- Mekke ve Medine dışındaki mescidler

Adsense kodları


Mekke ve Medine dışındaki mescidler

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafız_32
Fri 1 October 2010, 03:56 pm GMT +0200
Üçüncü Bölüm


MEKKE VE MEDİNE DIŞINDAKİ MESCİDLER


1. Kabile Mescidleri
 

İslâmiyet'i kabul etmelerine paralel olarak, Medine dışındaki Arab kabileleri kendi topraklarında mescidler inşa etmişlerdir. Özellikle Mekke'nin fethinden sonra islâmiyet, Arab kabileleri arasında hızla yayılmaya başlamıştır. îbn Hişâm'm kaydettiği gi­bi, Mekke ile Medine arasındaki mücadelenin sonucunu bekleyen Arab kabileleri Mekke'nin fethi ile islâm'a boyun eğmek zarureti­ni hissetmişlerdir.[465]

Kaynaklarda, topraklarında mescid inşa eden yedi kadar ka­bile tesbit edebildik. [466]

 

a) Cuvâsâ Mescidi:
 

Buharî'nin kaydettiğine göre, Mescid-i Nebevî'den sonra Cu­ma namazının kılındığı ilk mescid, Cuvâsâ Mescidi idi.[467] Cuvâsâ, Arabistan'ın doğusunda, bugünkü Riyad ile Zahran arasında,[468] Abdu'1-Kays kabilesinin oturduğu Bahreyn'de bir kale idi.[469]

Buharî'nin vermiş olduğu bu bilgi doğru ise, Cuvâsâ halkının çok erken bir tarihte islâmiyet'i kabul ettiği ortaya çıkar. [470]Hami-dullah, Cuvâsâ halkının en geç hicretin ikinci yılında îslâm'ı ka­bul etmiş olduklarım kaydetmektedir.[471]

Hamidullah, Suudi Arabistan'ın bu bölgede yaptığı kazılar sonucu, Cuvâsâ Mescidi'nin kalıntılarının bulunduğunu belirt­mekte ve kendisinin buraya yaptığı bir ziyaret sonundaki muşa-hadelerini şöyle anlatmaktadır: "Caminin temellerinin hâlâ mev­cut olduğunu gördüm. Önce bir nevi platform (düz alan) inşa edil­miş ve bunun üzerine de cami yapılmıştır. Bu platform üzerinde üç kemer gözükmektedir; biri mihrab ve buna bağlı diğer iki ke­mer. Çok küçük bir minber de mevcuttur. Fakat çatısı ve sütun vs. de mevcut değildir. Eski yapıdan sadece bu platform ve üç kemer mevcuttur. Arkeologların dediğine göre, Hz. Peygamber devrine ait olduğunu öğrendiğimiz bu camiin, güneş, yağmur vs. gibi dış etkenlerden muhafazası için üzerine bir çatı yapılmıştır."[472]

 

b) Benî Mustalık Mescidleri:
 

Benî Mustalık kabilesi, Kızıl Deniz sahili üzerindeki Kudeyd yakınında ve Mekke-Medine arasındaki el-Mureysî su kaynağı mevkiinde oturmaktadırlar.[473]

îbn Hişâm'a göre, hicretin altına yılında Hz. Peygamber'in bu bölgeye yaptığı gazve sonunda, İslâmiyet buJkabile arasında ya­yılmıştır.[474] Vâkıdî, nisbeten erken bir tarihte islâmiyet'i kabul eden Benî Mustalık kabilesi mensuplarının kendi topraklarında mescidler inşa ettiklerim kaydetmektedir.[475]

 

c) Benî Sa'd B. Bekr Mescidleri:
 

îbn Sa'd, Benî Sa'd b. Bekr kabilesi mensuplarının islâmiyet'i kabul ettikten sonra topraklarında mescidler inşa ettiklerini kay­detmektedir.[476]

Bu kabile, islâmiyet hakkında bilgi almak üzere Dımâm b. Sa'lebe'yi Medine'ye gönderirler.[477] Medine'de Hz. Peygamber ile mescidde görüşen Dımâm, kendisine temel Islâmî esaslar hakkında sualler sormuş ve aldığı cevaplar üzerine müslüman olmuştur. Dımâm, kabilesi arasına dönünce, islâm'ı tebliğ uğrunda önemli çalışmalarda bulunmuş ve kaynakların ifadesine göre, kabilesi içinde İslâm'ı kabul etmeyen tek bir erkek ve kadın kalmamış­tır.[478]

Dımam'ın Medine'ye geliş tarihi hakkında iki farklı rivayet vardır. Ibn Hişâm[479] ve Taberî[480] olayı hicri dokuzuncu yıl ile ta­rihlerken, îbn Sa'd hicri beşinci yılın Receb ayını kaydetmekte­dir.[481]

Ibn Sa'd'ın verdiği bilgi doğru ise, Benî Sa'd b. Bekr kabilesi­nin nisbeten erken bir tarihte müslüman olup mescidler inşa et­tikleri ortaya çıkmaktadır.[482]

 

d) Benî Cezîme Mescidleri:
 

Benî Cezîme kabilesi, Kinane kabilesinin bir kolu olup Mek­ke'nin güneyinde bir gecelik mesafedeki Yelemlem adını taşıyan bölgede oturmaktadırlar.[483]

Benî Cezîme kabilesinin, müslüman olduktan sonra, toprak­larında mescidler bina ettiklerini ve bu mescidlerde ezan okuduk­larını, Mekke'nin fethinden sonra buraya gönderilen bir seriyye hakkında Vakıdî ve Ibn Sa'd'm vermiş olduğu bilgilerden öğren­mekteyiz.[484]

Mekke'nin fethinden sonra Hz. Peygamber, Halid b. Velid ku­mandasında Muhacir, Ensâr ve Benî Süleym'den teşekkül eden bir askeri birliği islâm'a davet amacıyla söz konusu bölgeye gön­derir. Halid'in birliği bu bölgeye varınca ahalisi "Biz müslüman olduk, namaz kıldık, Hz. Muhammed'i tasdik ettik. Toprakları­mızda mescidler bina edip ezan okuduk." dedikleri halde Halid sırf silahlarını kuşanmış olarak kendisini karşıladıkları için onla­rı, silahlarını bıraktıktan sonra tutsak ederek askerleri arasında taksim eder.[485]

Benî Cezîme mensuplarının bu beyanlarını müslümanlıkları için yeterli görmeyen Halid, sabah olunca askerlerine, ellerindeki esirlerin boyunlarını vurmalarını emreder.[486] İş bu noktaya va-nnca askerlerin arasında fikir ayrılıkları meydana gelir Muhacir­ler ve Ensâr, müslüman olduklarına hükmettikleri bu insanları öldürmeyip salıverirler. Sadece Benî Süleym'e mensup olan as­kerler emri uygularlar.[487]

Vakıdî'nin eserinde bu noktada daha fazla ayrıtıya rastlıyo­ruz. Bu müellifin kaydettiğine göre, Halid, emrini yerine getirme­yen askerleri azarlayınca, içlerinden Ebû Usayd es-Saidî kalka­rak Halid'e "Allah'tan kork ya Halid! Allah'a yemin ederim ki müslüman bir kavmi öldürmemiz asla mümkün değildir." demiş­tir. Bunun üzerine Halid, onların müslüman olduklarına nasıl hükmettiğini sorunca, Ebu Usayd şöyle cevap vermiştir: "Onların İslâm'ı ikrar ettiklerini hepimiz işitiyoruz; işte gördüğün şu mes­cidler onların topraklarında bulunmaktadır."[488]

Durumdan haberdar olduğu zaman, Hz. Peygamber "Ey Al­lah'ım, Halid'in yaptığından beriyim" diyerek Halid'in hareketi­ni tasvip etmemiş ve öldürülenlerin diyetlerini Ödemek üzere Hz. Ali'yi görevlendirmiştir.[489]

 

e) Taif Mescidleri:
 

Hz. Peygamber devrinde, Taif teki Sakif kabilesinin, islâm'ı kabul etmelerini müteakip topraklarında mescidler inşa ettikleri­ni tesbit ediyoruz.

Bu mescidlerden birinin inşa edilmesi hususundaki emri biz­zat Hz. Peygamber vermiştir. Elçiler yılında Medine'ye gelen Sakîf heyetinin en genç ve Kur'ân-ı ve nkhı Öğrenmeye en istidatlı üyesi Osman b. Ebi'1-As'ı Hz. Peygamber kavmine imam tayin ederek[490] ona, Taif Mescidini put (muhtemelen Lat kasdedilmek-tedir)'un bulunduğu yerde inşa etmesini emretmiş[491] ve namazı hafif tutmasını tavsiye etmiştir.[492] Sonrası kaynaklarda zikredil­memekle beraber Osman b. Ebi'l-As aldığı emri yerine getirmiş ol­malıdır.

ikinci mescid Amr b. Umeyye b. Vehb b. Muattıb b. Mâlik ta­rafından inşa edilmiştir. Muhasara sırasında Hz. Peygamber Taîf surları önünde, eşleri Umm Seleme ve Zeyneb bint Cahş için iki ayrı çadır kurdurmuş ve namazları bu iki çadır arasında eda et­miştir.[493] Taifîiler müslüman olunca, adı geçen şahıs, Hz. Pey­gamberin namaz kıldığı yerde bir mescid inşa etmiştir.[494] Anlatıl­dığına göre bu mecsidin direklerinden biri, güneşin ışıkları vurdu-ğ-u zaman gıcırtı ve çatırdı sesleri çıkarıyordu.[495]

 

f) Yemâme Mescidi:
 

Yemâme Necd sınırlan içinde bulunmaktadır.[496] Burada otu­ran Benî Hanîfe kabilesi, hicri dokuzuncu yılda[497] on'dan fazla ki­şiden oluşan bir heyeti Medine'ye gönderirler.[498] Medine'de Hz. Peygamber ile görüşerek İslâm'ı kabul eden heyet üyeleri, Yemâme'ye dönmek istediklerinde Hz. Peygamber'e, memleketle­rinde bir kilisenin mevcudiyetini haber verirler. Bunun üzerine Hz. Peygamber su dolu bir testiyi onlara vererek, "Kilisenizi yıkı­nız ve suyu üzerine dökünüz; sonra kiliseyi mescid ittihaz ediniz." demiştir.[499]

Hz. Peygamberin bu ifadesinden kilisenin tamamen yıkıla­rak yerinde bir mescid inşa edilmesi anlaşılmamalıdır. Muhteme­len kilisede mevcut ve namaza mani olan heykel ve resim gibi un­surların tahrib edilerek kilisenin camiye tahvil edilmesi kasdedil-miştir. Nitekim Nesâî (303/915), aynı rivayeti "Kilisenin cami edi­nilmesi" başlığı altında kaydetmektedir.[500]

Hz. Peygamber'in talimatının yerine getirilmesi suretiyle meydana getirilen bu mescidde ilk ezanı, Medine'ye giden heyet üyelerinden Talk b. Ali okur. Kaynakların kaydettiğine göre, eza­nı işiten kilisenin rahibi "Doğru bir söz, hak bir davet." demiş fa­kat hemen oradan uzaklaşmıştır.[501]

 

g) Becile Mescidleri:
 

Becîle ve Has'am kabilelerinin oturdukları bölge Necran'm kuzeyine düşmektedir.[502]

Becîle kabilesinin, İslâmiyet'i kabul ederek bölgelerinde mes-cidler inşa etmeleri hakkındaki bilgileri îbn Sa'd'a borçluyuz.[503]

Hicri onuncu yılda Cerîr b. Abdillah el-Becelî, Becîle kabile­sinden yüz elli kişilik bir heyet ile, Hz. Peygamber ile görüşmek üzere Medine'ye gelmiştir.[504] Hz. Peygamber kendisine biat eden Cerîr'e[505] kabilesinde İslâmiyet'in durumunu sorduğu zaman, o şöyle cevap vermiştir: "Allah İslâm'ı ve ezam onların mescidlerin-de izhar etmiştir; kabileler ibadet ettikleri putları tahrip etti­ler."[506]

Cerîr'in bu cevabı, İslâmiyet'in yayılışına paralel olarak bu bölgede mescidlerin inşa edildiğini göstermektedir.[507]

 

2. Askeri Seferlerde İnşa Olunan Mescidler
 

a) Batha Mescidi:
 

Mekkeliler ile Bedir'de karşılaşmak üzere Medine'den çıkıl­dıktan sonra varılan Batha denilen yerde yapılan bir mesciddir.[508] Vakıdî'nin bu husustaki ifadesi şöyledir: "Batha'ya[509] varılınca Hz. Peygamber bir ağaç altında konakladı. Ebu Bekir'de bunun üzerine burada bir mescid bina etti ve Hz. Peygamber namaz kıl­dı.[510] Ibn Hişâm, Batha'da bir mescidin bulunduğunu söylemekte fakat Ebu Bekir'den söz etmemektedir.[511]

 

b) Isr Mescidi:
 

Hayber seferine çıkıldığı zaman Isr[512] denilen yerde yapılan mesciddir.[513] Bu hususta îbn Hişâm'ın ifadesi şöyledir: "Hz.Pey-gamber Medine'den Hayber'e doğru hareket etti. Isr'a varılınca, burada kendisi için bir mescid bina edildi."[514]

 

c) Liyye Mescidi:
 

Hz. Peygamber ordusuyla birlikte Huneyn'den Taife doğru giderken Liyye'ye[515] varılınca, burada Bahretu'r-Ruğat[516] adlı mahalde bir mescid inşa edilmiş ve Hz. Peygamber burada namaz kılmıştır.[517] Vakıdî'de yer alan bir rivayette, Hz. Peygamberin bu mescidi eliyle inşa ettiği, arkadaşlarının da taş taşıdıkları şeklin­de Önemli bazı ayrıntılar kaydedilmektedir.[518]

 

d) Tebük Seferinde İnşa Olunan Mescidler:
 

Hz. Peygamber Tebük seferinde, Medine ile Tebük arasında­ki konaklama menzillerinde îbn Hişâm'a göre on yedi mescid inşa etmiştir.[519] Bu konaklama menzillerinin isimleri şöyledir: Zi Huşub,[520] Feyfa,[521] Zu'1-Merve,[522] er-Ruk'a,[523] Vâdi'1-Kurâ, es-Saîd,[524] el-Hıcr,[525] Sadr Havda,[526] Zu'1-Cîfe,[527] eş-Şıkk,[528] Tara-fu'1-Betrâ,[529] Elâ,[530] Zatu'l-Hıtmıyy,[531] el-Ahdar,[532] Zatu'z-Zi-rab,[533] Seniyye Medran,[534] Tebük.

Vakıdî, bunlardan es-Said, Tarafu'l-Betrâ ve Elâ'nm dışmda-kilerini kaydetmekte ve ayrıca Ibn Hişâm'ın kaydetmediği Sukya[535] ve Samana[536] adlarında mescid inşa edilen iki mahalle daha yer vermektedir.[537]

Görüldüğü üzere, askeri seferlerde meydana getirilen bu mescidler anlatılırken, Tebük seferindekiler hariç olmak kaydıyla inşa etmek anlamına gelen "benâ" fiili kullanılmaktadır. Tebük seferindekiler hakkında ise Vakıdî ve Ibn Hişâm "Hz. Peygambe­rin Medine ile Tebük arasındaki mescidleri bilinmektedir." diye­rek mezkûr isimleri kaydetmektedirler.[538]

Bu mescidler bütün unsurları ile tamamlanmış binalar şek­linde mi, yoksa etrafı alçak duvarlarla çevrili platformlar halinde mi inşa edilmişlerdi? Bu konuda bilgi sahibi değiliz. Hamidullah Tebük seferindeki mescidler hakkında şöyle demektedir: "Bunlar­dan her biri bir gün sürekli yolculuklar sonu ihdas edilmiş konak­lama mahalleri (menziller) mahiyetinde idi ve şüphesiz sadece içinde namaz kılman üstü kapalı geniş odalardan ibaretti."[539]

 

3. Ebu Busayr Mescidi
 

Bu mescid, Kızıldeniz sahilinde, Zu'1-Merve'deki el-îs adlı mahalde,[540] arkadaşları tarafından Ebu Busayr'ın kabri yanında inşa edilen bir türbe nıesciddir.[541]

Ebu Busayr Utbe b. Useyd b.Cariye, Mekke'de işkence altında tutulan bir sahabîdir. Hudeybiye musalahasmın aktedilmesin-den sonra Mekke'den kaçarak Hz. Peygamber'e iltica etmişti.[542] Hemen arkasından, Hudeybiye musalahasmın, mültecilerin tek taraflı iadesini öngören maddesine[543] istinaden iki Mekke'li, bu kaçağın iadesini talep etmek üzere Medine'de göründü.[544] Hz. Peygamber bu talebi kabul ederek Ebu Busayr'ı bu iki Mekkeli'ye teslim etti. Fakat Ebu Busayr yolda hileye başvurarak, muhafız­lardan birinin kafasını uçurdu; diğeri de kaçtı.[545] Daha sonra Me­dine'ye gelen Ebu Busayr'a Hz. Peygamber himaye hakkı tanıma­dı.[546] Durum böyle bir şekil alınca Ebu Busayr yukarıda belirtilen yere sığınmak mecburiyetinde kaldı.[547] Öte yandan Mekke'de tu­tuklu bulunan müslümanlar birer birer Ebu Busayr'ın yanında toplanmaya başladılar.

Böylece bir askerî birlik gücüne ulaşan müslümanlar bura­dan geçen Kureyş kervanlarım vurmaya başladılar.[548] Bu saldırı­lardan büyük zarar gören Mekkeliler, Hudeybiye musalahasmın, mültecilerin tek taraflı iadesi ile ilgili maddesini iptal etmek mec­buriyetinde kaldılar.[549]

Durum böyle bir şekil alınca Hz. Peygamber, Ebu Busayr ve arkadaşlarını Medine'ye çağıran bir mektup gönderdi.[550] Hz. Pey-gamber'in mektubu geldiği zaman Ebu Busayr ölmek üzere idi. Ebu Busayr ölünce, arkadaşları bir kabir kazarak onu defnettik­ten sonra,kabrin yanma bir mescid bina ettiler ve Medine'ye dön­düler.[551]

 

Sonuç
 

İslâm'ın Mekke devrinde, müslümanlar, topluca ibadetlerini yapabilecekleri kendilerine mahsus bir mescid inşa etme lüzumu­nu duymamışlar veya buna imkân bulamamışlardır. Hz. ibrahim tarafından, oğlu Hz. ismail ile birlikte tek Allah adına inşa edilen Mescid-i Haram veya Kabe, esas mescid hüviyetini taşımış, başta Hz. Peygamber olmak üzere bütün müslümanlarm nazarında bu­rada namaz kılmak büyük değer ifade etmiştir.

Şu kadar var ki Mekkeli müşrikler ile ilişkilerin gerginleştiği dönemlerde Kabe'de ibadet etme imkanından mahrum kalan müslümanlar, muhtemelen Mekke'deki zayıf durumları sebebiyle umuma şamil bir mescid inşa edemiyerek Erkâm'm evini mescid ittihaz etmişlerdir.                                   

Ammar b. Yasir ve Ebu Bekir'in evlerinin avlusunda kendi ibadetlerine mahsus birer küçük mescid inşa etmeleri, müşrikle­rin, Kabe'de ibadet etmelerine mani olmalarına karşı bir aksula-mel olsa gerektir.

Nihayet Hz. Peygamber ve müslümanlarm Mekke'den uzak­laşmak mecburiyetinde bırakıldıkları zaman, daha Medine'ye varmadan yaptıkları ilk iş, Küba'da umuma şamil bir mescid inşa etmek olmuştur.

Küba mescidi, Hz. Peygamberin, sahabîleri ile birlikte bütün korku ve endişelerden uzak olarak namaz kıldığı ilk mescid ise de Medine'nin ilk mescidi değildir.

Medine'de mescid inşasını, hicretin bir-iki yıl öncesine götür­mek mümkündür. Medine'de islâmiyet'in yavaş yavaş yayılmaya başlamasının tabiî bir sonucu olarak, Akabe biatlarmdan ve Me­dine'deki îslâmlaştırma faaliyetlerinden tanıdığımız Esad b. Zurâre, islâm tarihinin ve Medine'nin ilk mescidini inşa etmiştir. Hz. Peygamberin, Medine'ye hicretinden sonra, Mescid-i Nebe-vî'nin inşasına kadar bu mescidde imameti bizzat üzerine aldığı kanaatındayız.

Çalışmamızın odak noktasını teşkil eden Mescid-î Nebevi sa­dece bir ibâdetgâh olarak kalmamış, Hz. Peygamber'in hicretini müteakip, Medine'deki dağınık ve düşman arap kabilelerim îslâmî gaye ve hedefler istikametinde birleştirerek meydana ge­tirdiği islâm toplumunu, ilmî, kültürel, siyasî, askerî adlî, içtimaî, iktisadî vs. gibi yakından alakadar eden her alanda hizmet ver­miştir. Mescid-i Nebevî'nin bu hususiyeti kanaatimizce mevcut zaruret ve ihtiyaçlardan ve islâm'ın mahiyeti icabı insanın maddî ve manevî ihtiyaçları arasında bir fark görmemesinden kaynak­lanmaktadır.

Medine'deki arap kabileleri, hicretin ilk yıllarından itibaren, kendi mahalle ve mıntıkalarında mescidler inşa etmeye başlamış­lardır. Yirmi beş kadarını tesbit ettiğimiz bu mescidlerin inşasın­da temel amil, islâm'ın cemaatla namaz kılmaya büyük değer ver­mesi, vakit namazlarda Mescid-i Nebevî'ye gelmenin her zaman mümkün olmayışı ve Hz. Peygamber'in onları bu yolda teşvik et­mesi olsa gerektir. Ekseriyeti, ait oldukları kabile adları ile anıl­masına rağmen, adım, bulunduğu yerden veya sahip olduğu bir hususiyetten alan mescidler de vardır. Cuma namazının kılınma-dığı bu mescidleri Hz. Peygamber zaman zaman ziyaret etmiş, na­maz kılmış ve hatta bazılarının temelini atarak kıblesini bizzat kendisi tesbit etmiştir.

islâmiyet'in Arabistan'a yayılmasına paralel olarak müslü-man olan arap kabileleri kendi topraklarında mescidler inşa et­mişlerdir. Kaynaklarda yer alan son derece sınırlı malumat ara­sında, yedi kadarını tesbit ettiğimiz bu mescidlerin sayısının, islâmiyet'in özellikle Mekke'nin fethinden sonra süratle intişarı gözönünde tutulursa, bundan çok daha fazla olduğu anlaşılır. [552]

 

Bibliyografya
 

Abdullah, Abdulaziz b. Idris, Muctamau'l-Medine fi Ahdi'r-Resûl, Riyad 1402/1982

Ahmed b. Hanbel, (241/855), Müsned, I-V, Beyrut 1389/1969 Arnold, T.W., întişâr-ı îslâm Tarihi, Çev. Hasan Gündüzler, An­kara 1982

Aşık, Nevzat, Sahabe ve Hadis Rivayeti, izmir 1981 el-Bekrî, Abdullah b. Abdilaziz el-Endelusî (487/1094), Mu'cem mâ-îsta'cem, thk. Mustafa es-Sakka, I-IV, Beyrut 1403/1983. el-Belâzurî, Ahmed b. Yahya (279/892),

- Ensâbu'l-Eşraf, thk. Muhammed Hamidullah, Mısır 1959

-Futuhu'l-Buldan, Mısır 1350/1932

el-Berzencî, Ca'fer b. ismail el-Medenî (1317/1899), Nuzhetu'n-Nâzırîn fi Mescidi Seyyidi'l-Evvelîn ve'l-Ahirîn, Mekke 1303

el-Buharî, Muhammed b. ismail (256/870), es-Sahîh, I-VIII, is­tanbul 1979.

Câetanî, Leon, îslâm Tarihi, Çev. Hüseyin Cahid, I-X, istanbul 1924

el-Cevherî, ismail b. Hammad (401/1010), es-Sıhâh tâcu'l-Luğa ve Sıhahu'l-Arabiyye, thk. Ahmed Abdulgafûf, I-VII, Beyrut 1399/1979.

Çelebî, Ahmed, İslâm'da Eğitim-Öğretim Tarihi, Çev. Ali Yar­dım, istanbul 1976

Ebu Davud, Süleyman b. el-Eş'as es-Sicistânî (275/888),

-es-Sünen, thk. izzet Ubeyd ed-Da'âs ve Adil es-Sey-yid, I-V, Hıms 1394/1974. -el-Merâsîl, Kahire, Tarihsiz.

Ebu Nuaym, Ahmed b. Abdillah el-Isbahanî (430/1038), Hılyetu l-Evliyâ ve Tabakâtu'l-Asfıyâ, I-X, Beyrut 1387/1967

Eyyub Sabri, Mirâtu'l-Harameyn, I-II, istanbul 1304

el-Ezherî, Ebu Mansur Muhammed b. Ahmed (370/980), Tehzîbu'l-Luğa, thk. Abdusselâm Muhammed Harun ve Arkadaşları, I-XV, Kahire 1384/1964

el-Ezrâkî, Ebu'l-Velîd Muhammed (219/834), Kabe ve Mekke Ta­rihi, Çev. Y. Vehbi Yavuz İstanbul 1980.

Fayda, Mustafa, îslâmiyetin Güney Arabistan'a Yayılışı, Ankara 1982

el-Halebî, Ali b. Burhanuddin (1044/1634), Însânu'l-Uyûn ft Sîreti EmînVl-Me'mün, Mısır 1384/1964

Hamidullah, Muhammed,

-  îslâm Peygamberi, Çev. Salih Tuğ, I-II, İstanbul 1980.

-Hz. Peygamberin Savaşları, Çev. Salih Tuğ, İstanbul 1981

- îslâm Müesseselerine Giriş, Çev. İhsan S. Sırma, İs­tanbul 1984

İbn Abdi'1-Berr, Ebû Omar Yusuf b. Abdillah b. Muhammed (463/1071), el-îstiab fihi Ma'rifeti'l-Ashâb, thk. Ali Mu­hammed el-Bicâvî, I-IV, Kahire 1976.

İbnul-Cevzî, Ebu'l-Ferec Abdurrahman (597/1200), el-Vefâ bi AhvâlVl-Mustafa, thk. Muhammed Zuhrî en-Neccâr, 1-II, Kahire 1976.

Ibnu'1-Esîr, İzzuddin Ebu'l-Hasan AH b. Muhammed el-Cezerî (630/1232), Usdu'l-Gabe ft Ma'rifeti's-Sahabe, I-VÎI, Kahire 1970.

İbn Hacer, Şihabuddîn Ahmed b. Ali cl-Askalânî (852/1448),

- el-îsâbe ft Temyîzi's-Sahâbe, thk. Ali Muhammed el-Bicâvî, I-VIII, Kahire 1970.

- Tehzîbu't-Tehzîb, I-X, Beyrut 1968.

îbn Hazm, Ebu Muhammed Ali b. Ahmed b. Said el-Endelusî

(456/1063), Cemharatu Ensâbi'l-Arab, th. Abdüselâm

Muhammed Harun, Kahire 1962 İbn Hişam, Ebu Muhammed Abdülmelik (218/833), es-Sîretu'n-

Nebeviyye, thk. Mustafa es-Sakkâ ve iki arkadaşı, I-IV,

Beyrut 1936 Ibnu'l-kayyım el-Cevziyye, Şemsüddin Ebu Abdillah Muhammed

b. Ebî Bekr er-Razî ed-Dımaşkî (751A350), Zâdu'l-Ma-

ad ft HedyVl-îbâd, thk. Şuayb el-Arnaut ve Abdülkâdi

el-Arnaut, I-V, Beyrut 1401/1981

Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet'te İslâm 4 / 225

ibn Kesîr, Ebu'1-Fidâ (774/1372), el-Bidâye ve'n-Nihâye, I-VII,

Beyrut 1966 İbn Mace, Ebu Abdillah Muhammed b. Yezîd el-Kazvinî (273/866),

es-Sünen, thk. Muhammed Fuad Abdülbakî, I-II, Mısır

1972 ibn Manzûr, ebu'l-Fadl Cemaluddin Muhammed b. Mukrim

(71111311), Lisanu'l-Arab, I-XV, Beyrut tarihsiz. İbrahim Ali Salim, en-Nifâk ve'l-Münâfıkûn ft Ahdi Rasûlillah ve

Devru'l-Yahûd, Kahire 1390/1970 îbn Sa'd, Muhammed (230/884), et-Tabakâtu'l-Kubrâ, I-VIII,

Beyrut 1377/1957 îbn Şebbe, Ebu Zeyd Omar en-Nemîrî el-Basrî (262/875),

Tarîhu'l-Medineti'l-Munavvara, thk. Fehim Muham­med Şeltût, I-IV, Cidde 1393 el-Kettânî, Muhammed Abdulhayy, et-Teratîbu'l-îdâriyye, I-II, Beyrut tarihsiz.

Mardin, Ebu'1-Ulâ, "Beytulmal", Î.A., II, 591-93. Muhammed Ziyauddin er-Reyyis, el-Harac ve'n-Nuzumu'l-Maliyye, Kahire 1977. el-Müslim, Ebu'l-Husayn Müslim b. el-Haccac el-Kuşayrî en-Neysabûrî (261/874), es-Sahîh, th. Muhammed Fuad

Abdülbakî, I-V, Mısır 1374/1955 en-Nesaî, Ebu Abdirrahman b. Şuayb (303/915), es-Sünen, I-VIII,

1383/1964.

Pedersen, Jonns, "Mescid", I.A., VII, 1-86. neckzndor?-" Ehlu's-Suffa", I.A., IV, 209.

-"Erkanı", î. A., IV, 316. es-Semhudî, Nuruddin Ali b. Ahmed el-Mısrî (911/1505), Vefâu'l-

Vefa, thk. Muhammed Muhyiddin Abdulhamîd, I-IV,

Beyrut 1374/1955 es-Suheylî, Abdurrahman (581/1185), er-Ravdu'l-Unf ft Şerhı's-

Sireti'n-Nebeviyye li'bni Hişam, thk. Abdurrahman el-

Vekîl, I-VII, Kahire 1389/1969. et-Taberî, Ebu Cafer Muhammed b. Cerir (310/922),

- Tarihu'l-Umem ve'l-Mulûk, thk. Muhammed Ebu'l-Fadl İbrahim, I-XI, Beyrut 1380/1960

-    Câmiu'l-Beyân an Te'vili'l-Kur'ân, I-XXX, Mısır 1388/1968

et-Tirmizî, Ebu Isa Muhammed b. Isa b. Savra (279/892), el-Camiu's-Sahih, thk. Ahmed Muhammed Şâkir, I-V,

Beyrut tarihsiz el-Vâkidî, Muhammed b. Omar b. Vâkıd (207/822), el-Megazî, thk. Marsden Jones, Mil, Beyrut 1966. Wensinck, A.J., "Musalla", LA., VIII, 673-75. Yakut el-Hamevî, Şîhabuddin ebu Abdillah Yakut b. Abdillah er-Rumî el-Bağdadî (626/1229), Mu'cemu'l-Buldan, I-V,

Beyrut 1397/1977 Yazır, Elmalılı Hamdı, Hak Dini Kur'an Dili, İstanbul, tarihsiz. [553]


[465] İbn Hişâm, IV, 205.

[466] Dr. Ahmed Güner, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadette İslam, Beyan Yayınları: 4/212.

[467] Buharı, I, 215.

[468] Hamidullah, İslâm Müesseselerine Giriş, s. 70.

[469] Buharî, I, 215; el-Bekrî, Abdullah b. Abdilaziz el-Endelusî, Mu'cem mâ-İsta'cem, thk. Mustafa es-Sakka, Beyrut 1403/1983, II, 401; Yakut el-Hamevî, 11,174.

[470] Hamidullah,İslam Müesseselerine Giriş, s. 70.

[471] Hamidullah, İslâm Müesseselerine Giriş, s. 70.

[472] Hamidullah, İslâm Müesseselerine Giriş, s. 70-1.

Dr. Ahmed Güner, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadette İslam, Beyan Yayınları: 4/212-213.

[473] İbn Hişâm, III, 302.

[474] İbn Hişâm, III, 308.

[475] Vakıdî, III, 980.

Dr. Ahmed Güner, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadette İslam, Beyan Yayınları: 4/213.

[476] İbn Sa'd, I, 299.

[477] İbn Hişâm, IV, 219; İbn Sa'd, I, 299; Taberî, Tarih, III, 124.

[478] Ibn Hişâm, IV, 220-21; Ibn Sa'd, I, 299; Taberî, Tarih, III, 124.

[479] İbn Hişâm, IV, 205-219.

[480] Taberî, Tarih, III, 124.

[481] Ibn Sa'd, I, 299.

[482] İbn Sa'd, I, 299.

Dr. Ahmed Güner, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadette İslam, Beyan Yayınları: 4/213-214.

[483] İbn Sa'd, 1,147.

[484] Vakıdî, III, 875-76; îbn Sa'd, II, 147-48.

[485] Vakıdi, III, 875-76; İbn Sa'd, II, 147-48.

[486] Vakıdî, III, 882-83; İbn Sa'd, II, 148.

[487] Vakıdî, III, 882-83; İbn Sa'd, II, 148.

[488] Vakıdî, III, 877.

[489] Vakıdî, III, 882; İbn Sa'd, III, 148.

Dr. Ahmed Güner, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadette İslam, Beyan Yayınları: 4/214-215.

[490] îbn Hişâm, IV, 186; Müslim, I, 34.

[491] îbn Mace, I, 245; Ebu Davud, I, 331.

[492] İbn Hişâm, IV, 186, Müslim, I, 341.

[493] Vakıdî, III, 928; İbn Hişâm, IV, 125. Burada Zeyneb kaydedilmektedir: İbn Sa'd, II, 158; Taberî, Tarih, III, 83.

[494] Vakıdî, III, 928; İbn Hişâm, IV, 125; Taberî Tarih, III, 84.

[495] Vakıdî, III, 928; îbn Hişâm, IV, 125; Taberî Tarih, III, 84.

Dr. Ahmed Güner, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadette İslam, Beyan Yayınları: 4/215-216.

[496] Yakut el-Hamevî, V, 442.

[497] îbn Hişâm, IV, 222.

[498] ibn Sa'd, I, 316.

[499] İbn Sa'd, I, 316; Nesaî, 31; İbnu'1-Esîr, III, 92.

[500] Nesaî, II, 31.

[501] îbn Sa'd, I, 316-17; Nesaî, 31; İbnu'1-Esîr, III, 92.

Dr. Ahmed Güner, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadette İslam, Beyan Yayınları: 4/216-217.

[502] Mustafa Fayda, s. 51.

[503] İbn Sa'd, I, 347-48.

[504] İbn Sa'd, I, 347.

[505] İbn Sa'd, I, 347.

[506] îbn Sa'd, I, 348. Mustafa Fayda, s. 53.

[507] Dr. Ahmed Güner, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadette İslam, Beyan Yayınları: 4/217.

[508] Vakıdî, I, 26; İbn Hişâm, II, 248.

[509] îbn Hişâm'ın Hz. Peygamber'in Bedre giderken takib ettiği güzergah hakkında vermiş olduğu bilgilerden, buranın Medine'nin yakınında ve güney istikametinde bir yer olduğu anlaşılıyor. Bkz. İbn Hişâm, II, 248.

[510] Vakıdî, I, 26; îbn Hişâm, II, 248.

[511] İbn Hişâm, II, 248.

Dr. Ahmed Güner, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadette İslam, Beyan Yayınları: 4/217-218.

[512] Medine ile Fur vadisi arasında bir dağdır. Bkz. Yakut, IV, 128.

[513] Vakıdî, II, 638; îbn Hişâm, III, 344.

[514] îbn Hişâm, III, 344.

Dr. Ahmed Güner, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadette İslam, Beyan Yayınları: 4/218.

[515] Liyye, Taife bir kaç mil mesafede bulunan bir yer. Bkz. Bekrî, IV, 1167, Yakut, V, 30.

[516] Liyye'de bir mahalle verilen ad. Bkz. Bekrî, I, 229.

[517] Vakıdî, III, 924; îbn Hişâm, IV, 124-25; Taberî, Tarîh, III, 83.

[518] Vakıdî, III, 924.

Dr. Ahmed Güner, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadette İslam, Beyan Yayınları: 4/218.

[519] îbn Hişâm, IV, 174-75.

[520] Medine'ye bir gecelik mesafede bulunan bir vadi. Bkz. Yakut, II, 372.

[521] Medine'ye bir günlük mesafede bulunan bir yer. Bkz. Semhûdî, III, 1031.

[522] Vadi'l-Kurâ'da bir köydür. Bir rivayete göre de Vâdi'1-Kurâ ile Zî-Huşub arasındaki bir yerdir. Bkz. Yakut, V, 116.

[523] Vadİ'1-Kurâ yakınında bir yer. Bkz. Yakut, III, 356.

[524] Vadi'1-Kurâ yakınında bir mevki. Bkz. Yakut, III, 408.

[525] Medine ile Şam arasındaki Vadi'l-Kurâ'ya bir günlük mesafede bulunan bir mahal. Bkz. Yakut, II, 221.

[526] Vadi'1-Kurâ ile Tebük arasında bir yer. Bkz. Yakut, II, 319.

[527] Medine ile Tebük arasında bir yer. Bkz. Yakut, II, 201.

[528] Hicaz'da, Medine ile Tebük arasında, Tebük seferinde bir mescidin inşa edildiği yer. Bkz. Bekrî, I, 300.

[529] Bekrî ve Yakut yerini tarif etmeyip, Tebük seferinde bir mescidin inşa edildiği yer demekle iktifa ediyorlar. Bkz. Bekrî, I, 224; Yakut, I, 335.

[530] Tebük'e beş merhale mesafede Hz. Peygamber'in bir mescid bina ettiği yer. Bkz. Bekrî, 1,185.

[531] Tebük'e beş merhale mesafede Hz. Peygamber'in bir mescid bina ettiği yer. Bkz. Bekrî, 1,185.

[532] Tebük'e beş merhale mesafede bulunan bir yer. Bkz. Bekrî, 1,124.

[533] Tebük'e beş merhale mesafede bulunan bir yer. Bkz. Bekri, II, 695.

[534] Tebük'ün karşısında bulunan bir yer. Bkz. Bekrî, III, 742.

[535] Vadi'l-Kurâ'ya yakın bir yer. Bkz. Bekrî, III, 742.

[536] Vadi'l-Kurâ'ya yakın bir yer. Bkz. Yakut, III, 204.

[537] Vakıdî, III, 999.

[538] Vakıdî, III, 999; İbn Hişâm, IV, 174-75.

[539] Hamidullah,îslâm Peygamberi, I, 367.

Dr. Ahmed Güner, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadette İslam, Beyan Yayınları: 4/218-219.

[540] Vakıdî, II, 627; Yâkût, IV, 173.

[541] Vakıdî, II, 629.

[542] Vakıdî, II, 624.

[543] Vakıdî, II, 611.

[544] Vakıdî, II, 624-25.

[545] Vakıdî, 11,625-26.

[546] Vakıdî, II, 626.

[547] Vakıdî, II, 627.

[548] Vakıdî, II, 627.

[549] Vakıdî, II, 629.

[550] Vakıdî, II, 629.

[551] Vakıdî, II, 629.

Dr. Ahmed Güner, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadette İslam, Beyan Yayınları: 4/220.

[552] Dr. Ahmed Güner, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadette İslam, Beyan Yayınları: 4/221-222.

[553] Dr. Ahmed Güner, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadette İslam, Beyan Yayınları: 4/223-226.