daha sonra gümüşten bir yüzük edindi ve ona "Muhammedun Rasûlullah" ibaresini nakşettirdi. Efendimiz'den sonra o yüzüğü Ebû Bekir ondan sonra, Ömer; Ömer'den sonra da Eriş kuyusu­na düşünceye kadar Osman taktı.

Ebû Davûd der ki: Yüzük kuyuya düşünceye kadar, İnsanlar Hz. Os­man'a karşı çıkmadılar.[10]

 

Açıklama 
 

Hadisin Buhari ve Tirmizî'deki rivayetlerinde Rasûlullah (s.a)'in altın yüzük yaptırdıktan sonra sahabîlerin yaptırdıklarını görünce, minbere çıktığı ve "Bunu ben yaptır­mıştım, ben onu artık takmayacağım" deyip attığı ve sâhâbîlerin de at­tıkları ifade edilmiştir.

Sahîh-i Müslim'deki rivayette ise, gümüşten yaptırdığı yüzüğe "Mu­hammedun Rasûlullah" cümlesini kazıttıktan sonra "Ben bu yüzüğü­mün nakısı üzerine kimse nakış yapmasın" buyurduğu belirtilmektedir. Bu ilâve, Ebû Davud'un bundan sonra gelecek olan rivayetinde de vardır. Ayrıca Müslim'de Efendimiz'in yüzüğünün, Muaykıp kuyuya düşürünce-ye kadar Hz. Osman'da kaldığı söylenmiştir. Bu rivayete göre, yüzüğü kuyuya düşüren Muaykıp'ır. Halbuki meşhur rivayetlerde yüzüğü düşüre­nin bizzat Hz. Osman olduğu beyan edilmektedir. Müslim sarihleri bu ri­vayetler arasındaki çelişkiyi şu şekilde gidermişlerdir.

Rasûlullah'ın yüzüğü genelde, Said b. Ebi'-l As'ın azatlısı Muaykıp'da durur, halifeler zaman zaman ondan alıp, teberrüken takınırlardı. Hz. Osman'la Muaykıp, Eriş kuyusunun başında iken Hz. Osman yüzüğü istemiş, Muaykıp verirken yüzük kuyuya düşmüştür.

Buharî'nin rivayetinde de Hz. Osman'ın yüzüğü elinde oynarken dal­gınlıkla kuyuya düşürdüğü ifâde edilmektedir.

Hz. Peygamber (s.a)'in altından yüzük yaptırması, Altının erkeklere haram kılınmadan önce olması gerekir. Çünkü Altının erkeklere haram olduğunu bildiren Rasûlullah'ın, kendisinin altın takması düşünülemez. Altının daha Önce mubah olduğu halde, Hz. Peygamber'in bu hareketiyle haram kılınmış olması mümkündür. Hz. Peygamber'in sâhâbilerinde altın yüzük yaptırdıklarını görünce onu çıkarması iki sebebe bağlanabilir.

1- Sâhâbîler altın yüzük takarak kibirleniyorlar, onunla övünüyorlardı. Onun için çıkardı.

2- Altın Mübadele aracıdır ve azdır. Bir kısmının da yüzük yaptırılıp pasif hale sokulması piyasada para darlığına, dolayısıyla ekonomik sıkın­tıya sebep olacaktır. Peygamber Efendimiz bunun için altın yüzüğü atmış­tır.

Hz. Peygamber (s.a)'in altın yüzüğü atmasından maksat, onu telef et­mesi değil, başka bir maksatla kullanmasıdır.

Hadisden anladığımız diğer bir nokta da, Rasûlullah Efendimizin yü­züğü sağ elinin parmağına taktığı ve kaşını avucunun içine denk getirdi­ğidir. Bu meselenin izahı 4226 ve devamındaki hadîslerde gelecektir.[11]

 

Bazı Hükümler       
 

1- Erkeklerin altın yüzük takmaları caiz değil  gümüş yüzük takmaları ise caizdir.

2- Salih kulların fiilleri ile teberrükte bulunmak caizdir.

3- Rasûlullah'a kimse mirasçı olmamıştır. Olsa idi, yüzüğü Hz. Ebu-bekir almaz, varislerine intikal ederdi.

4- Yüzüğün üstüne sahibinin veya Allah ism-i Celâlinin yazdırılması caizdir. Ancak üzerinde Allah yazılı olan yüzükle helaya girmek mahzur­ludur.[12]

 

4219... Bize Osman b. Ebî Şeybe haber verdi, Bize Eyyûb b. Musa'dan naklen Sufyân b. Uyeyne haber verdi. Eyyûb, Nâfi'den o da İbn Ömer'den bu (yukarıdaki) haberi nakledip; şöyle dedi:

Rasûlullah (s.a) ona "Muhammedün rasulullah" sözünü kazıttı ve "Benim bu yüzüğümün nakşı üstüne (bunun benzerini) kimse kazıt­masın" buyurdu.

Ravî sonra hadîsi şevketti.[13]

 

Açıklama
 

Bu rivayet, yukarıdaki hadisin biraz farklı bir naklidir. Bu rivâyette Hz. Peygamber (s.a) kendi nakşı üstüne başka birisinin nakış kazıtmasını nehyetmiştir. Nevevî'inin bildir­diğine göre, buna sebep şudur: Peygamber Efendimiz, yüzüğüne ismini, yazdığı mektuplarını mühürlemek için kazıttı, Şayet başkaları da aynısını yaparsa, onlar da yazdıkları mektupları mühürlerler ve bir takım karışık­lıklar çıkabilirdi.

Bu karışıklığa meydan vermemek için, başkaları da mühür kazıtma-malıdır. Tabiatıyla o günün tekniği, bugünkü ile kıyaslanamaz. Bu gün resmi kurumların mühürleri, yine belirli kurumlar tarafından hazırlanır. Mühürlerin yazıları nettir. Karışıklık pek söz konusu olmaz. Halbuki Hz. Peygamber devrinde durum farklı idi teknik geri, mühürler ilkeldi.

Hadîs'in ibaresinden nehyin, Hz. Peygamber'in yüzüğüne başka bir nakşın kazınmasını nehy olduğu zannedilmemelidir. Kanatimizce maksat, "Benim ismimi, benim nakşınım benzerini başkası kazıtmasın" mânâ­sıdır.[14]

 

4220... Bize Muhammed b. Yahya b. Faris haber verdi. (Dedi ki) bize Muğîra b. Ziyâd'dan naklen Ebû Asım haber verdi. Ebû Asım, Nâfî'den; Nâfî'de İbn Ömer kanalıyla Rasulullah (s.a)"den bu haberi rivayet etti. (Bu rivayette) Ravî şöyle dedi:

Sâhâbiler, o (kuyuya düşen) yüzüğü aradılar, ama bulamadılar. Bunu üzerine, Osman bir yüzük yaptırdı ve üzerine "Muhammedün Rasulul­lah" sözünü kazıttı. Hz. Osman onu takınırdı.[15]

 

Açıklama
 

Bu rivayette öncekilerden farklı olarak, Hz. Osman'ın Kasûlullah'ın yüzüğünü düşürdüğü ve tekrar bir yüzük yaptırıp üzerine "Muhammedun Râsulullah" sözünü ka­zıttığı görülmektedir. Rasûlullah'ın yüzüğü kaybolduğu ve yeni yaptırılan yüzüğün, onun yerine geçeceği için Hz. Osman'ın yaptığı iş yukarıdaki hadîs'te varid olan Nehye muhalefet sayılmaz.

Bu babdaki hadîslerin hepsi Rasûlullah (s.a)' 'in gümüşten yüzük edin­diğinde müttefiktirler. Bunun sonucu olarak ulema erkeklerin gümüş yü­zük takmalarını caiz görmüştür. Bazı eski Şam âlimleri, hükümdardan başkalarının yüzük takmasının mekruh olduğunu söylemişlerdir. Nevevî bu görüşün şâz olduğunu belirtir. Ancak Hanefî fıkhına göre, Sultanın yü­zük takması sünnet olduğu halde, ihtiyacı olmayanların takmamaları da­ha efdâldir.[16]

Kadınların da gümüş yüzük takmaları caizdir. Ancak erklerin taktıkla­rı yüzüğün, kadınların yüzüklerine benzememesi ve ağırlıklarının üç gramdan daha az olması gerekir.[17]

Altından yapılan yüzüğü erkekler takamaz. Konu, 4222 numaralı hadî­sin izahı yapılırken anlatılacaktır. Demir, bakır, kurşun, tunç gibi madde lerden yapılan yüzüğe ait, hükümlerde ilgili bilgi de 42223 ve devamın­daki hadîslerin izahı esnasında gelecektir.

Bu babdan istifâde ettiğimiz diğer bir hüküm de yüzüğün kaşına isim kazıtmasının caiz oluşudur. Ulema yüzüğün kasma, Allah'ın, Peygamber'in veya kişinin kendi ismini kazıtmasının caiz olduğunu söylemişler­dir. Fakat insan veya hayvan gibi bir canlı varlığın resmini işlemek caiz değildir. Kaşında, Allah'ın veya Hz. Peygamber'in ismi nakşedilmiş yü­zükle helaya giren kişi onu gizlemelidir. Şayet yüzük sol elde ise taharet­leneceğinde çıkarmalıdır.[18]

[1] Buharı, Libas 49. 52; Müslim, Libas 56; Tirmizî, İstizan 25.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/294.

[2] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/295-296.

[3] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/296.

[4] Buhari, Libas 50.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/296.

[5] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/296-297.

[6] Müslim Libas 61, 62; Tirmizî, Libas 14.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/297.

[7] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/297-298.

[8] Buhari, Libas 48; Tirmizî. Libas 15; Nesai, Zinet 47. Ahmet/3-266.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/298.

[9] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/298.

[10] Buharı, Libas. 53; Müslîm, Libas, 55, 57; Tirmizî, Libas 16; Nesai Zinet 33, 34; Mâlik, Sıfatını- Nebî 37.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/298-299.

[11] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/299-300.

[12] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/300.

[13] Müslim. Libas 5: Nesaî. Zinet 50; İbn Mâce, Libas 39.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/300-301.

[14] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/301.

[15] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/301.

[16] el Mevsilî, el-İhtiyar Ii ta'lili'l - Muhtar IV-159.

[17] Alâuddin Abidin, el-Hedîyyetü'l - Alâiyye (1978), 318, el Cezirî, Kilabü'l Fıkh alel Mezahibi’l - Erbaa II-16.

[18] İbn Abidîn.Reddü’l – Muhtar (İst 1233) V-317.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/301-302.


melda 6D
Sun 8 February 2015, 04:37 pm GMT +0200
peygamber efendimiz altın yüzüğü erkeklere haram kılmıştır

yunus emre 7/B
Sun 8 February 2015, 04:55 pm GMT +0200
Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berakatuh.Yüzüğe Allah (c.c) ismini yazmak bence mantıklı değil çünkü hela ya bir günde en az iki üç defa giriyoruz o yüzden sürekli çıkar tak mantıksız bence.

[Muhammed]
Sun 8 February 2015, 04:55 pm GMT +0200
Ve aleykumselam...
çok güzel açıklanmış bilmediğim bilgiler vardı sizler sayesinde gidermiş oldum İnşaAllah...
Rabbim razı olsun paylaşımdan dolayı İnşaAllah...

Bilal2009
Mon 28 November 2016, 06:29 am GMT +0200
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri Peygamberimizin yolundan ayırmasın Rabbim paylaşım için razı olsun

Sevgi.
Sat 23 March 2024, 03:45 am GMT +0200
Esselâmu Aleyküm Peygamber efendimiz altın yüzüğü kullanmalarını haram kılmıştır. Rabbim bizleri Peygamber efendimizin hayatını kendine rehber edinenler den eylesin inşaAllah

es-Sabur
Tue 26 March 2024, 06:19 am GMT +0200
Efendimiz gümüş yüzük takmış ve onu mühür olarak kullanmıştır bizde gümüş yüzük takarak bir sünneti yerine getirmiş oluruz inşaAllah