- Mücadele haşr mümtehine saf cuma ve münafikûn sûreleri

Adsense kodları


Mücadele haşr mümtehine saf cuma ve münafikûn sûreleri

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
sidretül münteha
Tue 4 January 2011, 08:14 pm GMT +0200
MÜCÂDELE, HAŞR, MÜMTEHİNE, SAF, CUM'A VE MÜNÂFİKÛN SÛRELERİ


7262- Âişe radiyallahu anhâ'daıı: "Bütün sesleri kemaliyle duyan Allah'a hamd olsun." Mücâdele sûresi 1. âyette geçen mücadeleci (ısrarcı) olan Havle, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e gelip evinin ya­nında onunla konuştu. Söyledikleri Allah ta­rafından ne çabuk duyuldu da hemen: "Koca­sı hakkında seninle tartışanın sözünü Allah duymuştur" mealindeki âyet (Mücâdele, 1) nazil oldu. [Buharı ve Müslim.]

7263- Ali radiyallahu anh'dan:

"Ey iman edenler! Peygamber' le hususi bir sey konuşacağınızda, bu konuşmanızdan önce fakirlere sadaka verin!" mealindeki âyet (Mücâdele, 12) nazil olduğu zaman, Al­lah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem bana şöyle dedi:

"(Bu sadakanın miktarı) Bir dinar olsun mu?"

"Buna da güç yetiremezler" dedim.

"Yarım dinar?"

"Bunun da altından kalkamazlar."

"Peki ne kadar olsun?"

"Bir kıl (ağırlığında altın) mikdan" dedim.

"Sen de çok azalttın" dedi. Bunun üzeri­ne: "Hususi konuşmanızdan önce sadaka ver­mekten ürktünüz mü?" mealindeki âyet (Mü­câdele, 13) nazil oldu. (Ali der ki:) Böylece benim sebebimle Allah bu ümmete hafiflet­mede bulundu. [Tirmizî]

7264- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem,

oturuyordu, ashabına şöyle dedi: 'Size bir adam gelecek. Şeytan gözü ile size bakacak, geldiği zaman kendisiyle konuşmayın.' Der­ken mavi gözlü bir adam çıkageldi. Peygam­ber sallallahu aleyhi ve sellem, onu çağırıp sordu: 'Neden sen ve arkadaşların bana ha­karet ediyorsunuz!' Adam cevab verdi: 'Sen

olduğun yerde dur; ben gidip onları getire­yim.' Gitti ve onları getirdi. Onlara aynı soru­yu sorunca, demediklerine ve yapmadıklarına dair Allah'a yemin ettiler.

Bunun üzerine Allah şu âyeti inzal buyur­du: 'Allah onların hepsini tekrar dirilteceği gün, size yemin ettikleri gibi ona yemin eder­ler.' Mücâdele, 18)

[Ahmecl ve Taberânî, Mu'cemu'l-Kebîr'de]

7265- İbn Ömer radiyallahu anh'dan:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Nâdiroğullarının hurmalığını yaktırdı ve kes­tirdi.

Burası, Büreyre denilen mevkii idi. Bu­nun üzerine Allah şu âyeti inzal buyurdu: 'inkarcı kitab ehlinin yurtlarında hurma ağaçlarını kesmeniz veya onları kesmeyip kökleri üzerinde bırakmanız, Allah'ın izniy-ledir. Allah yoldan çıkanları böyle rezilliğe uğratır.' (Haşr, 5)

|Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud ve Tîrmizî]

7266- Onun (Tirmizî) İbn Abbâs'tan riva­yeti:

(Yukardaki) Âyette geçen: "Lîne; hurma ağacıdır. Allah yolundan çıkanların rezil ol­masına gelince, onlar kalelerinden aşağı indi­ler, daha sonra da kendilerine hurma ağaçları­nı kesmeleri emredildi. Tabii ki bütün bunlar, onları üzmüş ve gönüllerini daraltmıştır. Müs­lümanlar: '(Ağaçların) Bir kısmını kestik, bir kısmını bıraktık. Ashâb: Acaba kestiklerimiz­den dolayı sevap aldık mı? Bıraktıklarımız­dan ötürü günaha girdik mi?' diyerek 'Pey­gamber sallallahu aleyhi ve sellem'e bir sora­lım' dediler.

Bunun üzerine yukarıda mealini verdiği­miz ilgili âyet nazil oldu.

7267- Enes radiyallahu anh'dan: "Münafıkların, Kitah ehlinin inkarcıların­dan olan kardeşlerine şöyle dediklerini gör­medin mi?.." âyeti (Haşr, 11) Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem Nadiroğullarını

Medine'den çıkarmak arzusunda iken (müna­fık) İbn Übeyy âyette geçen sözleri söyleme­si üzerine ilgili âyet nazil olmuştur. [Rezîn]

7268- Âişe radiyallahu anhâ'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem,

kadınların biatini 'Allah'a ortak kaçmamala­rı' kavli celîlinin de bulunduğu âyete binâen (Mümtahine, 12) kabul etmiştir. Fakat Resû-lullah kadınlardan biati elini değmeden, sözle almıştır." [Buhârî, Müslim ve Tirmizfl

7269- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan: O, "Onlar artık âhiretten umutlarını kes­mişlerdir"  kavl-i celîlini (Mümtahine  13) şöyle yorumladı: "Onlar artık âhirete iman et­mezler ve ondaki ecirleri de ummazlar."

[Taberânî, Mu'cemu'I-Kebîr'de zayıf bir senedle]

7270-  Abdullah bin Selâm radiyallahu anh'dan:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in ashabından bir grupla oturuyordum. Aramız­da dinî sohbet ve müzakerede bulunuyorduk. Diyorduk ki: 'Hangi amelin en iyi olduğunu bilseydik, onu yapardık.' Çok geçmeden şu âyetler nazil oldu.

'Göklerde alanlar da, yerde olanlar da Al­lah'ı teşbih ederler. O Azîz'dir, Hakimdir. Ey iman edenler! Niçin yapacağız diyerek yapa­mayacağınız şeyi söylersiniz? Yapamayacağı­nız şeyi, yaparız demeniz, Allah katında bü­yük gazaba sebep otur.' (Saff, 1-3) İnen âyet­leri Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem hemen çıkıp bize okudu." [Tirmizî]

7271- Câbir radiyallahu anh'dan:

"Biz Peygamber sallallahu aleyhi ve sel­lem ile namaz kılarken, üzerinde yiyecek yüklü develerden müteşekkil bir kervan geldi. On iki kişi hariç, cemaatin hepsi mescidden çıkıp kervanı karşılamaya gittiler. Bunun üze­rine: 'Ey Muhammedi Onlar bir kazanç veya eğlence gördükleri zaman seni ayakta bıraka­rak oraya yöneldiler..' mealindeki âyet (Cum'a 11) nazil oldu."

7272- Diğer rivayet:

"Ebû Bekr ile Ömer'in de içinde bulundu­ğu sadece on iki kişi (mescidde) kaldık."

7273- Diğer rivayet:

"Benim de içinde bulunduğum on iki kişi."

7274- Câbir radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte harbe çıktık. Muhacirlerden epey in­san katılmıştı.

Muhacirlerden şakacı bir adam vardı, bir Ensârî'nin kıçına el ya da ayakla vurdu. Ensa-rî çok öfkelendi ve: 'Yetişin ey Ensâr nerede­siniz?' diye çağırdı. Muhacir de: 'Ey Muhacir­ler, imdat!' diye seslendi. Derken birbirlerine girecek oldular. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hemen çıkıp şöyle dedi: 'Nedir bu cahiliye davası? Ne oluyor, neden kavga edi­yorlar?' Muhacirlerden birinin Ensar'dan bi­linin kıçına eliyle vurduğunu söylediler.

'Bırakın bu davayı, çünkü bu, kokmuş bir Şeydir' buyurdu. Bunun üzerine (münafıkla­rın başı) Abdullah bin Ubeyy b. Selûl (muha­cirleri kastederek) şöyle dedi: 'Hepsi başımı­za üşüştüler; Medine'ye dönersek, şerefli olan, zelil olanı mutlaka oradan (pisliği) çı­kartacaktır.'

Ömer bunu duyunca, şöyle dedi: 'Ey Al­lah'ın Resulü! Bu pisliği öldürmeyelim mi?' Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem şöy­le buyurdu: 'Biz bunu Öldürürsek, herkes Mu-hammed ashabını öldürüyor' der.'

7275- Diğer rivayet:

"Ona oğlu Abdullah bin Abdullah (b. Ubeyy) şöyle dedi: 'Senin alçak (zelil) ve Al­lah Resulünün de aziz (şerefli) olduğunu ikrar ve itiraf etmedikçe sen, asla Medine'ye döne­mezsin. ' Ondan sonra İbn Übeyy bunu itiraf etmek zorunda kaldı." IBuhârî, Müslim ve TirmizîJ

7276- Zeyd bin Erkam radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'le

birlikte bir sefere çıktık. Orada insanlar çok müşkül duruma düştüler. (Bunu fırsat bilen münafık) Abdullah bin Ubeyy şöyle dedi:

'Allah Resulünün yanında olanlara İnfak etmeyin (harcama yapmayın) ki onun etrafın­dan dağılıp gitsinler.' Şunu da sözlerine ekle­di: 'Medine'ye dönersek şerefli olan, zelil ola­nı elbette oradan çıkaracaktır.' Hemen Pey-

gamber sallallahu aleyhi ve sellem'e varıp onun dediklerini bildirdim. İbn Ubeyy'e haber gönderip, çağırttı ve sordu. Fakat o, yemin ederek böyle bir şey yapmadığını ve söyleme­diğini ileri sürdü.

Bunun üzerine (ashâb) benim yalan konuş­tuğumu söylediler. Bu, bana çok ağır gelmişti. Yalan söylemediğimi ifade eden 'Münafıklar sana gelince.,.' âyeti (Münâfikûn, 1) ininceye dek benim bu üzüntüm sürdü.

Sonra Peygamber sallallahu aleyhi ve sel­lem, onları, kendileri için Allah'tan bağışlan­ma dilemesi için çağırdı. Fakat onlar başları­nı çevirip gittiler. (Zeyd) '... Onlar tıpkı sıra­lanmış kof kütük gibidirler.' (Münâfikûn, 4) âyetinde şu tefsiri yaptı: 'Münafıklar yakışık­lı kimselerdi.'

7277- Diğer rivayet:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile harbe çıktık, beraberimizde birkaç bedevi de vardı. Hemen suya koşmak isterdik, fakat Bedevî bizi geçer, koşup havuzu doldurur, etra­fını taşla çevirirdi. Arkadaşları gelinceye ka­dar oraya kimseyi sokmak istemezdi. Derken Ensâr'dan bir adam geldi ve su içmesi için devesinin yularım sarkıttı. Fakat bedevi, izin vermeyince elinden kurtulup havuzu bozdu. Su çekildi. Bedevi de eline bir odun alıp En­sâr'dan olan adamın başına vurarak yardı. Bunun üzerine (yaralı), Abdullah bin Ubeyy'e gelerek durumu haber verdi. Abdullah bin Ubeyy kızdı ve bedevileri kastederek şöyle dedi: 'Allah Resulünün yanında bulunanlara yardım etmeyin ki onun etrafından dağılıp gitsinler. Çünkü onlar Peygamber'e yemek geldiği zaman, O'nunla yemek yemek için et­rafında otururlardı. Abdullah bin Ubeyy bunu Önlemek istedi. "Onlar (Bedeviler) etrafından dağılıp gidince: 'Muhammed'e yemek geti­rin!'derdi ve ayrıca arkadaşlarına da:

'Medine'ye dönerseniz, güçlü olanınız, güçsüz olanınızı oradan çıkartsın' diye talimat verirdi.

Zeyd dedi ki: Ben amcamın terkisindey-dim. Onun (İbn Ubeyy'in) söylediğini duy­dum. Hemen amcama bildirdim. Amcam da gidip Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e bildirdi. O da Abdullah bin Ubeyy'İ çağırttı ve sordu. Bunun üzerine o, binbir yeminle böyle bir şey söylemediğini iddia etti. Bu du­rum karşısında Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onu doğruladı, beni yalancı çıkardı.

Amcam bana geldi ve dedi ki: 'Yaptığını beğendin mi? Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem de, müslümanlar da sana kızdı, şim­di ne olacak?'

Buna hiç kimsenin üzülemeyeceği bir şe­kilde üzüldüm.

Yolculuk esnasında Allah Resulü sallalla­hu aleyhi ve sellem ile beraber yürürken üzün­tümden başımı eğdim. Bir de baktım ki Pey­gamber sallallahu aleyhi ve sellem geldi, kula­ğımı ovaladı ve bana gülümsedi. Cennette ebediyen kalsaydım bu kadar sevinmezdim. Sonra Ebû Bekr bana yetişip sordu: 'Peygam­ber sallallahu aleyhi ve sellem sana ne dedi?'

'O bana bir şey söylemedi, sadece kulağı­mı büküverdi, yüzüme de gülümsedi' dedim. 'Sevin!'dedi.

Sonra Ömer yetişip sordu. Ona da Ebû Bekr'e dediğim gibi söyledim.

Sabah olunca, Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem, inen Münâfikûn sûresini bi­ze okudu."

7278- Diğer rivayet:

"Bu olay, Benû Mustalik gazvesinde ol­muştur."

7279- Diğer rivayet:

"Bu olay, Tebûk gazvesinde olmuştur."

[Buhârî, Müslim ve Tirmizi]

7280- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: "Kendisini haccetmeye ulaştıracak veya üzerine zekât vacip olacak kadar malı bulu­nup da bunları yerine getirmeyen kimse, ölüm zamanında (Allah'tan) tekrar dünya hayatına dönmeyi diler." dedi. Bunun üzerine bir adam: "Ey İbn Abbâs! Allah'tan kork! Ancak kâfirler dünya hayatına dönmeyi dileyecek­lerdir." diyerek mukabele etti. İbn Abbâs bu­na cevap olarak:

"Dikkat et sana bu hususta Kur'ân âyetle­ri okuyacağım, dedi ve şunu okudu: 'Ey iman edenler, mallarınız ve çocuklarınız, sizi Al­lah'ın zikrinden alıkoymasın. Kim bunu ya­parsa onlar hüsrana uğrayanların ta kendile­ridir. Birinize ölüm gelip çatmadan size rızık olarak verdiklerimizden infak edin ki —o za­man— 'Rabbim beni biraz erteleseydin de ze­kât verseydim ve talihlerden olsaydım'diye­cek.' (Münâfikûn, 9-11)

Adam: "Zekât nasıl vacip olur?" dedi.

"Para iki yüz dirheme veya daha fazlasına ulaşırsa" diye cevap verdi.

Adam: "Ya hac ne zaman gerekir?" diye sorunca, İbn Abbâs şu cevabı verdi:

"Azık ve bineği olduğu zaman gerekir."


  7262- Bu hadisi Ahmed (VI, 46), Buhârî (tevhîd 9, VIII, 167), Nesâî (talâk 33, VI, 168) ve İbn Mâce (188, 2063), el-A'meş an Temîm b. Seleme an Urve an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7263- Bu hadisi Tirmizî (3300), Süfyân b. Vekî' an Yahyâ b. Âdem an Abdillah el-Eşcaî ani's-Sevrî an Osmân b. el-Muğîre an Sâlim b. ebî'l-Ca'd an Alî b. Alkame an Alî senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

7264- Bu hadisi Ahmed (I, 350), İsrâîl an Simâk an Saîd b. Cübeyr an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc etti.

Râvileri görüldüğü gibi Sahîh ricâlindendir.

7265- Bu hadisi Buhârî (cihâd 154, IV, 23; mağâzî 14, V, 23; tefsîr Haşr 2, VI, 58), Müslim (cihâd 29-31, s. 1365-6), Ebû Dâvud (2615) ve Tirmizî (3302), an Nâfi' an İbn Ömer asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7266- Bu hadisi Tirmizî (3303), el-Hasan b. Muh. ez-Za'firânî an Affân b. Müslim an Hafs b. Giyâs an Habîb b. e. Amre an Saîd b. Cübeyr an İbn Abbâs senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

7268- Bu hadisi Buhârî (tefsîr Mümtehine 2, VI, 61), Müslim (imâret 88-9, s. 1489) ve Tirmizî (3306), ez-Zührî an Urve an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7269- Râvilerinden Abdullah b. Muh. b. Saîd b. e. Meryem zayıf bir râvidir (Mecma‘ VII, 124).

7270- Bu hadisi Tirmizî (3309), ed-Dârimî an Muh. b. Kesîr ani'l-Evzâî an Yahyâ b. e. Kesîr an Ebî Seleme an Abdillah b. Selâm senedi ile tahrîc etti.

İsnâdı ızdırablıdır.

7271-7272-7273- Lafızların ilki Buhârî'ye, diğerleri Müslim'e aittir. Bu hadisi Buhârî (cumu'a 38, I, 225; buyû‘ 6, III, 6; tefsîr Cumu'a 2, VI, 63), Müslim (cumu'a 36-8, s. 590) ve Tirmizî (3311), Husayn b. Abdirrahman an Sâlim b. ebî'l-Ca'd ve Ebî Süfyân an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7274-7275- Bu hadisi Ahmed (III, 392), Buhârî (tefsîr Münâfik‍n 5, 7, VI, 65-6), Müslim (birr 63, s. 1998-9), Tirmizî (3315) ve Ebû Ya'lâ (1824, 1957), Süfyân b. Uyeyne an Amr b. Dinâr an Câbir asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7276- Bu rivayetin lafzı Buhârî'ye aittir. Bu hadisi Buhârî (tefsîr Münâfik‍n 1, 2, VII, 63-4; 3/2, 4, VI, 64-5), Müslim (sıfâtu'l-münâfikîn 1, s. 2140), Ebû İshâk an Zeyd b. Erkam asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7277- Bu rivayeti Tirmizî (3313), Abd b. Humeyd an Ubeydillah b. Mûsâ an İsrâîl ani's-Süddî an Ebî Saîd el-Ezdî an Zeyd senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen sahîh" hükmü verdi.

7278 Bu ibâre aslında Câbir hadisin metni içinde yer almıştır: Tirmizî (3315).

7279- Bu ibâre Tirmizî'nin (3314), Muh. b. Beşşâr an İbn e. Adî an Şu'be ani'l-Hakem b. Uyeyne an Muh. b. Ka'b an Zeyd senedli rivayeti içinde yer almıştır.

7280- Bu hadisi Tirmizî (3316), Yahyâ b. e. Hayye ani'd Dahhâk an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc etti. Yahyâ zayıf bir râvidir.




Bilal2009
Mon 15 July 2019, 04:56 pm GMT +0200
Esselamü aleyküm Rabbim paylaşım için razı olsun

ceren
Mon 15 July 2019, 07:42 pm GMT +0200
Esselamu aleykum. Rabbim razı olsun paylasimdan kardeşim. ..

Sevgi.
Tue 16 July 2019, 10:47 am GMT +0200
Aleyküm selâm. Bu faydalı bilgiler için Allah sizlerden razı olsun kardeşim