- Muallel hadîs

Adsense kodları


Muallel hadîs

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sidretül münteha
Sat 11 June 2011, 03:33 pm GMT +0200
5. Muallel Hadîs [629]


Dış görünüşü bakımından kusursuz gibi görünse bile, sıhhatim zedeleyen bir kusuru olduğu anlaşılan hadîstir. [630]

Hadîsteki illet, hadîs ilimleriyle uyğraşanlann dahî anlayamaya­cağı kadar kapalı olması îtibariyie onu meydana çıkarmak için geniş bir bilgiye, iyi bir hafızaya ve hassas bir anlayışa sâh'p olmak îcab eder. Ibnu Hacev diyor ki:

"İllet, 'ulûmu'l-hadîs nev'îlerinin en kapalı ve en hassasıdır ki onu ancak Allah Taâlâ'nm fevkalâde bir anlayış, geniş bir külün» râvîlerin dereceleri hakkında mükemmel bir bilgi ve senedlerle me­tinleri tam mânâsıyle kavrayacak kuvvetli bir meleke verdiği insanlaı anlayabilir. [631]

Bu ilmi çok iyi bilen bir âlim, Allah Taâlâ'nm kalbine doğdura­cağı bir nev'î ilhamla bu kapalı illetleri bilebilir. Buna şaşmamak lâ­zımdır; zîrâ hadîsi anlamak, telkîn ile olacak bir iş değildir. En ancak Allah'ın kalbe akıtacağı bir bilgi ile olabilir. [632]

Abdurrahmân b. Mehdî[633] diyor ki: "Hadîs ilhamla anlaşılabilir. Hadîsin illetlerini açıklayan bir âlime, bunun neye dayanarak söylü­yorsun? diye sorsanız size bir delîl gösteremez. [634] Yine Abdurrahmân b. Mehdî'ye: "Sen herhangi bir şeye: bu sahihtir, bu sabit değildir, diyorsun; bunu neye göre söylüyorsun? diye sordular. O da şöyle bir suâlle karşılık verdi: Sarrafa gidip dirhemlerini gösterdiğin zaman, sana: bu iyidir, bu kalptır, derse, ona bunun sebebini sorar mısm? yoksa dediğini aynen kabul mü edersin?. Soru sahibi: Aynen kabul ederim, deyince, Ibnu Mehdî: İşte uzun derslerin, münâkaşaların ve ihtisasın netîcesi olarak bu da onun gibidir, dedi. [635]

Hatîbu'l-Bağdâdî de şu sözleriyle bunu anlatmaktadır: "Muhad-disin sarraf gibi olması gerekir. Dirhemlerin bozuğu ve kalpı olduğu gibi, hadîslerin de bozuğu ve kalpı vardır. [636]

îşte bu ilmin çok zor ve hassas olması, uzun mümâreseye ihtiyaç göstermesi sebebiyledir ki, bu mevzuda çok az eser yazılmıştır. [637] Ya­zılan eserlerin en kıymetlisi de Buhâri'nin şeyhi olan Ali b. el-Medî-nî'nin "Kitâbu'l-'Iler'idir. [638] Bunun arkasından el-Hallâl[639] aynı adlı eseri gelir. Daha sonra da iki cilt olarak Mısır'da basılmış olan tbnu Ebî Hatim [640]'in 'Ilel'ini zikredebiliriz.

Bize kadar gelmiş olan bu mevzûdaki kitaplardan biri de Sünen-i Tirmizî'nin sonunda muhtasar olarak bulunan Kitâbu'l-'Ilel'dir.

Bunu İbnu Receb[641] şerh etmiştir. Yine Ilel mevzû'unda Ahmed b. Hanbel'in -hâlen yazma olarak bulunan[642] bir kitabı vardır. Bun­dan başka Ebû'l-Hasen ed-Dârekutnî [643]'nin kendinden sonra bir benzeri yazılamayan değerli bir eseri vardır. [644] Fakat kitabı kendi yazmamış, talebesi hafız Ebü Bekir el-Burkânî cem etmiştir. [645] Ay­rıca yine 'Ilelu l-hadîs mevzulunda Buhârî, Ya'kûb b. Ebî Şeybe, [646] es-Sâcî, [647] tbnu'l-Gevzî[648] ve îbrnı Hacerfi'[649] nisbet edilen kitaplar mevcuttur.

Çoğu zaman illet, zahiren sıhhat şartlarını hâiz olan bir isnadda bulunur. Şu hâle güre illetin mevcudiyeti, râvînin teferrüdü, bir vehim bulunduğunu münekkide gösteren karinelerle birlikte diğer bir râvînin ona muhalif oluşu, mevsûlün mürsel olarak, merfıVun mevkuf olarak gösterilmesi ve bir hadîsin diğer bir hadîse karışması ile anlaşılır ki, bu durumlar karşısında müuekkidde hadîsin sahih olmadığı hususunda zann-ı gâlib hâsıl olur veya hadiste tereddüd ederek  durakla. [650]

Muallel bir hadîsi rivayet eden râvînin ondaki iüel.i söylemesi nasıl şâyân-i arzu ise, [651]isnadda birçok bakımlardan illet bulunabile­ceği için, müsnidin de hadîsteki illeti açıklaması aynı şekilde verinde olur. [652]

Bİr hadîsin İlletim bilmek için hadîsin bütün rivayetlerini tetkîk etmek, râvîlerinin hadîs hakkındaki ihtilâflarına ve onların zabt ve itkân itibariyle durumlarına bakmak İâzimdır. Ali b. cl-Mcdînî: "Ha­dîsin bütün tariklerini cem  etmedikçe hatası anlaşılmaz'' [653]

Hâkim en-Neysâbûrî, Ma'rifetu culûmi' l-hadîs adlı kitabında mu'allel hadîsi on kısma ve her birini îzâh eden misâller vermiştir. [654] Daha sonra demektedir: "Burada zikretmediğim başka nev'îler de itiklerimi ise, bu ilmin mütt Kassıslarınm birçok mu'allel hadisi bulabilmesi İçin verdim; zîrâ hadîs­lerin illetlerini i.iSmh' îhıv, bu ilimlerin en değerlilerindendir. [655]

Mu'allel hadîsin nevMleri, Hâkim'in taksim ettiği bu on gruptan ibaret değildir. Binâenaleyh hadîsi zedeleyen bu gizli sebepleri îzâh etmek maksadıylc mu'allel hadîsin belli-başh misâllerini süylemckle iktifa edeceğiz.

Bir sahâbîden rivayet edildiği bilinen bîr hadîs, iki veya daha fazla râvînin memleketlerinin ayrı olması sebebiyle diğer bir râvîden rivayet edilir. Bunun misâli: tarikiyle rivayet   edilen Ben günde yüz   defa   Allah'a   tevbe   

ederim'" hadîsidir. Bu isnada bakan kimse, [656] ilk önce onu sahih hadî­sin şartına uygun olaiak rivayet edilmiş zanneder. Halbuki bu hadîsi bir Medîncli, bir Kuleliden rivayet etmiştir. Mâ'iûm olduğu üzere Medîneliler, Kûfelilerdcn rivayet ettikleri zaman hati ederler.

Bunun bir başka misâli, râvîlerden birinin kendi şeyhinin ismini söylemesi veya mübhem birakmasıyle meydana gelen ihtilâftır. Şöyle ki, Ebu Şihâb'ın: isnâdıyle meruV ola-rak rivayet ettiği  Mü'-min saf ve kerîm, fâcir ise hilekâr ve alçaktır", hadîsini Muhammed b. Kesîr'in senediyle rivayet etmesinin hadîsi malûl   yaptığını   Hâkim   beyân etmektedir.[657]

Bir başka misâl: Bir şahıstan rivayet eden râvîj o zâtı görüp, hadîs dinlemiş olmakla beraber, ondan dinlediği hadîsler mu'ayyen değildir. Bu râvî o zâttan arada vâsıta olmaksızın rivayet ederse, bu hadîslerin illeti, râvînin. onları şeyhinden duymamış olmasıdır. Bu­nun misâli, Yahya b.   Ebî  Kesîr'in   En es   (r.a.)'den   rivayet   ettiği:

Rasûlullalı   (s.a.v.)   bir   aile   yanında iftar ettikleri zaman, evinizde oruçlular iftar etsin, diye dua ederdi, [658] hadîsidir. Hâkim: "Yahya b. Ebî Kesîr'in Enes b. Mâlik1 den bir çok hadîs rivayet ettiğini biliyoruz; fakat bu hadisi Enes'den duymamıştır", dedikten sonra Yahya b. Ebî Kesîr'in Enes'-den rivayet eden şahıs bana söyledi", dediğini beyân  ederek   hadîsi senediyle zikreder. [659]

Bir başka misâl: Sened görünüşü bakımından sahîh olmakla beraber, orada, rivayet ettiği zâttan hadis işitmediği bilinen birinin bulunması, hadîsin mu'allel olmasına sebep teşkil eder. isnâdıyla   Rasûluîlah (s.a.v.)'dan rivayet edilen: Çok dedi kodu yapılan  bir mecliste bulunan kimse  oradan kalkmadan öncesi deyince, o mecliste bu­lunması sebebiyle işlediği günâh affedilir' , hadîsi bunun misâlini teşkil eder. Rivayet edildiğine göre Müslim, Buhârî'ye gelerek bu hadîsi sormuş, Buhârî de: "Bu güzel bir hadîstir. Bu babta dünyâda bundan başka bir hadîs bulunduğunu da bilmiyorum; ne var ki hadîs ma'lûldur", diyerek   senedini okumuş ve   bununla

beraber Musa b. 'Ukbe'nin Süheyl b. Ebî Sâlih'den hadîs işittiği zikredilmemektedir, demiştir.[660]

Hadîsle meşgul olan kimsenin: Bu hadîs falan râvî sebebiyle mualleldir sözünü okuyunca, hadîste, mu-callel İstılahı ile anılan cinsten cerh edici bir illet bulunduğuna hemen hükmetmeyerek biraz teennîlİ davranması gerekir; zîrâ bâzı âlimler illet sözünü, ıstılahı mânâsını kastetmeyerek de kullanmaktadır. [661] Bu takdirde yapılan cerh onlar nazarında, râvîyi, hafızasının zayıflığı veya kizbi gibi, (gizli değil) zahirî bir sebebe dayanarak yapılan bir cerhten öteye geçmez. Hadîsin zayıf olmasını gerektiren zahirî bir sebep bu­lunduğu takdirde, o hadîse mu'allel denemez. Misâllerle açıkladığımız üzere illet, hadîsin mu'allel olmasını gerektiren gizli ve kapalı bir sebcbtir. Ne var kİ bâzı münekkidler mu'allel hadîsin tarifinde hafi illet sözünün zikredilmesini zarurî görmeyerek, mu'allel hadîste gizli değil açık illetlerin de bulunabileceğini söylemektedirler. [662]

Ebû. Ya'lâ el-Halîlî, el-îrşâd adlı eserinde, zabıt olan sika râvînin müsned olarak rivayet ettiğini, mürsel olarak rivayet etmek gibi, hadîsin sıhhatini zedelemeyecek bir muhalefete de illet adını ver­mekte ve nasıl ki bâzıları şâz olan sahihin bir nev'i saymışsa, "ma'luL olan sahîh hadîs de sahîh'in bölümlerindendir", demektedir. Bununla: beraber ıstılahı sınırlandırmak da istememiş ve buna misâl olarak; Mâlik'in Muvatta'ında bulunan şu hadîsi zikretmiştir; Ebû Hureyre (R.A.)'den bize. baliğ oldu ki, Rasûlullah (s.a.v.): Yedirilmek ve giydirilmek kölenin; hakkıdır, bu vurmuştur". Mâlik bu hadisi Muvatta'ında bu şekilde nru'dal olarak rivayet etmektedir. Hadîsi İbrahim b. Tahmân ve Nu'mau b. Abdisselâm isnâdıyle rivayet etmektedir. Hadîs, isnâdı! beyân edildikten sonra sahîh olmuştur. Bâzıları: da "Ma'lul, bunun; aksine, görünüp itibariyle kusurdan salim olmakla beraber, yapıları araştırmadan sonra sıhhatini zedeleyen bir kusuru bulunan hadîstir. Misâlini verdiğimiz bu hadîs ise, dış görünüşü itibariyle mu'dal olmakla beraber, araştırıldığında mevsûl olduğu meydana çıkmıştır.[663] diyorlar.

Ma'lûl tâbiri, merdûd olan her hadîse şâmil değildir. Buna göre| munkatı' hadîs ma'lûl sayılmaz. Râvîleri arasında meçhul veya zayıf bir kimse bulunan hadîse de maûl denmez. Malûl diye bu saydığı mız kusurlardan birini ihtiva eden hadîse deni. [664]Hâkim Ebû AbdillaK diyor ki:

"Mecruh olan bir râvînin hadîsi değersiz ve bâtıl olduğundan, cerhle hiç alâkası bulunmayan muhtelif bakımlardan hadis ta'lil edilebilir. Hadisin illetine gelince, sika râvîlerin bîr çok hadislerinde onların bile farkına varamadıkları illetler bulunur ve hadîs ma'lûl olur. Bizce illeti tâyin etmede ölçü hıfz, fehm ve mâ'rifettir. [665]



  [629] Buna I(el-Malûl" de denir. Nitekim Buhârî, Tirmizî ve Hâkim'in sözlerinde

de böyle geçmektedir.   Bunun en   iyisi tek lâm ile yazılan   peklinde olanıdır; zîrâ bu kıyâsî olarak fiilînin mef'ûlüdür. tâbiri İse oy al adı,meşgul etti, mânâsına gelen fiilinin mef'ûlüdür; fakat bu fiili onlar kullanmamışlardır. Bk. Tedrîbu'i-râvî, s. 88.

[630] Kr.5. Tedrîbu'r-râvî, s. 89.

[631] Şerhu*n-nubbe5 s. 21; buradan naklen Tavzîhu'l-efkâr. c. II, s. 29.

[632] el-Câmi' li ahlâkı'r-râvî, c. IX, s. 177,

[633] Büyük hafız imâm Abdurrahmân b. Mehdî, b. Hasen'dir.  Künyesi   Ebû Sa'İd el-Basri'dir.  Ezd'lilerin mevlâsıdır. Benu'l-'Anber'in mevlâsıdır diyenler de olmuştur, Ahmed b. Hanbel onun hakkında: "Yahya el~Kattan'dan daha fakîh, Vekî'den daha sağlamdır", demiştir. 198 târihinde vefat etmiştir (Bk. Tezkiratu'l-huffâz, c. î, s. 329).

[634] Ma'rifctu 'uluroi'l-hadîSj s.  113.

[635] Bk. TedrîbuVrâvî,  s.  89;  el-Bâ<isu'!-hasîs. s,   71.  Yine   Abdurrahmân b. Mehdî: "Bir hadîsin illetini öğrenmek, yanımda olmayan yirmi hadîsi yaz­maktan bana daha makbuldür" demektedir... el-Câmi( li ahlâkı'r-râvî, c. X, s. ıgi. Aynı sözler için bk. Ma'rifetu 'ulûmi't-hadîs, s. 112.

[636] el-Câmİ! İİ ahlâkı'r-râvî, c. VII, v. 128 a.

[637] Şerhû'n-nuhbe, s. 21.

[638] Tedjîbu'r-râvî, s. 91. İbnu*l-Medîni'n:r terceme-i hâli verildi.

[639] Hallâl diye rcâ'ruf, Ebû Bekir, Ahmed b. Muhammed b. Hârûn el-Bağdâdî |el-Hanbelî'dir. Kitabı birkaç cilt halindedir. {Bk. er-Risâktu'1-mustatrafe, s. m).

[640] er-Risâletu'1-mustatrafe, s. 111.

[641] Hafız Zeynüddîn Ebm'l-Fercc, Abdurrahman   b. Ahmed b, eİ-Hüseyin b. Muhammed ei-Bağdâdî ed-Dİmeşkî el-Hanbelî,  tbnu Receb diye mâ'rûftur. 975 târihinde vefat etmiştir (er-Risâletu'I-mustairafe. s,   111).

[642] Zâhiriyye kütüphanesinde yazma olarak 40 numaralı mecmu'ada   bulun­makta olup küçük boy 24 varaktan ibarettir.'Muhtelif hatlarla yazılmış 325 varaktan müteşekkil birkaç risâieyi  muhtevi bir cilt idinde   bulunmaktadır,   (Bu eser Dr. İsmail Cerrahoğlu ve Dr. Talat Koçyiğit tarafından neşre   hazırlanmış ve I. cildi Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi neşriyatı  arasında  1963 yılında basılmıştır (mütercim).

[643] Ali b. Ömer b. Ahmed b. Mehdi, Ebu'I-Hasen Dârekutnî   diye meşhurdur. Bağdat'taki Dânı'l-kutn'a nisbet edilmektedir. Hadîste Emtru'İ-Mu'minîndir; Sü-nen'i vardır. 385 yılında vefat etmiştir (er-RisâU;tu'l-nıustatrafe, s. 19).

[644] îhtisâru 'ulûmi'I-hadis, s.70

[645] er-Ri'âletu'l-mustatrafe, s. 111.

[646] Şerhu'n-nuhbe, s. 21.

[647] es-Sâcî, Ebû Yahya, Zekeriyâ b. Yahya ed-Dabbî el-Basri'dir. Basra muhad-disidir. 307 târihinde vefat etmiştir. Zehebî diyor ki: 'Ilelu'l-hadîs mevzuunda onun büyük bir mütehassıs olduğunu gösteren değerli bir kitabı vardır   (er-Risâletu'l mustatrafe, s. î 11).

[648] Kitabının adı el-'Ilelu'l-miitenâhiye fi'I-ahâdîsi'l-vâhiye'dir. îbnu Cevzî, bu kitabı sebebiyle tenkîdlere uğramıştır (er-Risâletu'l-mustatrafe, s. 111).

[649] Kitabının adı ez-Zehru'1-matlûl fi'1-haberi'l-ma'Iûl'dur   (Tedrîbur-râvî,e. 91).

[650] Tedrîbu'r-Râvî, s. 89; aynı bilgi için bk. Tavzîhu'l-efkâr. c. II, s. 27-28.

[651] el-Câmî' İi ahîâki'r-râvî, c. VII, v. 127 b.             

[652] Aynı eser, c. X. v. 191. Hatibıı'l-Bağdâdi, el-Câmi'de müsnidîn illetleri açık­laması me\zû'una bir bâb ialısıs etmiştir (Bk. gösterilen yer).

[653] Tedrîbu'r-Râvî, s. 89.

[654] Hâkim'in Ma'rifetu  'uiümi'l-hadîs'inde s. 113-119 arasında bu on kısım da mevcuttur. Suyûtî de Tedrîbu'r-râvî'de Hâkim'den naklen bu on kısmı misalleriyle birlikte zikreder (Bk. s. 91-93).

[655] Ma'rifetu 'ulûmi'î-hadîs, s. 119.

[656] Ma'rifetu 'ulûmi' 1-hadîs, s. 115.

[657] Ma'rifetu 'ulümi'İ-hadîs, s.   117. AUâme Ahmcd Şakır,   Hâkim'in, hadîsi mu'allel saydığı illetin iyi olmadığını; zîrâ hadîsin şevâhi'd ve mütâbi'lerinin bulun­duğunu söylemiştir (Bk. el-Bâ'ısü'l-hasîs, s. 76).

[658] Hadîsin tamâmı şöyledir:

[659] Ma'rifetu 'ulûmi'l-hadîs, s. 117-118.

[660] Ma'rifetu 'ulûmi'l-hadîs, s. 113-114.

[661] el-Bâ'isü'I-hasîs, s. 77.

[662] Tavzîhu'l-efkâr, c. II, s. 27.

[663] el-Bâ'isü'1-hasîsj s. 77-78; krş. Tavzîhu'l-efkâr c. İî, s. 33-34.

[664] Tavzîhu'l-efkâr, c. II, s. 27.

[665] Ma'rifetü 'ulûmi'I-hadîs, s. 112-113.

Dr. Subhi es-Sâlih, Hadis İlimleri ve Hadîs Istılahları, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları: 150-156.