- Muhafazakârlık ideolojisi saf değiştirdi

Adsense kodları


Muhafazakârlık ideolojisi saf değiştirdi

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Thu 5 July 2012, 03:44 pm GMT +0200
Muhafazakârlık ideolojisi saf değiştirdi
Ferhat KENTEL • 60. Sayı / DOSYA YAZILARI


Muhafazakârlığın yükselişe geçtiği iddiasına katılmıyorum. Muhafazakârlık Türkiye toplumunda var olan bir özellik. Ama muhafazakârlık dediğimiz şey zaman içerisinde kavramsal olarak değişti. Mesela Türkiye’de 1920’lerdeki muhafazakârlıkla 1950’lerdeki, 1980’lerdeki ya da bugünün Türkiyesi’ndeki muhafazakârlık farklı bir takım sosyal, siyasal ve kültürel talepler ya da varoluş haliyle görünür oluyor. Bugün de bence onun farklı versiyonlarından birini görüyoruz. 1970’lerde ODTÜ’de devrimci radikal bir takım grupların ahlâk kurallarını kontrol etmek için meydana getirdikleri gayrı resmi örgütler mevcuttu. Kendilerini Devrimci Ahlâk Zabıtası (DAZ) olarak adlandıran bu gruplar el ele tutuşan bazı öğrencileri döverlerdi mesela. Bunlar ateist, sosyalist, devrime inanan insanlardı. O zaman biz o grupları asla muhafazakâr kategorisine koymuyorduk. Ama basbayağı muhafazakârlardı. Şimdiki muhafazakârlığa baktığımızda ise çok daha değişimci, Türkiye’deki radikalliklerden, darbelerden bıkmış ve kendisini bir şekilde ifade etmeye çalışan bir kitle var. Burada muhafazakârlığın yeri de değişiyor aslında. Çok daha laik, devletçi, seçkin bir takım kesimlerde bulunan muhafazakârlık, klasik olarak sağcı, mütedeyyin Müslüman insanlarda bulduğumuz muhafazakârlıktan daha üst seviyede. Bu anlamda muhafazakârlık ideolojisinin saf değiştirdiğini söyleyebiliriz.

Türkiye’de muhafazakâr olarak nitelendirilen dindar kesimin bazı söylemlerini değiştirdiğini de gözlemliyoruz. Burada sosyolojik olanın siyasal olanı belirlediğini vurgulayabiliriz. Aktörsüz bir toplumda devlet, ordu ya da devlette içkinleşmiş bir kısım partilerin yaptığı siyaset üzerinden toplum biçimlendirilmeye çalışılırken, bugün artık toplumun kendi içindeki hareketi ile siyasete yön vermeye başladı. Toplum sosyolojik olarak o kadar alt üst oluşlar yaşıyor ki, o kadar yeni şeyle karşılaşıyor ki bunun bir şekilde siyasette bir karşılığının olması lazım. Eğer karşılığı olmazsa hayal kırıklığı oluşturabilecek bir durum. Son dönemde ortaya çıkan darbelere ilişkin bir takım faaliyetler de gösteriyor ki bugün sosyolojik olanın getirip dayattığı bir noktadayız. Yani eski muhafazakârların ya da sözünü ettiğim devrimcilerin kendi sosyolojik çeşitliliklerini göremez hale gelmiş bir toplumun içinde olduklarını söyleyebiliriz. Eski muhafazakârlar da yalnızca ideolojik olanın tahakkümü altındaydı. Bugün artık ideolojik olan, yine bu insanlar tarafından dönüştürülmeye başlandı. Dolayısıyla varsaydığınız, değişmez diye düşündüğümüz değerler bir şekilde sorgulanmaya başlıyor. Değiştirilmek için adımlar atılıyor. Eskiden dillendirilen bir takım başka söylemler değerlendirilmeye başlıyor.