saniyenur
Sun 8 January 2012, 10:26 am GMT +0200
Muayyen Kimselerin Cennet’lik Yada Cehennem’lik Olduklarını Söylemek
Tahâvî -Allah ona rahmet etsin- şunu anlatmak istiyor: Biz Kıble ehline mensub muayyen herhangi bir kimse için: O cennet ehlindendir, yahut cehennem ehlindendir demeyiz. Doğru sözlü peygamberin cennet ehlinden olduklarını haber verdiği kimseler müstesna. Aşere-i Mübeşşere[100] gibi.
Bizler her ne kadar: Büyük günah işlemiş olanlardan Allah’ın dilediği kimseler cehenneme mutlaka girecektir, sonra da şefaatçilerin şefaati ile çıkacaklardır diyorsak da muayyen kimseler söz konusu olunca bunu söylemeyiz ve bilgi sahibi olmadıkça kimse hakkında cennet’liktir ya da cehennem’liktir, demeyiz. Çünkü bu bizim için gizli olan bir hakikattir. Ölenin ne üzere öldüğünü de bilgimizle kuşatamayız.
Ancak iyilikte bulunanlar için ümit besleriz, günahkar kimseler için de korkarız.
"Mü’minler bu hususta herhangi bir şeyi açıkça ortaya koymadıkça, onlar hakkında küfür, şirk ya da münafıklık ettiklerine dair şahitlikte bulunmayız, onların iç hallerini yüce Allah’a bırakırız."
[100] Aşere-i Mübeşşere, yani Hz. Peygamber tarafından cennetlik oldukları ismen belirtilmiş on sahabi Ebû Bekir, Ömer, Osman, Ali, Talha b. Ubeydullah, Abdurrahman b. Avf, Sa'd b. Ebî Vakkas, Said b. Zeyd, Ebû Ubeyde b. el-Cerrâh ve ez-Zubeyr b. el-Avvâm -Radıyallahu anh- dır.