sumeyye
Sat 30 January 2010, 06:12 pm GMT +0200
Peygamberimiz (a.s.)ın Mekke´ye Girmek İçin Bazı Müşriklerden Himaye Talebinde Bulunuşu
Peygamberimiz (a.s.); Nahle´de günlerce kaldıktan sonra,[172] Mekke´ye girmek istey-ince,[173] Zeyd b. Harise:
"Kureyş müşrikleri seni tedirgin edip Mekke´den çıkardıkları halde, şimdi onların yanına nasıl gire bileceksin?" dedi.
Peygamberimiz (a.s.):
"Ey Zeyd! Hiç şüphesiz, Allah, senin göremediğin yerden bir kapı, bir çıkış yolu açacaktır! Şüphe yok ki, Allah, dininin ve peygamberinin yardı maşıdır!" buyurdu.[174]
Peygamberimiz (a.s.), Hira dağına varıp ulaştığı zaman, Huzâa´lardan[175] veya Mekkelilerden, rastladığı bir adama,[176] Uraykıt´a: [177]
"Ben, seni, tarafımdan birşeyi tebliğ etmek üzere göndersem, gider misin?" diye sordu.
Uraykıt:
"Evet! Giderim" deyince, Peygamberimiz (a.s.):
"Sen, Ahnes b. Şerîk´e git! Kendisine:[178]
´Muhammed ´Rabbimin bana verdiği peygamberlik görevini tebliğ edip yerine getirinceye kadar, sen beni himayene alırmısın?"[179] diyor de!" buyurdu.
Elçi gitti. Bunu ona söyledi.[180]
Ahnes:
"Halîf, Sarîh´ı[181] himayeye alamaz!" dedi. [182]
Elçi, Ahnes´in bu sözünü gelip Peygamber (a.s.) a haber verdi.
Peygamberimiz (a.s.), elçiye:
"Sen, bir kez daha Mekke´ye gidip elçilik yapar mısın?" diye sordu.
Elçi:
"Evet! Yaparım" dedi.[183]
Peygamberimiz (a.s.):
"Süheyl b. Amr´a git! Kendisine:
´Muhammed ´Rabbimin bana verdiği peygamberlik görevlerini tebliğ edip yerine getirinceye kadar, sen beni himayene alır mısın?1 diyor1 de!" buyurdu.
Elçi Süheyl b. Amr´a gitti ve bunu ona söyledi.[184]
Süheyl b. Amr:
"Âmir b. Lüeyy oğulları, Ka´b oğullarını himayelerine alamazlar!" dedi.[185]
Elçi dönüp bunu da Peygamberimiz (a.s.) haber verdi .[186]
Peygamberimiz (a.s.), elçiye:
"Sen Mekke´ye bir daha döner misin?" diye sordu.
Elçi:
"Evet! Dönerim" dedi.[187]
Peygamberimiz (a.s.):
"Sen Mut´im b. Adiyy´e de git ve kendisine:
´Muhammed ´Rabbimin bana verdiği peygamberlik görevlerini tebliğ edip yerine getirinceye kadar, sen beni himayene alır mısın?´ diyor´ de!" buyurdu.[188]
Elçi, Mutim b. Adiyy´e gitti ve bunu kendisine söyledi.[189]
Mut´im b. Adiyy:
"Olur![190] Kendisine söyle! Gelsin, himayeme girsin!" dedi.
Elçi dönüp bunu da Peygamberimiz (a.s.)a haber verdi.[191] Peygamberimiz (a.s.) gelip o gece Mut´im´in evinde yattı .[192]
Mut´im b. Adiyy, sabaha çıkınca,[193] oğullarını*[194] kardeşinin oğullarımı[195] ve kavminil[196] yanına çağırdı.[197] Onlara:
"Silahlarınızı kuşanınız ve Beytullahın Rükünleri yanında bulununuz!" dedi.[198]
Öyle yaptılar.[199]
Hepsi, kılıçlarını sıyırmış olarak, Mescid-i Haram´a girdiler.[200]
Ebu Cehil, onları görünce, Mut´im b. Adiyy´e:
"Himayeci misin? Yoksa tâbi misin?" diye sordu.
Mut´im b. Adiyy: "Evet! Himayeciyim" dedi.
Ebu Cehil: "Senin himayene aldığını, biz de himayemize aldık!" dedi.[201] O sırada, Peygamberimiz (a.s.) da,[202] yanında Zeyd b. Harise bulunduğu halde.[203] Mescid-i Harama girmişti.[204]
Mut´im b. Adiyy, kavminin üzerinde doğrulup:
"Ey Kureyş cemaatı! Ben Muhammed´i himayeme aldım!
Ona sizlerden hiçbiri dokunmasın!" diyerek seslendi.[205]
Peygamberimiz (a.s.) Kabe´yi tavaf ettikten,[206] Hacerü´l-Esved´i istilamdan sonra, iki rekat namaz kılıp evine dönünceye kadar, Mut´im b. Adiyy ile oğulları, Peygamberimiz (a.s.) m çevresinde dönüp dolaşmaktan geri durmadılar.[207]
Peygamberimiz (a.s.) yıllarca sonra bile Mut´im b. Adiyy´in bu iyiliğini unutmamış, Bediide esir düşen müşrikler hakkında, Mut´im b. Adiyy´in oğlu Cübeyr´e:
"Mut´im b. Adiyy sağ olsaydı, şu kokmuşlar hakkında bana söyleseydi, onları onun hatırı için (kur tulmalık akçesi alınmaksızın) bağışlar, serbest bırakırdım!" buyurmuştur.[208]
[172] İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 1 , s. 212, İbn Kayyım, Zâdü´l-mead, c. 2, s. 52, Diyarbekrî, Hamis, c. 1, s. 303, Halebî,İnsânu´l-uyûn, c. 2, s. 61.
[173] Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 2, s. 61.
[174] İbn Sa´d, Tabakât, c. 1, s. 212, İbn Kayyım, Zad, c. 2, s. 52, Halebî, c. 2, s. 61.
[175] İbn Sa´d, Tabakât, c. 1, s. 212, Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 237, İbn Kayy,m , Zâd, c. 2, s. 52, Halebî, c. 2, s.52.
[176] Taberî,Târîh,c.2, s. 231.
[177] Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 3, s. 137.
[178] Taberî, Târîh, c. 2, s. 231.
[179] Taberî, Târîh, c. 2, s. 231, E bu´l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefa, c. 1, s. 214.
[180] Taberî,Târîh,c.2, s. 231.
[181] İsmail (a.s.)ın, halis ve saf soyundan gelen oğullarına Sarfh (İ bn Abdilberr, İstiâb, c. 1, s. 26, İbn Esîr, Usdu´l-gâbe,c.1, s. 20); Abduddar, Cuman, Manzum, Adiyy, Ka´bveSehm oğullarına da, Halff´in çoğulu olarak Ahiâf denir (İbn Esîr, Nihâye, o.1, s. 425).
[182] İbn İshak, İbn Hisam, Sîre, c. 2, s. 20, Taberî, Târih, c . 2, s. 231 , Ebu´l-Ferec, c. 1, s. 214, Ebu´l-Fidâ, c. 3, s. 137.
[183] Taberî, Tarih, c. 2, s. 231.
[184] Taberî, T ârfh, o. 2, s. 231, E bu´l-F erec İ bn C evzî, el-Vefa, c. 1, s. 214.
[185] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 20, Taberî, Târîh, o. 2, s. 231, Ebu´l-Ferec, c. 1, s. 214, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 3, s. 137.
[186] Taberî, Târîh, c. 2, s. 231, Ebu´l-Ferec, c. 1,5.215.
[187] Taberî, Târîh, c. 2, s. 231.
[188] Taberî, Târîh, c. 2, s. 231, Ebu´l-Ferec, c. 1.S.215.
[189] İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 1, s. 212, Taberî, c. 2, s. 231, Ebu´l-Ferec, c. 1, s. 215, İbn Kayyım, Zâdü´l-mead, c. 2, s.52.
[190] İbn Sa´d, Tabakât, c. 1, s. 212, Taberî, c. 2, s. 231, Ebu´l-Ferec, c. 1 , s. 21 5, İbn Kayyım, c. 2, s. 52, Ebu´l-Fidâ, c. 3, s.137.
[191] Taberî, c. 2, s. 231, E bu´l-F erec, c. 1 , s. 215, Ebu´l-Fidâ, c. 3, s. 137, Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 2, s. 62.
[192] Ebu´l-Fidâ, c. 3, s. 137, Halebî, c. 2, s. 62.
[193] Taberî, c. 2, s. 231, E bu´l-F erec, c. 1 , s. 215, Ebu´l-Fidâ, c. 3, s. 137, Halebî, c. 2, s. 62.
* Altı veya yedi kişi idiler (Ebu´l-Fidâ, c. 3, s. 137, Halebî, c. 2, s. 62).
[194] İbn Sa´d, c. 1, s. 212, Taberî, c. 2, s. 231, Ebu´l-Fidâ, c. 3, s. 137, İbn Kayyım, c. 2, s. 52.
[195] Taberî, c. 2, s. 231, E bu´l-F erec, c. 1 , s. 215.
[196] İbn Sa´d, c. 1, s. 212, Ebu´l-Ferec, c. 1, s. 215, İbn Kayyım, c. 2, s. 52.
[197] İbn Sa´d, c. 1, s. 212, İbn Kayyım, c. 2, s. 52.
[198] İbn Sa´d, Tabakât, 11, s. 212.
[199] Taberî, c. 2, s. 231, E bu´l-F erec, c. 1 , s. 215.
[200] Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 3, s. 137.
[201] Taberî, Târîh, c. 2, s. 231, Ebu´l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ,c.1, s. 215, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 93.
[202] İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 1, s. 212, Ebu´l-Ferec, c. 1, s. 215, İbn Kayyım , Zâdü´l-mead, o. 2, s. 52.
[203] İbn Sa´d, Tabakât, c. 1, s. 212, İbn Kayyım, Zâdü´l-mead, c. 2, s. 52.
[204] İbn Sa´d, Tabakât, c. 1, s. 212, Ebu´l-Ferec, c. 1, s. 215, İbn Kayyım, c. 2, s. 52.
[205] İbn Sa´d, Tabakât, 11, s. 212, İbn Kayyım, c. 2, s. 52, Halebî, İnsânu´l-uyûn, c. 2, s. 62.
[206] İbn İshak, İbn Hisam, Sîre, c. 2, s. 21, Ebu´l-Fidâ, c. 3, s. 137.
[207] İbn Sa´d, c. 1, s. 212, E bu´l-F erec, c. 1, s. 215, İbn Kayyım, Zâd, c. 2, s. 52.
[208] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s.80,Buhârî, Sahîh, c. 5, s. 20, Ebu Davud, Sünen, c. 2, s. 56,Beyhakî, Sünenü´l-kübrâ,c. 9, s. 67, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 1, s. 233, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 1, s. 136.
M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 2/144-147.