sumeyye
Mon 19 September 2011, 12:08 pm GMT +0200
B. Muhaddis İmamların Hadisleri Kabul veya Reddederken Akla Riâyet Edişleri
Büyük alim Şeyh Abdurrahman b. Yahya el-Muallimî, el-Envâru'l'Kâşife adlı eserinde şunları kaydetmektedir: [491] Muhaddisİer, hadisin kabul ve tashihinde akla riayet etmişler midir acaba?
Ben, muhaddislerin dört noktada akla riayet ettikleri kanaatindeyim:
[1] Hadisi alırken,
[2] Rivayet ederken,
[3] Raviler hakkında hüküm verirken
[4] Hadis hakkında değerlendirmede bulunurken akla riayet etmişlerdir.
Bunlardan birincisine gelince, temkinli davranan muhad-disler, sahihtik imkanı bulunmayan ya da sıhhat ihtimali uzak olan haberleri yazıp ezberlemezlerdi. Şayet ezberleseler de onu hadis olarak rivayet etmezlerdi. Haberin zikrini gerektiren bir maslahatın belirmesi durumunda gerek haberin metninde gerekse ravisinde bulunan kusurlarla birlikte zikrederlerdi.
İmam Şafiî, er-Risaleâe şöyle der: "Genelde hadislerin doğru ya da uydurma olduğu, onları aktaranlann doğruluğu ve yalancıhğıyla bilinir. Ancak özel ve sayıca az bazı hadislerde durum böyle değildir. [Yani ravinin doğruluğu ve yalancılığından hareketle haber değerlendirilmez, bizzat haberin muhtevasına bakılarak hadis değerlendirilir.] Bu gibi hadislerin doğru veya uydurma olduğuna râvinin, gerçekleşmesi imkansız olan bir şeyi aktarmasıyla yahut aktardığı hadise muhalif olan hususlann sağlamlık ve doğruluğuna dair delâletlerin daha çok oluşuyla delil getirilir.[492]
İkincisine gelince, Yahya b. Maîn'in İfadesiyle bize gelen ve muhaddisler tarafından formüle edilen şu kaide aklın dikkate alındığına delildir: "Hadis yazdığın zaman alabildiğin kadar hadis al, ancak başkasına aktarırken teftişte bulun." Yani ravilerden hadis alırken, hadis rivayetinde makbul olan her şeyhten alabildiğin kadar hadis al. Zira bu, gerek hadis ilimleri alanında gerekse hadis aktanmında sana çok faydalar sağlar. Ancak başkasına hadis naklederken sadece adil ve zabıt şeyhlerden seçerek alacağın hadisleri naklet.[493]
Aklın dikkate alındığı üçüncü ve dördüncü noktaya gelince Hatîb el-Bağdadî, fi İlmi'r-Riuâye adlı eserinde "münker ve imkânsız {muhal) hususlan içeren hadislerin reddedilmesi gerekir" başlığı altında zikrettiği babta konuyla ilgili bilgiler vermektedir. [494]
Ravilerden bazıları hadisi alırken, bazıları da hadisi aktarırken esneklik {tesâmuh) göstermişlerdir. Ancak muhaddis imamlar ravileri daima gözetip teftiş etmişlerdir. Açıkça batıl olan hiçbir hadis görmezsiniz ki senedinde imamların cerhine uğrayan bir, İki veya birkaç kişi bulunmasın.
Muhaddis imamlar çoğu kez, raviyi iki veya daha çok hadis bir yana sadece tek bir münker hadis naklettiği için cerh etmişlerdir. Sıhhati imkansız ya da uzak olan hadisleri münker veya batı! olarak nitelemişlerdir. Zayıf ravilere dair yazılan bibliyografik eserlerde, ilel ve mevzuat kitaplarında bunun pek çok örneğini gösmek mümkündür. İhtiyatlı ve temkinli muhaddisler ak-tardıklan hadisleri tek tek araştırıp incelemedikçe bir raviyi tadil etmezler.
Hadislerin tashihine gelince, muhaddisler bu konuda daha dikkatli ve daha temkinli davranmışlardır. Evet, ta'dîl ve tashihte bulunduğu rivayet edilen herkes temkinli değildir. Ancak işten anlayan ve bu alanla uğraşanlar bunlan birbirlerinden ayırdederler.[495]
[491] el-En vâru'l-Kâşife, 6-7
[492] er-Rİsâle, 399 (madde: 1099) Muhammed Mustafa el-A'zamî, Menhecu'n-Nakd Inde'l-Muhaddisîn Neş'etuhu ve Tarihuhu adlı eserinde (s. 82) İmam Şafiî'nin bu sözüyle ilgili şu açıklamalarda bulunuyor: "Muhaddisİer bütün tenkitlerinde aklı kullanmışlardır. Ancak bir hadisin kabulü veya reddinde sırf akla dayandıkları durumlar çok nadirdir. Hadisleri inceleyen İlmî bir yöntemin de bundan farklı olması düşünülemez. Zira her hadisin değerlendirilmesinde sırf akla başvurmak (herşeyden önce] aklen imkansızdır... Hiçbir akıl sahibi Peygamber (SAV.)'in tarihî varlığından ve yeryüzünde yaşadığından şüphe duymaz. [Bilindiği gibi] yeme, içme, uyuma v.b durumlar beşer tabiatının bir gereğidir. Peygamber (SAV.J'in sağ eliyle yemek yediğini, üç nefeste su içtiğini, yatarken ve kalkarken belirli dualar okuduğunu bildiren rivayetlere baktığımızda, bu rivayetlerde aktarılanların ya da bunların zıddının aklen mümkün olduğunu görürüz. Bir kimsenin sağ eliyle yemek yemesi mümkün olduğu gibi sol eliyle de yemek yemesi mümkündür. Üç nefeste su içmesi mümkün olduğu gibi, bir veya iki nefeste de bunu yapması mümkündür. Keza dua etmesinde veya etmemesinde de bir imkansızlık yoktur. Aklî açıdan arzettiğimiz bu durumların veya buna zıt durumların olup olmaması için hiç bir neden yoktur. Her iki şık ta mümkündür. Bunlardan biri vâki' olabileceği gibi zıddı da vâki' olabilir. Aklen birini diğerine tercih edemezsiniz. Bu gibi durumlarda haberin mevsûkiyetini tercih etmenize neden olan kriter akıl değil, haberi veren kimsenin güvenilirliğidir. Sünnet kaynaklarına baktığımızda hadisierin çoğunun bu kapsama girdiğini görürü2. Bu açıklamalar ışığında muhaddislerin aklı ihmal ettiği şeklindeki itirazların yersiz olduğu anlaşılmaktadır. Zira aklın kendisi, bu tür önermelerin, konusu haricinde kaldığını bildirmekte [ve kendisini sınırlandırmaktadır.]" Müellif, bu ifadelerden sonra senedi sağlam olduğu halde sırf metinden dolayı reddedilen hadis örneklerini vererek açıklamalarına devam eder. Bkz. A.g-e, s. 81-82 -Çeviren-
[493] İkinci maddeyle ilgili bu açıklamayı Abdülfettah Ebu Gudde'nin, eİ-Mual-limî'nin açıklamalarına düştüğü ta'likten alarak el-Mualİimî'nin cümleleri arasına yerleştirdik.
[494] el-Kifâye, 429
[495] Geniş bilgi .için Ebu Gudde'nin Lemehât'ta el-Muallimî'nin sözleri üzerine yazdığı açıklamaya bakınız. Lemehât, 172-176 Muhammed Salih Ekinci, Hüccet Değeri ve Tedvin Açısından Sünnet, Rağbet Yayınları: 206-209.