- Muharib Heyeti

Adsense kodları


Muharib Heyeti

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Sun 20 December 2009, 08:00 pm GMT +0200
Muharib Heyeti


Peygamber (sa.v.) efendimiz,hicret öncesi Mekke-i Mükerre-medeki ikametinin son iki senesinde, Hac mevsimlerinde bizzat kendi giderek kabileleri İslama davet etmeye başladı. Kureyşli-lerin az sayıda iman edenlerinin dışında başkalarının iman et­meyeceklerini anladıktan sonra Kendisi bizzat kabileleri İsla ma davet etmeye koyuldu. Fakat onun davetine en şiddetli ve çok kaba bir şekilde red cevabı veren kabile, Muharip kabilesi olmuştu. Bunlar Peygamber efendimizin tevhid davetini kaba ve çirkin bir şekilde reddetmişlerdi. Çünkü kalpleri katılaşmış tı. Bu nedenle de iman eden en son kabile bunlar olmuştu. He yetleri ancak hicri lO.senede, yani veda haccınm yapıldığı sene de iman ederek Peygamber efendimize gelmişlerdi. Gelen he yet, 10 kişiden müteşekkil idi. Arkalarında bıraktıkları kavim lerine vekalet ediyorlardı. Hem kavimlerinin hem kendilerinin müslüman olduklarını ilan etmişlerdi. Peygamber efendimizin misafiri olarak Medineye inmişlerdi. Bilal, her sabah ve akşam yanlarına geliyordu Onlarla görüşmeler yaptıktan sonra tekrar dönüyordu. Nihayet hem kendilerinin hem de kavimlerinin Is lama girdiklerini ilan ederek Peygamber efendimizin yanına çıktılar. Bir gün peygamber efendimiz öğle vaktinden ikindi vaktine kadar yanlarında kalmıştı. Peygamber efendimiz bu heyetteki adamlardan birine uzun uzadıya bakmış ve adam da: aYa Resulullah zannedersem benden kuşkulanıyorsun?" diye sorunca Peygamber efendimiz şu cevabı vermişti: "Öyle sanıyo rum ki senden bana bir kötülük dokunmuş." Muharipli adam şöyle cevap vermişti: "Evet Allah´a hamdolsun ki sen bir za manlar benle karşılaşmış ve konuşmuştun. Ama ben sana çir­kin kelimelerle cevap vermiştim. Ukaz panayırında davetini çok kaba bir şekilde reddetmiştim. O sıralarda sen kabileler arasında dolaşıp Islama davette bulunuyordun," Adamın bu konuşmasına Peygamber efendimiz (Evet) kelimesiyle cevap vermiş ve bu defa Muharipli adam şöyle demişti: "O günkü ar kadaşlarım arasında benden daha çok Islamdan uzak ve sana karşı benden daha çok kaba davranan bir kimse yoktu. Allah´a hamdolsun ki beni hayatta bıraktı da nihayet sana iman ettim ve seni tasdik ettim. O gün benimle beraber bulunan arkadaş larımın tümü kendi dinleri, yani putperestlikleri içinde Öldü ler."

Peygamber (s.a.v) efendimiz: "Şüphesiz ki şu kalpler aziz ve celil olan Allah´ın elindedir" deyince Muharipli adam: "Ya Re-sulallah o gün sana ters cevap verdiğimden dolayı benim için Allah´tan mağfiret dile" diye yalvardı. Resulullah (s.a.v.) ise şu karşılığı verdi: "Şüphesiz ki İslamiyet kendisinden önceki küfür halini yok eder." Bundan sonra heyettekiler Medine-i Münev-vereden ayrılarak memleketlerine döndüler.

Bu heyette Peygamber efendimizin bunları karşılaması ha disesine iki açık olgu ile karşılaşıyoruz.

1- Yüce Allah bazen katı ve kaba olan kalpleri, inanmış ve yumuşamış kalpler haline getiriyor.

2- Sapık ve şerre yönelen akıllar, Cenab-ı Allah tarafından gönderilen Hak nuruyla aydınlanıp hidayet yolunu, bulunca imana geliyor ve hakikat buluyorlar. Kalpleri halden hale dön düren Allah, noksanlıklardan münezzeh ve yücedir.

Peygamber efendimizin ne kadar müsamahakar ve yumu şak huylu olduğunu, kalplere hangi yönden yaklaşılabileceğini bildiğini bu olayda görmekteyiz.