- Mevcud-u meçhûl ünvanıyla bakmak

Adsense kodları


Mevcud-u meçhûl ünvanıyla bakmak

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
ehlidunya
Tue 17 August 2010, 10:09 am GMT +0200
Risale-i Nur'da geçen şu cümleyi açıklar mısınız: “Cenâb-ı Hakk’a mevcud-u meçhûl ünvanıyla bakılırsa, marufiyet şuaları bir derece tebarüz eder.” (Mesnevî-i Nuriye)


İnsan, İlâhî sıfatların ancak varlıklarını bilebilir, mahiyetlerini değil. Allah, ancak “Mevcud-u Meçhul” olarak bilinebilir. Yani, “Onun varlığında asla şüphe yoktur, fakat O, zâtının ve sıfatlarının mahiyeti itibariyle insan aklının idrak sınırlarının fevkindedir.”

Allah’a böylece iman eden bir insan, Onu tanıma yoluna girmiş demektir. Artık o kişide marufiyet şuaları yani Allah’ı tanımanın ışıkları bir derece tebarüz eder.

Akıl mahluk olduğu gibi, onun bilgi sahasına giren her şey de mahluktur. Öyle ise sınırlı olan akıl, sonsuz ve mutlak olanı anlayamayacağını idrak ettiği anda, Allah’ı bilme yolunda önemli bir adım atmış olacaktır.

Bu gerçeği anlamamız için en güzel örnek kendi ruhumuzdur. İnsan ruhu, mahiyetiyle bilinmez, ancak faaliyetleriyle anlaşılır. Ruhu böylece tanıyan bir insan, onu tanımaya başlamış demektir. Böyle yapmayıp, ruhun mahiyeti hakkında konuşan, “uzunluğu şu kadar, eni bu kadardır; bedenin şurasında oturur, rengi şöyledir” gibi laflar eden insan, bu sözlerin her biriyle ruhu bilmediğinin ayrı bir delilini sergiler ve onu tanımaktan bir adım daha uzaklaşır.

Göz ancak maddeyi görebilir. İnsanın ruh hakkında yapacağı her türlü tasvir de bu görmenin sınırladığı ölçüde olacaktır.

Ruhun mahiyeti bilinmez. O, beden ülkesini sevk ve idare eden ilâhî bir kanundur. Toprağı görüp yerçekimini göremediğimiz gibi, bedeni görür fakat ruhu seyredemeyiz.

Ruh, ne hanesi olan bedene benzer, ne de o haneyi kuşatan kâinata. Ruh bedende misafir olan apayrı bir mahiyettir.

Ruh hakkında insana çok az bilgi verilmiştir. İnsan bu bilgi ile, ruhunu “bilinmez” olarak bilir, “anlaşılmaz” olarak anlar.

Ruhunu mahiyeti meçhul bir varlık olarak bilen insan gerçeği bulmuştur. Aksi hâlde, gerçek dışı bir yola girmiş demektir.