saniyenur
Sat 25 August 2012, 09:18 pm GMT +0200
4- Muamelede Eşitlik
Yukarıdaki ilkenin uygulamada doğurması gereken mantıkî sonuç: bütün vatandaşlara, hayatın bütün sahalarında, hiçbir kısıtlama koymaksızın eşit muamele edilmesi gerekliliğidir. Bu eşit muamele kavramı şunları da gerektirir: (a) Sosyal ve siyasî mevkilerine ve etkilerine bakmaksızın her ferdin eğitim, öğretim, İstihdam ve devlet hizmetlerinden istifade fırsatı bakımından eşitliği; (b) Zengin-fakir, büyük-küçük, işçi-işveren ayrımı yapılmaksızın bütün sahalarda eşit muamele; (c) İslâm devletinin her ferdine maişet hakkının verilmesi. Devletten makul bir hayat sürmeyi talep etme ve makul bir maaş alma, her vatandaşın doğmuş olmasından kaynaklanan bir haktır. Bu hak dolaylı olarak toplumsal servetin devletin bütün fertleri arasında eşit dağıtılmasına bir çağrıdır. Böylece ülkenin servetinin en üst düzeyde dolaşımının sağlanmasını ve servetin mümkün olduğunca, birkaç kişinin elinde toplanmamasını önermektedir (59: 7); (d) Bu ilke, toplumun ve devletin istikran için, millî menfaatlerin sözkonusu olduğu durumlarda halk ile istişare sürecinden geçilerek karar verilmesini de öngörür. Bu danışma bütün konularda Kur'ân'da öngörüldüğü (42: 38) ve Hz. Muhammed'in de hayatında uyguladığı gibi gerçek anlamda bir istişare olmalıdır.