sumeyye
Thu 27 January 2011, 03:50 pm GMT +0200
Mikat Yerleri:
Medine tarafından hac ya da umre yapacaklar için Zü'l-Hu-leyfe, Şamlılar için Cuhfe, Necd tarafından gelecekler için Karnu'l-menâzil, Yemenliler için Yelemlem mikat, yani ihrama girme yeri olarak belirlenmiştir. Bunlar, mikat yerlerini ihramsız geçemezler. Bu sınırlar içerisinde kalanların, ihrama girecekleri yer ise, kendi bulundukları yerlerdir. Mekke ahalisi de aynı şekilde bulundukları yerden ihrama girerler.
Mekke'ye, toz toprak içinde, pejmürde bir vaziyette, nefsi kırmış olarak girmek şer'an istenilen bir şeydir. İnsanın tâ memleketinden itibaren ihrama girmesini istemek de zorluğa sebep olur. Zira bazılarının memleketi, bir iki hatta üç aylık yol olabilir. Bu durumda, ihrama girmek için Mekke etrafında belirli yerlerin tayin edilmesi gerekmiştir. Belirlenen bu yerlerin, açık ve herkesçe bilinen yerler olması, yol üzerinde bulunması zorunludur. Bu mülahazalar göz önünde bulundurulmuş ve yukarıda ismi geçen yerler mikat olarak belirlenmiştir.
Medineliler için en uzak mesafe kabul edilmiştir; çünkü Medine vahye beşiklik etmiştir, imanın kök saldığı yer olmuştur, hicret yurdudur, Allah'a ve rasûlüne inanmış ilk şehirdir. Bu itibarla ora ahalisinin, Allah'ın dinini yüceltmede daha açık bir rol üstlenmeleri, Allah'a tâatte diğerlerine nisbetle daha fazla çaba göstermeleri uygun olurdu. Hem orası, Rasûhıllah (s.a.) zamanında iman etmiş ve imanlarında da samimi olmuş en yakın bölgedir. Cüâsâ, Tâif ve Yemâme ise böyle değildir.[652]
Diğer mikat yerlerinde ise, zaten bir zorluk yoktur. [653]
Arafat'ta Vakfenin Sırrı:
Arafat'ta durmanın sırrı şudur: Müslümanların aynı zaman ve mekanda, Allah'ın rahmetini arzulayarak, samimiyetle dua ve niyaz ederek, yalvarıp yakararak bir araya gelip toplanmalarının, bereketlerin inmesi, ruhaniyetin yayılması konusunda büyük etkisi olur. Bunun içindir ki, şeytan o gün, son derece hor, hakir ve perişan olur. Sonra müslümanlann tek bir vücut halinde bu kutsal mekanda toplanmaları bir tür gövde gösterisi mahiyetindedir. Bu gün ve mekanın seçilmesi, haberlerde rivayet edildiğine göre tâ Hz. Adem'den başlayarak devam eden peygamberlerin uygulamalarından tevarüs edilmiştir. Daha önceden geçmiş selef-i sâlihin takip ettikleri yolların benimsenmesi, yükümlülüklerin şer'an belirlenmesinde esaslı bir ilkedir. [654]
[652] Cüâsâ, Bahreyn'de bir kalenin adıdır. Her ne kadar bura ahalisi imanlarında samimi idilerse de, uzakta bulunuyorlardı. Tâif ve Yemâme ise yakındı; ancak o vakitler buraların ahalisi imanlarında samimi değillerdi.
[653] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/184-185.
[654] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/185.