sumeyye
Tue 11 September 2012, 04:26 pm GMT +0200
b) Mevrud ve Menkul Zikir okumamak: [208]
(a) Hanefî Mezhebine göre, âyet ve hadislerde bulunan duaları okumak, namazı bozmaz. Fakat insan sözüne benzer duaları okumak namazı bozar. Bu konuda ölçü şudur: Namazda insan sözüne benzer duadaki isteklerin kullardan istenmesi imkânsız olur ve sadece Allah’tan istenirse, meselâ “rızık, mal ve bereket” istenirse namaz bozulmaz. Fakat kullardan istenmesi imkânsız olmayan bir dua, meselâ “Allah’ım bana şu kızı nasip et, bana şu meyveyi ver” gibi dualar namazı bozar.
(b) Şafiî Mezhebine göre, haram, imkânsız ve şarta bağlı konulardaki dualar namazı bozar. Bunun dışında, muhatabı Allah ve Hz. Peygamber olmak şartıyla, her türlü dünya ve âhiret hakkındaki dualar, namazda okunabilir.
(c) Malikî Mezhebine göre, dünya ve âhiret hayır ve iyiliği konusundaki dualar namazı bozmaz.
(d) Hanbelî Mezhebine göre, mevrud ve âhirete ait olmayan bütün dualar namazı bozar.
c) Kıraati Başkasının Yaptırması:
(a) Hanefî Mezhebine göre, yanlış kıraat yaptığında başkasının doğruyu hatırlatması halinde, ona göre kıraat yapmak namazı bozar. Meselâ muktedî veya münferîd âyeti (unuttuklarında, başkası onlara doğruyu gösterir ve buna göre kıraate devam ederse, namaz bozulur, fakat kendisi doğruyu hatırlarsa namaz bozulmaz. Aynı şekilde kıraatte başkasının emrine uymak da namazı bozar. [209]
(b) Hanefî ve Hanbelî Mezheblerine göre, namazdayken bilmediği bir yeri öğrenen kimse -bilen birine uymadıkça- namazı bozulur; Şafiî Mezhebine ve Züfer’e göre bozulmaz, öğrendiğini okuyarak kalan rekâtleri tamamlar; Malikî Mezhebine göre, bilene uyuyorsa bu kıraat ona yeterlidir, fakat muktedî olmayan bir kimse namaz kılarken Fatiha’yı öğrenirse namazı bozulmaz, kalan rekâtleri tamamlar. [210]
(c) Namaza başlarken kâri (Kur’an okuyan) olanın bildiğini unutarak ümmî olması halinde, Ebu Hanife’ye göre namaz bozulurken, Ebu Yusuf, eş-Şeybanî ve Züfer’e göre bozulmaz. [211]
[208] Kâsânî, BS, c. I, s. 237; Cezîrî, Fame, c. I, s. 300-301; Halebî, Multeka, c. I, s. 118.
[209] Cezîrî, Fame, c. I, s. 301-302.
[210] Kâsânî, BS, c. I, s. 238; Cezîrî, Fame, c. I, s. 310.
[211] Kâsânî, BS, c. I, s. 238.