- Muhteşem âşık ve tutkun

Adsense kodları


Muhteşem âşık ve tutkun

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
reyyan
Tue 8 March 2011, 01:57 pm GMT +0200
Muhteşem âşık ve tutkun

Osmanlı padişahlarından 26 adedi şairdir. Sultan Süleyman da onlardan biri. Onlar şair olurlardı, çünkü sözü şiir biçiminde söylemek nesir söylemekten evla idi. Onlar şair olurlardı, çünkü Doğu medeniyetinin hükümdarları kılıç kadar söz ile de birbirlerine üstün gelmek isterlerdi.

Onlar şair olurlardı, çünkü çevrelerindeki insanların çoğu şair idiler ve onların kaç kırat söz söylediklerini böylece anlamış olurlardı. Onlar şair olurlardı, çünkü şehzadeliklerinde şiir eğitimi alırlardı. Onlar şair olurlardı, çünkü meclislerinin ser-hoş eden, mest eden içkisi şiir idi. Onlar şair olurlardı, çünkü şairleri himaye etmek onlara Hz. Peygamber sünneti olarak kalmıştı. Ve nihayet onlar şair olurlardı, çünkü onlar âşık olur , üzülür, sever veya ağlarken şiire sığınmayı severlerdi. Yani onlar şair olurlardı, çünkü herkes gibi insan idiler... Sultan Süleyman mı? O, söz ustalığında şair sultanların en ihtişamlısı idi.

Sultan Süleyman, "Muhibbî (seven, âşık, sevgi düşkünü, sevgiye yönelik)", "Muhib (seven)" ve "Meftûnî (tutkun)" mahlaslarıyla şiirler yazmıştı. Devrinde şiirin ve şairlerin itibarı artmış, söz ustaları her yana yayılmıştı. Bu konuda hassas idi ve nerede iyi bir şair duysa tanımak ister, miktarınca onu himaye eder, iltifatını esirgemezmiş. Kaynaklar kendisinin şiirden iyi anladığını, âlim ve şairleri daima himaye ettiğini tekrar tekrar yazarlar. Çağdaşı tarihçi Selanikî'nin anlattığına göre şair Baki hakkında "Ömrümün üç yerinden çok hazzetmişimdir; bunlardan biri de Bakî gibi bir şairi bulup, çıkarıp iltifat etmekliğimdir!" buyurmuştur (Diğer ikisi Süleymaniye külliyesi ile Hürrem olsa gerek. İ.P.). Gençlik dönemini atlattıktan sonra şiiri kıvama ermiş, coşkun bir lirizm yakalamış, dili fevkalade güzel kullanmış, âşıkane şiirlerinde kendine has bir üslup kazanmıştır. Saltanat makamına oturmasının ardından çevresine şairler toplamış, onlarla şiir sohbetleri yapmış, bilhassa nazirecilik (bir şiire benzer şiir yazma) geleneğine revaç vererek şiirde bir yarışmayı başlatmış, kendisi de bu yarışa sık sık katılmıştır. Ruhundaki sanatkâr hamur, üç bin civarında şiir içeren bir divan ortaya koymaktan ziyade çağında sanatın zarafet bulmasına yol açmıştır. Onun zarafetle işlenmiş duygu ve düşüncelerini görebildiğimiz bu hacimli divan yer yer lirik, yer yer hamasi duygular atlası gibidir. Çünkü sevdiği kadına hasret mektubunu da, zafer kazandığı zaman ordusunu tebrik duygularını da şiire dökmesini iyi bilmiştir. Bazen hikemî, bazen didaktik, bazen de fikrî ağırlıklı şiirleriyle kâh gerçek hayatı, kâh tasavvuf dünyasını çok güzel anlatmıştır. Kendisini Allah'ın kulu ve sevgilinin kölesi olarak görür, ona göre mısralar oluşturur. Sevgili karşısında boyun eğen yumuşak mizacıyla onun gönlüne girmek isterken bir sultan olduğunun farkındadır. Yani dünyaya baş eğdiren o muhteşem sultan, sevgili karşısında çaresiz, ama muhteşem bir âşık ve tutkundur. Sevgiliye ulaşmak isterken tasavvufun mecaz dünyasından sıklıkla yararlanması da bu özelliğine renk katar. Bir hükümdar olmakla birlikte hükümdarlığın gelip geçiciliğinin de farkındadır. Divanında en sık tekrar ettiği fikirlerden biri budur. Temiz kalpli ve edepli olmanın gereğine inanır.

Kanuni Sultan Süleyman "Muhteşem" lakabını kolay almamıştır. Onun zamanında kurumlarla birlikte kültür, insanla birlikte medeniyet çıta yükseltmişti. Nitekim şu gazeldeki fikirler ancak öyle bir sultandan sadır olabilir:

Hây hûdan fârig ol âlemde sultanlık budur

Pendini gûş eyle gel mûrun Süleymânlık budur

Her kim ki kılsan nazar sen anı senden yeg bilüp

Görme kendü kendüzün zîrâ ki şeytânlık budur

Her ne kim sana sanursun san anı kardaşuna

Fi'l-hakîka sözümü gûş et müselmânlık budur

Âkil isen istedügün iste ahır sendedür

Gayr yerden ister isen belki hayvânlık budur

Nefs hazzın ey Muhibbî verme gel hayvân-sıfat

Zabt-ı nefs et ârif ol 'âlemde insanlık budur

Dünyanın hay huyundan yakanı kurtar; âlemde sultanlık işte budur. Gel karınca bile olsa öğüdüne kulak ver ki Süleymanlık da budur.

Her kiminle karşılaşırsan onu kendinden yeğ bil. Sakın kendi kendini görme (kibirlenme, kendini öne sürme) ki bu huy şeytana hastır.

Kendine her ne istiyorsan, (din) kardeşin için de onu iste. Bu sözüme kulak tut ki hakiki Müslümanlık işte budur.

Akıllı isen her ne isteyeceksen kendinden iste, istediğin her şey yalnızca sendedir. Bunu başka birinden istersen bu yalnızca nefsinin işidir, bu da hayvanlara has bir özelliktir.

Ey Muhibbi!.. Hayvan gibi davranıp nefsinin hoşuna gidecek hazzı ona verme; bilakis arif olup nefsini zapt eyle ki dünyada insanlık işte budur

İskender Pala