hafiza aise
Sat 30 April 2011, 09:58 am GMT +0200
Mekke'nin Yası
Mekke'de tam bir matem havası hakimdi; kime gidip sorulsa mutlaka ağlıyor ve ölülerinin arkasından ağıtlar yakıyordu. Zira hemen her evden bir veya birkaç kişi o gün orada ya ölmüştü ya da esir olarak hala Müslümanların elinde bulunuyordu. Küfrün kasvet havasına bir de matemin yası sinmiş, sineler, intikam yeminleriyle inip kalkıyordu. Bedir'de öldürülenlerin arkada bıraktıkları eşyaları ortaya dökülüyor, başta kadınlar olmak üzere bunların etrafına toplanan insanlar günlerce ağıt yakıyorlardı. Bu durum tam bir ay sürecekti.
Nihayet, her gün matem havasıyla ruhu daralan bir Mekkeli ileri atıldı ve:
- Bunu böyle yapmayın, dedi. Çünkü sizin bu haliniz Muhammed ve arkadaşlarına ulaşır ve bu davranışlarınız onları hoşnut eder!
Başlangıç itibarıyla bu fikre pek sıcak bakmasalar da daha sonraları adamın haklı olduğunu iyice anlayacak ve aralarında ağlaşarak ağıtlar yakmayı, yaka paça yırtarak dövünmeyi ve buna benzer daha birçok garip davranışlarını bir kenara bırakacaklardı.
Esirler konusunda da aceleci davranmamayı kararlaştırmışlardı. Onlara göre fidye ödernede acele etmemek, ödenecek fidyenin miktarını düşürecek bir adımdı. Çünkü onlar, fidye ödemekte acele edildiğini gören Müslümanların, esirlerin bedelini yükselteceklerine inanıyor ve sırf daha az bedel ödemek için kendi adamlarıyla ilgilerımiyor görüntüsü vermeyi planlıyorlardı.
Müşriklerden Esved İbn Muttalib'in Bedir'de, Zem'a, Aklı ve Haris adında üç oğlu öldürülmüştü ve bu kişi, içinden geldiği gibi oğullarına ağıt yakıp ağlamak istiyordu. Ancak o da, müşriklerin ağlama yasağına takılmış ve hüznünü içine atmak zorunda kalmıştı. Bir gece dışarıda ağlama sesi duymuş ve kölesini çağırarak bu sesin nereden geldiğini kendisine haber vermesini istemişti. Gidip de durumu öğrenen köle, ağlayan kişinin devesini kaybeden bir kadın olduğunu söylemişti. Bunun üzerine Esved, devesi kaybolan bir kadının ağlayabildiği Mekke'de, öldürülen üç oğluna ağıt yakamamaktan kaynaklanan hüznünü şiirin diliyle insanlara duyurmaya çalışacaktı.