saniyenur
Thu 7 June 2012, 10:54 pm GMT +0200
11- Mineraloji
Mineral bilimi, Kur'an'dan büyük bir destek alan tabiî bilimler içinde, en önemli çalışma sahalarından biridir. Mineraloji, üstü kapalı olarak bir taraftan simya, kimya ve metalürji ile, diğer taraftan tıpla ilgilidir. (Isla-mic Science, s. 52-54). Müslüman mineraloglar, kendi araştırma çalışmaları için, Kur'andan büyük teşvik gördüler. Kur'an-ı Kerim, yalnız bitkilerde değil, kayalar ve minerallerde bulunan fevkalâde renk uyumu ve çeşitlerinden bahseder: "Allah'ın gökten su indirdiğini görmez misin? Biz onunla türlü türlü renkte ürünler yetiştirmiş; dağlarda da beyaz, kırmızı, siyah ve türlü renkte yollar va-retmişizdir." (35: 27).
Sebe Suresi'nde, demirin kullanılmasına dair bir bölüm vardır: " 'Geniş zırhlar yap, dokumasını sağlam tut! diye ona demiri yumuşak kıldık." (34: 10-11). Bakırın kullanılması da şöyle geçer: "Onun için su gibi erimiş bakır akıttık." (34: 12). Kehf Suresi'nde şu ayeti okuruz: " 'Bana demir kütleleri getirin' dedi. Bunlar iki dağın arasını doldurunca: 'Körükleyin,' dedi. Demirler akkor hale gelince: 'Bana erimiş bakır getirin de üzerine dökeyim.' dedi." (18: 96). Hadîd Suresi'nde buyuruluyor ki: "... pek sert olan ve insanlara birçok faydası bulunan demiri var ettik. Bu, Allah'ın dinine ve peygamberine gör-meksizin yardım edenleri meydana çıkarması içindir." (57: 25). Bu ayet, açıkça gösterir ki; insanın maksadı, hayatın çeşitli meşgaleleriyle uğraşırken, Allah'ın peygamberlerinin yolunu izlemek, barış ve güvenlik içinde mutlu bir şekilde yaşayabilmek için, yeryüzünde doğruluk, iyilik ve adalet sistemini tesis etmede onlara yardımcı olmaktır. Bu ruh, İslâmî bilimlerin tam bir hiyerarşi içinde olmasına yol açar ve insanlığa, göklerde ve yerde Yaratıcı'nm bir kanunu altında olan her-şeyin Birliğini, Bir Allah'ı öğretir.
Kur'an-ı Kerim, değişik yerlerde değerli metallerden de sözeder: "Orada altın bilezikler ve inciler takınırlar." (22: 23). İnsan Su-resi'nde şu sözler yer alır: "Çevresinde gümüş kaplar ve billur kâseler dolaştırılır. Billurları gümüş gibi parlaktır, onları ölçüp ölçüp dağıtırlar." (76: 15-16). Aynı surede: "Üstlerinde, ince yeşil ipekli, parlak atlastan elbiseler vardır; gümüş bileziklerle süslenmişlerdir." (76: 21). Rahman Suresi'nde, şu sözler geçer: "Bu iki denizden de inci ve mercan çıkar. Öyleyken Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlarsınız?" (55: 22-23). Bu ayet, insanların kendi kullanımları için yeryüzünden buldukları bütün bu madde ve minerallerin, Allah'ın lütuflarından bir kısmı olduğunu ve kişilerin O'na hamdetmesi gerektiğini hatırlatır. "Onlar yakut ve mercan gibidirler. Öyleyken, Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlarsınız? (55: 58-59).
İnsanlara, özellikle, ziynetlerdeki güzelliği ve değeri açısından değerli metaller, altın ve gümüş cazip gelir. Bunun için Kur'an, cimrilik ve harisliğe karşı uyararak, özellikle bu iki metalden bahseder: "Altın ve gümüşü biriktirip Allah yolunda sarfetmeyenlere can yakıcı bir azabı müjdele." (9: 34). "Kadınlardan, oğullardan, kantarlarca yığılmış altın ve gümüşten, salınmış atlardan, davarlardan ve ekinlerden gelen zevklere aşırı düşkünlük, insanlara süslü gösterildi. Bunlar, sadece dünya 'hayatının geçimidir. Oysa gidilecek yerin, güzeli Allah katmdadır." (3: 14). Yine aynı surede şunları görüyoruz: "Doğrusu inkâr edip, inkarcı olarak ölenlerin hiçbirinden,yeryüzünü dolduracak kadar altını fidye vermiş olsa bile, bu kabul edilmeyecektir. İşte elem verici azap onlaradır, onların hiç yardımcıları yoktur." (3: 91). Bu ayetler, İslâm'ın değerinin ölçüsünü gösterir, maddî ve manevî hayat arasında hiçbir çelişki olmadığını ortaya koyar.
Kur'an-ı Kerim,bu metallerden başka bağlarlardan da bahseder:"Orada altın bilezikler takınırlar." (18: 31). Fatır Suresi'nde: "Orada altın bilezikler ve incilerle süslenirler!' (35: 33). Zuhruf Suresi'nde: "Onlar için altın kadeh ve tepsiler dolaştırılır." (43: 71). "Eğer bütün insanlar (küfre meyledip) tek bir ümmet olma durumuna gelmeyecek olsaydı, Rahman olan Allah'ı inkâr edenlerin evlerinin tavanlarını, üzerinde yükseldikleri mev-divenleri, evlerinin kapılarını, üzerine yaslanacakları kerevetleri gümüşten yapar ve altın bezeklerle işlerdik." (43: 33-35).
Bu ayetler, gerçekten Allah'tan korkan, Onun ibretlerini anlayan ve peygamberlerinin yolundan giden insanlar için bir hikmet dersi verir. Onlar, Allah'ın mülkünde, her bilgi ve gerçek arayıcısının üstün gerekçelerinin göstergesidirler. Bu ayetler, aynı zamanda, Allah'ın peygamberinin yoluna inananların, fiziksel dünyada O'nun alâmetlerini aramak için Kur'an çalışmalarında bir teşvik unsuru bulmuş oldukları gerçeğinin de gösterici-sidirler. Kur'an'ın bu ayetleri, insanın dilediği herhangi bir şeyi kullanabileceğini, kendisi yararına olacak herhangi bir iş, çalışma veya dünya faaliyetiyle meşgul olabileceğini açıkça ortaya koyar. Bu, insanın dünyadaki yaşama standardını yükseltmeye çalışması açısından iyi ve güzeldir. Fakat, çeşitli ihtiyaçlarını karşılamada kullandığı bu güzel ve renkli şeylerin, Allah tarafından yaratılmış olduğunu ve bunun için Rabbine şükretmesi gerektiğini unutmamalıdır. Bunun en iyi yolu da, insanlığa Peygamber vasıtasıyla gönderilen Allah'ın kanununa itaat etmektir. Bu, mineraloji dahil birçok bilgi sahasındaki araştırmaları teşvik etmiş ve aşağıdakiler gibi pekçok bilim adamının yetişmesine yol açmıştır: el-Kindî, el-Câhız, Nasır İbni Yakub et-Temimî, Muhammed İbni Zekeriy-ya er-Razî, Muhammed İbni Ahmet et-Temimî, İbni Sina, el-Birunî, Mesleme İbni Vedde el-Kurtubî el-Mecritî, Abdulabbas et-Tifaşî, Nasreddin et-Tusî, Abdülkasım el-Kazanî (Kâşanî), Kazvini, Hamdullah Mus-tavfî, Şemseddin el-Akfanî, İbn'el-Esîr, İb-n'el-Cevzî ve Davud el-Antakî.