- Mirasta Kadının Erkeğe Nisbetle Yarım Hak Alması

Adsense kodları


Mirasta Kadının Erkeğe Nisbetle Yarım Hak Alması

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
müzzemmil
Wed 14 September 2011, 09:02 pm GMT +0200
B- Mirasta Kadının Erkeğe Nisbetle Yarım Hak Alması

İslâm Hukuku, Erkeğe nisbetle kadının bünye itibariyle narin ve nahif olmasından başka, onun çocukluk durumundan kurtulmasiyle her ay kan kaybederek adet görmesini, evlili­ğinde hamilelik halini, çocuk doğurmasını, çocuğunu emzirme­sini ve yavrusunun yakından bakıcısı ve koruyucusu durumunda olduğunu, hattâ gençliğinde her iki yılda bir yine çocuk do­ğurması ihtimalini, hasılı gençliğini cemiyete nesil yetiştirme yolunda harcayıp tüketeceğini hesaba katarak onu, çalışan ve başkasını bakan bir unsur olarak düşünmez. Bu sebepledir ki İslâm Hukuku kadının bakıp gözetilmesini eğer varsa, önce kocasına, yoksa babasına ve erkek kardeşlerine veya kardeşi­nin yetişkin oğullarına yüklemiştir. Buraya şunu da ilave ede­lim ki baba, yetişkin erkek evladım, eğer ilim tahsilinde de­ğilse, bakmakla mükellef değildir. Ama kız evlat, okusun okumasın, evlenene dek baba ocağının himayesindedir.
Bununla beraber, İslâm Hukukunda, kadın çalışmaz diye bir görüş de yoktur. Çalıştığı takdirde karşılığı kadınındır. Ni­tekim Kur'an'da,
“Erkeklerin kendi kazandıklarından bir payı vardır, ka­dınların da, kendi kazandıklarından bir payı vardır.» [745]buyurulur.
İslâm Hukukunda kadın o derece himaye görmüştür ki, boşanan bir kadın, boşandığı kocasından olan çocuğunu emzirmeyebilir. Emzirdiği takdirde, çocuğun babasından ücret isteme hakkına sahiptir. Bu husustaki ilâhî buyruk şudur :
“(Boşanan) o kadınları, kendi meskeniniz durumundaki biçimde iskân ediniz, onları, üzerlerine baskı yaparak zarara sokmayın. Eğer onlar hamile iseler, doğuruncaya kadar nafa­kalarını verin. Eğer çocuklarınızı emzirirlerse, onlara ücret­lerini verin. Aranızda güzelce istişare edin. Eğer (anlaşmada) güçlüğe uğrarsanız, o halde (çocuğu) bir başka kadın emzirir.» [746]
Bir de şu vardır :
Kadın çoğunlukla kocanın tesiri altındadır. Nitekim Me­denî K. da da bu durum kabul edilmiş ki, kocaya karşı kadını korumak içn bâzı tedbirlere yer verilmiştir. M.K. 169. M. si, kadının şahsî mallarına veya mal ortaklığı usulüne tabî mal­lara dair karı koca arasındaki hukukî tasarrufları, Sulh Hakimi tarafından tasdik olunmadıkça muteber saymamaktadır.
Kadının kocası yararına üçüncü şahıslara karşı yükleneceği borçlar için de, ayni hakimin tasdiki şart koşulmuştur. Bütün bu tedbirlere rağmen, kocası tarafından malları alınıp yendik­ten sonra sokağa atılmış kadınlar, maalesef ki az değildir Böyle bir duruma düşürülen zavallı, bir kadın, ne yazık ki M.K. 316. maddesine göre kardeşlerinden nafaka isteme hakkından mahrumdurlar. Mahrum edilmişlerdir çünkü kadın, mirasta, erkek kardeşi kadar hak almaktadır. Kadına hem erkek kardeşi kadar miras vermek, hem de kocasına malını yediren ve­ya çarçur eden bir kadının nafakasını yine erkek kardeşe yük­lemek elbette eşitliği erkek aleyhine bozan bir zülüm olurdu. Ama bununla beraber M.K. muhtaç kardeşlere yardım yapıl­masını da -nafakayı değil- hali vakti yerinde olan kardeşlere tavsiye etmekten geri kalmamıştır.
Yukarda ifade edildiği şekilde kadının hayatını garantiye aldığı ve her ihtimale karşı, onu bakmaya erkek kardeşini mecbur bıraktığı içindir ki İslâm Hukuku, erkeğe nisbetle kadına, mirastan yarım hak vermektedir. Demek oluyor ki bu şekilde kadının baba ocağından kendine verilmiyen bu hak, hem zalim kocalara yedirilmekten korunmuş oluyor ve hem de kadının bir nevi sigorta primi gibi baba ocağında kalmış bulunuyor. [747]


[745] Nisa: 4/32.
[746] Talak: 65/6.
[747] Ahmet Gürkan, Kur’an’ın Nasih Ve Mensuh Ayetleri, Yeni İlahiyat Kitabevi, Ankara, 1980: 249-251.