- Mefsedetlere Götüren Vesileler

Adsense kodları


Mefsedetlere Götüren Vesileler

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
seymanur K
Mon 12 September 2011, 10:15 am GMT +0200
Mefsedetlere Götüren Vesileler


Allah'a itaatsizliğe vesile olan şeylerin günahı, vesilenin sonucunda mey­dana gelen neticenin kötülüğü ve mefsedetinin farklı olmasına binaen fark­lılık arzeder. En kötü sonuca götüren vesile, kötülüklere vesile olan şeylerin en kötüsüdür.

Allah (cc)'ın zatını ve sıfatlarını bilmemeye vesile olmak, O'nun ahkamı­nı bilmemeye vesile olmaktan; adam öldürmeye vesile olmak zina etmeye vesile olmaktan; zina etmeye vesile olmak, başkasının malını haksız yere ye­meye vesile olmaktan daha kötüdür. Öldürülecek kimseyi tutmak suretiyle adam öldürmeye yardımcı olmak, Öldürülecek kimsenin yerini göstermek­ten daha kötüdür. Aynı şekilde öldürmede kullanılacak aleti katile vermek, öldürülecek kimsenin yerini göstermekten daha kötüdür.

Yabancı bir kadına bakmak zinaya vesile olduğu için haramdır. Yabancı bir kadınla başbaşa kalmak ona bakmaktan daha kötüdür. Ona sarılmak da başbaşa kalmaktan daha kötüdür. Arada hiçbir engel olmaksızın kadının iki bacağı arasında oturmak ise bunların hepsinden daha kötüdür. Çünkü bu durumun haram olan mefsedete götürme ihtimali yüksektir.

Vesilelerin dereceleri mefsedetlere götürme ihtimallerine göre de farklılık arzeder. Yabancı bir kadına sarılma şehveti dayanılamayacak kadar artırır. Öpme ve bakma ise bu derecede değildir. Zinaya götürme ihtimalinin kuv­vetli olması sebebiyle cinsel organı kadının organına değdirmek yukarıdaki-lerin hepsinden daha kötüdür. Vesilenin mefsedete götürme ihtimali arttık­ça günahı da daha fazla olur.

Cuma namazına gitmekten alıkoyan alışveriş, alışveriş olduğu için değil Cumadan alıkoyduğu için haramdır. Şayet yapılacak tasarrufun maslahatı ve Allah'a itaat derecesi Cuma namazınmkinden fazla olursa, bu tasarruf maslahatı daha fazla olduğu için Cuma namazına tercih edilir. Mesela boğulan kimsenin kurtarılması, yangının söndürülmesi Cuma namazına tercih edilir. Aynı şekilde cana ya da namusa yönelik saldırJhıri defi Cuma nama­zına terdir edilir. Üstelik bu gibi durumlarda kişinin tercih hakkı bulunmaz, Cumayı terk etmesi gerekir. Ancak Cuma namazını kılma sorumluluğunu düşüren hafif özürler söz konusu olduğunda kişi Cuma namazını ya da da­ha sonra öğle namazını kılma hususunda tercihte bulunabilir. Kişi Cuma na­mazına giderken onu Cumadan alıkoymayacak şekilde alış veriş hibe ve benzeri bir tasarrufta bulunsa bu haram olmaz. Zira Cumanın terkine vesile olmamıştır.

Kötülükten men etmek, men edilen kötülüğün mefsedetinin izalesine ve­siledir. Bunun üstünlük ve sevap bakımından derecesi, men edilen fiilin mef­sedetinin derecesine bağlıdır. Sıralama küçük günahların en küçüğünün men edilmesine kadar en üstün olandan aşağı doğrudur. Allah'ı inkardan menetmek, kötülükten men etme babında en üstün olandır.

Mefsedeti az olan ile fazla olan iki fiili birlikte defetmeye gücü yeten, iki­sini birden defeder. Zira daha önce de belirttiğimiz gibi mefsedetlerin de­fedilmedi vaciptir. Birbirine denk ya da farklı iki veya daha fazla kötülüğü tek bir sözle menetmeyi misal olarak zikredebiliriz. Bir adamı-öldürmek is­teyen ve başkasına ait malı gasbeden iki ayrı kişiyi gören kimsenin aynı an­da ikisine birden "bırakın, yapmayın" diye seslenmesi farklı mefsedetlerin def edilmesine örnektir. Bir adamı öldürmek veya malını gasbetmek üzere olan iki kişiyi gören kimsenin, onlara "öldürmekten ya da malı gasbetmek-ten vazgeçin" demesi birbirine denk mefsedetlerin izalesine örnektir. İlgili kötülüğü yapan kişiler ikiden fazlaysa yine hepsine birden "yapmaktan vazgeçin" denir ki, bu aynı anda ikiden fazla mefsedeti izale etmek anlamı­na gelir.

İki kötülüğü birden men etme imkanı olan kimsenin her ikisini de'menet-mesi gerekir. Sadece birini menetmeye gücü yeten kimse ise mefsedeti en çok, en kötü olanı defeder. Burada kötülükleri eliyle ya da diliyle menetme­si sonucu değiştirmez. Mesela bir mücahit bir yanda okla bir kişiyi' öldürme imkanına sahipken diğer yanda yine tek bir atışla on kişiye birden etki edip hepsini öldürme imkanına sahipse, on kişiye isabet edecek atışı tercih etme-, si gerekir. Ancak diğer tek kişi müslümanlara zararı çok olup savaşı iyi ida­re eden bir komutansa ondan kaynaklanan mefsedetleri defetmek üzere ön­ce onun öldürülmesi tercih edilir. Çünkü onun mefsedeti diğer on kişinin mefsedetinden daha çoktur.

Bir akarsuyun ağzını açmak suretiyle kurtulma şansları olmayacak şekil­de bin kafirin ölümüne sebep olma imkanıyla herhangi bir savaş aletiyle yüz

kafiri Öldürme imkanına sahip olan kimse için nehrin ağzını açmak evladır. Zira her ne kadar nehrin ağzını açmak daha kolay olsa da çok daha büyük maslahat içermektedir.

Kötülüğün el ve dil ile menedilememesi halinde kalp ile kerih görülmesi de, kötülüğün derecesine göre farklı derecelerde olur. En kötü olanın kerih görülmesi daha az kötü olanın kerih görülmesinden daha üstündür.

Bir iyiliği emredecek ya da kötülüğü menedecek olan kimse bu fiilinin hiçbir fayda getirmeyeceğini kesin olarak veya zann-ı galiple bilirse iyiliği emretme, kötülükten menetme sorumluluğu ortadan kalkar, bunları yapma­sı müstehap olur. Zira iyiliği emretme ve kötülüğü menetme vesiledir. Gaye­ler ortadan kalkınca vesileler de kalkar. Nitekim Hz. Peygamber (sav) içinde dikili taş ve putlar olan Mescid-i haram'a girer ve fakat her girdiğinde bun­ların batıl olduğunu söylemezdi. Aynı şekilde her gördüğünde müşriklere batıl yolda olduklarını söylemezdi.

Geçmiş büyüklerimiz de günahkar zalim kimseleri zulüm ve günahların­dan ötürü her gördüklerinde uyarmazlardı. Çünkü uyarılarının her zaman fayda getirmeyeceğini biliyorlardı. Öyle günahkar kimseler vardır ki, onlara "Allah'tan kork" denildiğinde gururları onları günaha yönlendirir ve böyle­ce günahlarını, kötülüklerini arttırırlar.

Haram oluşunda şüphe bulunan bir fiili, haram olduğuna inanan birisi yaparsa, dînin emrine saygısızlık gösterdiği için kınanması gerekir. Satranç oynama burada misal olarak verilebilir. O fiili helal olduğuna inanan kimse yaparsa kınanması caiz olmaz. Ancak fiili helal kıldığı düşünülen delilin za­yıf olması durumunda kınanır. Benzerleri hükümleri geçersiz kılan deliller böyledir. Çünkü hükümlerin geçersiz kılınması, delillerinin batıl oluşu sebe­biyledir. Ata'nın görüşüne binaen sahibi bilinmeyen bir cariyeyle cinsel iliş­ki kurulması misal olarak zikredilebilir ki bu kimsenin kınanması gerekir. Ne haram ne de helal olduğuna inanmayan kimseye ise azarlama ve kınama olmaksızın o fiilden sakınmasının doğru olduğu anlatılmalıdır.

Açıktır ki mekruha vesile olan şeyler mekruh, menduba vesile olanlar mendup, mubaha vesile olanlar da mubahtır.

Zulüm içeren konularda velayet, mefsedetlerin derecesine göre farklı olur. Haksız yere adam öldürme, kesme, asma konularındaki velayet; haksız yere dövme, vergi toplama, mal gasbetme, telef edilen şarabın tazmini ve cinsel ilişki sebebiyle tazminat ödeme gibi velayetler ile günah, düşmanlık, zulüm ve Allah'a itaatsizlik içeren sair konularda yardımlaşmadan daha kö­tüdür.

Günah, düşmanlık, zulüm ve Allah'a itaatsizlik içeren konularda yardım­laşmak, günah olması hasebiyle değil, başka bir maslahata vesile olması ha­sebiyle bazen caiz olabilirler. Buna şu misaller verilebilir:

a- Esirlerin kurtarılması için verilen para, alan için haramken veren için mubah hatta menduptur.

b- Zalim bir idareci malını müsadere etmek için bir kimseyi öldürtmek istiyor ve o şahıs da malını ona vermediği takdirde öldürüleceğini zann-ı galiple biliyorsa, canını kurtarmak için malını o zalime vermesi gerekir.

c- Bir kadına zorla tecavüz etmek isteyen kimse, kendine ya da başkasına

ait bir malı vermedikçe kadını bırakmıyorsa, kadının imkanı varsa o malı vermesi gerekir.

Aslında tüm bunlar günah, düşmanlık, zulüm ve Allah'a itaatsizlik üzere yardımlaşma kabilinden değil, sadece ilgili mefsedetlerin izale edilmesinden ibarettir. Dolayısıyla buradaki günah, düşmanlık, zulüm ve Allah'a itaatsiz­lik üzere yardımlaşma gaye değil araçtır.