- Mirasları Ehline Dahil Ediniz

Adsense kodları


Mirasları Ehline Dahil Ediniz

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
seymanur K
Tue 9 August 2011, 09:45 am GMT +0200
FERAZİ (MIRASLARI) EHLİNE DAHİL EDİNİZ


İbni Abbas (r.a.) dedi ki: Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki:“Feraizi ehline dahil ediniz, feraizinin geride bıraktığı en evla erkeğedir.”1 Buhari ve Müslim tahric etti, bu kırk hadisi şerh edenlerin bazısı şeyh rahimeullahın bundan gafil olduğunu ve Ravh bin Tavus rivayetinde tahric etti, o da babasından, o da ibni Abbas’tan rivayet etti. Müslim, Ma’mer ve Yahya bin Eyyub rivayetinden tahric etti, o da yine -Tavus’tan rivayet etti, bunu Sevri ibni Uyeyne, ibni Cüreyc ve başkaları rivayet etti- Tavus’tan, o da babasından mürsel olarak ibni Abbas’ı zikretmeksizin, Nesai mürselli tercih etti.2

Alimler; “Feraizi ehline dahil ediniz”in manasında ihtilaf etti, bir gurup dedi ki: Feraizle murad Allah’ın kitabında takdir edilmiş olandır, muradı: Takdir edilmiş olan Ferizaları Allah’ın isimlendirdiği kimselere verin, bu farzlardan sonra kalana erkeklerin en evlası müstehaktır.

En evla ile murad en yakındır, erkeklerin en yakın asabenin en yakınıdır, S:293geri kalan asabelikle hakedilir hadisi imamlardan bir topluluk bu mana ile tefsir etti, imam Ahmet, İshak bin Raheveyh bunlardandır, o ikisinden İshak bin Mansur nakletti, buna göre kız, kızkardeş, amcaoğlu veya kardeşoğlu bir arada olsa kızın yarıyı almasından sonra geri kalanı asabe kalır, bu ibniAbbas’ın görüşüdür, bu hadise tutunuyor ve insanların hepsinin bunun zıddı üzere olduğu kabul ediyordu. Yine Zahiriye de onun görüşünü benimsedi.

İshak dedi ki: Kız ve kızkardeşle birlikte asabe varsa, asabenin alması daha haktır, eğer onunla beraber kimse yoksa kızkardeşe kalan verilir.

İbni Mesud’dan şöyle dediği rivayet edildi: Kız asabesi olmayanın asabesidir. Bazısı bunu reddetti ve dedi ki: Bu söz ibni Mesud’dan olduğu doğru değildir ibnuzzübeyr ve Mesruk ibni Abbas’ın görşündeydiler sonra döndüler.

Alimlerin cumhura göre kızkardeşler kız asabedir, artan onadır (kız kardeşe) Ali, Ömer, Ayşe, Zeyd, ibni Mesud, Muaz bin Cebel bunlardandır. Abdurrazzak1 rivayet etti dedi ki: Bize ibni Cüreyc haber verdi ben Tavus’a kız ve kız kardeşten sordum, dedi ki: Babam ibni Abbas’tan, o da bir adamdan, o da Peygamber (s.a.v.)’den bu hususta birşey zikrediyordu, Tavus bu adamdan razı oluyordu, dedi ki: Babam bunda şüphe ediyordu ve bu hususta birşey söylüyordu, bunun hakkında da kendisine soruyordu, açık olan Allah en iyisini bilir Tavus’un muradı bu hadistir, çünkü ibni Abbas’ın yanında Peygamber (s.a.v.)’den kızkardeşle kızın mirası hususunda açık bir nas yoktur, ancak bu habi gibisinin geneline yapışıyordu.

Tavus’un zikrettiği ibni Abbas bir adamdan rivayet etti ve o ondan razı değil ibni Abbas’ın rivayetin çoğu sahabedendir. Sahabelerin hepsi de adildirler, onlar övülmüştür, bundan sonra Tavus’un rizasının önemi yoktur.

 

(1) Sahihtir, Ahmed, Buhari, Müslim, Tirmizi (2099) ibni Abbas’tan tahric etti. (Neylül Evtar: 6/55) Camiussağir Nasburraye: 4/428).

(2) Mürseldir, ibni Tavus’tan, Tahavi, Nesai sünenül kübra da Said bin Mansur süneninde tahric etti.

(1) Musannef’inde tahric etti.

(2) Buhari sahihinde tahric etti. (Boğa rakamlamasıyla 6355).

Buhari’nin sahihinde2 Ebu Kays el-Evdi’den, o da Hüzeyl bin fierahbil’den şöyle dediğini rivayet etti: Bir adam Ebu Musa’ya geldi ve ona kız, oğul kızı ve ana baba bir kızkardeşten soruldu dedi ki: Kıza yarı kızkardeş geri kalan ibni Mesud getir o da bana uyacaktır, ibni Mesud geldi bunu ona zikretti, bunun üzerine dedi ki: O halde ben sapıtmış ve hidayete ermemişlerden olurum, ben Rasulullah (s.a.v.)’in hükmüyle hükmedeceğim: Kıza yarı oğul kızına üçte ikinin tamamlayıcısı olarak altıda bir geriye kalan kız kardeşedir, dedi ki: Ebu Musa’ya geldik ibni Mesud’un sözünü haber verdik, dedi ki: Bu alim sizin içindeyken bana sormayın.

Yine bunun hakkında Ameş’ten, o da İbrahim’den, o da Esved bin Yezid’den şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (s.a.v.) dönemin bize bin cebel içimizde yarı kız, yarı kızkardeşi şeklinde hükmetti, Ameş sonra Rasulullah (s.a.v.) döneminde cümlesini zikretmeyi terketti onu zikretmedi.1

Bunu Ebu Davud diğer vecihten Esved’den tahric etti2 ve şu fazlalığı yaptı: O gün Peygamber (s.a.v.) sağdı. İbni Abbas sözünü Allah azze ve cellenin şu ayetiyle dile getirdi: (De ki: Allah babası ve çocuğu olmayan kimsenin mirası hakkında hükmü şöyle açıklıyor: Eğer çocuğu olmayan kimse ölürde onun bir kızkardeşi bulunursa, bıraktığının yarısı onundur) (Nisa: 4/176) Diyordu ki: Siz mi, yoksa Allah mı, daha iyi bilir? Yani Allah ona çocuk olmakla birlikte yarı verdi, siz ona kız çocuğu varken yarı veriyorsunuz.4 Doğrusu Ömer ve cumhurun görüşüdür, bu ayette bunun zıddında delilik yoktur, çünkü (bıraktığının yarısı onudur)’la murad: Farz iledir tamamen çocuk yokluğunda şart kılınmıştır.

Bunun için sonra buyurdu ki: (Kız kardeşler iki tane olursa (erkek kardeşlerin) bıraktığının üçte ikisi onlarındır.” (Nisa: 4/176) Yani farz iledir, tek kız kardeş erkek ve kız çocuğun yokluğunda alır, yine iki kızkardeş ve daha fazlası erkek ve kız çocuğun olmaması durumunda üçte ikiyi hak eder, eğer çocuk varsa erkekse erkek ve kızkardeşlerden önde tutulur, erkek çocuk yokta kız çocuk varsa, ona ayrılan farzdan sonra geri kalın ittifakla erkek kardeş kızkardeşiyle birlikte hakeder, eğer kız kardeşi erkek kardeşi haktan düşürmüyorsa, asabelerden daha uzak olanı amca ve amca oğlu gibisi nasıl düşürür. S:295 Eğer uzak asabe düşürmezse, kız kardeşe iştirakini olmamasından dolayı kızkardeşin ondan önde tutulması kesinleşir, ayetin mefhumuna göre çocuk kızkardeşi farzla yarıdan engeller, hak budur, mefhumu kızkardeşe kızla düşer değildir, onun mirasından artanı da almaz, bunu Allah Teala’nın şu ayeti delildir: (Kızkardeş ölüp çocuğu olmazsa erkek kardeşte ona varis olur). (Nisa: 4/176)

Kız çucuğu erkek kardeşi kızkardeşinin mirasında kız veya kızlardan artanlandan engelleyeceği ümmet icma etti, ancka kız çocuğun varlığı erkeğin kızkardeşinin mirasının tamamını almasına engeldir, eğer çocuk erkekse erkek kardeşi mirastan engeller, eğer kızsa mirasından artanı engelleyemez, çocuk eğer kızsa ölenin kızkardeşine yarı miras verilmesini engeller ve farzından artan mirası engelleyemez, çocuk erkekse kızkardeşi (ölenin) mirastan tamamen engeller, Allah en iyisini bilir.

“Farzların geriye bıraktığı en evla erkeğedir” sözü hakkında denildi ki: Bununla murad özellikle uzak asabedir, yakın asabe dışında erkek kardeş çocukları amca çocukları ve onların çocukları gibi, delil şudur ki: Farzlardan sonra kalan asabe yakınsa çocuklar ve kardeşler gibi ittifakla kız  erkek ortak olur, yine kızkardeşle kız da nas ile böyledir.

Yine ittifakla ondan bu şekil özeldir, yine azad edilmiş mevla ittifakla özeldir. Kızla kız kardeş nasla özeldir.

Diğer bir gurup dedi ki:“Farzları ehline dahil ediniz” sözüyle murad:cümleten farz sahiblerinin ister farzla ister ta’sible (asabelikle) hak ettikleridir; “Geri kalanı en yakın erkeğedir” sözüyle murad: Kendisine farz olmayan asabedir buna şu delildir, hadis başka bir lafızla da rivayet edildi şöyle ki:“Malı feraiz ehli arasında Allah’ın kitabı üzere taksim ediniz” buna her yönden feraiz ehli olan girdi, buna göre kız kardeşin erkek kardeşi veya amca oğlusuyla -ona asabe olduğu zaman- birlikte aldığı bu taksime dahildir, çünkü cümleten feraiz ehlindendir, yine kız kardeşin kızla birlikte aldığı da böyledir.

 

(1) Buhari sahihinde (boğa rakamlamasıyla: 6360) yine Ahmed, Ebu Davud, Tirmizi ve ibni Mace tahric etti. (Neylül Evtar: 6/58).

(2) Ebu Davud süneninde, Buhari’de manasıyla tahric etti. (Neylül Evtar: 6/58).

(4) Abdurrazzak ve Beyheki tahric etti. Hakim ve Zehebi doğruladı.

Diğer bir grup dedi ki: “Feraizi ehline dahil ediniz” ve: “Malı feraiz ehli arasında taksim ediniz” sözündeki feraiz ehliyle murad: Allah’ın kitabında isimlendirdiği miras ehilerinde, farz ehillerinden ve asabelerden hepsidir ister takdir edilmiş ister edilmemiş olsun varislerin aldığı herşey Allah’ın kendilerine kıldığı farzdır, ana baba ve çocukların zikrinden sonra buyurdu ki: (Allah tarafında konmuş farzlardır). (Nisa: 4/11) Onlar içinde farz sahibi ve asabe de vardır, yine buyurdu ki: (Ana baba ve yakınlarının bıraktıklarından kadınlara da bir pay vardır. Gerek azından gerek çoğundan bir hisse ayrılmıştır). (Nisa: 4/7) Bu asabeleri de farz sahabeleri de kapsar, yine şu hadiste: “Feraizi ehli arasında Allah’ın kitabı üzere taksim ediniz” taksimi Allah’ın kitabı üzere farz ehillerini de asabeleri de kapsar, bu hal üzere taksim olur da sonra bir şey artarsa farzları varislerden erkek olan en yakına özel olarak verilir, yine yine eğer Allah’ın kitabına taksimiyle ilgili bir belirti yoksa bu durumda onlardan en evla erkek alır.

Bu hadis Allah’ın kitabında zikredilen mirasların ehillerine taksiminin keyfiyetini açıklıyor, Kuran’da taksimde artan malı alacak varisleri ev onların kısımların ve onların hallerini açıklamıştır, bu hadis açıklıyor, yine isimlerinin açıklanmadığı geri alan asabelerin miras alma keyfiyetini de açıklıyor, bu hadis Kuran ayetlerin yanına katıldığı zaman farz ehli ve asabelerin hepsini miras taksimi düzene biner.

Allah Teala’nın Nisa suresinin evvelinde zikrettiği gibi biz de çocuklar ve ana babanın mirasını zikredeceğiz ana baba bir veya baba bir (ana ayrı) kardeşlerin mirası hükmü  zikredeceğiz, yine surenin sonunda zikredilği gibi. Çocuklara gelince Allah Teala buyurdu ki: (Allah size, çocuklarınız hakkında erkeğe kadının payını iki misli (miras vermenizi) emreder) (Nisa: 4/11) bu kızlar ve erkeklerin bir arada olmasının hükmüdür, erkeğe kızın iki katı verilir, buna alimlerin ittifakıyla çocuklar ve oğulların çocukları da girer, ne zaman çocuklardan kızlar ve erkekler olarak kardeşler bir arada olsa çoğunluğa göre bu şekilde mirasları taksim edilir, eğer kendi sulbünden bir kız veya iki kız varsa S: 297 ve kız kardeşiyle beraber bir oğlun oğlu da varsa, geri kalanı üçte bir olarak paylaşırlar, çünkü bu genel dahildirler, bu cumhur alimlerin görüşüdür, Ömer Ali Zeyd ibni Abbas bunlardandır (r.a.) dört mezheb imanı görüşü de budur.

İbni Mesud kendi sulbünden kızların üçte ikiye tamamladıktan sonra geri kalan tamamen oğlun oğlunadır, bu Alkame Ebu Ser ve zahir ehlinin görüşüdür, onlara göre erkek çocuk kız kardeşini ta’sib etmez ancak kızkardeşe bir farize olupta yalnız kalması durumunda ta’sib eder, yine şu hususta da edilir: Kız ve erkekli kızlı oğul çocukları varsa geri alan bütün oğul çocuklarınadır, erkeği kızın iki payı verilir.

İbni Mesud kız, oğul kızları ve oğulları hakkında dedi ki: Kıza yarı, geriye kalan oğul çocuklarınadır, erkeğe kızın iki payı vardır ancak oğlun kızlarına altıda birden fazla olursa müstesnadır, bu durumda onlara altıda bir verilir geri kalanlar oğlun oğullarına verilir, bu Ebu Sev’rin de görüşüdür.

Cumhur dedi ki: Geri kalan yarı oğlun çocuklarına erkeğe kızın payı şeklinde verilri, ayetin umumuna dayanarak böyledir, onlara göre çocuk ne kadar aşağıda olsa her halukarda kendi derecesindekileri ta’sib eder, bu durum ister kendisiyle (erkek çocuklar) beraber kıza farz olsun olmasın böyledir kendisi olmaksızın kıza bir farz olması şartıyla kendine üst derecedeki kızlar kendini (erkek çocuğu) ta’sib edemez, kendinden alttakiler de her halukarda kendini ta’sib edemez.

Sonra Allah Teala buyurdu ki: ((Çocuklar) ikiden fazla kadın iseler, ölünün bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer yalnız bir kadınsa yarısı onundur) (Nisa: 4/11) bu çocuklardan kızların yalnız kalmasının hükmüdür, teke yarı, ikiden fazlaya üçte iki, buna kendi sulbünde olan kızlarda girer, onların olmaması durumda oğlun kızları da girer, eğer hep bir arada olsalar ve sulbten olan kızlar üçte ikiyi tamamlasalar oğul kızlarına bir şey yoktur eğer kızlar üçte ikiyi tamamlamamışsa sulbten gelen kız birse, beraberinde de oğul kızları varsa kıza yarı oğlu kızların üçte ikinin tamamlayıcısı altıda bir verir, ta ki sulb kızlarının farzı üçte ikiyi geçmesinin zikri geçen ibni Mesud hadisiyle bu şekilde Peygamber (s.a.v.) hükmetti ve bunu alimlerin görüşüdür, ancak ibni Mesud, Selman ve Rabia’dan oğul kızlarına bir şey verilmeceğine dair rivayet vardır, Ebu Musa bu husustaki görüşü kendisine ulaşınca ibni Mesud’un görüşüne döndü.2

 

(2) Vakıa Osman (r.a.)’ın halifeliği günlerindeydi, Ebu Musa da Kufe’de emir idi, Ebu Musa ibni Mesud’un rivayetine döndü, haberi Ebu Davud rivayet etti. (Neyül Evtar: 6/58).

Alimler iki kızın mirası müşkil geldi, o ikisine ibnül Münzir1 ve başkasının hikaye ettiği gibi üçte iki verilir (icma ile) ibni Abbas’tan o ikisine yarı verilir diye rivayet edilen şey hakkında denildi ki: İsnadı sahih değildir, Kuran bunu zıddına işaret ediyor çünkü buyurdu ki: (Bir kadın ise yarısı onundur) (Nisa: 4/11) birden fazlaya nasıl yarı verilir? İbni Mesud’un kıza yarı, oğul kızına üçte ikinin tamamlayıcısı olarak altıda bir verileceğine dair hadisi, evla olarak kıza (birden fazlaya) üçte iki verileceği delildir.

İmam Ahmed, Ebu Davud ve Tirmizi Cabir’den tahric etti ki: “Peygamber (s.a.v.) Sad’ın iki kızına üçte iki miras verdi.”3 Fakat Kuran’dan Allah Teala’nın şu kavlinden dolayı anlamı müşkil oldu: (Eğer onlar ikiden fazla kadın iseler) (Nisa: 4/11) bunun için insanlar bunda ihtilaf etti.

İnsanlardan bir çoğu bu hususta çeşitli sözler söyledi, bazıları dedi ki: İki kızın mirası iki kız kardeşin mirasından istifade edildi, çünkü Allah Teala buyurdu ki: (Kız kardeşler iki tane olursa (erkek kardeşinin) bıraktığının üçte ikisi onlaradır) (Nisa: 4/176) İki kız kardeşten fazlası mirasın hükmü ikiden fazla (kızın) mirasından istifade edildi.

Bazısı dedi ki: Kıza erkek kardeşiyle birlikte Kuran’ın ifadesiyle üçte bir verilir, kız kardeşiyle birlikte üçte bir olması daha evladır, bazı başka bir yol takib etti o da: Allah çocuklardan erkek ve kızların bir arada oluşunun hükmünü zikretti erkeklerden ayrılma durumunda kızların mirasını hümünü de zikretti, erkeklerin kızlardan ayrı kalma durumunda mirasını ifade etmedi, bir arada oluştu erkeğe kızın iki payını verdi eğer oğulla birlikte iki kız bir arada olsa onun için onlardan ikisin nasibi kadar nasibi vardı, eğer onunla birlikte sadece bir kız varsa, oğula üçte iki, kıza üçte bir verilir, Allah mutlak olarak erkeğin iki kız payı alacağını zikretti.

S: 299 Kızın erkekle birlikte olması durumun üçte iki kızın payı değildir, çünkü o vakit onların payı yarıdır, bu durumda üçte iki onların yalnız (erkek olmaksızın) haldeykenki paylarıdır.

Burada Kuran’ın açıklamadığı üçüncü bir kısım kaldı o da çocuklardan erkeklerin yalnız başına kalışların hükmüdür, bunu da ibni Abbas hadisine dahil edilmesi mümkündür. “Geri kalan en evla erkeğidir” bu kısım kaldı hükmü Kuran’da açıklanmadı, bu durumda mal çocuklardan en yakın erkeğe verilir, halde buna göredir, eğer oğlun oğluyla oğlunun oğlu bir olsa malın tamamı oğula verilir. Eğer oğlun oğluyla oğlunun oğlu bir olsa mal oğlun oğlunun olur, bu ibni Abbas (r.a.) hadisin gereğincedir, Allah en iyisini bilir.

Sonra Allah Teala ana babanın mirasının hükmünü zikretti, buyurdu ki: (Ölenin çocuğu varsa, ana babasında herbirinin mirastan altıda bir hissesi vardır, bu ölenin çocuğu olması durumuna ana babanın mirasının hükmüdür, ister çocuk erkek, ister kız ister kendi sulbünde isterse oğlun çocuğu olsun aynıdır bu alimlerden icma gibidir, Mücahid’den buna muhalif rivayet hikaye edildi, ne zaman ölen çocuğu veya oğlunun çocuğu olsa ve ana babası varsa ana babasından herbirine farz olarak altı da bir verilir, sonra eğer çocuk erkek ise ana babanın altı da birinden sonra kalanda onundur, belki bu şu hadisin sözü dahildir: “Feraizi ehline dahil ediniz geri kalan en evla (en layık (veya) en yakın) erkeğedir.”

Asabelerin en yakın: Oğuldur, eğer çocuk kız ve iki ve ikiden fazlaysalar üçte iki onlarındır, maldan hiçbir şey artmaz eğer kız tekse ona yarısı verilir ve maldan diğer bir altıda bir artarr, onu da baba ta’sib ile alır, Peygamber (s.a.v.)’in şu hadisiyle amel ile böyledir: “Ferazi ehline dahil ediniz, geri kalan en evla erkekdir çünkü o kardeş ve onu oğlundan ama ve onu oğlundan daha yakındır.

Sonra buyurdu ki: (Eğer çocuğu yok da ana babası ona varis olmuş ise anasına üçte bir düşer) (Nisa:4/11) yani: Ölünün çocuğu yok ve ana babası ona varis oluyorsa, anasına üçte bir verilir, bundan üçte birden sonra kalan babaya vereceği anlaşılır, çünkü mirası anne babasına olduğu isbat edildi ve anneye üçte bir tahsis edildi, bilindi ki geri kalan babayadır, anneye verilir  demedi, ta ki o ikisi çocuklar ve kardeşler gibi içlerinde erkekler ve kızlar varsa malı ta’sib ile bölüşür zannı verilmesin.

 

(1) İcma s: 66 Katar baskısına bak.

(3) Hadis hasendir, Nesai hariç beşi tahric etti (Ahmed, Ebu Davud, Tirmizi, ibni Mace) ve Hakim, Tirmizi dedi ki: (2093) bu hadis ihsan, sahihtir. (Neylül Evtar: 6/56).

İbni Abbas Umriyyeteyn ile birlikte karıştırılmış iki meselede bu ayete dayanarak hükmediyordu, Umriyyeteyn eş ve anne babadır, Ömer eşler maldan farzlarını alırlar ve iki mesele de o ikisinin farzından sonra kalanın üçte bir anaya kalanı babaya şeklinde hükmetti, ümmetin cumhuru da ona tabi oldu.2

İbni Abbas dedi ki: Bilakis anaya üçte bir tamamen verilir, Allah Teala’nın şu ayeti delildir: (Ölünün çocuğu yok ve ana babası ona varis oluyorsa anasına üçte bir vardır). Bunun cevabında denildi ki: Allah anaya üçte biri iki şartla kıldı: Birincisi Ölenin çocuğu olmaması.

İknicisi: Ana babası varis olması, yani sadece ana baba mirasta yalnız kalması, ana baba mirasta yalnız kalmayınca ona da üçte biri hak edemez, velev ki ölenin çocuğu olmasın.

Denilir ki: -Bu güzeldir- (Ana babası da ona varis olsa, anasına üçte bir vardır). Yani ana babanın varis olduğundan, anasına terkettiğinin üçte biri vardır demedi, -altıda birde dediği gibi- manası eğer onun (ölenin) çocuğu yoksa, malından ana babasını da mirası varsa, ana babaya özel olan bu mirasın üçte biri annenin geri kalansa babanındır.

Bu sırdandır ki, Allah en iyisini bilir, Allah ehline takdir edilen mirası zikretti eden şey zikretti: (Terkettiğinden) veya şu ayet olduğu gibi buna işaret eden şey zikretti: (Yapacağı vasiyette veya borçtan sonra) vasiyetter ve borçlardan ona farz sahibenin hakkında kendisine takdir edilmiş olan farz olduğunu açıklamak için böyle yaptı ve asabelerin veya erkeler ve kızları tasib üzere, çocuklar ve kardeşler gibi paylaştıklarını zikretti ve bunlardan bir kayıtla bağlamadı, ta’sib ile taksim edilen malın, malın tamamının olmadığını açıklamak için bilakis bazen malın tamamı olur bazen takdir edilmiş farzlardan artan olur, bu arada çocuğu olmayan evladından ana babanın mirası zikredince ve paylaşımları da  sade farzla olmayınca çocukla birlikte miraslarında olduğu gibi ve sade tasib ile de olmadığı erkeğin kızı tasib edipte onun iki mislini aldığı gibi de olmayınca ana alacağını farzla S: 301 baba da alacağını tasible alıyor, buyurdu ki: (Ve ana babası ona varis olmuşsa annesine üçte bir vardır) yani anne ve babanın (çocuklarının) mirasından hakettikleri miktardan anne farz olarak üçte birini alır, kalanı baba tasib ile alır, bu Allah açtığıdır, daha önce buna ulaşanı bilmiyorum, hamd ve minnet Allah’adır sonra Allah Teala buyurdu ki: (Eğer ölenin kardeşleri varsa anasına altıda bir (düşer bütün bu paylar ölenin) yapacağı vasiyette kardeşlerle birlikteyken anne alır, anneyle birlikte babanın mirasını zikretmedi, şüphesiz beraberlerinde baba olmaksızın anneyle kardeşler birlikte olsalar, anne altıda bir kalanı kardeşler alır onun iki kardeş ve daha fazlası cumhura göre hac beder (engeller).

Eğer kardeşler ve anneyle birlikte baba da varsa çoğunluk dedi ki: Kardeşleri baba hac beder miras alamazlar. İbni Abbas’tan anne çocuğun anneyle birlikte farzla varis olduğu  gibi, farzla anneyi hacbettikleri gibi altıda bir miras alırlar. Denildi ki: Bu şu sözü üzerine bina edilmiştir:  Kelale: Özellikle çocuğu olmayan kimsedir, kelale için babayı kaybetmiş olmak şart değil kardeşler babayla birlikte farzla varis olur.

Müteahhirin alimlerden bazısı dedi ki: Eğer  kardeşler babayla hacbolursa (engellenirse) anayı bir şeyden hacbedemezler, bilakis o zaman üçte bir alır, bunu imam ebful Abbas, ibni Teymiyye tercih etti, Ömer ve seleften başkasının sözde şu alınabilir: Aslen miras almayan hacbedemez, benzerini Ahmed Hiraki söyledi, fakat alimlerin çoğu bundan muradın şu mana olduğunu söylüyorlar: Tamamen mirasa kafir ve köle gibi ehil olmayanlardır, kendisinde daha yakın tarafından  hacbedildiğinden dolayı varis olmayanlar değildir. Allah en iyisi bilir, kardeşle hacbolmuşsa anneyi hacbedemezler sözünü şu şahiddir: (Eğer onun kardeşleri varsa anasına altıda bir vardır) ve babayı zikretmedi bunun kardeşlerle birlikte babanın yalnız kalışının hükmü olduğunu delil oldu. Altıda birden sonra geri kalanlar tamamen onlarındır, bu zayıftır çünkü kardeşlerle anne bir olabilirler ve onlar üçte birden başka olmaz, Allah en iyisini bilir.

Bilin ki Allah ana babanın mirasının hükmünü zikretti dedi ve nineninkini zikretmedi, nineye gelince: Ebu Bekir Sıddık ve Ömer bin Hattab (r.a.) dedi ki: O ikisi için Allah’ın kitabında bir şey yoktur.2

 

(1) İkisine Ğarraveyn meselesi de denilir.

(2) Beyheki, Darimi, Abdurrezzak, ibni Ebi fieybe ve Said bin Mansur tahric etti.

(3)  Beyheki, Darimi Abdurrezzak ve ibni Ebi fieybe tahric etti.

(2) Hadis sahihtir, Kabisa bin Züeyb’ten Ahmed Ebu Davud, Tirmizi tahric etti ibni Mace, ibni Hibban ve Hakim doğruladı, Hafız bin Hacer dedi ki: Adamlarının güvenilirliğinden dolayı isnadı sahihtir, ancak şekil mürseldir, çünkü Kabisa’nın sıddık (Ebu Bekir)’den işitmesi ve kıssayı görmesi sahih değildir, benu ibni Abdil Bes dedi. (Neylül Evtar: 6/60).

Bazı alimler bunun üzerine icma olduğu hikaye etti ve onun farzı sünnet ile isabet edildi, ve denildi ki: Altıda bir Rasulullah (s.a.v.)’in verdiği bir yemektir, farz değildir, yine ibni Mesud ve Said bin Müseyyeb’ten de rivayet edildi yine zayıf vecihlerle ibni Abbas’tan annenin almaması halinde anne yerinde olduğu ve annenin mirası alacağı rivayet edildi, bazen üçte bir bazen de altıda bir  alacağı rivayet edildi, bunlar şazdırlar (kaide dışı).

Ninenin dedeye dahil edilmesi salih değildir, çünkü dede asabeyle gelen asabedir nine farz  sahibiyle farz geliyor bu nedenle zayıftır, denildi ki: Ona farz yoktur, ancak Peygamber (s.a.v.)’in verdiği altıda bir vardı, bunun için farz sahiblerine kalanın verileceğini görüşünde olan bir gurup dedi ki: Farzının zayıflığından dolayı nineye verilmez, bu Ahmed’den bir rivayettir.

Dedeye gelince alimler öncede zikredilen hallerde babanın yerinde olacağına ittifak etti çocukla birlikte farz ile altıda bir miras alır çocuk olmaması durumunda ta’sib ile miras alır, çocuklardan kızların bulunmasıyla bir şey geriye kalırsa, şu hadisle amel ile ta’sib ele alır: “Feraizin geriye bıraktığı en evla erkeğindir” fakat anne, dedeyle birlikte şeylerden birinin bir arada oluşunda ihtilaf ettiler. Sahabeden bir guruptan anneye kalan üçte birinin anneye olduğu rivayet edildi, daha önce beraberinde ablayla olduğu gibi bu Ömer ve ibni Mesud’dan rivayet edildi, bazıları bu şekilde nakletti.

Bazısı dedi ki: Ömer ve bini Mesud’dan (koca) eş, anne ve dede hakkında rivayet edidi  ki: Anneye kalanın üçte bir verilir, ibni Mesud’dan başka bir rivayet daha yapıldı: Artan yarı anneyle dede arasında yarı yarıyadır. Karı anne ve dedeye gelince bin Mesud’dan şaz bir rivayet var ki: Anneye kalanın üçte bir vardır, ondan sahih olan cumhurunki gibi ona tamamen üçte bir verilir, bu ibni Sirin babayla birlikte anne hakkındaki ayrımına benziyor: O ikisiyle birlikte koca olursa anneye kalanın üçte bir eğer o ikisiyle birlikte karı olursa anneye üçte bir verilir.

Alimlerin cumhuru dedeyle birlikte anaya mutlak olarak üçte bir verilir, bu Ali, Zeyd ve ibni Abbas’ın görüşüdür, anneyle birlikte baba ve dedeyle birliktenin farkı: Babayla birlikte ikisini bir isim kapsar, o ikisi ölüye  yakınlıkta birdirler, o ikisinde erkek kadının iki payını alır çocuklar ve kardeşler gibi, dede ile anne ise ikisini bir isim kapsamaz, dede babadan daha uzaktır bu hususta ona eşit olması gerekmez eğer dede kardeşlerle beraber olursa, eğer anne bir (baba ayrı ieseler) onu düşerler çünkü onlar ancak kelaleden miras alıyorlar, Kelale: Babası ve çocuğu  olmayan kimsedir, ancak bin Abbas’tan  şaz bir rivayet vardır.

Eğer baba bir veya ana baba bir iseler, alimler eski ve yeni olarak miraslarında ihtilaf etti bazısı mutlak olarak dedeyle kardeşleri düşürdü, baba  vasıtasıyla düşürdüğü gibi, bu Sıddık Muaz ibni Abbas ve başkalarının görüşüdür, delilleri Kuran’da dede babadır mirasta da baba ismi dahil olur, çocuğun çocuğu çocuk olduğu gibi, çocuk olmadığı zaman çocuk ismine ittifakla dahil olur, kardeşler ancak kelaleyle birlikte varis oluyorlar, baba bir kardeşler gibi dede onları hacbeder, dede kardeşlerden daha kuvvetlidir çünkü bir cihette farz ve ta’sib kendisinde toplanıyor o baba gibidir, bu durumda Rasulullah’ın: “Kalan en yakın erkeğeder” hadisin geneline girer.

Bazısı kardeşlerle dedeyi ortak yaptı, bu sahabeden bir çocuğunun görüşüdür, onlardan sonra fakihlerin çoğu mirasta onlar ortak kılması hususunda uzun ihtilaf içindedir, seleften bazısı onların hükmünde suskun kalıyordu, haklarında bir cevap vermiyordu, durumları karşıklığından dolayı böyle yapıyorlardı, eğer uzama korkusu olmasaydı bu meselede geniş söz ederdim, fakat bu gerçekten uzamaya sebeb olur.

Ana baba bir veya baba bir kardeşlerin mirasının hükmüne gelince, Allah Teala Nisa suresinin sonunda şu sözüyle zikretti: (Senden fetva isterler. De ki: “Allah babası ve çocuğu olmayan kimsenin mirası hakkındaki hükmü şöyle açıklıyor: Eğer babası ve çocuğu olmayan kimsenin mirası hakındaki hükmü şöyle açıklıyor: Eğer çocuğu olmayan bir kimse ölür de onun bir kızkardeşi bulunuyorsa, bıraktığın yarısı bunundur) (Nisa: 4/176) Kelale neseb hastalığı ve onu ölüyü kuşatmasından alınmıştır, bu da yukarıdan ve aşığıdan nesebinin yokluğunu mutlak olarak gerekli kılar, Allah Teala çocuğunun yok oluşunu ifade etmesi babasını daha öncelikli olarak olmasını uyarısıdır, çünkü çocuğun babaya intisabı çocuğunda intisabından daha açıktır, çocuğun olmayışını zikretmek daha öncelikli olarak babanın olmayışına tenbihtir, Ebu Bekir Sıddik (r.a.) dedi ki: Kelale çocuğu ve babası olmayan kimsedir2 buna sahabeler ve onlardan sonra alimlerin cumhuru tabi oldu.

 

(2) Beyheki, Taberi, Darimi, Abdurrezzak ve ibni Ebi fieybe tahric etti.

Bu merfu olarak Ebu Seleme bin Abdurrahman’ın Peygamber (s.a.v.)’den mürsellerinden rivayet edildi, Ebu Davud bunu mürsellerde1 tahric etti, Hakim bunu Ebu Seleme’den o da Ebu Hureyre’den merfu olarak tahric etti ve doğruladı, Ebu Hureyre’yi zikirle mevsulleştirmek zayıftır.

(Eğer çocuğu olmayan bir kimse ölür de onun bir kız kardeşi bulunursa, bıraktığının yarısı onundur) yani ölünün tamamen çocuğu yoksa, ne erkek, ne de kız, o zaman mız kardeşe terkettiğinin yarısı farz olarak verilir, bunun mefhumu eğer onun çocuğu varsa kızkardeşe farz olarak yarı malı verilmez, sonra eğer çocuk erkek ise daha önce erkek çocukların yalnız kalmaları durumundaki mirasının kararlaştırılması anında malın tamamının onun olacağının zikri geçti, onlar en yakın asabedir ve onlar erkek kardeşi düşürürse kız kardeşi nasıl düşürmesinler, yine Allah Teala buyurdu ki: (Eğer erkekli kadınlı daha fazla kardeş mevcut ise erkeğin hakkı iki kadın payı kadardır) (Nisa: 4/176) buna şu da girer:Eğer kızlar ve başkaları gibi farz sahibi varsa ve artanı kızkardeşlerle birlikte erkek kardeşler haketmişse, eğer yalnız kalırlarsa hakederler bu daha önceliklidir, eğer çocuk erkek ise burada kız kardeşe farz olarak yarı mal yoktur, fakat ona cumhur ulemaya göre kalan ta’sible verilir, bunun ve hakkındaki ihtilafın zikri daha önce geçti, eğer kızkardeş ve malın tamamını alamayan oğul varsa yarısı hür olupta mirasının yarısına varis kılan kimse gibi, bu imam Ahmed ve başkasının görüşüdür, denilebilir mi:Burada oğul kızkardeşin yarı farzını düşürüyor, onunla birlikte kızkardeş farz olarak dörtte bire varis oluyor?Yoksa: O (yarı hür oğul) kız gibi olur, onunla birlikte kızkardeş asabe gibi olur, kızkardeşle olduğu gibi, fakat o onun tasibinin yarısını düşürür, o (yarı hürle) birlikte geri kalan yarıyı ta’sible alır, denilebilir mi, bu muhtemeldir, bu meselede ashabımızın iki vechi vardır.

(Kızkardeş ölüp çocuğu olamazsa erkek kardeş ona varis olur) yani kızkardeşin erkek veya kız çocuğu yoksa erkek kardeş onun mirasını alır, eğer erkek çocuğu varsa o kardeşten daha yakındır, çünkü o en yakın erkektir, fakat bu durumda mirasına mütail olarak varis olamaz, çünkü çocuğu olmamış gibidir.

(Kızkardeşler iki tane olursa (erkek kardeşlerinin) bıraktığının üçte ikisi onlarındır) yani iki kızın mirası üçte ikidir, bir tanenin yarı olduğu gibi, S: 305 bu erkek ve kızkardeşlerin yalnız kalışlarının hükmüdür.

Bir arada oluşlarının hükmüyse, Allah Teala buyurdu ki: (Eğer erkekli kadınlı kardeşler iseler erkeğe kadının iki payı vardır) buna yalnız kalışları dahil oldu, eğer çocuklardan veya başkasından farz sahibi varsa, eşlerden biri veya anne veya ana bir kardeşler varsa onların farzlarından artan erkek ve kızkardeşler içindir, erkeğe kızın iki payı verilir. Zikrettiğimile çocuğun oluşu anne baba bir veya baba bir kardeşlerin farzını düşürür, bir arada olmakla (kızkardeşleriyle) mirası ta’sib ile almaktan düşüremezler, kızlarla beraber yalnız kaldıklarında da ta’siblerini düşüremezler, bu cumhura göredir, kelale kızkardeşlerin farzı için şarttır, miraslarının sabit oluşu için şart değildir, yine erkeklerinin mirasının sabit olması içinde icma ile şart değildir, bu anne bir çocuğun zıddındadır, çünkü kelamenin olmayışı onların farzlarını düşürdü, farzları düşerse mirasları da düşer, çünkü onların her halukarda ta’sibleri yoktur, çünkü kadın vasıtasıyla geliyorlar, anne baba bir veya baba bir kızkardeşler erkek vasıtasıyla geliyorlar ittifakla kızkardeşleriyle birlikte ta’sible varis olurlar, kızlarla birlikte yalnız kalmaları halinde ta’sib ile cumhura göre varis olurlar.

Çocuk ana baba bir veya baba bir çocuğun asıl mirasları dışında farzını düşürürse denilir ki:Allah Teala şu kavlinde çocuğun olmayışını tahsis etti:(Onun çocuğu yoksa) babanın olmayışını zikretmedi, çünkü ona dede de girer, dede tamamen kardeşlerin mirasını düşürmez, ancak onunla birlikte mirasa ortak olurlar, bu bazan farz ile bazan başka şekildedir, bu şöyle diyenin görüşü üzeredir:Dede kardeşleri düşürmez bu cumhurun görüşüdür, bu ana baba birveya baba bir çocukların yalnız kalma durumlarıdır, eğer bir arada olsalar ana bir asabe çocukları baba bir çocukların hepsini ihtilafsız düşürür, hatta ana baba bir kardeşin kendisiyle düştüğü asabe kılanlara göre ana baba bir kızkardeş kızla birlikte böyledir.Müsned ve Tirmizi de ve ibni Mace de Ali (r.a.)’den şöyle dediği rivayet edildi:“Rasulullah (s.a.v.) baba bir çocuklar varis olmaksızın ana baba bir çocuklar varis olurlar diye hükmetti, adam ana baba bir kardeşine varis olur baba bir kardeşine varis olamaz.”1

 

(1)Yine Beyhaki Sünei Kübra’da tahric etti.

(2)Hakim tahric etti ve doğruladı, Zehebi reddetti.

(1)Ali’de, Ahmed, Tirmizi, (2095) ibni Mace, Hakim tahric etti, isnadında Haris el-A’var var o zayıftır, Tirmizi dedi ki:Kendisi ancak onu bu hadisiyle biliyor, fakat amel buna göredir, feraizi biliyordu, Nesai dedi ki:Sakıncası yoktur. (Neylül Evtar: 6/57-58).

Amr bin fiuayb dedi ki: “Rasulullah (s.a.v.) ana baba bir kardeş mirasa kelalenin en yakınıdır, sonra baba bir kardeştir diye hükmetti.”Yine bu Peygamber (s.a.v.)’in “Kalan en yakın erkeğedir” hadisine de girer.

Bu hususta tahkik şudur, Kuran’da velev tenbih suretinde olsun delalet ettiği şey farzların geriye bıraktığı şey değildir, çocukların erkekli kızlı miraslandırılması gibi Kuran’da zikredilen farzların ehline dahil edilmesidir, farzlardan artan da erkek için kızın iki payı vardır, kardeşlerin kızlı erkekli mirası da böyledir, bu tenbih yoluyla kardeşiyle beraber aldığı gibi kalanın kızın olduğuna delildir, ondan daha uzak olan onun önüne geçirilmez, kardeş çocuğu, amca ve onun oğlu gibi, erkek kardeşi onu mirastan düşüremezse ondan daha uzak olan nasıl düşürebilir? Bütün bunlar feraizin ehline dahil edilmesi babındandır ve malın feraiz ehli arasında Allah’ın kitabı üzere ehline taksim edilmesidir.

Kardeş oğlu, amca ve onun oğlu gibi asabelerden Kuran’da ismi zikredilmeyenlere gelince bunlar genellere girmiştir, şu ayet gibi:(Allah’ın kitabına göre yakın akrabalar birbirlerine (varis olmayan) daha uygundur).  Ve: (Erkek ve kadından her biri için ana baba ve akrabanın bıraktığından (hisselerini alacak olan) varisler kıldık.)” Bu da mirasları hususunda bu hadise, yani ibni Abbas hadisine muhtaçtır eğer mal için onlardan başka varis bulunmazsa, onlar yalnız kalırlar ve en yakın kalmış kızlar veya (mirasta) yalnız kalmış kızkardeşler gibi malın tamamını kapsamayan farzlar bulunsa, geri kalan onlardan en yakın erkeğedir. Bunun için eğer erkekli kadınlı kardeşler ise, bununla kadınla (geri kalanla) kadınları dışında erkekli özel tutulur, çocuklar ve kardeşler buna muhaliftir, çünkü geri kalanda veya malın tamamında kadınlarının dışında erkekleri ortak olur, onlar çocuklar ve kardeşlerin dışındakilerdir, bunlar Kuran’da ve ibni Abbas hadisinde zikredilen asabelerin hükmüdür.

Farz sahiblerin gelince miraslarının hükmünü zikrettik, onlardan ancak iki eş ve anne bir kardeşler kaldı, eşlere gelince onlar nikah akdi sebebiyle varis olurlar akrabalar arasındaki gibi eşler arasında da sevgi ülfet destek, yardımlaşma olduğundan dolayı S: 307 akrabaların mirası gibi aralarında miras kılınmıştır, onlardan erkeğe iki kadının payı gibi kılınmıştır, çünkü erkek infak ve yardımda ziyade faysıyla ayrılmıştır.

Ana bir çocuğa gelince onlar adamın kabile ve aşiretinden değildirler, ancak onlar manada rahim sahibidirler, onların biri için Allah altıda bir toplulukları için sıladan dolayı üçte bir kıldı, erkekleriyle kadınlarını eşit kıldı, çünkü erkeklerinin daha fazla destek ve yardımı yoktur tek kabile ve ehli arasında olduğu gibi, sıla hususunda onları eşit kıldı, bunun için üçte birden fazla yabancılara vasiyyet meşru kılınmamıştır, bilakis üçte birde onlar hakkında çoktur, çünkü onlar anne bir çocuklardan daha uzaktırlar, anne bir çocuğa ulaşak olandan daha fazla almamaları, bilakis onlardan eksik almaları gerekir.

Bazısı: “Geri kalan en yakın erkeğedir” sözüyle rahim sahiblerine mirasın olmadığına delil getirdi, çünkü Kuran’da zikredilmeyipte (hadiste) mirası zikredilenler erkeklerin en yakınıdır, bu hükümle rahim sahipleri dışında asabelerle özeldir, çünkü kim rahim sahiblerini varis kılarsa onların erkek ve kadınlarını da varis kılar, rahim sahiblerine mirası uygun görenler bu hadis asabelerin varis kılınmasına delildir, başkalarının miras almamasına delil değil değildir diye cevab verdi, rahim sahiblerinin varis kılınması başka delillerden alınmıştır, bu ibni Abbas (r.a.) hadisinin işaret ettiğinin üzerine fazlalık olmuş oluyor.

“En yakın erkeğedir” (en yakın erkek adamadır, hadisin mota mot karşılığıdır) adam ancak erkek olur, buna sahih cevab şudur: Bazan adam lafzı kullanılır ve bununla şahıs murad edilir, şu söz gibi: “Kim malını iflas etmiş bir adamın yanında bulursa” malı erkek veya kadının yanında bulmasının bir farkı yoktur, erkekle kayıtlandırılması bu ihtimali uzaklaştırıyor, bunu kadın dışında erkeğe has kılıyor kastolunan budur, oğulda böyledir, bazen bu lafız kullanılır ve bundan daha genil murad edilir, yol oğlu (yolcu) gibi, zekat nisablarında ibnul lebun erkekle kayıtlanılmıştır, bu hadis üzerine Süheyli’nin kelamı var onda zorlanma şiddetli sapma var, idrak ettiğimiz kimselerden bir topluluk ona reddetmiştir1 Allah en iyiyi bilir.

 

(1)Süheyli’nin kelamını Hafız ibni Hacer Fethul Bari’de irad etti.