- Muhacir Ensar kardeşliği

Adsense kodları


Muhacir Ensar kardeşliği

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
hafiza aise
Wed 13 July 2011, 04:52 pm GMT +0200
2— Muhacir-Ensar Kardeşliği:

 

Sonra Allah Rasûlü (s.a.) Enes b. Mâlik'in evinde Muhacirlerle Ensar -arasında kardeşlik sözleşmesi kurdu. Buna katılanlar, yarısı Muhacirlerden ve yansı da Ensar'dan olmak üzere 90 erkekten ibaretti. Hz. Peygamber (s.a.), aralarında eşitlik esasına göre kardeşlik ilan etti. Bedir savaşına kadar ölüm­den sonra birbirlerine zevi'l-erhamdan[140] evvel mirasçı oluyorlardı. Allah Te-âlâ: "Zevi'l-erham (akrabalar) miras hususunda Allah'ın kitabında birbirlerine daha yakındır" âyetini'[141] indirince birbirine mirasçı olmayı kardeşlik sözleş­mesinden evvel akrabalık bağına çevirdi.[142]

Hz. Peygamber'in (s.a.) bir ikinci kardeşlik sözleşmesi olarak Muhacir­leri birbirlerine kardeş yaptığı ve kendisinin de bu sözleşmede Hz. Ali'yi kar­deş edindiği söylenmişse de[143] birincisi sahihtir. Muhacirler İslâm kardeşliği, yurt kardeşliği ve soy yakınlığından ötürü kardeşlik sözleşmesine muhtaç de­ğillerdi. Oysa Muhacirlerle Ensâr'm durumu böyle değildir.

Şayet Hz. Peygamber (s.a.) muhacirler arasında kardeşlik sözleşmesi yap­mış olsaydı kendisine kardeş olmaya en müstehak olan insan, en çok sevdiği, hicrette yoldaşı, mağarada arkadaşı, sahabenin en faziletlisi ve O'nun yanın­da en itibarlıları olan Hz. Ebu Bekir Sıddîk olurdu. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.): "Yeryüzü halkından birini dost edinecek olsaydım Ebu Bekir'i dost edinirdim. Ancak İslâm kardeşliği daha üstündür." buyurmuş, hadisin bir metnine göre ise: "Ancak o benim kardeşim ve arkadaşımdır." demiştir.[144] Bir hadise göre, Hz. Peygamber (s.a.) "Kardeşlerimizi görmek isterdim." bu­yurmuş, sahabîler de: "Biz senin kardeşlerin değil miyiz?" diye sormuşlar, Peygamberimiz "Siz benim arkadaşlarınsınız. Kardeşlerim ise benden sonra gelecek, beni görmedikleri halde bana inanacak olan insanlardır." cevabını vermişti.[145] Her ne kadar bu hadisin ifade ettiği üzere bu İslâm kardeşliği umumi ise de Ebu Bekir Sıddîk bu kardeşliğin en üst basamağında idi. Nite­kim sahabîliğin de en üst basamağında o vardı. Şu halde sahabe kardeşlik ve sahabîlik (arkadaşlık) meziyetine sahip insanlardır. Hz. Peygamber'in (s.a.) sahabeden sonraki takipçileri ise kardeşlik özelliğine sahip olan sahabîlik özel­liğine ise sahip olmayan kimselerdir. [146] 


[140] Zevi'l-erhâm: Asabe ve muayyen hisse sahibi olmayan dayı, hala, teyze, kızın çocukla­rı... gibi kan akrabalarına denir.

[141] Ahzâb, 33/6.

[142] Buharî, 39/3, 65/4/7, 85/16. İbn Abbas diyor ki: Muhacirler, Medine'ye hicret ettikleri vakit bir muhacir, Ensar'dan birine akrabası olmaksızın Hz. Peygamber'in (s.a.) arala­rında kurduğu kardeşlikten ötürü mirasçı olurdu. "Herkes için mirasçılar kıldık." âyeti inince bu hüküm yürürlükten kaldırıldı. Sonra Allah "Kendileriyle

yeminleştiğiniz kim­selere hisselerini verin." buyurdu ki, buradaki hisseden maksat yardım, bağış ve nasi­hattir. Artık onlara miras bırakılmaz, vasiyet edilir. İbn Kesîr, Tefsîr'inde (3/468) diyor ki: Allah Teâlâ: "Zevİ'l-erhâm (akrabalar) miras hususunda Allah'ın kitabında (yani Al­lah'ın hükmünde diğer mü'minlerden ve muhacirlerden) birbirlerine daha yakındırlar." buyuruyor. Yani akrabalar birbirlerinin mirasçısı olma konusunda Muhacirlerden ve En­sar'dan birbirlerine daha yakındırlar. Bu âyet daha önce yürürlükte bulunan kardeşlik anlaşması ve müttefiklik anlaşması ile gerçekleşen birbirine mirasçı olma hükmünü yü­rürlükten kaldırmaktadır. Nitekim İbn Abbas ve daha başkaları diyorlar ki: "Muhacir, Allah Rasûlü'nün (s.a.) aralarında kurduğu kardeşlikten ötürü akrabalar ve diğer ya­kınlardan hariç olarak Ensâr'dan birine mirasçı olurdu." Saîd b. Cübeyr ile selef ve ha­leften pek çok kimse de böyle söylemiştir. İbn Ebî Hatim'in rivayetine göre Zübeyr b. Avvâm (r.a.) anlatıyor: Allah Teâlâ biz KureyşVe Ensâr cemaatine mahsus olmak üze­re: "Akrabalar miras hususunda birbirlerine daha yakındırlar." âyetini indirdi. Şöyle ki, biz Kureyş cemaati Medine'ye hicret ettiğimizde mallarımızı bırakıp geldik. Ensâr'ı ne iyi kardeş bulduk bilseniz! Onlarla kardeşlik kurduk ve birbirlerimize mirasçı olduk. Bu cümleden olmak üzere Hz. Ebu Bekir (r.a.), Hârice b. Zeyd ile; Hz. Ömer (r.a.) fa­lan ile ve Hz. Osman (r.a.), Zürayk b. Sa'd ez-Zürakîoğullanndan bir adam iie -bazı insanlar daha başka bir kimse olduğunu söylemektedir- kardeşlik kurdular. Ben de Kâ'b b. Mâlik ile kardeşlik kurdum. Onun yanma geldim, ona uydum. Silah ona ağır gelmiş buldum. Vallahi yavrum, eğer o vakit dünyadan göçüp gitmiş olsaydı, benden başkası ona mirasçı olamazdı. Tâ ki, Allah Teâlâ bu âyeti özel olarak biz Kureyş ve Ensâr cema­atleri hakkında indirdi; böylece miraslarımıza döndük.

[143] Hz. Peygamber'in (s.a.) Hz. Ali İle kardeşlik kurduğunu ifade eden hadislerin hepsi za­yıftır. Bk. Mecmau'z-Zevâid, 9/111; el-LeöUu'l-Masnûa, 191, 194 ve 201. Hz. Peygam­ber {s.a.) Hz. Ali'ye: "Sen benim dünya-âhiret kardeşimsin." buyurmuş olduğu Tirmizî (3722) tarafından rivayet edilmişse de bu hadisin senedindeki Cemî b. Umeyr'i, İbn Hib-bân hadis uydurmakla itham etmiş ve ibn Nümeyr de onun hakkında: "İnsanların en yalancılarındandı." demiştir.

[144] Buharî, 8/80, 62/5, 85/9; Müslim, 532, 2382, 2383.

[145] Müsiim, 249. Hadisin devamı şöyledir: Sahabîler: "Ey Allah'ın Rasûlü! Ümmetinden henüz daha dünyaya gelmemiş olanları nasıl tanıyabilirsin?" diye sordular. Hz. Peygamber (s.a.) de: "Düşünün, bir adamın siyah yağız atlar arasında ayağında ve alnında beyazlık bulunan bir atı olsa, o adam atını tanımaz mı?" diye karşı bir soru sordu. Onlar da: "Evet, tanır ey Allah'ın Rasûtü!" cevabını verdiler. Peygamberimiz (s.a.) devamla bu­yurdu ki: "Onlar, aldıkları abdestten ötürü alınları ve ayaklan parlar bir vaziyette gelir­ler. Ben havuz başında onların önünde bulunacağım. Haberiniz olsun, yitik devenin sürüldüğü gibi bîr takım insanlar havzımdan sürülüp uzaklaştırılacaklar. Ben onlara: "Hey, buraya gelin!" diye sesleneceğim. Bana: "Senden sonra onlar da (inançlarını ve amellerini) değiştirdiler." denecek. Ben de: "Uzak olun! Uzak olun!" diyeceğim.

[146] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 3/94-96.



kardelen7d
Wed 16 April 2014, 04:38 pm GMT +0200
ödevime yardımcı olduğunuz için saolun ama aşağıdaki turuncu yazıuları pek anlayamadım

yunushan7d
Wed 16 April 2014, 04:41 pm GMT +0200
ödevime yardımcı olduğunuz için saolun ama aşağıdaki turuncu yazıuları pek anlayamadım
Bazıları Kaynaktır Kardeşim.

Sevde38
Wed 16 April 2014, 06:11 pm GMT +0200
Şimdiki müslümanların haline bakıldığında, kardeşlik , birlik ve beraberlik olsaydı, eskiden olduğu gibi dünyaya İslamiyet hükmederdi.
Rabbim kardeşlik bağlarımızı kuvvetlendirsin.

sümeyra
Wed 16 April 2014, 06:26 pm GMT +0200



      Akrabalar arasında bile anlaşmazlıklar yaşanabilirken böyle bir kardeşliği tesis edebilmek, hayret edilecek bir mevzu ve İslamın güzelliğidir..Rabbim ayırmasın inşaallah...

Rüveyha
Sat 8 November 2014, 06:22 pm GMT +0200
Esselamu Aleyküm .Mevlam razı olsun kardeşim..Nerde şimdi muhacir ensar kardeşiliği..Hakiki kardeşlik , kardeşinin derdiyle dertlenmektir.Diğergamlaşmaktır..Rabbim bizlere kardeşinin acısıyı dertlenenlerden, sevincine ortak olanlardan kılsın inşaAllah.

ceren
Sat 8 November 2014, 06:31 pm GMT +0200
Aleykümselam.İslam kardeşliği,İslam dostluğu,Allah dostluğu her şeyden üsttür.Rabbim bizleri onların dostluğuna nail etsin....

saniye
Sat 8 November 2014, 06:40 pm GMT +0200
Rabbim onlardan razı olsun. Onların kardeşliği bizlere örnek olsun inş.