seymanur K
Fri 22 July 2011, 01:16 pm GMT +0200
Mekke'ye Ambargo
Dönemin ilginç olaylarından birisi de Mekke'ye yönelik bir ambargo olayının açığa çıkması ve bunun Resulüllah'm girişimiyle önlenmesidir. Olay şu şekilde gelişti: Hanife kabilesinin lideri olan Sümâme b. Üsâl, daha önce Resulüllah'ı öldürme girişimlerinde bulunmuş ve bu konuda son derece inatla kararını uygulamak için çabalar sarf etmiş birisiydi. Azılı bir islâm düşmanıydı. Bu nedenle de Resulüllah tarafından öldürülmesine karar verilmişti. 627 yılının Mayıs ayı içinde umre yapmak için Mekke'ye giderken Müslümanlar tarafından yakalanıp Medine'ye getirildi. Ancak hemen öldürülmedi, bir binaya hapsedildi. Resulüllah, bu azılı düşmanının karşısına çıkarak kendisini tanımak istedi. Sümâme'ye 'Sana ne yapacağımı düşünüyorsun' diye sordu. Sümâme'nin bu soruya cevabı ilgiçti: ıEy Muhammedi Şayet beni öldürürsen kanlı bir katili, amansız bir düşmanını öldürmüş olursun. Yok eğer bana iyilik eder de canımı bağışlarsa iyiliğin kadrini bilen birisine iyilik yapmış olursun. Eğer canımı bağışlaman karşılığında mal istersen istediğin kadarını veririm1. Resulüllah bir şey söylemeyip ayrıldı. Fakat kanlı düşmanının mert birisi olduğunu da anlamıştı. Benzer konuşma, daha sonra aralarında birkaç defa daha geçti. Resulüllah, Sümâme'nin serbest bırakılmasını istedi. Birkaç günlük esaret boyunca Resulüllah'ı ve Müslümanları yakından tanıma fırsatı bulan Süma-me, esareti sırasında açıklamadığı düşüncesini serbest kalınca açığa vurdu: 'Ey Allah'ın Resulü! Vallahi, akşamleyin benim için senin yüzünden daha sevimsizi yoktu. Fakat sabah olunca senin yüzünden daha sevimlisi olmadığını gördüm. Vallahi akşamleyin bana senin dininden daha sevimsizi yoktu, jakat sabah olunca senin dininden daha sevimlisi olmadığım gördüm. [259] Sonra da Müslüman olduğunu bildirip, umresini tamamlamak için izin istedi. Aldığı izinle de Mekke'ye gitti. Mekke'ye gidince durumunu gizleme ihtiyacı hissetmedi; Müslüman olduğunu Kabe'nin yanında Kureyş liderlerine karşı açıkça ilan etti. Kureyş'ten birçok kişi sert tepki verip üzerine saldırdılar. Fakat Sümâme hiç çekinmedi, korkmadı ve hatta Kureyş liderlerini tehdit etti: 'Vallahi Resulüllah izin vamedikçe size Yemame'den bir buğday tanesi bile gelmeyecek, izin vermeyeceğim' dedi. Bu Kureyş için sonucundan korkulacak bir tehditti. Çünkü Sümâme, Yemame'nin lideriydi. Kuraklığın had safhaya eriştiği, insanların kıtlıktan öldüğü o dönemde Kureyş'in tek erzak kapısı Yemame'ydi. Saldırganlar bir şey yapamayıp, geri çekildiler. Sümâme dediğini yaptı. Memleketine dönünce Mekke'ye yönelik bir ambargo başlattı; Mekke'ye eşya ve yiyecek gitmesine hiçbir şekilde izin vermedi. Şam'la ticaretleri kesilmiş, Müslümanların ekonomik ablukaları nedeniyle kıpırdayamaz hale gelmiş Kureyş, dünyaya açılan tek kapıları konumundaki Yemame'nin de ambargoya dahil olmasıyla hepten çaresiz kalıp, rica ve mihnet içerisinde durumu Resulüllah'a bir mektupla bildirerek, Sümâme'ye engel olmasını istediler. Resulüllah, bu isteği kabul ederek Sümâme'ye gönderdiği haberde Mekke'ye yönelik ambargoyu kaldırmasını istedi. Sümâme sevgili peygamberinin isteğini yaptı ve Mekke'ye yönelik, ambargoya son verdi.
[259] Ahmed, Müsned, 11/246,247; İbn Hişam, es-Siretü'n-Nebeviyye, IV/288