sumeyye
Wed 5 October 2011, 10:48 am GMT +0200
Mezar Gibi Gönüllere
Bir çocuk babasının tabutu önünde ağıtlar yakıyordu:
-“Babacığım! Seni nereye götürüyorlar? Seni toprağa gömecekler. Seni öyle dar, öyle gam ve kederle dolu bir eve götürüyorlar ki; altına ne halı serilir ne de hasır. Orada geceleri ne bir ışığın var ne de gündüzleri bir dilim ekmeğin. Ne yemek kokusu duyarsın ne de yemek verirler. Evinin kapısı olmadığı gibi çatısına çıkacak yolun da yoktur. Etrafında dertleşeceğin komşun olmayacak. Güneş görmeyen bu karanlık yerde ne olur halin babacığım?”
O sırada cenazedeki başka çocuk babasının elinden çekiştirip:
“-Baba! Bu ölüyü bizim eve mi götürecekler?” diye sordu. Babası kızdı:
“-Aptal olma oğlum!” Çocuk:
“- Baba! Saydığı özelliklerin hepsi bizim evde var. Anlattığı gibi evimizin ne hasırı var, ne ışığı ne de doğru dürüst kapısı, avlusu, çatısı. Yiyecek, içecek bir şeyimiz de yok!” dedi.
Allah’ın iman güneşiyle aydınlanmayan gönüller de mezar gibidir. Marifet ve hakikate kapalıdır. Mezar böyle bir gönülden daha iyidir. Gel, nursuz kalmış beden kuyusunun gönül mezarından çık, kurtul. Gökyüzünün güneşi ol. Zamanın Yusuf’u olduğunu bil.
ALINTI