sumeyye
Thu 23 August 2012, 02:03 pm GMT +0200
71. Mevzu Ve Matrah
1- Madenlerin Zekât Mevzuu Olması:
1- Madenlerin Zekât Mevzuu Olması:
Allah tarafından yaratılmış olup, kimsenin gömmediği, yeraltında bulunan mallara Maden adı verilir. Başka bir ifadeyle, toprak altından çıkarılan, tabiî olarak teşekkül etmiş kıymetli madenlerdir. [878] İbn Kudame, madeni, “Yerden çıkan, kendi cinsinden olmayan maddelerden yaratılan ve kıymetli olan her madde” şeklinde tanımlar. Tanımda geçen unsurları incelersek, “yerden çıkan” kaydı denizden çıkandan farkını, “yaratılan” kaydı insanların toprağa gömdüklerinden başkalığını, “kendi cinsinden olmayan madde” kaydı da kendisinde bir takım haklar bulunan mal olmasını sağlar. [879]
“Hadislerdeki dahilî şehadetten çıkarıldığına göre, daha Hendek harbine tekaddüm eden sene (takriben Uhud ile Hendek harbi arasındaki zaman fasılasında) Süleym'in altın madenlerinden Hz. Peyamber'e bir miktar altın getirilmiştir. Altın madenleri işletmeciliği ile şöhret bulmuş olan bu kabileden gelen miktardan başka, vakıa olarak Hz. Peygamber'in Bilal b. Haris el-Muzeni'ye ikta' olarak tahsis ettiği el-Kabaliyya adlı altın madenlerinden alınan zekât nazarı dikkatimizi çeker. İlerki devirde neler madendir ve hangi nevi madenlerden zekâttahsil edilir münakaşaları müctehidlerce yapılırken de kullanılan bu misaller bize bazı ipuçları temin eder mahiyettedir.
Verilen örneklerden de anlaşıldığı gibi, Hz. Peygamber'in madenlerden vergi aldığı sabittir; ancak Yarımada’ınn bu sahada geniş imkânlara sahip olmaması dolayısıyla, kendisinin bu husustaki tatbikatını sadece mahdut misallerde görmekteyiz. Ayrıca kazuistik metoda tâbi olma sebebiyledir ki, Hz. Peygamber teorik bir takım kaideler vazetmekten de çekinmiş olabilir. İlerki devirde bu meseleyi ele alan hukukçular, hangi nevi topraktan çıkan maden nevilerinde zekât tatbik edileceğinin münakaşasını uzun uzun yapmışlardır. Bu mevzuda kısır hükümlerin mevcut oluşunda, o sırada madencilik kolunda ticaretin pek gelişmemiş olması esaslı bir rol oynamıştır.” [880]
Cumhur'a göre, gerekli şartları taşıyan madenler -kıymetli birer mal olduklarından- zekâta tâbidir; Zahirî Mezhebine göre madenler zekâta tâbi değildir, ancak istihsal edilen altın ve gümüş madeni üzerinden bir yıl geçince zekât ödenmesi gerekir. [881]
[878] Kâsânî, BS, c. II, s. 65.
[879] Kardavî, FZ, c. I, s. 433.
[880] Tuğ, age, s. 60-61.
[881] Bilmen, HFK, c. IV, s. 104.