- Medine'nin, Kötü İnsanları Atması

Adsense kodları


Medine'nin, Kötü İnsanları Atması

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
saniyenur
Fri 2 December 2011, 08:49 pm GMT +0200
88- Medine'nin, Kötü İnsanları Atması


1254- Ebu Hureyre (r.a)'tan rivayet edildiğine göre, Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır:

“Ben öyle bir şehre hicretle emrolundum ki, bu şehir, diğer şehirlere üstün gelir. Münafıklar bu şehre “Yesrib” derler. Bu şehir, “Medine”dir. İn­sanların kötülerini demirci körüğünün demirin kirini giderdiği gibi giderir.” [451]

1255- Câbir b. Abdullah (r.a)'tan rivayet edilmiştir:

“Çöl halkından bir kimse, Resulullah (s.a.v.)'e biat etmişti. Medine'de kaldığı süre içerisinde o kimseyi şiddetli sıtma yakaladı. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.)'e gelip ona:

“Ey Muhammed! Biatimi fesh et!” dedi. Resulullah (s.a.v.) o kimsenin bu is­teğini kabul etmedi. Sonra o adam yine gelip:

“Biatimi fesh et” dedi. Resulullah (s.a.v.) o kimsenin bu isteğini yine kabul etmedi. Sonra o adam yine gelip:

“Biatimi fesh et!” dedi. Resulullah (s.a.v.) o kimsenin bu isteğini yine kabul etmedi. Çöl halkından olan bu kimse Medine'den çıktı. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v.):

“Medine, demirci körüğü gibidir. Kirlisini atar, temiz olanı ise tertemiz olarak orada kalı” buyurdu. [452]

1256- Câbir b. Semure (r.a)'tan rivayet edilmiştir:

Resulullah (s.a.v.)'i;

“Doğrusu Yüce Allah, Medine'ye “Tâbe” hoş ismini vermiştir.”

Açıklama:

Medine'ye “Yesrib” diyenler, bazı münafıklardı. Resulullah (s.a.v.), ona layık olan ismin “Medine” olduğunu bildirmiştir. Kur'an-ı Kerim'de [453] Medine içim “Yesrib” denilmişse de bu müslüman olmayanların sözünü nakilden ibarettir.

Çünkü Yesrib, kelime olarak; bir kimseyi günah işlemesinden dolayı kınamak mana-sındadır. Bu kelime, fesat ve günah manalarını taşıdığı için hicretten sonra Yesrib'in adı Resulullah tarafından çirkin görülüp “Taybe” ve “Tabe” olarak değiştirilmiştir. “Medinetu'r-Resul” terkibinin hafifletilmiş şekli olarak “Medine” diye karar taşmıştır. Kur'an'da da “Medi­ne” şeklinde geçmektedir. Tevbe: 9/101, 120, Ahzab: 33/60, Munafıkun: 63/8. Bunun yanı sıra Medine; “Haremu'r-Resul”, “Beytu'r-Resul”, “Daru'1-İman” “Daru's-Sünne”, “Daru's-Selam”, “Daru's-Selamet”, “Daru'1-Feth”, “Daru'l-Hicret” gibi isimlerle de anışmıştır.

Ali Bulaç'da “Medine” ile ilgili olarak şunları söyler: “Medine” kelimesi, Arapça'ya Aramice'den geçmiş olup bu dilde bir mahkemenin yetkisi dahilinde kazayı ve daha sonra gelişmiş büyük bir şehri ifade etmektedir. Kaynakların verdiği bilgilere bakılırsa, şehir anla­mındaki “Medine” kelimesi, İslâm'dan ve Hz. Peygamber (s.a.v.)'in Medine'ye hicretinden önce de bilinmekteydi. Çünkü müslüman olduktan sonra Peygamber Efendimizin övgüsüne mazhar olan ünlü şair Hassan b. Sabit'in İslâm öncesi yazdığı şiirlerinde hem “Medine” ve hem de “Yesrib” kelimesine rastlanmaktadır. Ancak “Yesrib”in terkedilmesi ve bunun yerine “Medine”nin kullanılması ile bu kelimenin ün kazanması Hz. Peygamber'in Mekke'den hicretinden sonra görülür. Dolayısıyla bu kelimeyi “Şehir veya yerleşik topluluk” anlamında özellik­le Hz. Peygamber'in canlandırdığı söylenebilir. Bu da şunu gösteriyor ki, muhtemelen Hz. Peygamber, Yesrib ismini beğenmediği ya da başka isimlerde olduğu gibi bundada şirk un­surları bulduğu için değil, fakat İslâm'ın hicretle birlikte yerleşik hale gelişini simgelemek ve örnek bir yerleşik yaşama modelini vurgulamak için Medine ismini seçmiş va bundan sonra da Yesrib, Medine olmuştur. Kur'an'da çok sayıda ayette isimleri tarihte bilinen şehirlere “Medine, müdün” denilmesi de, kelimenin olumlu ya da olumsuz salt “Şehir, şehirler” mana­sında kullanıldığını gösterir. Ancak Peygamber'in bu ismi seçmesinin özel bir anlamı vardır ve İslâm'ın somut ve sosyal bir mekan üzerinde tezahürünü ifade etmektedir.

Netice itibariyle “Din”, “Medine”, “Medeni” ve “Medeniyet” kelimelerinin aynı kökten geldiklerine bakılırsa, Peygamber Efendimiz'in bu kelimenin semantiğine yüklemeye çalıştığı anlam, insanlara tebliğ edilen dinin, yani İslâmiyet'in eski Yesrib denen mekan par­çası üzerinde tezahür etmesi, yaşanabilir hale gelmesi, somutlaşması ve insan hayatının mükemmelleşme yönünde değişmesi olmaktadır. Bu Önemli dinî/beşerî teşebbüsün öncüsü Hz. Peygamber'dir ve bundan dolayı bazı hadis kaynaklarında eski Yesrib “Medinetu'n-Nebî/Peygamber Şehri” ya da “Medinetü't-Tayyibe/Güzel şehir” sıfatını kazanmıştır.

Medine, Hz. Peygamber'in içinde yaşadığı ve İslâm'ın ilk uygulamasını gerçekleştirdiği şehir veya yerleşik topluluk olması bakımından müslümanlar için büyük bir önem taşır. Çün­kü Hz. Peygamber ilk İslâmî uygulamanın tarihsel ve evrensel örneklerini bu şehirde vermiş­tir. Bundan dolayı Buhârî'de Medine'ye, “Hicretin ve sünnetin yurdu” [454] denil­miştir. Medine, Nebevi örf Peygamber örfü'ün gelişip hayat bulduğu yerdir. İnsan ilişkileri, toplumsal hayat, hukuk, ekonomi, siyaset, ahlâk ve her türlü insanı ve sosyal davranış, Me­dine'de yeni dinin mesajı ve temel ilkeleri doğrultusunda biçim kazanmış, hayata geçirilmiştir. Medine örfünün, Hadisçiler ve Fıkihçılar gözünde bunca önemli görülmesinin nedeni budur. Bugün de milyonlarca müslüman bu Peygamber şehrine “Medinetü'l Münewere/Nurlandırılmış, Nurlanmış Şehir” demektedir; tabiî tarihte Emevîler gibi bu kutsal şehre “Kirli şehir” diyen fasıklar da görülmüştür.

Kelime daha sonraki dönemlerde gerek etimolojik, gerekse terim anlamıyla İslâm bilgin­leri tarafından ele alınmış ve kendisine çeşitli anlamlar verilmiştir. Söz gelimi Râgıb el-İsfahânî, yaklaşık bundan bin sene önce yazdığı (ölm. 502 h.) ünlü ıstılah kitabı “Müfredat” ta bu kelimeye yer vermiştir. Demek oluyor ki, kelimenin bizim irfan hayatımıza girişi, batıda önem kazanmasından sonraki bir döneme rastlamıyor. Belki yapılabilecek itirazlar arasında, kelimenin İslâm kaynaklarında yalnızca etimolojik anlamında ele alındığı noktası öne sürülebilir. [455]


[451] Buhârî, Fezâilu'l-Medine 2; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2/237, 247, 384.

[452] Buhârî, Fezâilu'l-Medine 10, Ahkam 47, İ'tisam 16; Tirmizî, Menakıb 3920; Nesâî, Biat 22ö

[453] Ahzab: 33/13.

[454] İ'tisam, 16.

[455] B.k.z: Ali Bulaç, Tarih, Toplum ve Gelenek, İz Yayıncılık, İstanbul 1996, s. 148-149


MELİKE 7D
Sat 4 April 2015, 06:00 pm GMT +0200
Medine'ye “Yesrib” diyenler, bazı münafıklardı. Resulullah (s.a.v.), ona layık olan ismin “Medine” olduğunu bildirmiştir. Kur'an-ı Kerim'de  Medine içim “Yesrib” denilmişse de bu müslüman olmayanların sözünü nakilden ibarettir.Çünkü Yesrib, kelime olarak; bir kimseyi günah işlemesinden dolayı kınamak mana-sındadır. Bu kelime, fesat ve günah manalarını taşıdığı için hicretten sonra Yesrib'in adı Resulullah tarafından çirkin görülüp “Taybe” ve “Tabe” olarak değiştirilmiştir. “Medinetu'r-Resul” terkibinin hafifletilmiş şekli olarak “Medine” diye karar taşmıştır. Kur'an'da da “Medi­ne” şeklinde geçmektedir

ceren
Sat 25 July 2015, 08:41 pm GMT +0200
Esselamu aleykum.Münafıklar Medineye Yesrib adını vermişlerdir.Hicret sonrası,Medineye İslamiyetin gelmesi ile peygamber efendimiz Medine adını vermiştir.Kur anı kerimde de de Medine olarak geçmektedir.Medine içinde barınan kötüleri barındırmamış,ne şekilde olursa olsun def etmiştir.Rabbim razı olsun paylaşımdan kardeşim....